Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1401 E. 2023/1210 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1401 Esas
KARAR NO: 2023/1210
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2023
NUMARASI: 2022/477 E. – 2023/337 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davacı bankaya gönderilen haciz yazılarının/ihbarnamelerinin usul ve yasaya uygun şekilde düzenlenmediğini, 30/05/2022 tarihli 1.haciz ihbarnamesi incelendiğinde başlığının Banka Haciz Yazısı olduğu, içeriğinin ise 1.haciz ihbarnamesi olarak usul ve mevzuata uygun düzenlenmediği ve İİK Yönetmeliği Örnek No:20’ye uygun olmadığı ve neticede İİK 89/1 formunda olmadığı, bir haciz tezkeresi olduğu, yine 09/06/2022 tarihli 2.haciz ihbarnamesi incelendiğinde, başlığının Haczin Üçüncü Şahıslara Tebliği (İkinci Haciz İhbarnamesi) olduğu, içeriğinin ise 2.haciz ihbarnamesi olarak usul ve mevzuata uygun düzenlenmediği ve yine aynı şekilde yazıda belirtildiğinin aksine İİK Yönetmeliği Örnek No:21’e uygun olmadığı ve neticede İİK 89/2 formunda olmadığı, bir haciz tezkeresi olduğu, ilgili yazılara davacı banka tarafından itiraz ve cevap verildiğini, 30/05/2022 tarihli 1.haciz ihbarnamesine verilen 07/06/2022 tarihli cevabi yazıda haciz konulan bakiye alanına 132,30 TL yazılması gerekirken sehven 78.709.609,54 TL yazıldığını, buna rağmen 21/06/2022 tarihli 3.haciz ihbarnamesinin 26/06/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, 3.haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi hususunda icra dosyasına 30/06/2022 tarihli dilekçe ve ekleri ile talepte bulunduklarını, ilgili icra müdürlüğü tarafından herhangi bir karar verilmediğinden İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/558 esas sayılı dosyası ile icra muamelesini şikayet davası açtıklarını, öte yandan davacı bankaya gönderilen 3.haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi ve bankaya anılan icra dosyasından gönderilen ihbarnamelere ilişkin işlemlerin durdurulması hususunda İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/513 esas sayılı dosyasından icra dosyası borçlu görüneni İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanlığı tarafından da dava açıldığı ve 24/06/2022 tarihli karar ile talep edilen tedbir talebinin kabulü ile davacı bankaya gönderilen haciz ihbarnameleri yönünden işlemlerin durdurulmasına karar verildiği bilgisini edindiklerini, bu nedenlerle öncelikle İİK.89 maddesi gereğince menfi tespit davası açıldığının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına bildirilmesine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin yargılama neticeleninceye kadar teminatsız tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile hukuka aykırı şekilde tatbik edilen İİK 89/3 düzenlenmesi nedeniyle davacı bankanın borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, diğer tarafından borçlu ile aralarında bu tarz bir alacak/verecek ilişkisi bulunmadığını ve borçlunun hesabında yalnızca 132,30 TL olduğunu iddia eden davacının icra dosyasına 09/06/2022 tarihinde 196.117,96 TL para ödediğini, belediyenin hesapları arası transferler yaparak gelen haciz yazılarını bertaraf eden davacının basiretli tacir gibi bu sefer uhdesindeki borçluya ait parayı icra hesabına ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile davacının hesaplarının incelenerek hesaplarında tespit edilen tüm paraların icra dairesine ödenmesine, davacının yine tespit edilen bedeller kadar tazminatla mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “yapılan yargılama neticesinde, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili Bankanın davalıya hiçbir borcu bulunmadığı hususunun 3. Haciz ihbarnamesinin iptali ile sübuta erdiğini beyan ederek, davacı banka aleyhine hükmedilen maktu vekalet ücreti yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı kendisine gönderilen ihtarnameye süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, davalı yanın yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın bu yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; İİK m.89/3’ten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Tarafların tacir olması da davayı ticari kılmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK nun 4 ve 5 maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile ”karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi doğru görülmemiştir. (Dairemizin 30.03.2023 tarih, 2023/468 Esas, 2023/334 Karar sayılı kararı)İlk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebi ile 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiş, re’sen gözetilen sebeplerle 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kararın kaldırılarak, görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin incelemesine YER OLMADIĞINA, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;3- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2023 tarih, 2022/477 E. 2023/337 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023