Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1516 E. 2023/1437 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1516
KARAR NO: 2023/1437
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.08.2023
NUMARASI: 2022/767 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin kimya sektöründe ticari faaliyet gerçekleştirmediğini, müvekkil şirketin davalı ile ticari ilişkiye girerek alacağa hak kazandığını, davalının müvekkil şirkete olan vaki borcunu ödememesi sebebiyle müvekkil şirketin davalıdan olan alacağını tahsil edebilmek için davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle duran takibi harekete geçirebilmek için huzurda görülen itirazın iptali davasını açtıklarını, müvekkili şirketin davalı taraftan olan dava konusu alacağı cari hesap ekstresi, fatura, usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve diğer kayıtlar ile sabit olduğunu, taraflar arasında arabuluculuk görüşmesi gerçekleştiğini ancak sonuç alınamadığını, arabuluculuk tutanaklarının dilekçelerine ekli olduğunu, müvekkilin dava konusu alacağının likit olduğunu, davalının sırf zaman kazanmak için kötü niyetli olarak dava konusu likit alacağa itiraz ettiklerini, davalının dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde her ne kadar taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle kendisinin alacağa hak kazandığını ve davalının davacı şirkete olan borcunu ödememesi iddiasıyla icra başlattığını öne sürse de herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, müvekkilin …, 30.09.2021 tarihinde davacı şirketten ticari amaçla yaklaşık 400.000 TL değerinde metal kaplamada kullanılan füme banyo, sarı banyo, şeffaf elektrolize parlak banyo ve şeffaf elektrolize mat vernik banyosu olmak üzere 4 banyo ve dilekçe ekinde sunmuş oldukları 12.10.2021 tarihli faturada geçen kimyasalları satın aldığını ve karşığında 12.10.2021 tarihinde 30.000 TL ve 11.11.2021 tarihinde 250.000 TL bedelli çekleri davacı şirkete verdiğini, bu alanda kullanılan kimyasal ürünlerin metal kapsama olarak kullanıldığında metal üzerinde matlaştırıcı etki oluşturmak yerine mat değil palak bir görünüm bıraktığını, davacı şirketin ürünlerdeki ayıpları gidermek amacıyla … kimyasallarını göndermesinin de müvekkilin davacıya yöneltmiş olduğu ayıp ihbarından ve bu ayıptan haberdar olduklarını ispatlar nitelikte olduğunu, birkaç ay bu sorun ile uğraşan müvekkil şirketin bu banyolar ve kimyasallardan tüm uğraşlara rağmen ürün çıkaramaz hale geldiği için davacı taraftan tekrar çözüm istediğini ve dönüş alamadığını, iade etmek istediğini bildirerek iade faturası kestiğini, olumsuz yanıt alınca işlerin aksamaması için ayıplı ürünler yerine … San. Ve Tic. Ltd. Şti. den yeni kimyasallar satın aldığını, bu ürünler daha pahalı olduğu için zarara uğradığını, ayıplı ürünlerin hala iade amacıyla muhafaza edildiğini, davacının bu çağrıya hep kayıtsız kaldığını, davacı şirketin değil davalı müvekkilin davacı şirketten alacaklı olduğunu,Davalı karşı davacı müvekkilinin dava konusu ayıplı kimyasallar sebebiyle karşı davada açıkça belirttikleri üzere zaman, emek, kazanç, itibar ve müşteri kaybı yaşadığını bu kayıplar ve başka bir şirketten daha pahalıya ikame ettiği muadil ürünler nedeniyle ciddi bir şekilde zarar gördüğünü belirterek davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekilin 30/09/2021 tarihinde davalı şirketten ticari amaçla yaklaşık 400.000,00-TL değerinde metal kaplamada kullanılan ürünleri satın aldığını, bu ürünlerin metal kaplama olarak kullanıldığında metal üzerinde matlaştırıcı etki oluşturacağı yerde uygulama sonrası mat değil de parlak bir görünüm bıraktığını, müvekkil bu kimyasalların karşılığı olarak 12/10/2021 tarihinde 30.000-TL ve 11/11/2021 tarihinde 250.000-TL bedelli çekleri davalı şirkete verdiğini, alınan ürünlerin ayıplı ve kullanım alanında eksiklikler olduğunu, müvekkilin bunun üzerine davalı şirkete ayıp ihbarında bulunduğunu, davacı şirketin değil davalı müvekkilin alacaklı olduğunu, müvekkil aleyhine Bakırköy 7. ATM’nin 2022/767 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını davanın kabulü ile Bakırköy 7. ATM 2022/767 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 10.08.2023 tarihli ara karar ile; “İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme, dava konusu, dava dilekçesindeki talep, dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde,yargılamanın devam ettiği, bilirkişi raporunun henüz dosyaya sunulmadığı, taraflara tanık dinlenmesi hususunda süre verildiği anlaşılmakla bu haliyle yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından İhtiyati haciz kararı verebilmek için hakimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati haciz kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup taraflar arasında sözleşmenin değerlendirilerek alacağın varlığı ya da yokluğunun yargılama sonucu belirlenebilecek olduğu” anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının karşı davasının dava şartı yokluğundan reddedildiğini, huzurda görülen davanın itirazın iptali talepleri yönünden devam ettiğini, itirazın iptali istemli davada dosyaya bilirkişi raporu sunulduğunu, bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunulduğunu, davanın yaklaşık ispat kurallarının ötesinde ispat edilmiş olması, müvekkilin alacağının rehin ve garanti altına alınmamış olması, davalının mal kaçırma ihtimaline karşı ihtiyati haciz talep ettiklerini, mahkemece 10.08.2023 tarihli ara karar ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı, delil durumu, fatura, irsaliye, ticari defter ve kayıtlar itibariyle taraflar arasında ticari ilişki çerçevesinde alım satım akdi gerçekleştiğini, bu çerçevede müvekkil şirketin teslim borcunu ifa ettiğini, bilirkişi raporunda, taraflar arasında mutabakatsızlık bulunduğu, bu mutabakatsızlığın da 248.500,83TL tutarlı e-faturanın davalı ticari defterlerinde yer alırken, müvekkilimiz şirket ticari defter ve kayıtlarında yer almaması olduğunun belirtildiğini, gelinen aşamada dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu iddiasını ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu, müvekkil şirket tarafından, davalı tarafa satılıp teslim edilen ürünlerin ayıptan ari olduğunu, ticari şlerde yasa koyucunun tacire, muayene ve ihbar yükümlülüğü yüklediğini, davalı tarafın dosyaya sunduğu muayene belgesi veya uzman raporu bulunmadığını, davalının ayıp ihbarınde bulunduğuna yönelik de dosyaya bir delil sunmadığını, ayıp bildiriminde bulunmayan davalı tarafın müvekkil şirketten satın ve teslim aldığı ürünlerin ücretini ödememek ve sözleşmesel edimini ifa etmemek için afaki ve gerçek dışı şahsi def’iler ileri sürdüğünü, bilirkişi raporunda taraflar arasında geçmişe dayalı süregelen, bilirkişi raporunda taraflar arasında geçmişe dayalı süregelen bir ticari ilişki olduğunun belirtildiğini, dosyaya sundukları 328.572,86TL’lik faturada, müvekkil şirket tarafından davalıya, … vs. şeklinde ürünler teslim edildiğini, bu ürünlerin kimyasal ürünler olduğunu, davalının hem muayene kültefini yerine getirmediğini hem ayıp bildiriminde bulunmadığını, müvekkil şirketin haklılığının dosya kapsamı ve delil durumu itibariyle ortada olduğu halde bilirkişi raporunun ikinci seçeneğinde sanki davalının müvekkil şirketten alacaklıymış gibi rapor tanzim etmesine itiraz ettiklerini, HMK kapsamında bilirkişi raporunun hukuki yorumunun hakime ait olduğunu, bilirkişi raporunda seçenekli hesaplamalar yapılmış olsa da, davalının iddia ettiği ayıbı ispat edemediği, basiretli tacir olmasına rağmen ayıp ihbarında bulunmadığı hususları göz ardı edilerek yargılamayı uzatmaya matuf amaçlarla önce karşı dava, karşı davanın usulden reddi halinde birleştirme talepli dava açtığı hususları göz ardı edilerek yargılamanın devam ettiği gerekçesi ile ihtiyati haciz talebimizin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda satışa konu kimyasallar hakkında yeterli bilgi sunulmadığı belirtilmişse de bilirkişi raporuna bu yönüyle itiraz ettiklerini, müvekkilin alacağının rehinle teminat altına alınmış bir alacak olmadığını, davalının ticari işletmesi/atölyesinin düzensiz olduğunu, raporda da bu hususun belirtildiğini, davalı borçlunun mal kaçırma riski bulunduğunu, bu durumda haklılığını yaklaşık ispat kurallarının ötesine ispat etmiş müvekkilin alacağına kavuşmasının mümkün olmayacağını, bilirkişi raporunda da belirtilmiş olan 101.035,19 TL üzerinden müvekkil lehine teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu itirazın iptali davasıdır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyetine ait 03.08.2023 tarihli raporda “Davacı … ve davalı firma yetkilileri defalarca istememe karşın satışa konu kimyasallar hakkında yeterli bilgiyi sunamamışlardır. …nın davalıya satmış olduğu 5 adet … kaplama banyosu ve içinde sunduğu kimyasalların kullanılmadığı sadece 2 adet banyonun mekanik bölümünün farklı amaçla kullanıldığı ve diğer malzeme ve ekipmanın atölyenin muhtelif yerlerinde dağınık olarak muhafaza edildiği görülmüş, yapılan incelemede firmanın ihtiyacına uygun olamadığı gerekçesiyle farklı firmadan temin edilen başka kimyasal malzemelerin kullanıldığı ve atölyenin bu şekilde çalışır durumda olduğu tespit edilmiştir. …dan temin edilen sıvı materyalin miktar ölçümü yapılamamış olup bir bölümünün de yapılan deneme üretimlerinde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, mahkememizin takdiri Dava konusu; Davalı …‘ın Davacı … TİC. LTD. ŞTİ adına, 27.06.2022 tarih, … nolu , 248.500,83 TL Tutarlı e-faturaya konu ürünlerle ilgili ,Davalının Davacıdan aldığı ürünlerin siparişlerine uygun olduğu ve bu nedenle ilgili ürünlerin Davacıya iade edilmesi hususunun uygun olmadığı yönünde oluşursa takip tarihi 16.06.2022 ( Takip tarihi) itibariyle Davacının Davalıdan 101.035,19 TL Asıl alacağı olacağı, mahkememizin takdiri Dava konusu; Davalı …‘ın Davacı … TİC. LTD. ŞTİ adına, 27.06.2022 tarih, … nolu , 248.500,83 TL Tutarlı e-faturaya konu ürünlerle ilgili,Davalının Davacıdan aldığı ürünlerin siparişlerine uygun olmadığı ve bu nedenle ilgili ürünlerin Davacıya iade edilmesi hususunun uygunluğu yönünde oluşursa takip tarihi 16.06.2022 ( Takip tarihi) itibariyle Davalının Davacıdan 147.465,64 TL asıl alacağı olacağı,” değerlendirilmiştir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257,II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. (T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/872 esas, 2014/3096 karar sayılı ilamı ) Somut olayda; davalı tarafından cevap/karşı dava dilekçesi ile müvekkilinin bu kimyasalları alırken daima, kendi malları üzerinde vernik çekilmesi sonrasında mat görünüm elde etmeyi ve bu doğrultuda ürünlerinin çok daha kullanışlı ve uzun ömürlü olmasını amaçlamış olmasına rağmen davacı …’dan aldığı kimyasalların parlak görünüm oluşturduğunu, elde edilmek istenen sonucun aksine sonuçlar doğurduğunu, işlem sonrası ürünlerin yüzeyinde bulunan kaplama defolu, çizik çizik bir görünüm halini aldığını, bu kimyasalların bir kısmını kullanan ve yapmış olduğu kaplama ürünlerin hepsi elinde kalan müvekkilin karşılaştığı sonuç karşısında çok şaşırdığını, davacı firmaya ayıp ihbarı bildiriminde bulunduğunu ve sorunun giderilmesini istediğini, davacı şirketin hatalı ve ayıplı mal gönderdiğini kabul ettiğini, akabinde sorunu çözmek için … kimyasalları ile ayıplı ürünlerdeki sorunu gidermeye çalışmışsa da herhangi bir sonuca varılamadığını ve çözüme ulaşılamadığını belirttiği, davanın konusunun itirazın iptali olduğu, teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığının bu aşamada tespit edilemediği, henüz bir karar verilmediği, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat yükümlülüğünün yerine gelmediği anlaşıldığından mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karar yerindedir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.08.2023 tarih ve 2022/767 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.