Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1393 E. 2023/1319 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1393
KARAR NO: 2023/1319
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2023
NUMARASI: 2023/6 D.İş. – 2023/7 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tespit – tedbir talep eden vekili D.iş başvuru dilekçesinde özetle; Tasarımı ve her türlü hakkı müvekkiline ait olan “…”, “…”, “…” ve “…” isimli ürünlerin aleyhine tespit istenilen şirket tarafından ayırt edilemeyecek kadar benzerlerinin taklit edildiğini ve mağazasında satışa sunulması suretiyle sahte ürün üretildiğinin ve haksız rekabet edildiğinin bilirkişi marifetiyle fotoğraflı bir şekilde tespitini, aleyhine tespit istenilen şirketin tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesi bakımından şirketin merkezinde ve tüm şubelerinde keşif ve delil tespiti icra edilmesini, tecavüz fiilinin durdurulması amacıyla aleyhine tespit istenilen şirketin FSEK, SMK ve haksız rekabete ilişkin kurallara aykırı davranması nedeniyle faaliyetinin durdurulmasını, işyerleri ve depolar da dahil olmak üzere şirket merkezi, şubeler ve ilgili tüm yerlerde arama yapılarak, bulunabilecek tüm sahte ürün ve tasarıma tecavüz niteliğindeki unsurların, taklit ve sahte ürün, ürün ambalajı, poşet, koli, etiket ve bunların yapımında kullanılan her türlü alet, edevat ve sair eşya ile herhangi bir yetki sözleşmesine veya yasal gerekçeye dayanmadan üretilen, satışa sunulan, dağıtılan, ticari hayata çıkartılan her türlü ürünün el konularak toplanmasını, internet vasıtasıyla yapılanlar dahil her türlü tanıtım ve reklam ürünleri, broşür kataloglardan tasarım görsellerinin silinmesini, mümkün olmadığı takdirde toplanarak imhasını, tasarımı ve her türlü hakkı müvekkiline ait olan “…”, “…”, “…” ve “…” isimli ürünlerin taklitlerine el konularak taklit ve sahte ürünlerin satışının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 17/01/2023 tarihli kararıyla; “…D.İş başvuru dilekçesi, bilirkişi raporu, taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı beyan – itirazları ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Aleyhine tedbir talep edilen vekilinin, ihtiyati tedbir talep edene ait tasarımların yenilik unsuru taşımadığı ve talep edenin tasarımlar üzerinde hak sahipliğini ispatlayamadığına dair beyan/itirazlarının değerlendirilmesinin yargılamayı gerektirdiği kanaatine varıldığından, ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilin tasarımlarının aleyhine tespit istenilen şirket tarafından ayırt edilemeyecek kadar benzerlerinin taklit edilerek üretildiğinin, taklit edilen işbu sahte ürünlerin, yakalanmamak ve tespit edilememesi amacıyla sadece mağazada satışa sunulduğunun ve haksız rekabet edildiğinin bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, tescilsiz tasarımın da koruma altına olduğunu, 27/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda da bu hususlara değinildiğini, raporun 24.01.2023 tarihinde mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlendiğini, raporda 1-2-4 numaralı tasarımların aynısını, 3 numaralı tasarımın ise genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini ürettiği, piyasaya sunduğu, sattığı, ticari amaçla kullandığının tespitinin yapıldığını, HMK 389. maddesi ve SMK 149. Ve 159 maddesine, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 77. maddesine göre tasarımları tescilsiz korumaya tabi olan ve tasarım hakkına tecavüz edilen müvekkilinin tasarım hakkına tecavüzün durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, yargılama gerektirdiği gerekçesi ile verilen 17.01.2023 tarihli ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve tecavüz fiilinin durdurulması amacıyla aleyhine tespit istenilen şirketin FSEK, SMK ve haksız rekabete ilişkin kurallara aykırı davranması nedeniyle faaliyetinin durdurulmasını, işyerleri ve depolar da dahil olmak üzere şirket merkezi ve ilgili tüm yerlerde arama yapılarak, bulunabilecek tüm sahte ürün ve tasarıma tecavüz niteliğindeki unsurların, taklit ve sahte ürün, ürün ambalajı, poşet, koli, etiket ve bunların yapımında kullanılan her türlü alet, edevat ve sair eşya ile herhangi bir yetki sözleşmesine veya yasal gerekçeye dayanmadan üretilen, satışa sunulan, dağıtılan, ticari hayata çıkartılan her türlü ürünün el konularak toplanmasını, internet vasıtasıyla yapılanlar dahil her türlü tanıtım ve reklam ürünleri, broşür kataloglardan tasarım görsellerinin silinmesini, mümkün olmadığı takdirde toplanarak imhasını ve tasarımı ve her türlü hakkı müvekkiline ait olan “…” isimli, “…” isimli, “…” isimli ve “…” isimli ürünlerin taklitlerine el konularak taklit ve sahte ürünlerin satışının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Karşı taraf vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Tasarım üzerindeki hak sahipliği ve koruma kapsamını ispat yükümlülüğünün tedbir talebinde bulunan taraf üzerinde olduğunu, hak sahipliği konusunda ispat yükümlülüğünün “yaklaşık” olarak dahi yerine getirilemediğini, davacının tasarımın kendisi tarafından benzerlerinden önce kamuya sunulduğu ve ilk kez Türkiye’de kamuya sunulduğu hususlarını ispat etmesi gerektiğini, ayrıca söz konusu kamuya sunma işleminin hangi tarihte yapıldığını ve aradan üç yıldan fazla zaman geçmediğini ispat etmesi gerektiğini, SMK 59. Maddesine göre, kamuya sunma ve süre şartlarını sağlayan tescilsiz tasarımların da ancak aynı veya ayırt edilemeyecek ölçüde benzerlik taşıyan tasarımlar yönünden korunacağını yine korumaya tabi tasarımın daha önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan tasarımcı yönünden iltibas kabul edilmeyeceğini, tedbir talep edenin hak sahipliği iddiasında bulunduğu tescilsiz tasarımların ne zaman kamuya sunulduğunun belli olmadığını, katalog bulunmadığını, 2 ve 3 numaralı tasarımlar açısından yalnızca sosyal medya hesabından fotoğrafların paylaşılmasının tasarımların kamuya sunulması anlamına gelmeyeceğini, 1 ve 4 numaralı tasarımlar açısından da koruma süresinin başlangıcının belirlenebilir olmadığını, davacının ilk tasarımın varlığından makul ölçülerde haberdar olmasının beklenebilir olma kriterlerinden hiçbirini yaklaşık olarak dahi ispat edemediğini, tasarımlar arasında bir yakınlık bulunmadığını, ilgili bilirkişi raporunda 3 numaralı tasarım ile alakalı sadece etek kısmının benzer olduğu tespitinde bulunulduğunu, aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer şartını karşılamadığını, tasarımların fotoğraflanmak suretiyle görünüş benzerliği yönünden değerlendirme yapıldığını, malzeme, doku, kalite incelemesi yapılmadığını, her bir ürün için yalnızca bir görsel kullanılarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İhtiyati tedbire konu talep, tescilsiz tasarım hakkına tecavüzün önlenmesine ilişkindir. SMK’nun 55/1. maddesinde; tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünüm olarak tanımlanmış, tasarımın tescilli olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunacağı belirtilmiştir. Yine SMK’nun 56. maddesinde tasarımın korunabilmesi için yenilik ve ayırt edicilik niteliğine sahip olması gerektiği belirtilmiş, bir tasarım tescilli ise başvuru veya rüçhan tarihinden önce, tescilsiz ise kamuya sunulduğu tarihten önce dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarımın yeni kabul edileceği, tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edileceği, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya sunulduğu tarihten önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğunun kabul edileceği, ayırt edicilik niteliğinin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarım geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesine bakılacağı belirtilerek yenilik ve ayırt edicilik özelliklerinin tanımı yapılmıştır. SMK’nun 58. maddesinde ise tasarım sahibinin, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 81. maddesinde de tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için önerilerde bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak tasarım hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır.Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, 1 ve 4 numaralı tasarımın birebir iltibas yarattığı, 2 numaralı tasarımın 17 07.2022’de yayınlandığı, koruma kapsamında olduğu, birebir ayırt edilmeyecek kadar benzer, iltibas ve iktibas yarattığı, 3 numaralı tasarımda ise sadece etek kısmının benzer olduğu, https://instagram.com/… davacıya ait sosyal medya hesabında 04/03/2021 tarihli yayını tescilsiz koruma kapsamında olduğu, https://instagram.com/… davalı taraf sosyal medya hesabında keşifte tespit edilen ürünler paylaşılmadığı belirtilmiştir. Raporda her ne kadar iltibas ve benzerlik konusu değerlendirilmiş ise de, tasarımların davacıya aidiyeti ve tescilsiz koruma kapsamında olup olmadığına ilişkin dosyada yeterli delil bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun bu açıdan denetime uygun ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı, davacı tasarımlarının kamuya sunulma tarihlerinin açık olmadığı anlaşılmakla, talep konusu teknik olarak değerlendirilmiş olup tescilsiz tasarımların aidiyeti konusunda henüz tereddüt bulunmakla, aidiyet yargılama ile belirleneceğine göre yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmesi mümkün bulunmadığından tedbir talebinin mahiyeti gereği talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile talebin reddine dair ilk derece Mahkemesi kararı isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2023 tarih ve 2023/6 D.İş., 2023/7 K. sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcı talep eden tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023