Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1372 E. 2023/1296 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1372
KARAR NO: 2023/1296
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/03/2023
NUMARASI: 2023/49 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … numaralı “…” ibareli marka hakkının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edildiğini, aynı sektörde hizmet veren davalı şirket tarafından başta ticaret ünvanı olmak üzere diğer alanlarda markasal olarak kullanıldığını, tüm bu nedenlerle müvekkili şirketin maddi/manevi tazminat ve her türlü dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, Müvekkili şirkete ait “…” ibaresi ve bu markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davalı tarafından kullanılarak marka hakkı ihlali gerçekleştirdiğinin tespitine, Müvekkili şirkete ait “…” ibaresi ve bu markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davalı tarafından kullanımının derhal ihtiyati tedbir kararıyla durdurulmasına, Müvekkili şirkete ait “…” ibaresi ve bu markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davalı tarafından kullanımının yasaklanmasına, Müvekkil, şirkete ait markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından silinmesine, davalı tarafından davacıya 50.000,00 TL’lik manevi tazminat verilmesine, haksız rekabetin tespitine ve sona erdirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 14/03/2023 tarihli ara kararı ile; “Dava marka hakkına tecavüz davası olup, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullandığına dair dosyada bir delil bulunmadığından ve davalının tescilli ticaret unvanını kullanmasının önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden” Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “…” ibaresinin davacıya ait olup TPK nezdinde tescilli olduğunu, markanın korunması gerektiğini, marka hakkı ihlalinin tescilden sonra gerçekleştiğini, davalı “…” ibaresini markasal kullandığını ve müvekkil şirketin itibarını zedeleyerek ciddi zararlar verdiğini, daha önce tescil edilmiş markanın varlığı karşısında marka ile aynı ibareler içeren içeren bir ticaret unvanının markasal olarak kullanılmasının müvekkil şirketin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, https://www…com/… adlı internet sayfasında davalının adresinin yer aldığını, “…” ibaresini markasal kullandığının görüldüğünü, internet sitesinde kullanıcı yorumlarının da bulunduğunu ve yorumların çoğunun şikayet olduğunu, ortalama tüketici tarafından tüm şikayetlerin müvekkile ait dava konusu marka ile ilişkilendirme tehlikesi içinde olduğunu, tüketicilerin sürekli müvekkil şirketi arayıp şikayette bulunarak çalışma verimini düşürdüğünü, Kayseri Cumhuriyet Savcılığı 10.12.2022 Tarihli 2022/2613 Sayılı Soruşturma Evrakı’nda da görüleceği üzere davalı “…” ibaresini marka olarak kullandığını, davalı müvekkil şirkete ait markayı görsel işitsel ve kavramsal olarak birebir aynı şekilde aynı/benzer hizmet alanında kullanmakta ve ortalama tüketiciyi yanıltarak müvekkil şirketin itibarını zedelediğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili müvekkiline ait … numaralı “…” ibareli marka hakkının TPMK nezdinde tescil edildiğini, aynı sektörde hizmet veren davalı tarafından kullanıldığını belirterek markaya tecavüzün tespitine ve davalı tarafından kullanımının ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile menine yönelik olup, HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ancak davacının önlenmesini talep ettiği ve acil olarak zararını gösterir delillerin bulunmadığı ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Somut olayda davalının “…” ibaresini markasal olarak kullandığına dair dosyada delil bulunmadığından, davacı tarafça dava dilekçesinde tespit talep edilmediğinden, yaklaşık ispat koşulları yerine gelmediğinden, mahkemece dosya kapsamı doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar isabetlidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/03/2023 tarih ve 2023/49 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.