Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1456 E. 2023/1345 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1456
KARAR NO: 2023/1345
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/03/2023 (D.iş)
NUMARASI: 2023/60 E. – 2023/58 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin TÜRKPATENT nezdinde … numarası ile tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin 05/08/2014 tarihinde kurulduğunu, kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği faaliyet neticesinde sektöründe “…” markasını ve ürünlerini meşhur ve maruf hale getirdiğini, karşı yanın … kod numarası ile müvekkiline ait marka ile birebir aynısını web sitesinde, işyerinde ve başka mecralarda kullandığını, karşı taraftan “…” ibaresini kullanmaya son vermelerini istemelerine, tüm hukuki haklarını kullanmalarına rağmen tamamen kötü niyetli olarak “…” ibaresini müvekkiline ait marka ile iltibas oluşturacak şekilde internet ortamında yönlendirici kod olarak kullanmaya devam ettiğini, https://www…com/ adlı web sitesinde, yukarıda yer verdikleri adreste bulunan işyerinde ve başka mecralarda “…” ibaresini markasal olarak kullandığını, ekte sundukları Google arama motoru görselleri ve https://www…com/ web sitesi incelendiğinde karşı yanın “…” ibaresini açıkça kullandığının görüleceğini, markanın aynen kullanılmasının araştırmaya gerek olmayan bir iltibas hali olduğunu, karşı yanın, müvekkilinin izni olmaksızın “…” ibaresini markasal olarak kullanmasının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller arasında sayıldığını beyan ederek, karşı yanın “…” ibaresini kullanmasının, “…” ibaresi ile reklam ve tanıtım yapmasının tedbiren önlenmesine, “…” ibaresinin web sitesi hesapları, sosyal medya ile her türlü tanıtım unsuru ve dokümandan çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmadığı takdirde imha edilmesine, web siteleri ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “alınan bilirkişi raporu, ihtiyati tedbir isteyene ait marka tescil kaydı ve aleyhine tedbir istenilene ait marka kullanımına ilişkin tespitler birlikte değerlendirilerek, aleyhine tedbir istenilenin kullandığı “…” ibaresi ile tedbir isteyene ait … tescil numaralı “… LİMİTED ŞİRKETİ+Şekil” markasının iltibas yaratacak derecede benzer olmadığı, tedbir isteyene ait markanın ön planda ve baskın unsurunun “…” ibaresi olduğu, aleyhine tedbir istenilenin marka kullanımlarının tedbir isteyene ait markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler kapsamında olmadığı, HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili adına tescilli markanın hatalı tespit edildiğini, zira markanın … ibaresi olmadığını, markanın kelime unsurunun “… limited şirketi” + şekil olduğunu, markada esas olanın kelime unsuru olduğunu, … harfinin büyük puntoyla yazılmış olmasının ayırt edici olan … kelime unsurunun müvekkili adına tescil edilmiş olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, Müvekkiline ait markada yer alan ve ayırt edici özelliği bulunmayan “…” ibaresinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiğini, bu durumda da markanın asli unsurunun …+Şekil olduğunu, Yine kararda karşı yanın kullanımının 7.sınıfa ilişkin olduğu ve müvekkili markasının ise 36., 37. ve 42.sınıfa ilişkin olduğunun ifade edildiğini, halbuki 7.sınıfın “Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar, musluklar için contalar, salmastralar (musluk iç takımı).” emtialarını ihtiva ettiğini, müvekkiline ait markanın ise 37.sınıfta inşaat hizmetlerini içerdiğini, 37.sınıfta inşaat hizmetleri ile 7.sınıfa ilişkin emtialar iç içe geçmiş durumda olduğunu, zira 7.sınıtfaki emtiaların tamamının inşaat hizmetinde kullanılan mallar olduğunu, bu bakımdan kararda 7.sınıfa ilişkin emtialarla inşaat hizmeti arasında benzerlik bulunup bulunmadığının değerlendirilmediğini, Yine mahkeme kararına dayanak kabul edilen bilirkişi raporunda da aynı değerlendirmeler yapılmış olup, raporun da hatalı olduğunu, Gerçekten markanın asli unsuru olan kelime unsurunun değerlendirme dışı bırakılması ve 37.sınıftaki inşaat hizmetleri ile inşaat hizmetlerinde kullanılan emtialar olan 7.sınıftaki “Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar, musluklar için contalar, salmastralar (musluk iç takımı).” emtialarının benzer oldukları bu anlamda karıştırılma ihtimali olduğunun değerlendirilmediğini, bu anlamda bilirkişi raporunda da hataya düşüldüğünü beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılarak, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, Mahkemece 10.04.2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” dair kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda; mevcut delil durumu dikkate alındığında, davacı iddialarının ve delil durumunun yaklaşık ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından davacı tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2023 tarih ve 2023/60 E., 2023/58 K. Sayılı Değişik iş kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023