Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1661 E. 2023/1404 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1661 Esas
KARAR NO: 2023/1404
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/12/2022
NUMARASI: 2022/85 E. – 2022/165 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … (“Davalı”, “Şikayet Eden”, “…”) tarafından 4 Şubat 2022 tarihinde müvekkil …’ın (“Davacı”, “Müvekkil”, “Şikayet Edilen”) sahibi olduğu “…com” alan adının davalıya devredilmesi talebiyle WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’ne şikayette bulunduğunu, … dava numaralı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen İdari Hakem Kararı (“Karar”) ile 2 hakemin oy çokluğuyla Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası’nın (“Politika”) 4(i) maddesi ve Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallar’ının (“Kurallar”) 15. maddesi uyarınca ihtilaflı “…com” alan adının davalıya devrine karar verdiğini, (EK-1) verilen bu kararın haksız, hatalı, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu alan adının müvekkile ait olduğunun tespiti gerektiğini, Alan Adı Hukuku, Marka Hukuku ile bağlantılı ve fakat farklı bir alan olup internet ortamında “önce gelen alır (first comes, first served)” geçerli olduğunu, bu ilkeye göre, başkasına ait unvan, marka veya diğer ayırt edici işaretler başka kişiler tarafından alan adı olarak tescil ettirilebileceğini, bu tescil işlemi için tescil ettirenin “marka”sının bulunması zorunlu bir unsur olarak aranmayacağını, Müvekkiline ait alan adının, davalının marka tescil başvurusundan önceki tarihte tahsis edildiğini, kullanımına başlanmış olup davalı tarafın alan adı üzerinde hiçbir hak sahipliği olmadığı gibi müvekkili tarafından haksız rekabet teşkil edecek bir kullanımın da mevcut olmadığını, Marka Hukuku’nda tescilden doğan hakların, önceden kullananlara karşı ileri sürülemeyeceğini, burada esasen davalı tarafın kötü niyetli olduğunun ve Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) “Dürüst Davranma” başlıklı 2. maddesi uyarınca hukuk düzeni tarafından kötü niyetin korunmasının mümkün olmadığının vurgulanması gerektiğini, dava süresince uyuşmazlık konusu alan adının devir işleminin durdurularak tedbiren askıya alınmasını, davanın kabulü ile “…com” uzantılı alan adı hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitini ve İdari Hakem Kararı’nın iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin 22.10.2013 tarihinde, İstanbul Havalimanı projesinin hayata geçirilmesi amacıyla kurulmuş olup 25 yıl süreyle işbu havalimanını işletme hakkına sahip olduğunu, bu kapsamda, İstanbul Havalimanı, Türkiye’nin sınırlarını aşarak, uluslararası boyutta birçok ilke imza attığını, ödüllü bahse konu proje günümüzde dünyanın en büyük ve en işlek havalimanlarının başında yer aldığını, davacının işbu davayı süresinde ikame etmediğini, davanın öncelikle bu sebeple reddi gerektiğini, davacı tarafından, hakem heyeti kararının kendisine bildirildiği tarihten itibaren 10 günlük süre içerisinde dava ikame edilmediğinden öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 119’a aykırı olup davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın konusu da dikkate alındığında müvekkili şirket adına ikame edilen Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/46 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davaya konu tahkim kararının hukuka ve somut durumun gereklerine uygun olduğunu, davacı alan adının müvekkili şirket markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline sebebiyet verdiğini, hakem heyeti kararının hukuka uygun olduğunu, davacı’nın alan adı üzerinde hakkı veya meşru bir menfaati bulunmadığını, davacı tarafından alan adının tescil ve kullanımının kötü niyetli olduğu delilleri ile sabit olduğunu, ihtilaf konusu alan adı yalnızca kötü niyetle alınmamış aynı zamanda davacı tarafından kötü niyetle de kullanıldığını, davacı tarafından, … sayılı Hakem Kararı’nın iptali talebiyle açılan davanın öncelikle usulden reddini, her halükarda asılsız ve kötüniyetli davanın esastan reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/12/2022 tarihli 2022/85 E-2022/165 K sayılı kararıyla; somut olay nezdinde HMK ve MTK bakımından klasik tahkim yargılamasının mevcut olmadığı, taraflar arasında da iradi bir tahkim sözleşmesine dayalı herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığının anlaşıldığı, ICANN kuralları uyarınca alan adının tescili ile birlikte alan adı sahibinin zımni olarak ICANN tahkim usulünü zorunlu olarak kabul ettiği, bu usulden ayrıca haberi olma şartı aranmadan ICANN tahkim usulü kurallarına göre ilerideki ihtilafların çözümleneceği sonucu doğduğu, (Savaş Bozbel, İnternet Alan Adlarının Korunmasında ICANN Tahkim Usulü, sf. 59) ancak yukarıda da ifade olunduğu üzere, tahkim sözleşmesine dayanan ve ancak verilen kararın iptale götürülebildiği klasik tahkim usulünden farklı olarak yine ICANN kuralları uyarınca, bu zorunlu tahkim yoluna başvurulması ve/veya tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde olması şartıyla verilen karardan sonra taraflardan herhangi birinin milli mahkemelerde işin esası hakkında dava açmasını engellemediği, bu nedenlerle ICANN kuralları altında yürütülen tahkim sürecine istinaden verilen İdari Hakem Heyeti kararı hakkında iptal davası prosedürü uygulanması ve bu yönde bir inceleme yapılmasının hukuken mümkün olmadığı, HMK 114/1-h maddesi uyarınca davada hukuki yarar dava şartı olup, dava şartlarının her zaman için mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerektiği, bu kapsamda davacı tarafından İdari Hakem Heyeti Kararı’nın İptali” talebi ile açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu “…com” alan adının, 2015 tarihinde usulüne uygun olarak müvekkil … tarafından alındığını, bu tarihten itibaren tüketicilere seyahat planlaması, Türkiye’de gezilecek yerler, vize, uçuşlar gibi konularda hizmet sunduğunu, müvekkilinin sahibi olduğu … Ltd. Şti. ile … Turizm Ltd. Şti. aracılığıyla 2013 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkilendirmesiyle faaliyet gösterdiğini, alan adı hukuku, marka hukuku ile bağlantılı ve fakat farklı bir alan olup internet ortamında “önce gelen alır (first comes, first served)” geçerli olduğunu, bu ilkeye göre, başkasına ait unvan, marka veya diğer ayırt edici işaretlerin başka kişiler tarafından alan adı olarak tescil ettirilebileceğini, tescil işlemi için tescil ettirenin “marka”sının bulunması zorunlu bir unsur olarak aranmayacağını, buna rağmen davalı tarafça WIPO nezdinde alan adının kendilerine devredilmesinin talep edildiğini, kötüniyetli kullanım bulunduğunun ileri sürüldüğünü, İdari Hakem Heyetinin de oy çokluğu ile müvekkilinin kötü niyetli olduğunu kabul ederek alan adının devrine karar verdiğini. – Alan adının devri için Politika’nın 4 (a) maddesi uyarınca; (i) İhtilaflı alan adının, Şikayet Eden’in üzerinde hak sahibi olduğu markayla aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu, (ii) İhtilaflı alan adıyla ilgili olarak Şikayet Edilen’in hiçbir hakkı veya meşru menfaati bulunmadığını ve, (iii) İhtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanıldığını.” üç şartın kümülatif olarak gerçekleştiğinin ortaya konmasının arandığını, üç şartın da gerçekleşmediğini. -Davalının ilk marka başvurusunun 22/08/2014 tarihli 37/39. Sınıflarda … sayılı “…” markası olduğunu, müvekkilinin alan adının Kasım 2015 tarihinde tescil edildiğini, davacı markasının “…” olmadığını, müvekkilinin tüketicilere seyahat planlaması, Türkiye’de gezilecek yerler, vize, uçuşlar gibi konularda hizmet sunduğunu. -Müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, Cumhurbaşkanı tarafından üçüncü havalimanı açılış tarihinde 29 Ekim 2018’de havalimanının adının İstanbul havalimanı olarak isimlendirildiğini açıkladığını, havalimanının isminin uzun süre belirsiz kaldığını, 2018 yılında netleştiğini, müvekkilinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle alan adı devrine karar verilmesinin hatalı olduğunu. -Müvekkilinin sonraki tescilden önce alınmış alan adı yönünden kazanılmış hakkının bulunduğunun kabulü gerektiğini, öncelikle WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından yapılan incelemenin hatalı olduğunu, ayrıca müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, önce gelen alır ilkesi uyarınca önceye dayalı hak sahipliği olduğunu, davalının ilk marka başvurusunda bulunduğu tarihte müvekkili tarafından alınan alan adının davalı başvurusu içeriğiyle aynı olmadığını, müvekkilinin haklı menfaati bulunduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; WIPO nezdinde yapılan tahkim başvurusunda, 05/05/2022 tarihli … sayılı kararla alan adının müvekkiline devrine karar verildiğini, mahkemenin İdari Hakem Heyeti kararı’nın iptali talebiyle açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiğini, mahkemelerin ICANN tahkim usulünde verilen idari hakem heyeti kararını iptal etme yetkisinin bulunmadığını, zorunlu tahkim usulünün uygulanmasının ne talep eden, nede karşı taraf açısından devlet mahkemelerinde uyuşmazlık konusunda bir dava açılma hakkını ortadan kaldırmadığını, davacının kötüniyet koşullarının bulunmadığına ilişkin savunma ve açıklamalarının dosyaya yansıdığı şekilde somut olaya aykırı olduğunu, alan adının kötüniyetle alındığını ve kötüniyetle kullanıldığını, hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunamayacağını beyanla, istinaf başvurusunun usul ve esastan reddini talep etmiştir.
GEREKÇE; Davacı vekilinin dava dilekçesinde, “…com” alan adının sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitini, İdari Hakem Kararının iptalini ve dava süresince devir işleminin durdurularak tedbiren askıya alınmasını istediği, ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; alan adının iadesi talebinde bulunanın, ICANN UDRP kurallarına göre, alan adının bir marka ile aynı veya benzer olduğunu, alan adı üzerinde şikayet edilenin hakkının veya haklı bir menfaatinin bulunmadığını, tescilin kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, ancak bu koşulların ispatlanamadığını, müvekkilinin alan adının Kasım 2015 yılında tescil edildiğini, bu tarihten önce 3. havalimanının adının belli olmadığı gibi davalının istanbul havalimanı şeklinde markasının da tescilli olmadığını ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesinde tescilli markalarına davacının alan adını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini ve kullandığını ileri sürdüğü, anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin kararından alıntı yaptığı ve WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından verilen hakem kararlarının yerel mahkemelerin yetkisini kaldırmadığını, alan adından kaynaklanan uyuşmazlıklarda ICANN kuralları uyarınca zorunlu tahkim usulü bulunduğunun açıklandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince karar gerekçesinin devamında ise; İdari Hakem Heyeti kararı hakkında iptal davası prosedürü uygulanarak bu yönde inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, davacının HMK 114/1-h maddesi uyarınca davada hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Alan adının aidiyeti ile ilgili uyuşmazlık hakkında daha önce WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından atanan hakem heyetince karar verildiği anlaşılmıştır. Davacının Türk vatandaşı, davalı şirketin de Türkiye’de yerleşik ve Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket olduğu anlaşılmaktadır. 26.08.1999 tarihli ICANN Tek Tip Domain Adı İhtilafları Çözüm Yönetmeliği’nin “Zorunlu İdari İşlem” başlıklı 4.maddesinde, “eğer bir üçüncü şahıs (davacı) prosedür kurallarına uygun şekilde ilgili tedarikçiye başvurmuş ve aşağıda belirtilen iddiaları bildirirse, zorunlu idari işlem yapılması kabul etmeniz gerekir.Bunlar domain adınız, haklarına davacının sahip olduğu bir ticari marka veya hizmet markası ile aynıdır ya da onunla karıştırılabilecek kadar benzemektedir ve domain adına veya yasal menfaatlerine sahip değilseniz ve domain adını kötü niyetle tescil ettirdiniz ve kullanıyorsunuz” bu hususları ileri sürülmesi halinde zorunlu idari işlem (tahkim) yapılabileceği öngörülmüştür. 4.maddenin (k) bendinde, madde 4.te belirtilen zorunlu idari işlem kuralları ne sizin ne de davacının ihtilaf konusunda yetkili bir mahkemede dava açma hakkını engellemez, böyle bir dava söz konusu idari işlemin başlamasından önce veya sonuçlanmasından sonra açılabilir. Genel olarak, yetkili yargı makamı ya şirket merkezimizin bulunduğu yerde ya da whois veri tabanımızda belirtilen adresinizden sorumlu mahkemedir.” şeklindedir. Davalı şirketin ve davacı gerçek kişinin Türk uyruklu olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davaya konu ve iptali istenen hakem kararında her iki taraf adreslerini Türkiye olarak gösterilmiştir. Ayrıca yetkiyi düzenleyen yukarıda anılan Yönetmelik hükmünde yetkinin kesin yetki olmadığı ve davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesince taraf iddia ve savunmalarının, delillerinin değerlendirilerek alan adının hak sahipliğinin değerlendirilmesi, İdari Hakem Heyeti kararının hem ICANN (Corpartion for Assigned Names and Number) Tüzüğüne (Rules for Unitorm Domain Name Dispute Resalution Poliey) göre, hem de ulusal hukuk bakımından değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/12/2022 tarih, 2022/85 E. 2022/165 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4-6 ve 362/1-g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/11/2023