Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1365 E. 2023/1165 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1365
KARAR NO: 2023/1165
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2017/593 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının 500.000,00 TL bedelli bir senedi müvekkiline arkadaşlarıyla birlikte zor kullanmak suretiyle imzalattığını, imza ve ödeyecek kişi kısımlarındaki yazının davacıya ait olduğunu senedin diğer yazılarının davacıya ait olmadığını da bildirerek, senedin herhangi bir karşılığının olmadığını, zorla alınan bir senet olduğunu, senedin de İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibine konduğunu belirtip; senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, ayrıca, icra takibinin de teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 30/05/2023 tarihli ara kararıyla; “…Davacı taraf, ilk celseden sonra durumun değiştiği, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/266 Esas sayılı dosyasında verilen karara dayalı olarak yeniden tedbir talep etmişse de, davamızda uygulanması zorunlu olan İİK 72 maddenin yukarıdaki düzenlemeleri nazara alındığında ihtiyati tedbirin icra takibini durduracak şekilde verilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, bu nedenle talebin kabulünün imkansız olduğu sebebiyle reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Tedbirin reddine dair verilen kararın dayanağı olarak İİK 72 madde gösterildiğini, HMK madde 389 uygulanamayacağı yönündeki yorumlara katılmadıklarını, müvekkilinin aile konutunun, Davalı … tarafından kanuna aykırı olarak haczi nedeni ile taraflarınca T.C İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/266 E, sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu davada 2022/160 no ile karar verildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra dosyasında icra memuru muamelesi meskeniyet nedeni ile şikayet edildiğini ve bu şikayetlerinin haklı görülerek lehlerine karar verildiğini, T.C İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi ”Dava konusu olayda meskeniyet şikayetine konu taşınmazdaki hissenin değeri 54.000,00 TL Davacı … haline uygun evin alınabileceği miktar ise 250.000,00 TL olarak belirlendiğinden davacının 7 nolu taşınmaz yönünden kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar” verildiğini, bu hükmün İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yok sayıldığını, bu satış sonucu alacaklı vekiline 326.000,00 TL reddiyat yapıldığını, borcun 3/4 alacaklı tarafından tahsil edildiğini, Mahkemece teminat olarak istenen alacağın %15 ‘ine tekabül eden 75.000,00 TL’nin ise beş katı alacaklı tarafından tahsil edildiğini, Yerel mahkemenin mevcut durumu hakkaniyeti gözetmeden tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olması sebebi ile kararın kaldırılmasını ve takibin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Yerel Mahkemece her ne kadar İİK 72 maddeye dayanılmış ise de, ödenen tutarı gözetilerek kalan tutar üzerinden hesaplanacak % 15 üzerinden teminat verilebileceği ara kararda belirtilmesi gerekirken bu yönde bir hükme yer verilmemesi sebebi ile de kararın kaldırılması gerektiğini, -Davaya konu senedin icraya konulduğu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından Müvekkiline ait son mal varlığı olan gayrimenkuldeki 1/2 hissesinin her iki mahkemenin usul ve yasaya aykırı işlemleri neticesi satılmış olması ve Davalının hali hazırda da müvekkilini haciz baskısı altında tutması sebebi ile teminatsız ihtiyati tedbir kararı ve icranın durdurulmasına karar verilmesi taleplerinin reddi yönündeki kararın hukuka aykırı olması sebebi ile kaldırılması gerektiğini, -Davalı … üzerinde hiç bir menkul, gayrimenkul bulunmayan bir kimse olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın telafisi imkansız hale geldiğini,-Dosyadaki uzman görüşlerinin dikkate alınmadığını, araç satışı sonucu davalı uhdesinde kalan bedel ile birlikte tüm gayrimenkullerini ele geçiren … ve arkadaşlarının, Müvekkiline 12.11.2016 tarihinde 500.000,00 TL senet imzalatarak kendilerine borçlandırdıklarını, Müvekkilinin, Davalıdan … plaka nolu … araç alım satımı nedeni ile de 81.000,00 TL alacaklı olduğu gözetilerek teminatsız olarak ihtiyati tedbir ve icranın durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini,-Yerel Mahkemece, adli tıp kurumu raporuna karşı itirazları dikkate alınmadan İstanbul Anadolu 6.Ağır Ceza Mahkemesi 2021/240 Esas sayılı dosyası adli tıp raporu sonucunun beklenmesine karar verildiğini, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 6.Ağır Ceza Mahkemesi kararlarının bozularak Mahkemesine iade edildiğini, adli tıp kurumu raporlarında aynı ihtisas dairesinin taraflarınca sunulan uzman görüşüne açık aykırılık teşkil eden hatta ceza ve hukuk davalarında bir biri ile çelişen iki ayrı rapor olduğunu, Müvekkilinin anayasaca korunan mülkiyet hakkının zarara uğradığı ve bunun kamu düzenine ait olduğu gözetilerek re’sen araştırma ilkesi gereğince, Prof.Dr. …’un dinlenilmesine karar verilmesi gerekirken, talepleri yok sayılmış olması sebebi ile de ara kararın kaldırılması gerektiğini, Yerel Mahkemece, Müvekkilinin fiili ehliyeti konusunda Adli Tıp kurumunca doğru değerlendirme yapabilmesinin yegane yolunun Müvekkilinin 2003 yılından bugüne, hastalık seyri ve gözetim ve tedavisini yapan Prof.Dr….’un dinlenilmesi olacağını, 30.03.2023 tarihli ara karardan dönülmesi yönündeki taleplerine ilişkin karar verilmemiş oluşu sebebi ile de ara kararın kaldırılmasını, teminatsız olarak icranın durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tedbirin teminatsız olarak verilememesi halinde tayin edilecek teminatın yapılan tahsilatın düşülerek mevcut borcun %15 üzerinden hesaplanmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, takibe konu bono nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkindir. İstinafa konu uyuşmazlık; ilk derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine kararına karşı, davacının itirazlarının isabetli olup olmadığına dairdir. 2004 Sayılı İİK’nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.2004 Sayılı İİK’nın 72. madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır.İhtiyati tedbirin şartları HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisi kuralına göre özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekir. İhtiyati tedbire ilişkin HMK 389. maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi şartları varsa uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.Dosya kapsamına göre; tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata kanaat getirilmemesi, İİK 389/1 maddesi gereğince bonolar sebebiyle ihtiyati tedbir şartlarının oluşmaması sebebiyle, İİK 72 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır.Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2023 tarih ve 2017/593 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023