Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1370 E. 2023/1198 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1370 Esas
KARAR NO 2023/1198
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13.06.2023
NUMARASI: 2023/119 E.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: İhtiyati tedbir talep eden davacı karşı davalı vekili dilekçesinde özetle; … markasının ve bu markanın ürünlerinin satıldığı … A.Ş.’nin sahibi olduğunu, müvekkili firmanın, 2021 Şubat ayından beri “… Ayakkabı Ve Kumaş Temizleme Spreyi 500 ml T-02” isimli ürünü … platformu üzerinden satmaya başladığını ve zaman içinde tepe noktaya çıkarak şuan pek çok market ve online satış sitesi üzerinden satış yaptığını, ürünün online platformlar üzerinden satış yetkisinin ise 04/07/2022 tarihine kadar “…” ve “…” üzerine verildiğini, karşı tarafın başka bir dava konusu eylemi yüzünden, 04/07/2022 tarihinde yetkinin sona erdirildiğini, …’nin yetkili satıcı olarak yaklaşık 1 yıl 5 ay satış yaptığını, … ve …’den Turkishcare ürünlerinin satış yetkisi alınmış olmasına rağmen, “…” ismi adı altında tamamen müvekkilinin “… Ayakkabı Ve Kumaş Temizleme Spreyi 500 ml T-02” isimli ürünün taklit ederek “… … Leke Çıkarıcı Sprey 500 ml ” isimli ürünü piyasaya sürdüğünü, davalı tarafın tamamen kötü niyetli şekilde davranıp müvekkiline ait şişe tasarımını kopyalayarak aynı satış mecrası üzerinde müvekkilinin yerleşmiş müşteri kitlesinde karışıklık yaratarak satışlarında menfaat elde etmeye çalıştığını, ürünlerin karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, müvekkili tarafından sosyal medya mecralarından verilen reklamlardan … yönelen müşterilerin, ürünleri … ürünü ile karıştırıp satın alımı onlar üzerinden yaptıklarını, müvekkilinin şişe, etiket ve diğer tasarımları tamamen özgün şekilde yapıldığını ve bu ürünü kamuya 2021 Şubat ayında tanıtmış olduğunu belirterek; müvekkilinin tescilsiz tasarımına tecavüz olup olmadığının tespitine, tespiti halinde taklit ürünün tedbiren satışının durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, 2023/87 değişik sayılı dosya üzerinden yapılan bilirkişi tespitleri esas alınarak 17.05.2023 tarihli ara karar ile; aleyhine tedbir istenilen tarafından … isimli e-ticaret sitesinde satışa sunulduğu tespit edilen “…” markalı temizlik ürünlerinin şişe tasarımlarının tedbir isteyene ait “…” markalı temizlik ürünlerinin şişe tasarımları ile birebir aynı olduğunun bilirkişi raporunda tespit edildiği, bu şişelerin kullanılmasının tedbir talep edenin tescilsiz tasarım sahibi olan tedbir talep edenin zararına neden olabileceği, HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, şişeler üzerindeki etiket tasarımlarının benzer olmadığına dair görüş bildirildiğinden tedbir isteyenin etiket tasarımıyla ilgili tedbir taleplerinin reddine, ancak 20.000,00 TL nakdi teminat yatırılması veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edilmesi halinde, aleyhine tedbir istenilenin https://www…..com alan adlı e-ticaret sitesinde ve tüm satış mecralarında tedbir isteyen davacı karşı davalıya ait “…” markalı temizlik ürünlerinin şişe tasarımları ile benzer olduğu tespit edilen “…” markalı temizlik ürünlerinin şişeleri ile ürün satışı yapmasının ve bu şişe tasarımı ile benzer şişeleri kullanmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.Daha sonra, tescilsiz marka hakkına tecavüzün tespiti ve maddi tazminat istemli eldeki dava açıldıktan sonra davacı karşı davalı vekilinin, aynı linkten farklı şişe tasarımı ile satış yapılmasının engellenmesi için ek ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, Mahkemece 13.06.2023 tarihli ara karar ile; ” aynı linkten farklı şişe tasarımı ile satış yapmalarının engellenmesi için ileri sürülen hususların davacının dayandığı tescilsiz tasarım hakkı kapsamında bulunmadığı, aksi düşüncenin davalının tüm ticari faaliyetinin durdurulmasına neden olacağı” gerekçesiyle ek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı karşı davacı, 17.05.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararına karşı itirazında; davacı yanın ileri sürdüğü tüm iddiaların gerçek ile bağdaşmadığını, tamamen kötü niyet içerdiğini, davaya konu tüm ürünlerin şişe tasarımından etiket tasarımına kadar tamamının müvekkili tarafından üretildiğini, davalı şirketin ortağı ve “…” ibareli markanın sahibi … ait olan … numaralı hat üzerinden 14/01/2021 tarihinde … isimli uygulama üzerinden yapılan yazışmalarda davaya konu şişe tasarımının müvekkili tarafından oluşturulup seçildiğini, müvekkiline ait olan “…” ibareli markanın yanında “…” ibareli markanın da müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markanın tüm tescil müracaatlarında bulunmuş olup, tescil işleminin kesinleşmesini beklediğini, müvekkilinin davaya konu ürünlerin ambalaj, şişe tasarımı, piyasaya arz, müşteriler ile iletişim, reklamcılık gibi tüm hizmetlerini kendi fikir ürünü, emek ve özverisi ile var ettiğini ve geliştirdiğini, davaya konu ürünlerin piyasaya ilk arzının “…” ibareli marka adı altına sunulduğunu, etiket tasarımından yazı karakterine kadar tüm işlemlerin ürünün reklamları ve müşteri kitlesinin tamamen müvekkilinin marifetiyle yapıldığını, müvekkilinin daha ilk günden itibaren piyasaya sunulan tüm ürünlerde tüm hakları kendisine ait olan “…” ismi ile ürünleri satışa sunduğunu, müvekkilinin “…” isimli ve henüz tescil edilmemiş ürünün fikri haklarının bir başkası tarafından ihlal edilmemesi amacıyla “…” ismini de ürünlerinde bir süre kullandığını, müvekkilinin ıslak imzalı yetki belgesi aldığını, daha sonra şişenin üzerinde “…” ibaresi yazdığı için tüm haklarını kendinde görüp müvekkilinin emeği sayesinde ürünlerin çok satmasını fırsat bilerek müvekkilini devre dışı bırakmak istediğini, davacı yanın “…” ismi ile piyasaya sürdüğü ürünün hukuki olarak korumasından faydalanmak için “…” ibaresi kullanılmış olup, iş bu durumun daha sonrasında sonlandırıldığını ve müvekkilinin “…” unvanının yanında kendine ait olan “…” markasını kullanmak suretiyle yine kendi platformundan satışlara devam ettiğini, davacı yanın müvekkilinin var ettiği ürünü kendi fikri malıymış gibi piyasaya arz ettiğini, müvekkilini aradan çıkarmaya çalıştığını ve müvekkilini taklitçilikle itham ettiğini ve müvekkiline karşı haksız bir çok başvurularda bulunduğunu ve müvekkilini maddi ve manevi olarak zarara uğratmış olduğunu, müvekkilinin “… ” unvanı ile piyasaya sunduğu ürünler ile halihazırda davacı yanın piyasaya sunduğu ürünlerin bir çok yönden bir birinden farklı olduğunu, müvekkilinin ürününde “… (Leke Çıkarıcı Sprey Tüm Yüzeyler İçin)” yazmakta iken davacının ürününde “… (ayakkabı ve kumaş spreyi)” yazdığını, müvekkilinin ürününde tüm ibareler çerçeve içerisinde olduğu, yazı tipinin kullanılan resimler bakımından farklılık göstermekte olduğunu, haksız olarak verilen tedbir kararı ile müvekkilinin tüm ticari hayatı onarılmaz şekilde zedeleneceğini ve telafisi imkansız zararlara maruz kalacağının açık olduğunu beyan ederek, 17/05/2023 tarihli ara karar ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince 11.07.2023 tarihli ara karar ile; aleyhine tedbir istenilen davalı karşı davacı tarafından … isimli e-ticaret sitesinde satışa sunulduğu tespit edilen “…” markalı temizlik ürünlerinin şişe tasarımlarının tedbir isteyene ait “…” markalı temizlik ürünlerinin şişe tasarımları ile birebir aynı olduğunun tespit edildiğine dair görüş bildirildiği, her ne kadar davalı karşı davacı tarafça bu şişe tasarımının kendisine ait olduğu iddia edilmişse de, davaya konu tescilsiz tasarımın ilk önce davacı karşı davalıya ait ürünlerin satışında kullanıldığı, davalı karşı davacının şişe tasarımı üzerinde hak sahibi olup olmadığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği, davalı karşı davacının bu iddiasının bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği, bu şişelerin kullanılmasının tedbir talep edenin davacı karşı davalının zararına neden olabileceği, davacı karşı davalının iddiasını HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık olarak ispat ettiği gerekçeleriyle ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.Eldeki davada ise, davalı karşı davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde; müvekkilinin, … markasını … başvuru numarası ve … markasını … başvuru numarası ile Türk Patent ve Marka Kurumuna tescil edilmesi için başvurduğunu, müvekkilinin, … markasının sahibi olup, iş bu markanın Türk Patent ve Marka Kurumu’nca … numaralı marka tescil belgesi ile müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin, temizlik sektöründe ürünleri üretmek ve pazarlamak istediğini, üreteceği ürünleri ise … markası ile geliştirmeyi planladığını, davalı şirketin ortağı olan …’ın müvekkili ile uzaktan akrabalık ilişkileri ve aile dostlukları mevcut olup, müvekkilinin geliştireceği bu ürünler kapsamında iş bu sebep ile davalı yandan finansal yardım aldığını ve beraber çalışmış olduğunu, müvekkilinin, geliştireceği temizlik ürününün içeriği, şişe, fısfıs ve etiket tasarımından ambalaj tasarımına kadar kendisinin tasarladığını, bunların yanında ürünün tasarımı için müvekkilinin tüm reklam ve tanıtım işlemlerini bizzat kendisinin organize ettiğini, ürünün satışı esnasında müşteriler ile kurulan iletişim ve yüksek müşteri memnuniyetini tamamen kendisinin geliştirdiğini, davacıların, … markasının yanında kendilerine ait olan … markasının da kullanılmasını istediklerini ve müvekkilinin … markasını geliştirmek istediğinden davalıların istediği markayı daha küçük ve alta, … markasını da büyük ve üst kısma yazdığını, müvekkilinin ürünün şişe ve ambalajını bizzat kendisinin tasarladığını, ürünü piyasaya bizzat kendisinin sunduğunu, tüm reklam ve tanıtım işlemlerini kendisinin organize ettiğini, müvekkilinin dava konusu ürünün geliştirilmesinden önce … isimli herhangi bir ürün üretilmediğini ve satılmadığını, … markasının ilk önce …’a aitken sonrasında … tarafından devralındığını ve 04/07/2022 tarihli ihtarname ile müvekkilinin mağazasında yapılan satışın durdurulmasını istediğini, davaya konu ürünün ilk olarak piyasaya arz edildiğinde dava dışı … ve …’ın müvekkiline finansal konularda yardımı olduğunu, davaya konu ürününün tasarım ve piyasaya arzında tek yetkilinin müvekkili olduğunu … ve … bildiğini, iş bu sebeple …’ın tamamen kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin geliştirdiği ürünün fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiğini, davacı yanın müvekkilinin ürettiği ürünün e ticaret platformu üzerinde satışının engelledikten sonra, kendisinin bir başka ürün geliştirdiğini, bu ürünün ilk satılan üründen tamamen farklı olduğunu, öncelikle içerik itibariyle davacı yanın satmış olduğu ürünün yalnızca ayakkabı ve kumaş temizleme ürünü olduğunu, fakat müvekkilinin … isimli ürününün kumaş ve ayakkabının yanı sıra, banyo ve mutfak, davlumbaz ocak, fırın veya banyo, kuvet temizliğinde kullanabildiğini, davacı yanın ürünü pembe renkli ve müvekkilinin ürününün beyaz renkli olduğunu, iki ürün üzerinde yazan yazıların bir birinden tamamen farklı olduğunu, yazı boyutları, kalınlıkları ve müvekkilinin ürününün üzerinde bulunan ambalajın çerçeveli olup, davalının ürünü üzerinde herhangi bir çerçeve olmadığını, iki ürünün şişesi ve fısfıs kısmının piyasada çokça bulunan yaygın kullanıma sahip bir ürün olduğunu, … ve … isimli ürünlerin bir çok yönden bir birlerinden farklı olduğunu, iş bu iki ürünün tasarımlarının da müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, iş bu iki ürün üzerinde bulunan … markasının müvekkiline ait olduğunu ve davalı yanın satmış olduğu ürünün zaten piyasada … olarak bilindiğini, … markalı ürünün piyasaya ilk olarak müvekkili tarafından sunulduğunu ve ürün faturası ve … kayıtlarında bu durumun sabit olduğunu, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi 2023/87 D.iş Sayılı dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda bir çok hata ve eksiklik mevcut olduğunu, bu sebeple bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, tüm bu sebeplerle davaya konu ürünün tüm fikri haklarının müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin şişe tasarımı ve ambalaj tasarımının sahibi olduğunu ve piyasaya ilk olarak … markası altında sunulduğunu, davaya konu tasarımların müvekkiline ait olduğu hususunda yaklaşık olarak ispat koşulu sağlandığından davacı karşı davalı yanın ürünlerinin satışının ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 13.06.2023 tarihli ara karar ile; her iki tarafın da hak iddia ettiği şişe tasarımının tescilli olmadığı, ancak tasarımın herkes tarafından kullanılan harcıalem bir tasarım olup olmadığı, tasarımın davalı-karşı davacı tarafça tasarlanıp tasarlanmadığının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada davalı karşı davacının şişe tasarımı üzerinde hak sahibi olduğunu yaklaşık olarak ispatlayamadığı gerekçeleriyle davalı karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı karşı davalı 20.06.2023 tarihli ”ek ihtiyati tedbir kararının reddine” yönelik ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; Her iki tarafın da internet üzerinden satış yaptığını, bu satışın en temel ögesinin ise ürünün satıldığı link olduğunu, reklamların bu link üzerinden paylaşıldığını ve satın almaların da bu link üzerinden gerçekleştirildiğini, karşı tarafın ise, bilirkişi raporu ile kanıtlandığı üzere müvekkilinin ürününün taklidini yaparak bu satış linki ve linke bağlı olan satış ekranını tanıtmış ve yüzbinlerce kişiye ulaştırmış olduğunu, karşı tarafın, ürünlerini taklit ederek bu linki tanıttığını ve tüketicilerden 135.135 favori aldığını, Mahkemeden bu linkin de kullanıma kapatılarak karşı tarafın şeklini değiştirerek yeniden sattığı ürünün yeni bir link üzerinden satılmasının engellenmesini talep ettiklerini, bu talepte karşı tarafın ticari hayatını tehlikeye atacak bir husus olmadığını, taleplerinin tedbir konusu ürünün yeni bir link üzerinden satışa çıkartılması, eski linkin kullanılmamasına yönelik olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen ara kararın kaldırılmasına, ek ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı karşı davacı 11.07.2023 tarihli ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” yönelik ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … markasını … başvuru numarası ve … markasını …. başvuru numarası ile Türk Patent ve Marka Kurumuna tescil edilmesi için başvurduğunu, aynı zamanda müvekkilinin … markasının sahibi olup iş bu markanın Türk Patent ve Marka Kurumuna … numaralı marka tescil belgesi ile adına tescil edildiğini, Müvekkilinin, temizlik sektöründe ürünleri üretmek ve pazarlamak istediğini, üreteceği ürünlerin ise … isimli marka ile geliştirmeyi planladığını, Müvekkilinin e ticaret hakkında daha öncesinde tecrübe ve deneyimleri olması, üreteceği ürünlerin reklam ve tanıtım işlemleri kapsamında daha öncesinden geliştirdiği … sahip olması sebebiyle marka geliştirebileceği inancıyla işlemlere başladığını, Davacı karşı davalı şirketin ortağı olan …’ın, müvekkili ile uzaktan akrabalık ilişkileri ve aile dostlukları olduğunu, müvekkilinin geliştireceği bu ürünler kapsamında davacı karşı davalı yandan finansal yardım aldığını ve beraber çalıştıklarını,Müvekkilinin, geliştireceği temizlik ürününün içeriği, şişe, fısfıs ve etiket ve ambalaj tasarımını kendisinin tasarladığını, bunların yanında ürünün tasarımı için müvekkilinin tüm reklam ve tanıtım işlemlerini bizzat organize ettiğini, ürünün satışı esnasında müşteriler ile kurulan iletişim ve yüksek müşteri memnuniyetini tamamen kendisinin
geliştirdiğini, dosyaya sunulan … yazışmaları ve dinletilecek tanık beyanları sonrasında bu hususun netleşeceğini, Davacı karşı davalının, … isimli markanın yanında kendilerine ait olan … isimli markanın da kullanılmasını istediklerini, müvekkilinin … markasını geliştirmek istediğinden davalıların istediği markayı daha küçük ve alta … markasını da büyük ve üst kısma yazdığını, Müvekkilinin ürünün şişe ve ambalajını bizzat kendisinin tasarladığını, ürünü piyasaya bizzat kendisinin sunduğunu, tüm reklam ve tanıtım işlemlerini bizzat kendisinin organize ettiğini, özellikle kendi arkadaşları olan influencer kanalı ile ve kendisinin organize ettiği tanıtım işlemleri ile ürünün piyasaya da ilgi görmesini sağladığını, E-ticaret platformlarında ürün için yapılan tüm yorumlara kendisinin cevap verdiğini, müşteriler ile şahsen iletişim kurarak müşteri memnuniyetini geliştirdiğini, Müvekkilinin dava konusu ürünün geliştirilmesinden önce … isimli herhangi bir ürün üretilmediğini ve satılmadığını, dava dilekçesinin EK’inde sunulan 16.02.2022 tarihli beyanname e ticaret siteleri üzerinden yapılacak olan satış işlemleri kapsamında e ticareti sitelerinin talebi doğrultusunda verildiğini, davacı karşı davalı tarafın iddia ettiği gibi daha öncesinde üretilmiş ve piyasaya sunulmuş bir ürünün yalnızca satış işlemleri için müvekkiline yetki verilmesi gibi bir durum mevcut olmadığını, müvekkilinin ürünün asıl tasarlayan ve satışa sunan kişi olduğunu, … isimli markanın ilk önce … ait iken sonrasında … tarafından devralındığını ve sonrasında 04.07.2022 tarihli ihtarname ile müvekkilinin mağazasında yapılan satışın durdurulması istendiğini, davaya konu ürün ilk olarak piyasaya arz edildiğinde dava dışı … ve … müvekkiline finansal konularda yardımı olduğunu, davaya konu ürününün tasarım ve piyasaya arzında tek yetkilisinin müvekkili olduğunu … ve … bildiğini, zaten dosyaya sunulan yazışmaların da bu hususu ispatladığını, bu sebeple … tamamen kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin geliştirdiği ürünün fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiğini, Davacı karşı davalının, müvekkilinin ürettiği ürünün e-ticaret platformu üzerinde satışını engelledikten sonra kendisi bir başka ürün geliştirdiğini, Bu ürünün ilk satılan üründen tamamen farklı olduğunu, öncelikle içerik itibariyle davacı yanın satmış olduğu ürünün yalnızca ayakkabı ve kumaş temizleme ürünü olduğunu, fakat müvekkilinin … isimli ürününün kumaş ve ayakkabının yanı sıra banyo ve mutfak, davlumbaz ocak fırın veya banyo küvet temizliğinde kullanılabildiğini,Davacı karşı davalı ürününün pembe renkli olduğunu, fakat müvekkilinin ürününün beyaz renkli olduğunu, iki ürün üzerinde yazan yazıların bir birinden tamamen farklı olduğunu, yazı boyutları kalınlıklarının farklı olduğunu, müvekkilinin ürününün üzerinde bulunan ambalajın çerçeveli olup, davalının ürünü üzerinde herhangi bir çerçeve olmadığını, iki ürünün şişesi ve fısfıs kısmının piyasada çokça bulunan yaygın kullanıma sahip bir ürün olduğunu, … ve … isimli ürünlerin bir çok yönden bir birlerinden farklı olduğunu, iş bu iki ürünün tasarımlarının da müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, iş bu iki ürün üzerinde bulunan … markasının müvekkiline ait olduğunu, davalı karşı davacı yanın satmış olduğu ürünün zaten piyasada … olarak bilindiğini, … markalı ürünün ilk müvekkilinin platformu üzerinden piyasaya arz edildiğini, davalı yanın, … isimli mağazada faaliyet gösterdiği sürenin 1 yıl olduğunu, müvekkilinin e-ticaret mağazası faaliyet süresinin ise 2 yıl olduğunu, dosyaya ürünün piyasaya ilk arz edeninin müvekkili olduğunu ispat eder mahiyette faturaları sunduklarını, iş bu faturaların tarihinin 26.02.2021 olduğunu, bu sebeple ürünlerin piyasaya müvekkili tarafından arz edildiğini ispat etiklerini, davacı karşı davalının, müvekkilinin ürününü piyasaya arzından önce herhangi bir satış yapmadığını, davacı karşı davalının, böyle bir satış yaptığına ilişkin herhangi bir iddiası da olmayıp dosyaya herhangi bir fatura da sunmadığını, Müvekkilinin … markasının satışının durmasından sonra davacı karşı davalının … isimli ürünleri … mağazası üzerinden …Limited Şirketi satıcı unvanlı şirket üzerinden ürünleri satışa sunduğunu, Üsküdar …. Noterliği … yevmiye numaralı 25.10.2022 tarihli ihtarname ile anılan satıcı şirkete … markasının müvekkiline ait olduğunu ve satışını yaptığı ürünlerde kullanmaması gerektiği ihtar edildiğini, fakat davacı karşı davalı yanın hali hazırda müvekkilinin markasını haksız yere kullandığını, Davacı karşı davalı yanın kendi ürünün müvekkilinin ürünü ile karıştırıldığını iddia ettiğini, müvekkilinin … markalı ürününün davacının ürünü ile tamamen farklı bir ürün olduğunu, SMK 69 /2 “Tescilsiz tasarımların koruma süresi, koruma talep edilen tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten itibaren üç yıldır.” şeklinde yapılan düzenlemede tescilsiz tasarımın korunması için yenilik ve ayırt edicilik ile kamuya sunma olgularının irdelenmesi gerektiğini, davaya konu ürünlerin şişeleri ve fısfıs kısmı bakımından yaygın kullanılan bir ürün olduğunu ve kamuya mal olmuş bir ürün olduğunu tekraren belirtmek istediklerini, Bu kapsamda şişelerin üretici firması olan … Tic. Ltd. Şti isimli şirkete müzekkere yazılarak davaya konu ürünlerin ( şişe fotoğraflarını da eklemek suretiyle ) davanın tarafları dışında başkaca kimselere satışının yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, Davaya konu şişe ve fısfıs yaygın olarak kullanıldığından yenilik ve ayırt edicilik şartı sağlanmadığından SMK da düzenlenen tescilsiz tasarımın korunmasına ilişkin hükümlerden yarlanamayacağını, aynı şekilde ürünlerin kamuya ilk arz edeni müvekkili olduğundan davacı karşı davalının anılan hükümden faydalanamayacağını, ayrıca davacı karşı davalının, ne şişe ne fısfıs ne etiket tasarımlarının gerçekleştirilmesinde herhangi bir müdahalesi olmadığını beyan ederek, davaya konu tasarımların müvekkiline ait olduğu hususunda yaklaşık olarak ispat koşulu sağlandığından, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı 13.06.2023 tarihli ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” yönelik ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; Bu davaya ek olan İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi 2023/87 D.iş sayılı dosya üzerinden eksik incelemeye dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak müvekkilinin davaya konu tasarımının kullanılmasının yasaklandığını, hazırlanan bilirkişi raporunda davaya konu tasarımın, harcıalem bir tasarım olup olmadığı, iş bu tasarımı ilk kimin kullandığı gibi hususlarda inceleme yapılmadan rapor tanzim edildiğini ve yerel mahkemece iş bu eksik rapora istinaden müvekkilinin mallarının satışının yasaklanmasına tedbiren karar verildiğini,Müvekkilinin ürünü ilk piyasaya arz edeni olduğu hususu, buna ilişkin sunmuş oldukları faturaları, … markası başvuru evrakları ve davacı yan ile müvekkili arasında olan yazışmaları dikkate alındığında yaklaşık ispat hususunun ispat edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu bakımdan yerel mahkemece hatalı değerlendirme yapıldığını, yerel mahkeme gerekçesinde belirttiği hususların değişik iş dosyası kapsamında da mevcut olmamasına rağmen ve davalı yanın sunmuş olduğu herhangi bir itibar edilir delil olmamasına rağmen, müvekkilinin satışının durdurulmasına karar verildiğini beyan ederek, yerel mahkemenin 13.06.2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Tescilsiz tasarım hakkından kaynaklanan tazminat talepli asıl davada, davacı karşı davalı vekilinin; kendilerine ait olduğunu ileri sürdüğü tescilsiz şişe tasarımının, … markası ile birlikte kullanılarak davalı karşı davacı tarafından fason ürettirilip, sosyal medya ve internet aracılığıyla satışa sunulduğunu iddia ederek tazminata hükmedilmesi ile davalı karşı davacı yanın ürünlerinin satışının ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince, değişik iş dosyası üzerinden verilen 17.05.2023 tarihli ara karar ile, tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, daha sonra davacı karşı davalının ” aynı linkten farklı şişe tasarımı ile satış yapmalarının engellenmesi için” ek ihtiyati tedbir talebinde bulunulması üzerine mahkemece 20.06.2023 tarihli kararla ek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Diğer yandan davalı karşı davacının yargılama sırasında talep ettiği ihtiyati tedbir talebinin 13.06.2023 tarihli ara karar ile reddine, davacı karşı davalı lehine verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına yönelik olarak yapılan itirazın ise, 11.07.2023 tarihli ara karar ile reddine karar verilmiştir.Davacı karşı davalı; 20.06.2023 tarihli ”ek ihtiyati tedbir talebinin reddine” yönelik karara, davalı karşı davacı ise; 13.06.2023 tarihli ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” ve 11.07.2023 tarihli ”tedbire itirazın reddine” yönelik olarak verilen ara kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Her ne kadar, İlk Derece Mahkemesince 2023/87 değişik iş sayılı dosya üzerinden alınan bilirkişi raporu, davacı karşı davalı lehine verilen ihtiyati tedbir kararına dayanak yapılmış ise de asıl davanın sadece tazminat talebine ilişkin olduğu, asıl davada tecavüzün tespiti, meni ve ref talebinin ileri sürülmediği, ihtiyati tedbiri tamamlayan merasimin HMK 397. Maddeye göre yerine getirilmediği, D.İş dosyasından verilen tedbir kararının, HMK 397/1 maddesi gereğince kendiliğinden kalkmış sayılacağından, konusuz kalan itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Tecavüzün men ve refi dava konusu olmadığından, HMK 389. Madde gereğince ancak dava konusu hususlarla ilgili tedbir kararı verilebileceğinden, mahkemece ek tedbir talebinin reddine karar verilmesi de sonuç itibarıyla yerinde olmuş, ancak kararın gerekçe yönünden düzeltilmesi ile yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır.Mahkemece anılan raporda; yalnızca taraflara ait ürünlerin şişe tasarımlarının benzer olduğuna dair görüş bildirildiği görülmüş olup, tescilsiz tasarımın korunabilmesi için Türkiye’de ilk kez kamuya sunulmuş olması, tasarımın yeni olması ve ayırt edici olması, ayrıca tasarımın kamuya arzından önce üç yıllık sürenin geçmemiş olmasının gerektiği, oysa endüstri ürünleri tasarımcısı ve bilgisayar mühendisi tarafından İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2023/87 değişik iş sayılı dosyasına sunulan söz konusu raporda, ”benzerlik” kavramı dışında az önce belirtilen hususlardan herhangi biriyle ilgili olarak bir değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmış, diğer yandan, tasarımın harcıalem olduğuna ve her iki tarafın da tasarım üzerinde hak sahibi olduğuna dair taraf iddialarının sunulan deliller nazarında yargılamayı gerektirdiği kanaatine varılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sınai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, HMK’nın 390/3. maddesine göre ise, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, tüm bu nedenler birlikte dikkate alındığında, somut olayda davalı-karşı davacı lehine ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gelinen aşamada yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, bu itibarla, davalı karşı davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir isteminin 13.06.2023 tarihli ara karar ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklanan nedenlerle; davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ”karşı davaya yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin 13.06.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun reddine, ancak 11.07.2023 tarihli ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin ara karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, Mahkemenin 2023/87 D.İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış sayıldığından, davalı-karşı davacının itirazı konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı karşı davalının 20.06.2023 tarihli ”ek ihtiyati tedbir talebinin reddine” yönelik ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun reddine, ancak bu kararın re’sen gerekçe yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Asıl davada;20/06/2023 tarihli ek tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara yönelik;1-Davacı karşı davalının 20/06/2023 tarihli ek tedbir talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ancak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kararın gerekçe yönünden düzeltilerek YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,Bu kapsamda; 2-20.06.2023 tarihli ”ek ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara kararın KALDIRILMASINA, düzeltilmiş gerekçe ile;3-Ek ihtiyati tedbir talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,4-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi üzerine kendisine iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 30,00 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak; davacı-karşı davalıya verilmesine,B-Asıl davada;11.07.2023 tarihli ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin ara karara yönelik;1-Davalı karşı davacı vekilinin 11.07.2023 tarihli ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE, kararın KALDIRILMASINA, Bu kapsamda;İlk Derece Mahkemesince 2023/87 değişik sayılı dosya üzerinden verilen 17.05.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararı HMK 397/1 maddesi gereğince kendiliğinden kalkmış sayılacağından, itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2- Davalı-karşı davacı tarafça bu karar yönünden yatırılan istinaf karar harcının talebi helinde iadesine,3-İstinaf aşamasında davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,C- Karşı davada; 13.06.2023 tarihli ”İhtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara karara yönelik;1- 13.06.2023 tarihli ”karşı davada ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara karara yönelik davalı karşı davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelirkaydedilmesine, 3-Bu yöndeki istinaf yargılaması için davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,D- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,E-6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023