Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1622 E. 2023/1493 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1622
KARAR NO: 2023/1493
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/09/2023
NUMARASI: 2023/211 E. – 2023/211 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Talep eden vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1994 yılında kurulduğunu, kozmetik alanında faaliyet gösterdiğini, yaptığı ticari faaliyetler sonucu Türkiye’de ve dünya çapında bilinen ürünlerin sahibi olduğunu, müvekkili şirketin ticari hayatına başladıktan sonra “…” markasını 1994 yılında kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli TPE nezdinde 41 markanın tescil sahibi olduğunu, karşı tarafın kozmetik sektörüne yeni giren biri olduğunu, müvekkili şirketin tanınmışlığını da biliyor olduğunu, karşı tarafın “…” ibareli markayı kendi adına tescil ettirdiğini, karşı tarafın markasının müvekkiline ait “…” markası ile haksız rekabet yarattığını, davalının bu tescil ile haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, bu nedenlerle karşı tarafın “…” markası adı altında; yapılacak olan üretimlerin durdurulmasını, yaptıkları ürünlerin toplatılmasını, yaptıkları ürünleri üretmeye yarayan alet, edevat, kutu, şişe, kalıp, ve makinelere el konulmasını tedbiren talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece;”Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafından üretim yapılması amacı ile tescil başvurusu yapılmış ve TPE tarafından da davalıya tescil verildiğini, davalı tarafından tescil alınmış marka ile ürün üretilmesi halinde, müvekkilin daha önceden tescilli bulunan markasına tecavüz oluşacağını, SMK 155 maddesine göre, davalının üretimi tecavüz oluşturacağına göre, tecavüzün önlenmesi kapsamında tedbir kararı verilmesi gerektiğini, müvekkil markasına ciddi tehlike oluşturacak şekilde tescil alındığını, tescilin tecavüz teşkil edecek şeyinde önlenmesini talep etme hakkı bulunduğunu, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; İhtiyati tedbir talep eden vekili , “…” markasınının müvekkili adına 1994 yılında tescil edildiğini, ayrıca “…” ibareli 41 markanın tescil sahibi olduğunu, karşı tarafın kozmetik sektörüne yeni giren biri olduğunu, müvekkili şirketin tanınmış olduğunu, , karşı tarafın “…” ibareli markayı kendi adına tescil ettirdiğini, karşı tarafın markasının müvekkiline ait “…” markası ile haksız rekabet yarattığını, davalının bu tescil ile haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini beyanla ihtiyati tedbir kararı talep etmiştir. Mahkemece, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Talep eden vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre; talepte bulunan adına “…” esas unsurlu markaların 03.sınıfta tescilli olduğu, aleyhine talepte bulunulan adına 01.06.2023 başvuru tarihli …” ibareli markanın 03. Sınıfta 01.09.2023 tarihinde tescil edildiği, aleyhine tedbir talep edilen tarafından davacının markadan kaynaklı haklarının ihlali ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunun ileri sürülmediği, markayı tescil ettirmekle böyle bir ihtimalin bulunduğunu beyanla tedbir istenmiş olup, talep dilekçesi ekinde delil olarak marka tescil belgesine dayanmış olup, talebinin yaklaşık olarak ispatına yarayacak delillerin tespiti ve bilirkişi incelemesi talebinde bulunmadığı , bu durumda talep dilekçesine ekli marka tescil belgeleri dışında delil bulunmadığı, mevcut delillere göre, marka hakkına tecavüz teşkil edecek fiillerin gerçekleştiği ve bu fiillerin devam edeceği ihtimali olduğuna dolayısıyla durdurulması ve önlenmesi gerektiğine dair tedbir uygulanabilmesi bakımından yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı anlaşıldığından HMK 389.maddesindeki yasal koşulların mevcut olmadığı tedbir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, tedbir talep eden vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaati ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/09/2023 tarih ve 2023/211 E. 2023/211 K. sayılı kararına karşı tedbir talep vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı talep eden tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/11/2023