Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1433 E. 2023/1343 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1433
KARAR NO: 2023/1343
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07.06.2023
NUMARASI: 2023/112 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ve diğer müvekkili …’nın sektörde oldukça bilinen ve sevilen …, ve … esas unsurlu markalarını yarattığını, müvekkil … ve … “…” esas unsurunun gerçek sahipleri olduğu gibi diğer müvekkili … aracılığı ile 2021 yılından bu yana markayı lisans sözleşmesi kapsamında yoğun ve ciddi şekilde kullandığını, davalı yanın müvekkilinin markalarından haberdar olmasına rağmen kötüniyetli bir şekilde markasını 20/06/2022 tarihinde tescil ettirdiğini, bu nedenlerle davalı yanın 20/06/2022 tarih ve … tescil numaralı “…” ibareli markasına tecavüz etmediğinin tespitine ve markadan doğan hakların müvekkiline karşı ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; mevcut aşamada yaklaşık ispat kurallarının bulunmadığı gerekçesiyle, ileride alınacak rapor sonrası yeniden değerlendirilmek üzere ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkilinin 2019 yılından bu yana 2019-2020-2021-2022 yıllarında aldığı çeşitli tesciller ile … esas unsurunun tescilli sahibi olduğuna ilişkin belgeler sunulduğunu, yine sunulan mailler, lisans anlaşmaları, faturalar ve çeşitli belgeler ile bu markanın Türkiye’de müvekkilinin iş ortakları aracılığı ile yıllardır kullanıldığının da ispat edildiğini, Müvekkili firmanın öncelikli hak sahibi olması ve marka üzerinde üstün hak sahibi olması, Türkiye’de … Tekstil firmasının da bu markalara dayalı olarak 2021 Yılında verilmiş lisans ile üretim yapmış olmasının gözetilmediğini, Dava dilekçesinde sunulmuş olan 2022’nin mart ve nisan aylarına, yani davalı markanın başvuru tarihinden önceki tarihlere tekabül eden faturalarda da … tekstil firmasının … esas unsurunu kullandığının görüleceğini, Dolayısıyla karşı yanın uzun yıllardır hem Almanya hem Türkiye’de gerçekleştirdiği faaliyeti ile esasen müvekkili firma markalarından ve müvekkilinin Türkiye’deki faaliyetlerinden haberdar olduğunu, ancak buna rağmen kötüniyetli bir şekilde huzurdaki dava konusu markayı tescil ettirip, müvekkilinin kullanımlarının haklılığını bile bile kötüniyetli şekilde müvekkili aleyhine taleplerde bulunduğunu, Müvekkillerinin markanın gerçek sahibi olduğunu, davalının tescilinin kötüniyetli ve müvekkilinin markalarından haksız yararlanmak amaçlı olduğunu, Somut durumda istenilen yaklaşık ispat şartının fazlası ile yerine getirildiğini, Mahkemenin kendilerinden beklediği ispat ölçütünün kabul edilebilir olmadığını, Makul bir teminat mukabilinde de tebdir taleplerinin kabulüne karar verilebileceğini, ancak yerel mahkemece bu hususta değerlendirme konusu dahi yapılmadığını, Kaldı ki Mahkemece tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı hususundaki yaklaşık ispatın, dosyadaki bilgi belgelere göre sağlanıp sağlanmadığı hususunda mahkeme nezdinde kanaat hasıl olmaması halinde ön bilirkişi raporu alınarak da karar verilebilecek olmasına rağmen peşin olarak taleplerin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep; davalı adına 20.06.2022 tarih ve … no ile tescilli ”…” ibareli markaya tecavüz edilmediğinin tespiti istemli davada, markadan doğan hakların davacıya karşı ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkin olarak talep edilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair Mahkeme kararının istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu görülmektedir. Somut olayda, davacı yanca ileri sürülen ”önceye dayalı kullanım” ve ”kullanım yoluyla ayırtedicilik” iddialarının kapsamlı yargılamayı gerektirdiği, gelinen aşamada yaklaşık ispat olgusunun henüz gerçekleşmemiş olduğu, ilerde değişen durum ve koşullara göre yeniden tedbir talep edilebileceği, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2023 tarih ve 2023/112 E., sayılı ara kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/10/2023