Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1373 E. 2023/1297 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1373
KARAR NO: 2023/1297
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/03/2023
NUMARASI: 2023/36 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin maddi ve manevi tazminat, itibar tazminatı hakları ile yoksun kalınan kazancın tazmini ve 6769 numaralı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151. maddesi gereği hesaplanacak yoksun kalınan kazancın artırımını talep etme ve fazlaya ilişkin sair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin tek ve gerçek hak sahibi olduğu, 02, 06, 07, 08, 09, 11, 19, 21, 35, 40 ve 41. mal ve hizmet sınıflarında tescilli “…” ve “…” esas unsurlu markalarına aynı/ayırt edilemeyecek surette benzer olan, davalıya ait “…” markasını esas unsur olarak içeren ve www…com uzantılı web sitesi ile davalıya ait sosyal medya hesaplarında yer alan kullanımların (herhangi bir marka tescili olmaksızın) davalıya tebligat yapılmaksızın bilirkişi atamak suretiyle tespit ettirilmesini, bu tespit akabinde 6769 numaralı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159 ve HMK’nun 389. maddeleri gereğince davalının dava konusu marka ve içinde “…” ibareleri geçen her türlü marka üzerindeki hukuka aykırı kullanımının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, esas yargılama neticesinde de müvekkilinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan doğan marka haklarına tecavüz ve Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil eden, müvekkilinin tek ve gerçek hak sahibi olduğu, 02, 06, 07, 08, 09, 11, 19, 21, 35, 40 ve 41. mal ve hizmet sınıflarında tescilli “…” ve “…” esas unsurlu markalarına ayırt edilemeyecek surette benzer “…” ve “…” ibareli her türlü markanın tescilsiz ve kötü niyetli kullanımları neticesinde meydana gelen marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’ine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 28/03/2023 tarihli ara kararı ile; “Alınan bilirkişi raporu, dosyaya gelen davacıya ait marka tescil kayıtları, davacının … tescil başvuru numaralı marka tescil başvurusunun kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının “…” esas unsurlu … markasının 02,06,40. sınıflarda, … numaralı markasının 07, 08, 09, 11, 21. sınıflarda, … numaralı markasının 06. sınıfta, … numaralı markasının 02, 06, 19. sınıfta, … numaralı markasının 02, 06, 19. sınıflarda, … numaralı markasının 02. sınıfta, … numaralı markasının 02, 06, 19. sınıflarda, … numaralı markasının 02, 06, 19. sınıflarda, … numaralı markasının 02, 06, 19, 40. sınıflarda, … numaralı markasının 02, 06, 19, 40. Sınıflarda tescilli oldukları, … numaralı marka tescil başvurusunun ise 09, 35 ve 41. sınıflar için yapıldığı, 35. sınıftaki satış hizmetlerinin kapsamına da 09. sınıftaki malları kapsadığı, davalıya ait sosyal medya hesapları ve internet sitesinde ise motor hız kontrol cihazı, anahtar priz, ayaklı pedal, buton, elektrik panosu, elektrikli ısıtıcı, hareket sensörü, infararred ampul gibi farklı markaları da taşıyan ürünlerin satışının ve tanıtımının yapıldığı, bu ürünlerin hiç birisinin davacıya ait markaların tescili kapsamında yer almadıklarına dair bilirkişiler tarafından görüş bildirildiği , bu nedenle davalının “…” markasını davacının markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler için kullandığının bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği, davacının markasının tanınmış marka olup olmadığının yargılama sonucunda tespit edilebileceği, HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla,” ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararlarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davalının tescilsiz marka kullanımlarının davacının önceki tarihli marka tescilleri ile benzer olduğunun tespit edildiğini, müvekkilin 02, 06, 07, 08, 09, 11, 19, 21, 35, 40, 41.sınıflardaki mal ve hizmet sınıflarında tescilli “…” ve … esas unsurlu markalarının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının tescilsiz olarak “…” “…” markalarını aç motor hız kontrol cihazı, anahtar priz, ayak pedalı, buton, elektronik pano, elektrikli ısıtıcı, hareket sensörü, infrared ampul başta olmak üzere elektronik cihazların satışı hizmetleri üzerinde kullandığını, davalı tarafından müvekkilin yaratıcısı olduğu “…” markasının müvekkilin faaliyet gösterdiği ve tescilli markalarının kapsamında yer alan benzer sınıflarda tescilsiz bir şekilde kullanıldığının Beyoğlu … Noterliği’nin 04.11.2022 tarihli … yevmiye no’lu e-tespit tutanağı ile kayıt altına alındığını, davalının https://www…com/ bağlantısında “…” markasının kullanımlara yönelik bilgi ve belgelere yer verildiğini, markaların bütünsel olarak iltibas düzeyinde benzediğini ve her ikisi de benzer alanlarda faaliyet gösteren firmaların ve markaların ortalama tüketicilerle kolaylıkla karıştırılabileceğinin kabulü gerektiğini, bilirkişi raporunda davalı marka kullanımlarının müvekkilin “…” esas unsurlu markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu sonucuna varıldığını, davalı kullanımların müvekkil markasının kapsadığı hizmet sınıfları ile benzerlik gösterdiğini, Yargıtay’ın çok sayıda emsal kararında çapraz sınıflandırma kuralları gereği mallar ve mağazacılık hizmeti arasında oldukça yakın bir ilişki bulunduğu hükmüne varıldığını, sınıflar arası benzerlik değerlendirmesinin hukuki bir değerlendirme olup bilirkişi raporunda hatalı tespitin ihtiyati tedbire esas alınmaması gerektiğini, SMK madde 7/2-c uyarınca da dava konusu marka kullanımlarının durdurulması gerektiğini, davalının sonraki tarihli kötü niyetli kulalnımının müvekkil markasının haksız kazanç teminine de yol açtığı gibi müvekkil markasını sulandırdığını ve itibarını zedelediğini, somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gereken tüm koşulların sağlandığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı ihtiyati tedbir talepli dilekçesi ile müvekkilinin tek ve gerçek hak sahibi olduğu 02, 06, 07, 08, 09 11 19 21 35 40 ve 41. mal ve hizmet sınıflarında tescilli “…” ve “…” esas unsurlu diğer markalarını davalının sosyal medya hesaplarında yer alan kullanımlarının herhangi bir marka tescili olmaksızın bilirkişi atamak suretiyle tespit ettirilmesini ve hukuka aykırı kullanımının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca; dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. Maddesinde ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 27.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın henüz tescil edilmemiş … başvuru numaralı … ibareli markasının kapsamında 35. Sınıf bulunsa dahi, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) şeklindeki satış hizmetleri kapsamında davacının satışa sunduğu hiçbir ürün yer almadığı, taraf markalarının benzer olduğu ancak tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğu, davalı faaliyetlerinin davacı markalarının kapsamında bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, ortalama tüketici nezdinde iltibas durumunun oluşmayacağı, davacı tarafın tanınmışlık iddiaları bakımından dosya kapsamında yeterli ve somut delilin bulunmadığı, tanınmışlığa ilişkin daha önceden verilen bir Mahkeme Kararı bulunmadığı, TÜRKPATENT tanınmış markalar sicilinde kaydı bulunmadığı, taraf markaları arasındaki ilişkilendirilme ihtimalinin, yargılamanın devamı aşamasında değerlendirileceği nihai takdirin Mahkemede olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Bu aşamada bilirkişi raporu ve dosya kapsamı doğrultusunda yaklaşık ispat yükümlülüğünün yerine gelmediği, mahkemece davacının markasının tanınmış marka olup olmadığının yargılama sonunda tespit edilebileceği, davalının “…” markasının davacının markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler için kullanıldığı iddiasının bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar dosya kapsamına uygundur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2023 tarih ve 2023/36 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.