Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/161 E. 2023/101 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/161
KARAR NO: 2023/101
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2022
NUMARASI: 2022/719 E. –
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili ve … aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin halen derdest olduğunu, müvekkilinin maaşından düzenli olarak on yıldan fazla süredir İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına ödeme kesilerek gönderilmekte olduğunu, haciz işlemleri esnasında alacaklı vekili tarafından haricen alınan ödemelerin, makbuz karşılığı alınan ödemelerin ve banka hesabına yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğinin tespit ettiklerini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının dolar cinsinden açıldığını, dosya açılırken ödeme emrine faiz oranı yazılmadığını, dolar cinsinden açılan takibe ilişkin usule uyulmadığını belirterek, müvekkilinin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibinden davalılara borcunun olmadığının tespitine, kötüniyetli açılan takibin durdurulması ve akabinde iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 24/11/2022 tarihli ara kararıyla; “İİK’nın 72/3.maddesi gereğince icra takibinin durdurulmasına karar verilemez. Davacı vekilinin icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde bir talebi de yoktur. Çoğun içinde azı da vardır kuralını uygulamaya gerek yoktur zira özellikle ve sadece talep, takibin durdurulması isteminden ibarettir. Taleple bağlılık ilkesi gereği, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkil ve … aleyhine icra takibi başlatılmış olup takibin derdest olduğuğu, Müvekkil …’ün maaşından düzenli olarak on yıldan fazla süredir İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına ödeme kesildiğini, Haciz işlemleri esnasında alacaklı vekili tarafından haricen alınan ödemeler, makbuz karşılığı alınan ödemeler ve banka hesabına yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğini, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası dolar cinsinden açıldığını, dosya açılırken ödeme emrine faiz oranı yazılmadığını, İİK yabancı para üzerinden alacakların takibine ilişkin cinsinden usule uyulmayarak icra takibi usulsüz ve kanuna aykırı olduğunu, Müvekkilin davalılara herhangi bir borcu olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında haksız ve kanuna aykırı takip hesaplamaları neticesinde müvekkilin hissedarı olduğu taşınmazlar ihale suretiyle satıldığını, Müvekkilin bu konuda da mağdur olduğunu, Müvekkilin hissedarı olduğu 2 adet taşınmaz İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ihale suretiyle satıldığını, Müvekkilin borcu olmadığı halde yapılan bu satışları kabul etmediklerinden ilgili davanın açıldığını, Müvekkilinin maaşından düzenli olarak on yıldan fazla süredir İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına ödeme kesilerek gönderildiği gibi yazılı ve sözlü taleplere rağmen ödemelerin kesin hesabı çıkarılarak bakiye borç tutarı hesaplanmadığını, dosya hesabı çıkarıldığı takdirde müvekkilin borcunun kalmadığının anlaşılacağını, yazılı talebe rağmen hesap çıkarılmayarak müvekkilin mağdur edildiğini, dosya içinde sabit olan taşınmazların satılarak paraya çevrilmesi, halen emekli maaşından kesintilerin yapılması nedeniyle müvekkilin neye istinaden daha ne kadar ödeyeceği bilinmeden icra takip dosyasının durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddedilmesi İİK alacakların tahsili hükümlerine aykırı olduğunu beyan ederek, istinaf başvurusun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı borçlu icra takibinden 20 sene sonra işbu menfi tespit davasını açarak icra dosyasını sürüncemede bırakmak niyetinde olduğunu, davacı borçlu tarafından kötü niyetli bir dava açılması durumu mevcut olup davacı borçlunun mesnetsiz iddialarına itibar edilmemesini, dava dosyasında davacı yan tarafından yıllara yayılan ödemelerin olduğunu, bunların hesaba yansıtılması gerektiği iddiası ise hukuki temelden yoksun olduğunu, davaya konu icra dosyasında yapılan kapak hesaplarının tamamında dosyada mevcut maaş haczi ile yapılan tüm kısmi ödemeler dikkate alındığını, davacının iddia ettiği ilave ödemeler ile alakalı herhangi bir makbuz yada dekont davacı tarafından dosyaya sunulmadığını, dolayısıyla ödediğini ispat yükü davacı taraf üzerinde olduğundan ve davacı tarafından iddia edilen ilave ödemeler ispatlanmadığından soyut iddialar ile dosya borcunun bulunmadığını ile sürmek hukuki temelden yoksun olduğunu, icra dosyasındaki tüm icra takip işlemleri kanuna uygun olduğunu, davacı borçlu …sürekli olarak mesnetsiz iddialarla dava ikame etmekte ve “ya tutarsa” mantığı ile icra dosyası hakkında hukuka aykırı olarak tedbir kararı almaya çalıştığını, davacı borçlu davaya konu icra dosyasını sürüncemede bırakmak istediğini, kötüniyetli olduğunu beyan ederek davacı borçlu tarafından yapılmış olan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacaklı tarafından borçlular aleyhine 03 Mayıs 2002 tarihinde bonoya istinaden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatılmıştır. Davacı tarafından, dava dilekçesi ile ileride dava değerini ve harcını tamamlatmak üzere şimdilik 10.000,00 TL üzerinden dava açıldığı, icra dosyasına ilişkin yapılan ödemelerin dosyaya yansıtılmadığını belirterek icra dosyasında borçlu olmadığının tespiti talep ve dava edilmiş olup, HMK’nın 389. maddede mevcut durumda gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale gelebileceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir sakıncanın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı tarafından yaklaşık ispat yükümlülüğünü bu aşama yerine getirilmediği bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi hukuken yerinde olduğundan davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2022/719 E. K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,701 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.