Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/15 E. 2023/388 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/15
KARAR NO: 2023/388
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/05/2022
NUMARASI: 2021/151 E. – 2022/134 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tasarımın İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uzun yıllardan bu yana traktör parçaları alanında Türkiye’nin önde gelen ana üreticilerine ve yan sanayine üretim yapmakta olduğunu, müvekkilinin ürettiği parçaların tasarımlarını da TPMK nezdinde … sayı ile tescil ettirdiğini, ancak hal böyle iken davalı tarafın, müvekkili adına tescilli tasarıma konu parçanın birebir aynısını üreterek, gerek elden, gerekse de internet sayfaları aracılığıyla satışını yaptığını ve davalının tüm bu eylemlerinin müvekkilinin tescilli tasarımdan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men’ini, ref’ini, şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06/04/2022 tarihli dilekçesi ile, 5.000,00 TL olan maddi tazminat talebini, 40.000,00 TL tutarında ıslah ederek, harcını yatırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacının iddialarının aksine, dava konusu tasarıma konu sinyal kolunu hiçbir şekilde üretmediğini, elden veya belirtilen internet sayfasında satışını ve pazarlamasını yapmadığını, iş yerinde tabela ve benzeri bir işaret bulunmadığını ve davacı iddialarının haksız ve de dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir İlk Derece Mahkemesinin 20/06/2017 Tarih, 2015/226 Esas ve 2017/129 Karar sayılı kararı ile, “Davacı tarafın davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacı tarafa ait … tasarıma yönelik davalı tarafın 15 adet ürün satışı olduğundan tasarıma yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve men’i’ne, davalı tarafın … endüstriyel tasarıma yönelik satış yapmasının ürünleri piyasaya sürmesinin tanıtım yapmasının engellenmesine, ürünlere el konulmasına, el konulan ürünlerin masrafı davalıdan alınarak imhasına, maddi tazminat talebinin kısmen kabul, kısmen reddi ile, 166,99 TL maddi tazminatın dava tarihinden geçerli değişen oranlarda ticari faiz ile davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, manevi tazminat yönünden mahkememizin kesinleşen 2012/217 esas, 2014/117 karar sayılı dosyasında manevi tazminata hükmedilmiş olup yeniden manevi tazminat talebinin reddine, hükmün kesinleştikten sonra masrafı davalıdan alınmak suretiyle 5 büyük gazeteden birinde ilanına,” dair verilen karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, Dairemizin 22/04/2021 Tarih, 2020/344 Esas ve 2021/464 Karar sayılı ilamı ile, “Marka KHK’nın 62. maddesi, markası tecavüze uğrayan tarafa tazminat hakkı tanımaktadır. Davalının TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli tacir olarak kendi sektöründeki rakip markayı bilmemesi düşünülemeyeceği gibi, karıştırılabilecek nitelikteki bir markayı tescillemesi hukuki ve mali sorunlara yol açacağına ön görmemesi de kabul edilemez. Davacının ticari faaliyeti ve büyüklüğü ne olursa olsun, tescil edilmiş, kullanılmış, kullanım sonucu bir pazar elde etmiş markası bulunmaktadır. Markanın, tescilli olduğu sürece sahibine başkalarını kullanmaktan men etme ve haksız kullanımdan doğan zararları talep etme yetkisi verdiği kabul edilmelidir. Davalının; davacının kullanım hakkına sahip olduğu marka ile iltibas yaratacak şekilde marka kullanımında bulunduğu bilirkişi raporundan anlaşılmış olmakla; Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden bu kullanım yasada tanımlanmış bir ihlal hali kabul edilmelidir. Markanın haksız kullanımı nedeniyle haksız rekabet özel haksız fiil çeşididir. Tecavüzle ilgili olarak davalının önceki markadan ne kadar yararlandığının tam anlamıyla ölçülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesine göre, uğranılan zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Diğer taraftan davacının marka hakkının ihlali nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149/1-ç maddesine dayalı olarak manevi tazminat talebinde bulunabileceği pek tabiidir. Ancak özel durumlar göz önünde tutularak hükmedilecek manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. KHK.’nin 62-(b) maddesi gereğince ise, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, manevi zararının tazminini talep etme hakkına sahiptir (SMK.’nun 149-(1)-ç) ve 150. maddeleri). Ancak, anılan KHK.’de, manevi tazminata hangi koşullarda hükmedileceğine ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır. Bu istemin, genel hükümler arasında yer alan 6098 sayılı TBK.’nun 58. ve 6102 sayılı TTK.’nun 56-(1)-e) maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, marka hakkı tecavüze uğrayan gerçek veya tüzel kişinin, piyasada oluşturduğu kalite algısı, yarattığı güven ve imajda meydana gelebilecek tahribat gibi hususlar dikkate alınarak, bir manevi zararın meydana geldiği kabul edilebilir. Manevi tazminat rakamının belirlenmesi, hakimin takdir yetkisindedir. Ancak, bu yetki kullanılırken, olayın oluş şekli, ele geçen taklit ürün miktarı, ihlal süresi, sayısı, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumları dikkate alınmalıdır. Bu tazminat tutarlarına hükmedebilmek için davacının tescilli “…” markasının, tecavüz olmasaydı marka sahibinin, markasını ilgili emtiada kullanmakta elde edeceği gelirin, diğer deyimle, yoksun kaldığı kârın gerçeğe ve hayatın olağan akışına uygun biçimde hesabı gereklidir. Bu yönde değerlendirmeler yapılabilmek açısından, tazminatın somut olayın özelliklerine, yanların ticari faaliyetlerinin özelliklerine, marka ile imajları için yaptıkları tanıtımlara, pazarları üzerindeki etkilerine, markanın tescilli olduğu süreye göre, hesabı konusunda, bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekmektedir. Ancak, davacının kazanç kaybının tespitine ilişkin olarak dosya içerisinde bulunan rapor, hüküm vermeye yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, davacının talebi doğrultusunda 556 Sayılı KHK’nın 66/2-a maddesi hükmü ile aynı KHK’nın 66/son fıkrasında düzenlenen “Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur” hükmü birlikte nazara alınmak suretiyle haksız rekabetin gerçekleştiği tarih ile dava tarihi itibariyle davacının ticari defterleri üzerinde konusunda uzman mali müşavir, marka ve sektör bilirkişileri aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacının maddi zararının tespiti yoluna gidilmesi, davacının maddi zararının miktarının tespit edilememesi halinde tecavüz olgusu ve buna bağlı olarak zararın doğduğunun sabit olması karşısında, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50., 51. maddeleri uyarınca somut olayın özelliği, tarafların konumları gibi hususlar da dikkate alınarak uygun bir tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yine davacının internet sitesinin kullanımına ilişkin isteminin bulunduğu ancak Mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği kanatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlarda değerlendirme yapılarak, ayrıca davacı talebinde yer alan ancak Mahkemece değerlendirilmemiş olan davalı tarafça web sitesi ve kataloğunda kullanılıp kullanılmadığı da araştırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurularının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulü ile kararın davacı yararına kaldırılmasına” karar verilerek, dosya Mahkemesine iade edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince Dairemizin kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, “Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi 2021/151 E. Ve 2022/134 K. 31.05.2022 tarihli kararında: “Haksız rekabetin gerçekleştiği tarih ve dava tarihi itibariyle davacının ticari defterleri de incelenerek davacının maddi zararının ne olduğu konusunda dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 25/02/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, tasarım ve görsel internet incelemesi yönünden yapılan değerlendirmede; davalı yana ait “…” marka ibareli “…” ürününün davacı yana ait … tescil nolu “motorlu araçlar için sinyal kolu grubu” tasarımı ile benzer olduğu yönündeki kanaatin sabit olduğu, benzerlik değerlendirmesine ilişkin bir görevlendirme yapılmamış olmakla birlikte, şayet Mahkeme bu hususda bir değerlendirme talep edecek olsa idi, dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde mevcut bilirkişi heyetinin önceki heyet ile aynı kanaatte hem fikir olduğu, davalı yana ait “www…com.tr” adresinde yer alan ürün kataloğunda, dava konusu ürünün kaydının tespit edilemediği, davalıya ait marka ibaresi ile birlikte “…” yazılarak yapılan internet görsel aramasında çıkan sonuçlarda, en üstte görülen “www…com.tr” ibareli ürün görselinin “…com.tr” sitesinde yayınlandığı, bu görselin davalıya ait olduğunun tespit edildiği, davalı defterlerine göre dava konusu ürünün davacı tarafından satışa sunulsa idi 166,99 TL olabileceği, Mahkemenin takdirinin davacının defter ve belgelerindeki ciro kaybının davalının tecavüzünden kaynaklı olduğuna kanaat getirilir ise davacının defter ve belgelerine göre tasarıma davalı tarafın tecavüz gerçekleştirdiği yıllarda 188.975,23 TL kazanç kaybına uğradığı, ancak bu kazanç kaybının farklı değişkenlerden kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamı deliller ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile bu karar doğrultusunda alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalının dava tarihi itibariyle koruması devam eden davacı adına tescilli … tescil nolu tasarım tescili koruma kapsamında “…” ismi altında ürün satışı yaptığı yine bu ürünün davalıya ait “www…com.tr” adresinde tanıtımının yapılarak davacının bu tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüzde bulunduğu, bu eylemin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla davacının tasarım tescilinden doğan haklara tecavüze dair davasının kabulü gerekmiştir. Davacı maddi tazminata dair tercihini davalının rekabeti olmasaydı elde edebileceği muhtemel gelire göre kullanmıştır. Bilirkişi raporunda değinildiği üzere davalı defterlerine göre dava konusu ürünün davacı tarafından satışa sunulsa idi isteyebileceği tazminat tutarının 166,99 TL olabileceği, davacının defter ve belgelerine göre tasarıma davalı tarafın tecavüz gerçekleştirdiği yıllarda 188.975,23 TL kazanç kaybına uğradığı, ancak bu kazanç kaybının farklı değişkenlerden kaynaklanabileceği, davalının haksız rekabetinin bu ciro düşüklüğüne etkisinin tam olarak tespiti mümkün olmadığı gibi, ülke gerçeğine göre tüm satışların ticari defterlerine yansıtılmasının da her zaman söz konusu olmadığı, bu halde zarar miktarının ve buna bağlı olarak istenebilecek tazminat tutarının tam olarak mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, tarafların ticari varlığının büyüklüğü, tespit edilen ürün sayısı dikkate alındığında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50., 51. maddeleri uyarınca davacı yararına 5.000,00TL maddi tazminat takdir edilmiştir. Yine davalının yukarıda değinilen eylemi davacının tasarım tescilinden doğan manevi haklarını da ihlal ettiğinden, dava konusu eylemin mahkememizin 2012/217 Esas sayılı dosyasında görülen taraflar arasındaki davanın dava tarihinden sonraki olaylara ilişkin bulunması gözetilerek tarafların ekonomik durumu manevi tazminatın amacı ve ihlalin boyutları gözetilerek davacı yararına 5.000,00TL manevi tazminat takdir edilmiştir” gerekçesi ile karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemenin tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve men’i’ve tasarımın davalı tarafından satışının, piyasaya sürülmesinin ve tanıtımının yapılmasının engellenmesi hükümleri yönünden vermiş olduğu karara katıldıklarını, müvekkili … Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 1973 yılında kurulduğunu, büyük bir şirket olduğunu, daha önce de davalının benzer eylemleri nedeniyle dava açıldığını ve kararın onandığını, ancak bu süreçte davalının tecavüze ilişkin eylemlerini devam ettirdiğini, davalıya ait marka ibaresi ile birlikte “…” yazılarak yapılan internet görsel aramasında çıkan sonuçlarda, tecavüze konu ürün görselinin “…com.tr” sitesinde ‘…’ ürün kodu ile yayınlanması davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin devam ettiğinin göstergesi olduğunu, davalının 2012 senesinden beri, müvekkilinin tasarımına tecavüze ilişkin eylemlerinin bilinçli olarak devam ettiğini bu nedenle verilen maddi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın, aynı KHK’nın 52.maddesi gereğince tazmini gerektiğini, müvekkilinin maddi zararının, fiili kaybın değerinden ve davalının rekabeti olmasaydı müvekkilinin tasarımı kullanmasından elde edebileceği muhtemel gelirden oluştuğunu, davalının tecavüzü olmasaydı müvekkilinin tescilli “…” markası nezdinde tasarıma davalı tarafın tecavüz gerçekleştirdiği yıllarda 188.975,23 TL kazanç kaybına uğradığının tespit edildiğini, maddi zararı sabit olduğundan davalarını ıslah ettiklerini, -Davalının, verilen mahkeme kararını kendine dayanak göstererek eylemlerinin hukuki bir sonucu olmayacağı sonucuna vararak aynı şekilde eylemlerini tekrarlayabileceğini, 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının kısmen kaldırılarak talep ettikleri 10.000TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminat taleplerinin kabulü yönünde hüküm kurulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu TPE nezdinde davacı adına tescilli Sinyal Kolu benzeri ürünün davalı adına tescilli olduğu bilinmeksizin müvekkili tarafından … Kodu ile sadece 1.000 Adet olarak Çin Halk Cumhuriyeti firmasından ithal edildiğini ve Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde 2012/217 Esas, 2014/117 Karar sayılı Tecavüzün Men’i, 5.000.-TL.Maddi ve 10.000.-TL. Manevi tazminat talepli dava açıldığını ve tazminata dair karar verildiğini, Davacı yanın bu kere aynı ürünün taraflarından gerek (.www…com.tr) internet sayfası aracılığı ile görsel pazarlama ve satışının yapıldığı, aynı internet sitesinde kendi ürünlerini de içeren sinyal kollarının bulunduğu ayrıca … Otomotiv firmasından temin edilmiş bir adet fatura ve keza … firmasından temin edilmiş bir adet Faturayı dayanak göstererek tecavüz teşkil eden eylemlerin devam ettiği iddiası ile işbu davayı ikame ettiğini ancak 28.05.2015 tarihli faturanın tarafları olan satıcı DENİZLİ’de mukim … firmasını ve alıcı … LTD. ŞTİ ‘ni tanımadıklarını, bir adet … firmasına satışına ilişkin faturanın tarihinin 28.09.2013 bulunduğunu, davacının sunduğu faturanın ise … tarafından 3.şahıs (… ) nam şahsa yapılmış 18.03.2016 tarihli bir satışa ilişkin bulunduğunu, 2016 yılında … firmasına bir satışının olmadığını, bilirkişi raporunda dava konusu tasarım ile aynı işlevde ürünlere rastlandığı ve fakat davacı tarafa ait … numarala tasarım tescili ile benzerlik gösteren bir ürüne rastlanmadığının belirtildiğini, … ibaresi ile internet ortamında yapılan aramada #akteknikokomativ.com.tr” adresinde bir görselin varlığı rapor edilmiş ise de, bu ürünün taraflarınca satılmadığını, bu adresin sahibi olan firmaya hiçbir satışlarının olmadığını, ticari defterler üzerinde yapılan incelemede de “… Otomotiv firmasına” herhangi bir satışları bulunmadığını, davacı ürününün internet sitelerinde tanıtım ve pazarlamasının yapılmadığı, … Otomotiv firması ile ticari bir ilişki ve kendisine bir satışı olmadığı, … Otomotiv Ltd.Şti. Firmasına ürün satışlarının ise 2013 yılında vaki olduğunu bu nedenle tecavüzün devam etmediğinin sabit olduğunu, -taraflarına başkaca bir ürün ithal /yada imal edilmeksizin, satışı yapılmaksızın yeniden 5.0090.TL manevi tazminat taktirinin hakkaniyete aykırı olduğunu, satışı tespit edilen 15 adet ürünün satış hasılatının 835,00 TL. Bulunduğu, maliyetinin 607,50.-TL bulunduğu, kazancın ise 166,99 TL olabileceği hesap edilerek rapor edildiğini, toplam hasılası 835.00 TL olan ve elde edilebilecek karı 166,99 TL olabilecek bir satışa karşı 5,000.-TL maddi tazminatın fahiş olduğunu, önceki 1000 adet üründen imha edilen ve piyasadan toplanan bir kısım üründen gayrı 3.şahıslara geçen ürünlerin sanki yeniden satış yapılıyormuş gibi gösterilerek yeniden dava konusu edildiğini bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tasarım hakkına tecavüzün tespiti, meni ve tazminata ilişkindir. Davacı istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; Dava, davacı adına kayıtlı endüstriyel tasarımlara vaki tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men ve ref’ine, maddi, manevi tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemli dava olup, uyuşmazlık; davalının davacının tasarımdan doğan haklara tecavüzde bulunup bulunmadığı, ayrıca 554 sayılı KHK nın 52. maddesi gereğince davacının maddi tazminata ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı vekili bilirkişi incelemesi için verdiği beyana istinaden, Mahkemece 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesine göre, ” tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile ile elde ettiği muhtemel gelire” göre hesap yapılması amacıyla dosya rapor aldırılması amacıyla bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda, dava konusu ürünün davacı tarafından satışa sunulsa idi isteyebileceği tazminat tutarının 166,99 TL olabileceği, davacının defter ve belgelerine göre tasarıma davalı tarafın tecavüz gerçekleştirdiği yıllarda 188.975,23 TL kazanç kaybına uğradığı, ancak bu kazanç kaybının farklı değişkenlerden kaynaklanabileceği, davalının haksız rekabetinin bu ciro düşüklüğüne etkisinin tam olarak tespiti mümkün olmadığının belirtilmesi nedeniyle Mahkemece dava dilekçesinde belirtilen tutarlar üzerinden TBK’nun 50.maddesine göre miktarın tayin edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ürününün niteliği, davalı tarafın piyasaya sürdüğü ürün miktarı ve ihlalin derecesi dikkate alınarak miktarın 5.000,00 TL olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı hususları dikkate alındığında Mahkemece hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, aksi yöndeki davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Gerek dosyaya sunulan bilirkişi heyet raporları gerekse dosyaya yansıyan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı yana ait … tescil nolu “motorlu araçlar için sinyal kolu grubu” tasarımı tasarımlar ile davalı tarafın satmış olduğu ürünler arasında, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, davalının, davacı tasarımlarının konusu olan ilişkin motorlu araçlar için sinyal kolu grubu ürünlerin satışının yapılması suretiyle suretiyle tasarımdan doğan hakka tecavüzde bulunduğu, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmış olup, davalı taraf … OTOMOTİVY firmasını ve alıcı … OTOMOTİV LTD. ŞTİ ‘ni tanımadıklarını, bir adet … firmasına satışına ilişkin faturanın tarihinin 28.09.2013 bulunduğunu, davacının sunduğu faturanın ise … tarafından 3.şahıs (… ) nam şahsa yapılmış 18.03.2016 tarihli bir satışa ilişkin bulunduğunu, 2016 yılında … firmasına bir satışının olmadığını iddia etmiş ise de, bilirkişi raporunda … ve Tüm Tarım araçları açıklaması ile satışa sunduğu ve faturaların bulunduğu ve faturalardan kaynaklı hasılatın bulunduğu ve bu satışların 2015 yılına ait olduğu sabit olduğundan aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Maddi ve manevi tazminat konusundaki istinaf istemlerinin ise davacının istinaf sebeplerine ilişkin belirtilen gerekçelerle aynı olması nedeniyle, aynı gerekçeyle davalının da istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/05/2022 tarih ve 2021/151 E., 2022/134 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 170,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,33 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023