Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/191 E. 2023/107 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/191
KARAR NO: 2023/107
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.09.2022
NUMARASI: 2021/765 E. –
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyaları ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, senetlerir davalı tarafından müvekkile iradesi dışında, baskıyla imzalatılmış olup tamamının bedelsiz olduğunu, Müvekkilinin davalıya karşı hiçbir borcu bulunmadığını, Müvekkilin … Tic. Ltd’. Şti’nin (MERSİS:…) franchising bayisi olduğunu, taraflar arasında 12/02/2019 tarihinde franchising sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre şirketin franchising veren, müvekkilin … ise franchising alan olarak tanımlandığını, Müvekkil, franchising sözleşmesi doğrultusunda bir kahve arabası (transporterin içinde kahve yapmak için) aldığını, bu kahve aracının plakası … olup, aracın satışını şirket yetkilisi …’dan 103.610,00 TL bedelle Kadıköy … Noterliği’nin 03/12/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile aldığını, bunun üzerine rehin sözleşmesi ile … lehine … plakalı araç 500.000 TL bedelle rehin olarak verildiğini, franchising sözleşmesi gereği ödemelerin teminatı olarak verilmesi gereken rehin, ödemeler yapılmasına rağmen davalının haksız talepleri ile verilmek zorunda kaldığını, yine aracın devrinin sözleşmeye göre 27/02/2019 tarihinde yapılacağı kararlaştırılmasına rağmen araç devrini 03/12/2019 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin davalıya yukarıda belirtilen icra dosyalarında takibe konu senetlerden ve icra takiplerinden ve ferilerinden hiçbir borcunun olmadığının tespiti ile %20’den aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul Anadolu 13. ATM’nin 20/09/2022 gün ve 2022/634 Esas, 2022/615 Karar sayılı kararı ile, işbu davanın İstanbul Anadolu 3. ATM’nin 2021/765 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili, 2022/634 Esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesinde, müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas,İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarda davalıya takibe konu senetlerde icra takiplerinde ve ferilerinde hiçbir borcunun olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak şartıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İİK 72/3 md. Gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulması tedbir kararı verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Davacı vekilinin satışların durdurulması tedbir talebi de bu doğrultuda değerlendirildiğinden satışın durdurulması talebinin reddine karar verilmiş, ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davacı vekilinin tedbir talebinin icra veznesine giren paranın alacaklıya verilmemesi tedbiri olarak kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme dosyasında 16.09.2022 tarihli ara kararla davacı vekilinin ilgili icra dosyasındaki hacizlerin durdurulması talebi yönündeki tedbir talebi reddedildiğini, fakat alacak miktarının %15 tutarında teminat yatırılması halinde icra veznesindeki paranın alacaklıyla verilmemesi hususunda ihtiyati tedbir uygulanmasına istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildiğini, İlk derece mahkemesinin davacı yanın tedbir talebinin reddine yönelik kararı yerinde olmasına rağmen talepten bağımsız olarak icra müdürlüğündeki paranın alacaklıya verilmemesi hususundaki ihtiyati tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, söz konusu ara karar ilişkin düzenlemeyi içeren İcra İflas Kanunu’nun 72/3 maddesinin ”İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” şeklinde olduğunu, tedbirin uygulanabilmesi için borçlunun istemi arandığını, ilk derece mahkemesinin davacının yanın hacizlerin durdurulması yönündeki talebini geniş yorumlayarak icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı vermesinin haksız olduğunu, mahkeme tarafından yatırılması belirlenen teminat oranının çok düşük belirlendiğini yeniden incelemeyi gerektirdiğini, karara konu tedbire ilişkin düzenlemesinde alacaklının tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşmasından kaynaklanan zararını garanti altına almak adına borçlunun teminat yatırması şartını getirdiğini, nitekim ilk derece mahkemesi de ara kararda ”davacı vekili tarafından alacak miktarının %15 tutarında teminat yatırması halinde … ihtiyati tedbir uygulanmasına” şeklinde hüküm kurulduğunu, fakat İcra İflas Kanunu’nun 72/4 madde düzenlemesi alacaklının uğradığı zarar takdir olunurken %20 den aşağı tayin edilemeyeceği düzenlendiğini, İlk derece mahkemesinin ara kararı gereği davacının %15 tutarında teminat yatırması sonucu uygulanacak tedbirin mahkeme lehlerine sonuçlandığında müvekkilin alacağına geç kavuşmasından kaynaklanan zararı karşılamaya yetmeyeceğini, anılan nedenle eksik teminat karşılığı verilen tedbir kararı haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanunu’nun 72/3 maddesinde gösterilecek teminat karşılığında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi halini düzenlendiğini, Yerel Mahkeme de kanun hükmüne ve talebimize uygun bir şekilde isabetli bir karar verildiği, yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olduğu, Yerel Mahkeme tarafından takdir edilen teminat tutarı da isabetli olduğunu, Davalının yapmış olduğu itirazları da yersiz olduğunu, Yerel Mahkeme İİK 72/3 maddesine uygun olarak %15 teminata hükmedildiğini, teminat miktarı da hakimin takdirine bırakıldığını, açıklanan nedenlerle davalının haksız ve asılsız istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu, asıl davada 4 adet icra dosyasında birleşen davada 8 adet icra dosyasında takibe konu senetten ve icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine ilişkin açılan menfi tespit davasıdır. Birleşen davada karar tarihi ara karar tarihinden sonrasıdır. Davacı dava dilekçesinde, asıl dava yönünden herhangi bir tedbir talebinin bulunmadığını, 15/09/2022 tarihli celse de davacı vekili tarafından icra dosyalarında satış aşamasına gelindiğini, müvekkilinin mağduriyetinin önlenmesi için satışların durdurulmasını talep ettiği, mahkemece istinafa konu 16/09/2022 tarihli ara karar ile icra dosya numaraları zikredilmeksizin satışa durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddine, %15 teminat karşılığından icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi hususunda ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmiş olup teminat yatırılmamıştır. 2004 Sayılı İİK’nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.2004 Sayılı İİK’nın 72. madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır.2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla bu durumda mahkemenin tedbir hususunda takdir hakkı bulunmamakta, sadece teminat tutarını asgari oranda belirlemede takdir hakkı bulunmaktadır. Bu maddede yer alan düzenleme 6100 Sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeye benzeyen ancak kendine özgü özellikleri de olan ve borçluya tanınan bir hak olduğu, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği anlaşılmıştır.Somut olayda, icra takiplerinden sonra açılan menfi tespit davası söz konusu olduğundan, icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilemez ise de, İİK 72/3 maddesi kapsamında, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın % 15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. İhtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması istemi icra takibine başlandıktan sonra talep ve dava edildiği, davacı vekili tarafından 15/09/2022 tarihli duruşmadaki beyanında, satışların durdurulması hususunda tedbir kararı verilmesi talep edildiği, istinafa konu ara kararında da mahkemece açıklandığı üzere çoğun içinde azıda vardır kuralı gereğince mahkemece, icra veznesindeki paranın %15 teminat yatırılması halinde alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/765 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09/02/2023