Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1417 Esas
KARAR NO: 2023/1342
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25.05.2023
NUMARASI: 2023/91 E.
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN TEDBİR KARARI İlk Derece Mahkemesince 2023/16 Değişik iş sayılı dosyasından verilen 13.04.2023 tarihli ara kararı gereğince bilirkişi raporu dikkate alınarak; ”1-İhtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile tedbir talep eden eden tarafından TEBLİĞ tarihinden itibaren 1 HAFTALIK KESİN SÜRE içerisinde, 150.000,00 TL teminat veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu Mahkememize depo edildiğinde; 2- Talep eden firmanın … numaralı ürünün aynını ve benzerinin satışının üretiminin tanıtımının ayrıca bu ürünlerin imalinde kullanılan makinaların kullanılmasının dava neticesine kadar durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz konusu teşkil eden ürünler ile ürünlerin imal edildiği makinalara el konulmasına,” karar verilmiştir.
TEDBİRE İTİRAZ ÜZERİNE VERİLEN KARAR Davalı vekilince 29/04/2023 tarihli dilekçesi ile, ihtiyati tedbirin kaldırılması talep edilmiş, Mahkemece 25.05.2023 tarihli ara karar ile; HMK’nun 397. maddesi uyarınca iki haftalık yasal süresi içerisinde açıldığı açılan dava dilekçesi ile mahkememizce tedbir kararı verilen 2023/16 D.iş sayılı dosyasındaki tedbirin devamının talep edildiği, buna uygun olarak tedbir kararının devamına karar verildiği, davacı vekilince dava dilekçesi ile tedbirin devamına karar verilmesini talep ettiği, bu talebin HMK 397. maddesi gereğince bildirim niteliğinde olduğu ayrıca ayrı bir dilekçe ile bildirimde bulunmamasının tedbirin kendiliğinden kalkacağına yönelik itirazı haklı çıkarmayacağı, usul ve yasaya uygun olmayan, bilirkişi raporuna uygun hem usuli hem de esas yönünden dosya kapsamı ile uyumlu tedbir kararı karşısında yapılan itirazın haklı olmadığı kanaati ile ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 397/1 uyarınca ihtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmiş ise tedbir talep eden bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorunda olduğunu, aksi halde tedbirin hiçbir mahkeme veya makamın kararına gerek duyulmaksızın kendiliğinden kalkacağını, kararda dava açıldığına ilişkin evrakı tedbir kararını uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtma ve karşılığında belge alma şartının da dava açmak gibi iki hafta içerisinde yerine getirilmesi gerektiğinin açıkça ifade edildiği, kararın devamındaki ifadelerin ise bu hükmün emredici özelliğini tekrarladığını, Somut olayda; müvekkili aleyhine hükmedilen ihtiyati tedbir kararının uygulanması için 17.04.2023 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğüne … esas numaralı icra dosyasına talep sunulduğunu, devamında esas hakkında açması gereken davayı 25.04.2023 tarihinde açtığını, ancak davacı tarafın açtığı esas hakkındaki dava olan … numaralı dosyayı, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/16 numaralı değişik iş dosyasına ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas numaralı icra dosyasına sunmadığını, ayrıca bunlar karşılığında bir belge de almadığını, dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 397/1’de öngörülen tamamlayıcı merasimin yerine getirilmediğini ve tedbir kararının kendiliğinden kalktığını, icra memuruna yapılması gereken bildirime yönelik şekil kuralına istisna getirilemeyeceğini, Mahkemenin gerekçesinin bu yönüyle de hatalı olduğunu, Ayrıca, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirttiği tedbir kararının devamına ilişkin verilen kararın 02.05.2023 tarihli olduğu, davalı şirketin tamamlayıcı merasimleri aynı gün içerisinde gerçekleştirmemesiyle ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkması sonucundan önce verildiğini, dolayısıyla HMK’nın emredici hükümleri yanında, zaten geçerliliğini yitirmiş bir kararın hukuk dünyasında hiçbir gücü kalmadığını, Bir faydalı modelin yenilik koşulunu sağlaması için başvuru tarihinde dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir zamanda kamunun ulaşabileceği biçimde ileri sürülmemiş olması gerektiğini, eğer bilgi veya buluş olduğu ileri sürülen fikir, tekniğin bilinen durumuna dahil değilse faydalı model konusu buluşun yeni olduğunun söylenebileceğini, davacı şirketin tescil başvurusunda bulunduğu faydalı modelin, başvuru tarihinde yenilik koşulunu sağlayabilecek nitelikte olmadığını, WIPO’nun sitesinde yapılan kısa bir araştırma sonucunda dahi davacı şirketin istemlerinde yer alan tekniğin halihazırda dünyanın çeşitli yerlerinde tescil edildiğinin tespit edildiğini, 2023 yılı gibi manuel üretimin neredeyse tükendiğini, teknolojinin ve otomasyonun her türlü sektör ve üretim makinelerinde boy gösterdiği bu zamanda, otomasyon özelliği olmayan bir plise makinesi kalmamış olup davacı şirketin istemlerinde yer alan otomasyon cihazının halihazırda dünya çapındaki çeşitli firmaların başvurularına ve tescillerine konu edildiğini, dolayısıyla sıcaklık, sıkıştırma basıncı, tünel yükseklik ayarı, dönüş hızı, makine hızı gibi ayarların kontrol edilmesini sağlayan otomasyon cihazı plise makinesinin bilinen tekniğine hiçbir suretle yenilik getirmediğini, İlk derece mahkemesine yapılan yenilik unsuru itirazlarına rağmen mahkemenin gerekçeli kararında hiçbir suretle itirazlara yer vermediğini, Davacı şirketin faydalı modelinin tescil başvurusu, kamuya sunulduğu ve piyasaya açıklandığı tarihten en az iki yıl geçtikten sonra yapılmış olup faydalı model, piyasaya sunulmasından sonraki 12 aylık sürede başvuruya konu edilmediği için de yenilik unsurunu taşımadığını, davacı şirketin, Youtube üzerinden video paylaşarak veya söz konusu ürünlerini kullanmaya başlayarak veya piyasaya sürerek ve kamuya sunarak “başka yolla açıklama” durumunu oluşturduğunu açıklamadan 2 yıl 3 ay geçtikten sonra faydalı model başvurusunda bulunduğunu, Müvekkili şirketin faydalı modelinin dava konusu davacı şirketin faydalı modelinden farklı olduğunu, bu durumun hakka tecavüz teşkil etmediğini, hem makinenin otomasyon yazılımının baştan sona farklı olduğunu, hem de tüm cihaz ve aparatlarının farklı materyallerden, ölçülerden ve kaliteden yapıldığını, davacı şirketin istemlerinde yer alan diğer hususlar açısından da iki makinenin benzerlik göstermediğini, Değişik iş dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme yapılarak tanzim edildiğini, bu bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesinin kararına esas alınmasının hukuka aykırı olup sayın Mahkemenin atadığı alanında uzman başka bir bilirkişi tarafından dava konusu faydalı modellerin incelenmesi üzerine yeni bir bilirkişi raporunun tanzim edilmesi gerektiğini, bilirkişi görüşünü oluştururken yalnızca müvekkilinin makinesinin fotoğraflarının çekildiğini, hiçbir suretle inceleme yapılan makine üzerinde bir ölçüm yapılmadığını, kullanılan materyallere ilişkin değerlendirme yapılmadığını, yazılımların incelenmediğini, müvekkilinin makinesinde bulunup davacı şirketin makinesinde bulunmayan özelliklere dair bir yorumda bulunulmadığını, Davacının halihazırda var olan tekniğe hiçbir yenilik getirmediğini kendisinin de bildiğini, kendilerinin hiçbir makinenin ve cihazın üretimini yapmadığını, Çin menşeli firmanın makinesini kullandıklarını, davacının kötüniyetle tescil başvurusu yaptığını, Davacının talepleri doğrultusunda verilen ihtiyati tedbir kararının hakkaniyete, hukuka, mer’i mevzuata, ticari hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmekle birlikte ölçüsüz olduğunu, davacı tarafın henüz tescil bile edilmemiş, yenilik kriterini taşımayan, içerisinde teknik zorunlulukların istem olarak yer alması gibi fahiş pek çok hatayı barındıran bir faydalı model başvurusuna ilişkin hukuka aykırılık iddiası sebebiyle müvekkilinin ticari hayatının olağanüstü ölçüsüz derecede olumsuz etkileneceğini ve hatta ticari faaliyetini sona erdirebilecek el koyma kararı ve davacının talebi üzerine karara konu edilen diğer hususların, hukukun genel ilkeleri ve kanun koyucunun kanuni düzenlemelerle korumayı amaçladığı hukuki ve ticari menfaatlere aykırılık teşkil ettiğini, ihtiyati tedbirin kaldırılmaması durumunda müvekkilinin tüm ticari faaliyetleri duracağından müvekkili bünyesinde çalışan onlarca kişinin işsiz kalacağını ve bu kişiler ile bakmakla yükümlü oldukları ailelerinin çok ciddi anlamda mağdur olacağını beyan ederek Mahkemece verilen tedbire itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; Mahkemece 25.05.2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” yönelik kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. Davacı yanın ihtiyati tedbir talebiyle açılan İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/16 değişik iş sayılı dosyasında, bilirkişi raporu esas alınarak 13.04.2023 tarihli karar ile ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, bu karara, karşı taraf vekilince itiraz edilmiş, aynı mahkemede açılan … esas sayılı asıl davanın 02.05.2023 tarihli tensip zaptında, tedbirin devamına karar verilmiş, nihayetinde duruşmalı olarak yapılan itiraz incelemesi neticesinde; 25.05.2023 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle karşı yan vekilince istinaf edilmiştir. Karşı yan vekili öncelikli olarak; HMK’nun 397.maddesi uyarınca, davadan önce ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra iki hafta içerisinde esas hakkındaki davanın açıldığının kararı uygulayan memura ibraz edilmediğini iddia etmiştir. Mahkemece “….esasa ilişkin davanın HMK 397. Maddesi uyarınca iki haftalık yasal süresi içerisinde açıldığı açılan dava dilekçesi ile mahkememizce tedbir kararı verilen 2023/16 D.is sayılı dosyasındaki tedbirin devamının talep edildiği, mahkememizce de buna uygun olarak tedbir kararının devamına karar verildiği, davacı vekilince dava dilekçesi ile tedbirin devamına karar verilmesini talep ettiği, bu talebin HMK 397. Maddesi gereğince bildirim niteliğinde olduğu ayrıca ayrı bir dilekçe ile bildirimde bulunmamasının tedbirin kendiliğinden kalkacağına yönelik itirazı haklı çıkarmayacağı,” gerekçesiyle karşı yanın itirazlarının yerinde olmadığına karar verilmiştir. HMK 397 hükmünde, memura bildirimin amacının, tedbirin infazına devam edilip edilmeyeceği hususuna ilişkin olduğu düşünülerek, somut olayda; tedbirin infazının istendiği 17.04.2023 tarihinden itibaren iki haftalık sürenin sonu olan 02.05.2023 tarihine kadar esas hakkındaki davanın açıldığı bildirilmemekle birlikte, İcra Dairesinin 08.05.2023 tarihli yazısı ile, esas hakkındaki davanın açılıp açılmadığı hususunda bilgi verilmesinin talep edildiği, Mahkemenin aynı tarihli cevabı yazısı ile, esas hakkındaki davanın açıldığı, ayrıca 02.05.2023 tarihli tensip zaptı ile ihtiyati tedbir kararının devamına karar verildiğinin bildirildiği, dolayısıyla esas hakkındaki dava süresinde açılmakla birlikte, bildirimin iki haftalık süre geçtikten sonra 08.05.2023 tarihinde Mahkeme yazısı ile gerçekleştirildiği, 17.04.2023 ile 08.05.2023 tarihi arasında icra bir işlem yapılmadığı, dolayısıyla, salt memura bildirim yapılmamasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmakla aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan tespit isteyene ait … başvuru numaralı Faydalı Model belgesinin halen başvuru aşamasında olması, mevcut bilirkişi raporunun yaklaşık ispata yeterli olmaması dikkate alınarak, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması hatalı görüldüğünden, Mahkemece, tespit isteyene ait … başvuru numaralı Faydalı Model belgesinin başvuru neticesi takip edilerek, yeniden alanında uzman bir bilirkişiden de davalı itirazlarını giderecek şekilde kapsamlı rapor aldırılmak kaydıyla, tedbir talebinin varılacak sonuca göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması kaldırmayı gerektirmiştir.Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince karşı yan vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, tedbire itirazın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasına, aleyhe tedbir istenen vekilinin tedbire itirazının kabulüne, 2023/16 Değişik iş sayılı dosyasından verilen 13.04.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının bu aşamada kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25.05.2023 tarih, … E. “ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davalı vekilinin tedbire itirazının KABULÜNE, 4- İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2023/16 Değişik iş sayılı dosyasından verilen 13.04.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 5- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran karşı tarafça peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023