Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1504 E. 2023/1364 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1504
KARAR NO: 2023/1364
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14.07.2023 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/222 E. – 2023/247 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin … ve … markaları üzerindeki gerçek hak sahipliği ve …,…, … ve … tescil numaralı tescilli markalarıyla, müvekkillerin … ve … markaları üzerinde davalının hukuka, ticari ahlak ve rekabete aykırı davranışı sebebiyle içerisinde bulunduğu eylemlerinin Sınai Mülkiyet Kanunu ve TTK gereğince haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz olduğunun tespiti ile muhtemel tekrarının önlenmesi suretiyle her türlü mecrada tecavüzün men’ine, davalı adına kayıtlı …, … ve .. markaların.ın hükümsüzlüğüne ve silinden terkin edilmesini dava sonuna kadar davalının …, … ve … numaralı markalarının ve … ve … kelimelerinin https://….com/ internet sitesinde, şirket adresinde, varsa mağazasında, e ticaret platformlarında, … ınstagram hesabında, sosyal medyadaki her türlü mecra dahil her türlü mecrada kullanımını üretim, satış, markalar üzerinde lisans ve devir dahil olmak üzere her şekilde kullanımın kötü niyeti gözetilerek yasaklanmasına, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini vekâleten arz ve talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; 13/06/2023 tarihinde 50.000,00 TL teminat karşılığında, 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalının … tescil numaralı markasının davalının “https://…com” internet sitesinde ve “…” instagram hesabında kullanımının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, 14/07/2023 tarihli ek karar ile, ; “100.000,00 TL teminat yatırıldığında yada muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu 14/07/2023 tarihli celsede ki tefhim tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde ibrazı halinde ek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; -Davacının …, …, … ve … tescil numaralı markalarına tecavüz oluşturduğu beyan ve iddia olunan, mahkememizce alınmış 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalı yana ait …, … ve … tescil numaralı markalara havi ürünlere el konularak yed-i emine teslimine,” şeklinde ek ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalı vekili 14.07.2023 tarihli ek ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkile davacı aynı sektörde yer almadığı ve iştigal alanları tümüyle birbirinden farklı iki firma arasında tecavüz eyleminin gerçekleşmesinin hukuken mümkün olamayacağını tanınmış marka durumunda tecavüze ilişkin özel düzenleme ve belirlemeler mevcut olup davacının markasının ise bu boyutta olmadığı görüldüğnüü, “Tanınmış marka” (…, …) kavramı ile “dünya markası” (…) farklı kavramlardır. Dünya markası, dünyada tanınan , ait olduğu mal veya hizmeti bütün dünyada satılan, satılmasa bile bilinen markadır. …, …, …, …, …, …, …, … ,…, … ve … gibi markalan buna örnek olarak gösterebiliriz. Bir marka yalnızca mamulün üretildiği ya da piyasaya arz edildiği ticari ortamda veyahut bu mala ilişkin alıcı kitlesi tarafından tanındığı takdirde, bu markanın maruf marka olduğundan söz edilebileceğini, bu çevre aşıldığında ise, marka artık tanınmaz. İşte söz konusu davada davacı tarafça bu şekilde bir durum da söz konusu olmadığından herhangi şekilde tecavüz hükmünden söz edilemeyeceğini, davacının markasal kullanımı 41. Sınıfta yer aldığını, davacı eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında markasal kullanımda bulunmadığını, müvekkilin ise markasal kullanım açısından 18/25/35 sınıflarını kullandığını, müvekkilin amacı tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vermek olmadığını, müvekkil adına tescillenmiş bir markaya ilişkin olarak farklı sınıflarda kullanıma sunulduğunu, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markaların benzer olduğu ancak farklı sınıflarda piyasada uzun yıllardır birlikte kullanıldığı, bu sebeple tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmayacağı sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı anlaşıldığını, dosya incelendiğinde ve yukarıda beyan ettiğimiz durumlar göz önünde bulundurulduğunda yerel Mahkeme tarafından verilen tedbir kararının yerinde olmadığı görüleceğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi teminat bedeli belirlenerek kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap: Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil markanın yaratıcısı olarak yaptığı kullanımlara bakılırsa çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesinde çalışmaları olduğunu, en önemli nokta da sayın bilirkişilerin raporda açıkça belirledikleri gibi bu kelimelerin rastgele seçilme ihtimallerinin olmadığını, müvekkilin … ve müvekkilin …’nun 2013 yılından bu yana markayı aktif olarak ve aralıksız şekilde kullandığı ve yatırım yaptığın, söz konusu markanın tesadüfen seçilemeyecek bir kelime içerdiğini, müvekkilin yoga stüdyosuna davalının kardeşi … ve davalının eski eşi 23.11.2017 yılında … kayıt olmuş ve davalı bu vesile ile markalardan haberdar olarak bundan faydalanmak istediğini, bu sebeplerle davalı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: Dava, Marka Hükümsüzlüğü, Markadan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Meni ve Refi istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesi ile ihtiyati tedbir talep etmiş, 13/06/2023 tarihinde 50.000,00 TL teminat karşılığında, 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalının … tescil numaralı markasının davalının “https://…com” internet sitesinde ve “…” instagram hesabında kullanımının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacı vekilinin 14/07/2023 tarihli duruşmada ek tedbir talebinde bulunması üzerin; “100.000,00 TL teminat yatırıldığında yada muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu 14/07/2023 tarihli celsede ki tefhim tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde ibrazı halinde ek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; -Davacının …, …, … ve … tescil numaralı markalarına tecavüz oluşturduğu beyan ve iddia olunan, mahkememizce alınmış 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalı yana ait …, … ve … tescil numaralı markalara havi ürünlere el konularak yed-i emine teslimine,” şeklinde ek ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalı vekili 14.07.2023 tarihli ek ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. HMK 391/3 maddesi hükmüne göre “Yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. “Eldeki dosyada davalı tarafın aleyhine olarak verilen ihtiyati tedbir kararı yüzüne karşı verilmiş olduğundan HMK391/3 maddesi gereği doğrudan istinaf yoluna başvurulabilecek nitelikte bir karar olduğu görülmüştür. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.HMK’nın 389/1. maddesindeki düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyet raporunda, “Davacının …, … , … , ibarelerinin 16. Sınıfta yer alan “dergiler, kitaplar vb”, 25. Sınıfta , 41. Sınıfta tescilli olduğu mal ve hizmetlerde ilk olarak kullandığı, ihdas ve istimal ettiği, davalının … tescilli … markası tescil kapsamında yer alan 25. Sınıftaki emtiaların tamamı ile 25. Sınıftaki emtialarla benzer ve ilgili olan 18. Sınıfta yer alan “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar” emtiaları açısından orta düzeyde tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, kısmi hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, 35. Sınıftaki mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; açısından orta düzeyde tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, bu mal ve hizmetler açısından SMK 6/1 maddesi uyarınca kısmi hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, … başvuru no.lu … ibaresi tescilli bir marka olmadığından, bu aşamada ilgili markaya ilişkin hükümsüzlük talebi yönünden bir değerlendirme yapılmadığı,” hususlarını tespit etmişlerdir. Bu aşamada mevcut delillere göre ek ihtiyati tedbir uygulanması bakımından yaklaşık ispat koşulunun mevcut olduğu, tedbir amaçlarına, usul ve yasaya, hak ve yarar dengesine göre, muhtemel zararlara karşılık makul oranda belirlenen teminat karşılığı ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararı verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, aleyhine tedbir talep olunan davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14.07.2023 tarih ve 2022/222 E. sayılı Ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023