Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1760 E. 2023/1570 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1760
KARAR NO: 2023/1570
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.09.2023 ara karar
NUMARASI: 2023/642 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin keşideci olduğu iddia edilen, 11.04.2023 – 15.04.2023 – 28.04.2023 ve 12.05.2023 vade tarihli, 75.000-$. olmak üzere toplamda 300.000-$ bedelli 4 adet senedin protesto edilmek amacıyla … Bankası T.A.O. Sarıyer Şubesi’ne (EK-1) ibraz edildiğini müvekkili şirketin haricen tespit ettiğini, öğrenmesi akabinde şube müdürlüğüne müracaatı neticesinde protestoya konu senetlerin örneklerini temin edebildiklerini, iş bu senetlerin karşılığında müvekkili şirketin kesinlikle hiçbir mal veya hizmet almadığını, müvekkili şirketin davaya konu senetlere ilişkin hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin … sicil no. ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı olduğunu, 2002 yılından beri inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, esasen firmanın kurucusunun … olduğunu, sağlık sorunları nedeniyle bir dönem şirket işleriyle ilgilenemediğinden önce şirket hisselerini …’a devrettiğini, sonrasında da … hisselerini …’ın kızı davalı …’ a devrettiğini, ancak davalı … (…); hisselerini devredene kadar şirkette pek çok usulsüz işlemler yaptığını, kendi menfaatleri için müvekkili şirketin finansal kaynaklarını kullanmaktan çekinmediğini, müvekkili şirketin hiç tanımadığı ve ticaretinin olmadığı taraflarla ve kaşesini sahte olarak üretip hakkında sahte senetleri yaratan tüm ilgililer aleyhine “Resmi Belgede Sahtecilik, Güveni Kötüye Kullanma ve Nitelikli Dolandırıcılık” suçlarından dolayı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2023 / 15573 ve 2023 / 43988 Soruşturma No.lu savcılık şikayetleriyle suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili şirket hisselerini davalı … devraldıktan sonra ; pek çok para transferleri yaptığını, şirketin içini boşalttığı şirketi idare eden … tarafından çok sonradan tespit edilebildiğini, müvekkili şirket aleyhinde haksız olarak pek çok icra takipleri başlatıldığını öğrendiklerini, öncelikle müvekkili şirketin telafisi imkânsız zararlara yol açmaması ve mağdur olmaması açısından teminatsız olarak, bunun mümkün görülmemesi halinde mahkemece belirlenecek uygun bir teminat karşılığında davaya konu senetler bakımından senetlerin icraya konmasının engellenmesine, icra takibinin durdurulması ve ödememe protestosunun kaldırılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince 08.09.2023 tarihli ara karar ile; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup, bu konuda kanaat oluşmadığı gibi ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması ve İİK’nın 72/3 ncü maddesi uyarınca başlayan bir icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği hususları gözönüne alınarak, belirtilen gerekçelerle davacı vekilinin tüm ihtiyati tedbir taleplerinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Menfi tespit davasının İİK 72/2. maddesine göre icra takibinden önce açıldığının dahi mahkemece anlaşılamadığını, iş bu nedenle mahkemece hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu, Oysa ki, dava dosyasındaki dava dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere taleplerinin; müvekkili şirketin davalılarla herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığı, davalılardan iş bu senetlerin karşılığında kesinlikle hiçbir mal, alacak veya hizmet almadığı, davaya konu senetlere ilişkin hiçbir borcu bulunmadığı, muvazaalı olarak müvekkili şirkete ait olmayan sonradan bir kaşe üretilip iş bu davada olduğu gibi başkaca senetler üzerinde sonradan doldurulduğu, müvekkili şirketin bilgisi dışında firma kaşesi yaratılarak şirket aleyhine sahte senet hazırlandığı, böylece sonradan senet üzerine şirket kaşesinin doldurulduğu, müvekkil şirket aleyhine senet yaratıldığı, bankaya protesto için ibraz edilmiş olan senetler nedeni ile müvekkil şirket hakkında icra takibi ve haciz işlemleri uygulanmasının an meselesi olduğu, telefon yazışmalarında görüldüğü üzere …’nın şahsen borçlandığı sahte senetlere ilişkin olarak icra takibi başlatılması, haciz ve muhafaza işlemleriyle müvekkilinin çok zor durumda kalacağı, müvekkil şirket aleyhine yapılan ve yapılacak tüm malvarlığı hacizleri ile müvekkil şirket maddi ve manevi olarak çok zor duruma düşeceği, telafisi imkânsız zararlara yol açacağı, hiçbir mal ve hizmet almadığı ve borçlu olmadığı ve sahte olarak yaratılan senetlerin bedelini belki de haciz tehdidi ile ödemek zorunda kalacağı, hali hazırda müvekkil şirket aleyhine başlatılmış iş bu dava konusu senetlere ilişkin bir icra takibi bulunmadığı, iş bu davanın icra takibinden önce açılmış bir menfi tespit davası olduğu, talep edilen meblağın yüksekliği ve bilhassa dava konusu yapılan senetlerin suç mahsulü olduğu hususlarından ibaret olduğunu, mahkemece; taleplerinin icra takibinin durdurulması şeklinde yorumlanarak İİK’nın 72/3. ncü maddesi uyarınca başlayan bir icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden bahisle, hukuki nitelendirmede hataya düşülerek haksız, usul ve yasaya aykırı olarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, Birleşen dosya olan 2023/642 esas sayılı dosyadaki dava konusu senetlerin dahi aynı nitelikte olduğunu, kaldı ki; iş bu 2023/642 esas sayılı dosyadan müvekkili şirket lehine ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, emsal icra ve dava dosyası ile ihtiyati tedbir kararı bulunduğunu, davalı tarafların müvekkili aleyhine bu tip organize şekilde pek çok senet tanzim ettiğini, icra takibi açılmasına sebebiyet verdiğini,Talep yaklaşık ispat koşulu sağlanamadığından reddedilmiş ise de; e tespit tutanağı ile tespit edilmiş whatsapp yazışmalarının dosyaya ibraz edildiğini, davalı tarafların müvekkili aleyhine bu tip organize şekilde pek çok senet tanzim ettiğini, icra takibi açılmasına sebebiyet verdiğini, dava dilekçesinde iş bu icra ve dava dosyalarının listesi yapıldığını, kaldı ki; iş bu dava dosyasının birleştiği Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023 / 642 Esas sayılı dosyası da aynı şekilde tanzim edilen başkaca senetlere ilişkin icra takibinden sonra açılan menfi tespit dava dosyası olduğunu, yani mahkemenin önünde yaklaşık ispatı değil, tam ispatı dahi oluşturacak şekilde bir icra ve dava dosyası mübrez olduğunu, Davalılardan … ve …’ın evli olduğunu, müvekkili şirket aleyhine sahte senetler yaratılarak, karı koca borçlu olarak gözüken davalıların sonrasında senedi en son ciranta gözüken …’e vermiş olarak ciro silsilesinde gözüktüğünü, oysa ki ; davacı ile hiçbir ilgisi olmayan senetlerle ilgili … ailesi aleyhine menfi tespit davaları açıldıkça sonradan kötü niyetle senetlerin üretildiğini, bunlardan birisinin de iş bu davaya konu bahsi geçen senetler olduğunu, davalı … ile davacı müvekkil şirket çalışanı ile whatsapp üzerinden yaptığı yazışmada; açıkça en son ciranta gözüken …lerin eski senetleri üzerine kaşe basıp kullanmak için istediklerini ifade ettiğini, sonrasında da peyder pey bu sahte senetlerden kaynaklı icra takipleri ortaya çıktığını, Takibe konan başkaca senetlerde de davacı şirketin kaşesi bulunmadığını, senetlerin tanzim tarihinden sonraki tarihlerde dahi, halen …’nın şahsi cirosunun olduğunu ve müvekkili şirketin herhangi bir kaşesinin olmadığını, dosyalara sunulan ve iddia edilen protokollerin hiçbirinde müvekkili şirketin isminin yer almadığını, davalı …’nın şahsen senet verdiğinin telefondaki senetlerin fotoğrafıyla da sabit olduğunu, davalı … ile …’ın da iş bu protokolde imzaları mevcut olup, senetlerden haberdar olduklarını, … ve …’ün iyiniyetli 3. şahıslar olmayıp, aksine tedbir kararını bertaraf etmek maksadıyla senetlerin bu taraflar arasında cirolandığını, Müvekkili şirket çalışanı …’un … no.lu telefonuna ; davalı …’nın eşi davalı … tarafından kullanılan … no.lu telefondan whatsapp uygulamasından “…lerin avukatlarıyla birlikte savcıya çıkmaları, piyasadan ödenip alınmış olunan …’nın imzası olan eski senetleri üzerine kaşe basıp kullanmak için istediklerini, 1 haftada senetleri paraya çevirip fazla parasını …’ya vereceklerini söylediklerini ” içerir mesaj gönderildiğini, Somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediğini, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin gerekçelerin karar yerinde gösterilmediğini, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, İ.İ.K. 72/2. maddesine göre; müvekkili şirket hakkında telafisi imkânsız zararlara yol açacağından teminatsız olarak, bunun mümkün görülmemesi halinde uygun görülecek teminat karşılığında davaya konu senetler bakımından senetlerin icraya konmasının engellenmesi, icra takibinin durdurulması ve ödememe protestosunun kaldırılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Talep; İlk Derece Mahkemesince, 08.09.2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” dair kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. İhtiyati tedbir talep eden davacının ileri sürdüğü; davacının davalılarla herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığı, davalılardan iş bu senetlerin karşılığında bir mal, alacak veya hizmet almadığı, davaya konu senetlere ilişkin hiçbir borcu bulunmadığı, muvazaalı olarak davacı şirkete ait olmayan sonradan bir kaşe üretilip iş bu davada olduğu gibi başkaca senetler üzerinde sonradan doldurulduğu, davacı şirketin bilgisi dışında firma kaşesi yaratılarak şirket aleyhine sahte senet hazırlandığı, böylece sonradan senet üzerine şirket kaşesinin doldurulduğu, senetlerin suç ürünü olduğu hususlarının yargılamayı gerektirdiği, gelinen aşamada mevcut delil durumuna göre 6100 sayılı HMK’nın 389.maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı, aynı kanunun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasının yeniden talep edilebileceği dikkate alınarak ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.09.2023 tarih ve 2023/642 E., sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14/12/2023