Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1743 E. 2023/1560 K. 11.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1743 Esas
KARAR NO: 2023/1560
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/09/2023
NUMARASI: 2023/184 E. – 2023/42 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ağırlıklı olarak gıda ve turizm sektöründe faaliyet gösteren şirketlere mimarlık, kurumsal kimlik ve marka tasarım danışmanlığı verdiğini, bugüne değin sayısız restoran, cafe ve otel projeleri gerçekleştirdiğini, mimarlık ve kurumsal kimlik danışmanlığı hizmeti veren bir şirket olduğunu, Müvekkili Şirket ile davalı taraf arasındaki ticari ilişki, davalı tarafından müvekkili Şirket yetkilileri ile 2021 yılının Kasım ayında iletişime geçilmesiyle başladığını, Davalı tarafın müvekkili Şirket yetkililerine başvurmasının sebebi olan kafe dükkân projesi (… – Dükkân Projesi) için müvekkili şirket yetkililerince davalı tarafa yine 2021 yılının Kasım ayında bir teklif sunulduğunu, davalı tarafın teklifte önerilen ücretlerde indirim yapılmasını talep etmesi üzerine müvekkili Şirket yetkililerince iyi niyetli bir şekilde revize bir Teklif daha sunulduğunu ve tarafların karşılıklı mutabakatı üzerine müvekkili Şirket tarafından … Mahallesi, … Sokak, No: … Beşiktaş/İstanbul adresinde bulunan ve kafe – dükkân olarak tasarlanacak taşınmaza (Taşınmaz) ilişkin çalışmalara başlandığını, Tarafların anlaşması üzerine müvekkili Şirket yetkilileri 09.12.2021 tarihinde davalı taraftan 7.000,00 USD ön ödeme alındığını, nitekim Sözleşme’nin “Avans Bedeli” başlıklı 6.1.3. maddesinde de tarafların Sözleşme’nin akdedilmesinden önce bir araya gelerek ortak mutabakatları doğrultusunda işe başlandığı ve bu kapsamda davalının müvekkili Şirket’e 7.000,00 USD’nin avans bedeli olarak ödediğini ve avans bedelinin iş bedelinden mahsup edileceğinin belirtildiğini, tarafların karşılıklı mutabakatı doğrultusunda müvekkili Şirket tarafından Taşınmaz’a ilişkin çalışmalara başlandığını, 31.12.2021 tarihinde davalı tarafa konsept sunumu yapıldığını ve yerleşim planı alternatiflerinin de sunulduğunu, ancak davalı tarafın Haziran 2022 ve Temmuz 2022 kontrolörlük ödemelerini ve uygulama çizimleri teslimi sonrası yapması gereken ödemeyi yapmadığını, ayrıca müvekkili şirket işi aksatmadan tüm sorumluluklarını yerine getirdiği halde, davalı tarafın yıpratıcı, memnuniyetsiz, iş bilmezlikten kaynaklı suçlayıcı, üstten bakan üslubuna maruz kaldığını, Müvekkili şirket tarafından 12.07.2022 tarihli WhatsApp yazışmalarında gecikmiş ödemelerin talep edildiğini, davalı tarafından ödeme konusunda sıkıntı yaşandığına dair yanıt geldiğini fakat davalı tarafından 20.07.2022 tarihinde … firmasından (… Anonim Şirketi) 49.943,63 TL ürün satın aldığını, kalan ödemelerini yapmamasına rağmen tüm mekân tasarımlarını uyguladığını, tüm kurumsal kimlik tasarımları ve ambalajları, önceden paylaştıkları sunumlar üzerinden kopyalanıp basıldığını, taraflar arasında akdedilen Sözleşme uyarınca davalı tarafça ödenmeyen bedellerin tahsiline ilişkin taraflarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na … Numaralı dosyası ile arabuluculuk başvurusu yapıldığını, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek davanın kabulü ile, 6.000 USD ve 6.000 USD’ye fiili ödeme tarihine kadar kamu bankalarınca dolar cinsinden yabancı para mevduata işleyecek en yüksek oranda geçmiş gün faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, alacakları için borçlunun borcunu karşılayabilecek derece de taşınır, taşınmaz malları ve 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise mahkemece takdir edilecek olan teminatın yatırılması karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, müvekkili Şirket’e ait eser niteliğini haiz eserlerinin davalı tarafından haksız ve izinsiz kullanımının refi ve meni talepleri doğrultusunda, ihtiyati tedbir kararıyla bu kullanımların hüküm verilinceye kadar engellenmesine, kullanılan tüm eserlerin kullanımının engellenmesine, kaldırılmasına ve tecavüzün durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut uyuşmazlığın, taraflar arasındaki Sözleşme kapsamında, davacının edimlerine sağlandığı iddia edilen telif koruması değil, varlığı ve müvekkili tarafından ödenmediği iddia edilen bir parasal alacağa ilişkin olduğunu, ikrar anlamına gelmemek üzere Sözleşme kapsamında davacının yerine getirdiği edimlerin telif korumasından yararlanıyor olsa dahi Sözleşme ile bu edimlerin kullanım hakkının, müvekkiline devredildiği için 05.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında bir tecavüz söz konusu olmadığını, bu nedenle uyuşmazlıkta görevli mahkeme belirlenirken FSEK m.76 değil TTK m.5 hükmünün uygulanması gerektiğini, açıklanan gerekçelerle huzurda görülmekte olan davada mahkemenin görevsiz olması nedeniyle ve 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.114 hükmü kapsamında, görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmak üzere davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, görülmekte olan davada telif hakkı ihlali iddiasına ilişkin dava şartı olan arabuluculuk süreci işletilmeden dava açıldığını, uzun yıllara dayanan, sağlık ve lezzet odaklı beslenme deneyimlerini, kişiye özel şekilde müşterileri ile paylaşmak isteyen müvekkilinin kurucusu ve tek ortağı …’ın, 2018 yılından beri “…” adlı işletmesi ile ev yemekleri ve tatlı gibi çeşitli ürünleri müşterileri ile buluşturduğunu, …’ın, söz konusu faaliyetlerini kurumsal bir zeminde yürütmek için müvekkil şirketi kurduğunu, müvekkilinin, geniş ve saygın bir müşteri kitlesine sahip olduğunu, müvekkilinin, ticari faaliyetlerini bir kafe-dükkan konseptiyle yürütmek için bir iş yeri açma sürecine girdiğini ve bu süreçte iş yerinin iç mimari tasarımı, marka kimlik çalışması, uygulama kontrolörlüğü ve danışmanlık hizmetleri için davacı 22.02.2022 tarihinde Sözleşme imzaladığını, Sözleşme öncesi yazışmalardan da anlaşılacağı üzere tarafların çalışmaya başladığını, müvekkili tarafından 09.12.2022 tarihinde 7.000,00 Amerikan doları + KDV tutarından avans ödemesi yapıldığını, bu ödemenin yapıldığı ve iş bedelinden mahsup edileceği Sözleşme’nin “6.3.” hükmünde belirtildiğini, Sözleşme’nin imzalanmasından sonra 02.04.2022 tarihinde 9.000,00 Amerikan doları tutarında bir ara ödeme daha yapıldığını, Sözleşme’nin “6.4.” hükmüne göre 9.000,00 Amerikan doları tutarındaki ödemenin, üç boyutlu (3D) görseller tam ve eksiksiz teslim edildikten sonra bir hafta içinde yapılması gerekirken, müvekkilinin tüm iyi niyetiyle 3D görseller eksik ve hatalı iken söz konusu ödemeyi gerçekleştirdiğini, müvekkilinin Sözleşme kapsamındaki işlerin, program dâhilinde tamamlanmasının ardından 16.06.2022 tarihinde iş yerinin açılmasını planladığını, ancak müvekkilinin, davacının Sözleşme’deki edimlerini geç yerine getirmesi veya gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle açılışının üç kere ertelendiğini, bu durumun müvekkili bakımından ciddi maddi ve manevi zarara yol açtığını, tüketiciler nezdinde itibarına zarar verdiğini, bu kapsamda dava dilekçesinde iddia edilenin aksine davacının özen yükümlülüğüne aykırı şekilde, edimlerini geç yerine getirdiğini veya hiç yerine getirmediğini belirterek davanın, görevsiz mahkemede açılmış olması nedeniyle, görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmak üzere dava şartı yokluğundan reddine, FSEK kapsamındaki iddia ve taleplere ilişkin dava şartı arabuluculuk sürecinin anlaşamamayla sonuçlandığına ilişkin son tutanağın sunulmaması nedeniyle, bu talepleri içerir anlaşamamaya ilişkin son tutanağın sunulması için davacıya bir hafta kesin süre verilmesine, bu eksikliğin giderilememesinin ardından davanın, anılan talepler yönünden dava şartı yokluğundan reddine, göreve ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi, ancak FSEK kapsamındaki iddialara ilişkin dava şartı arabuluculuk süreci işletilmemesi nedeniyle bu talepler yönünden davanın, dava şartı yokluğundan reddedilmesine karar verilmesi durumunda, kalan talepler bakımından, davanın, görevsiz mahkemede açılmış olması nedeniyle, görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmak üzere dava şartı yokluğundan reddine, davanın esasa ilişkin tüm talepler yönünde reddine, koşulları oluşmayan ihtiyati tedbire ilişkin talep ile koşulları oluşmayan ve yargılama hukukuna değil takip hukukuna ilişkin bir müessese olan ihtiyati hacze ilişkin talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasındaki dava ve uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince ödenmeyen bedelin tahsili ile davacı tarafça meydana getirildiği iddia edilen eserlerin kullanımının engellenmesine ilişkindir. Tarafların dava ve cevap dilekçesi incelendiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, davanın ise sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı, her iki tarafın ticari şirket olduğu ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olduğu; taraflar arasında gerek FSEK gerekse SMK kapsamında değerlendirilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmakla,” Görev yönünden dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin eser niteliğindeki ürünlerinin davalı tarafından izinsiz kullanımı nedeniyle tecavüzün tespiti engellemesi ve ileride vaki tecavüzlerin önlenmesi ve bundan kaynaklı tazminat talebiyle huzurdaki dava ikame edildiğini, dilekçeler teaitisi sonlanmadan görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili … Limited Şirketi ile davalı … arasında akdedilen 22.02.2022 tarihli İç Mimari Tasarım, Marka Kimliği, Konsept Tasarım, Uygulama Kontrolörlüğü ve Danışmanlık Hizmeti Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşme uyarınca müvekkil Şirket tarafından meydana getirildiğini ve telif hakkı korunmasından yararlanan eserlerin davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde kullanıldığını ve kullanılmaya devam edildiğini, uyuşmazlığın FSEK kapsamında olduğunu ve bu sebeple yerel mahkemenin görevli mahkeme olduğunu, dilekçeler teatisi tamamlanmadan görevsizlik kararı verildiğini, mahkemenin verdiği bu kararın ihsası rey anlamına da geldiğini, huzurdaki davanın tensip zaptında yazılı yargılama usulünün esas olduğunun yazılı olduğunu, tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile HMK 141 maddesi uyarınca iddia ve savunmalarını değiştirebileceğini veya genişletebileceğini, mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararının Yargıtay’ın emsal nitelikteki olaylara ilişkin verdiği kararlarla da bağdaşmadığını, müvekkil tarafından meydana getirilen ve eser niteliğini haiz ürünlerle alakalı ilk derece mahkemesi tarafından herhangi bir tahkikat yapılmadan görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesini talep ettiklerini, müvekkil tarafından yapılan işlerin mimari proje ve eser niteliği taşıması sebebiyle fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamında telif hakları bakımından korunduğunu, kanun kapsamında dava konusu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin FSHHM olduğunu, yerel mahkeme nezdinde görülen uyuşmazlığa benzer nitelikteki uyuşmazlığın İstanbul 1. FSHHM’de görülmekte olup İstanbul 1. FSHHM 2022/140 E. numaralı dosyasından alınan bilirkişi raporunda müvekkil şirketin meydana getirdiği mimari projelerin eser niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, FSEK madde 76/1 uyarınca ihtisas mahkemesi olan FSHHM’nin görevli olduğunu, tüm bu nedenlerle kararın kaldırılarak mahkemenin görevli olduğuna karar verilmesini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevsizlik kararının hukuka uygun olduğunu, davacının aksi yöndeki beyanlarının yerinde olmadığını, uyuşmazlığın tarafların tacir olduğu, ticari iş niteliğindeki bir Sözleşme’den kaynaklanan ve var olduğu iddia edilen bir parasal alacağın ödenmesine ilişkin olduğunu, TTK m.4/1’e göre davanın ticari dava olduğunu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, davanın sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari şirket olduğu, gerek FSEK gerekse SMK kapsamında değerlendirilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmadığından davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Nöb. ATM’ye gönderilmesine karar verilmiştir. FSEK 76/1. fıkraya göre bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme SMK 156. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen mahkemelerdir. 6769 sayılı SMK 156/1. fıkrasına göre bu kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme FSHHM ile FSHCM’dir. Somut olayda davacı tarafından taraflar arasında 22.02.2022 tarihli iç mimari tasarım, marka kimliği, konsept tasarım, uygulama kontrolörlüğü ve danışmanlık hizmeti sözleşmesi kapsamında davalı tarafından müvekkile ödenmeyen 6.000,00 USD’ye ödeme tarihine kadar kamu bankalarınca dolar cinsinden yabancı para mevduatına işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesine rağmen müvekkilin telif hakkı bulunan eserlerini haksız ve hukuka aykırı kullanması sebebiyle tecavüzün refi ve ileride vaki tecavüzlerin meni ile ihtiyati tedbir yoluyla tecavüzlerin engellenmesini talep ve dava edildiği, davacının sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesine rağmen davalının müvekkilin telif hakkı bulunan eserleri haksız ve hukuka aykırı kullanması sebebiyle tecavüzün ref’i ve önlenmesi talebi de bulunduğu anlaşıldığından, bu talebin FSEK Kanunu hükümleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğinden FSEK 76/1 maddesine göre FSHHM görevli ve yetkili olduğundan mahkemece davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar hukuken yerinde değildir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmesi için ait olduğu mahkemeye iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 2.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/09/2023 tarih, 2023/184 E. 2023/42 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1-g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/12/2023