Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/136 E. 2023/178 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/136
KARAR NO: 2023/178
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2022
NUMARASI: 2022/77 D.İş. – 2022/78 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekilinin dilekçesinde özetle; T.C. Vatandaşları olan …, … ve oğlu … tarafından kurulan ve paravan olarak kullanılan karşı taraf …’nin mali hakları …ne devredilmiş olan tüm müzik eserlerinin ve albümlerin müvekkili şirket tarafından kullanılmasını engellemek amacıyla haksız bir şekilde düzenli ve sürekli olarak tüm dijital platformlar üzerinden hak sahibi olmadığı eserler üzerinden telif hakkı ihlali bildirimi gönderdiğini, işbu tedbir konusu olayda ise Youtube platformu üzerinden haksız olarak telif hakkı ihlali bildiriminde bulunulduğunu, söz konusu durumun müvekkili şirketin tüm gelir kaynağını haksız olarak engellediğini, müzik sektöründeki ticari itibarlarını zedelediğini ve müvekkilinin maddi ve manevi zararının ortaya çıkmasına neden olduğunu, ülke çapında tanınan müzik yapımcısı olan …’in sahip olduğu ve MÜYAP üyesi müvekkil şirketin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … gibi sanatçılar başta olmak üzere birçok önemli sanatçının müzik yapımcısı olduğunu, yüzlerce sanatçı, binlerce müzik eseri ve binlerce video klibinin bulunduğu bir portföye sahip olan müvekkilinin uzun yıllardır müzik sektöründe faaliyet gösteren, birçok yapıma imza atmış güvenilir bir şirket olduğunu, müvekkil şirketin mali hakları ve FSEK’ten kaynaklanan komşu hakları (müzik yapımcılığı) kendilerine ait olan müzik eserlerini Youtube başta olmak üzere çeşitli platformalar üzerinde yayınladığını ve bu platformlar üzerinden gelir elde ettiğini, karşı taraf ise herhangi bir dayanağı ve delili olmaksızın müvekkil şirkete ait “…” kullanıcı isimli Youtube kanalına hak ihlali bildirimi (strike) gönderdiğini, karşı tarafın peş peşe gönderdiği telif hakkı ihlal bildirimleri nedeniyle halihazırda müvekkillere ait “…” isimli Youtube kanalının feshedildiğini, karşı tarafın haksız bildirimine maruz kalan eserler Youtube platformu üzerinden yayınlanamadığını bu nedenle hak sahibi müvekkil şirketlerin hukuka uygun bir şekilde gelir elde etmesi engellendiğini, karşı tarafın haksız ve sürekli olarak yaptığı telif hakkı ihlal bildirimleri nedeniyle önce …’in … isimli albümünde yer alan 10 adet şarkı “…” isimli Youtube kanalından kaldırıldığını, ardından müvekkiline ait “…” isimli Youtube kanalının erişimi kısıtlandığını, müvekkilinin büyük bir hak kaybı tehlikesi içerisinde olduğunu, her ne kadar hak sahipliğini gösterir bilgi ve belgeler ile Youtube’a bir karşı ihlal bildiriminde bulunulmuş ise de Youtube tarafından haksız ihlal bildirimleri halen daha kaldırılmadığını, talep konusu eserlerin hak sahipliğini ve albümlerin yapımcılığına ilişkin bağlantılı hak sahipliğini gösterir Eser İşletme Belgesi ile … ile müvekkil arasında İstanbul … Noterliği huzurunda akdedilmiş olan 19.05.2002 tarihli ve … yevmiye numaralı Muvafakatnamenin işbu dilekçe ekinde Mahkememize sunulduğunu, açıklanan nedenlerle … tarafından yapılan haksız bildirimlerden dolayı tedbiren “…” isimli youtube kanallarının kapatılmasının ve dilekçede listesi verilen şarkıların kaldırılmasının önlenmesini, Youtube Türkiye Temsilciliğine tedbir kararının ivedilikle tebliğini, FSEK md. 66 uyarınca karşı taraf …’nin devam eden ihlal bildirimlerinin durdurulması amacıyla tecavüzün durdurulmasını, taleplerinin Kültür Bakanlığı nezdinde düzenlenen resmi eser işletme belgelerine ve Kanuni dayanakla kurulmuş olan müzik yapımcıları meslek birliği MÜYAP’ın kayıtlarına dayanıyor olması sebebiyle ihtiyati tedbir kararının HMK 392/1 uyarınca teminat alınmaksızın verilmesini, tecavüzün her gün devam ediyor olması, bu durumun müvekkiller ve ayrıca sanatçılar açısından gelir kaybına sebep olması ve gecikme halinde gelir kaybının her geçen gün artacak olması nedenleriyle ihtiyati tedbir kararının gecikmeksizin HMK md. 390/2 uyarınca tebligat yapılmaksızın verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince talep 23/06/2022 tarihinde dosya üzerinden değerlendirilmiş olup; Talep edene ait söz konusu eserlerin hak sahipliğini ve albümlerin yapımcılığına ilişkin bağlantılı hak sahipliğini gösterir Kültür Bakanlığı Eser İşletme Belgesinin bulunduğu dikkate alındığında talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle talep edenin tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulü ile Kültür Bakanlığı Eser İşletme Belgesi kapsamında … isimli icracı sanatçının … albümünde yer alan …, …, …, …, …, …, …, … ve … isimli eserleri ve bunlara ait youtube linklerine karşı taraf … tarafından www.youtube.com’a yapılan telif hakkı ihlal bildirimlerinin kaldırılması tebliğden itibaren bir haftalık süre içinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiş yine 04/10/2022 tarihli ek karar ile Mahkemenin 23/06/2022 Tarih, 2022/78 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararına dayanak ve kararda belirtilen eserlerle sınırlı olmak üzere yapılan bildirimlerden kaynaklı youtube “…” kullanıcı isimli kanalın kapatılmasının önlenmesi yönünde tarafların yokluğunda ek tedbir karar verilmiştir. Karşı taraf vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde özetle; Davacıların bu eserler üzerinde dijital haklara sahip olmadığını, bu hakların müvekkiline ait olduğunu, tedbir kararlarının müvekkilini zarara uğrattığını, dava dilekçesinde yer alan eserlerin vücuda getirildiği dönemde dijital hakların mevcut olmadığını, dijital hakların sanatçıların benliklerinde olduğunu, eserlerin vücuda getirilmesi ve çoğaltılması, yayılması ve umuma iletilmesinden sonra ortaya çıkmış olan bu Dijital İletim Hakları’nın sanatçıların kendilerine ait olduğunu, bu hakların ancak doğduktan sonra uygun bir sözleşme ile sanatçı tarafından bir başkasına devredilebileceğini, davacıların Dijital Hak Devir Sözleşmeleri’ni sunmaları gerektiğini, sunmadıkları takdirde işbu davayı açmaya hukuki yararlarının bulunmadığından bahisle davanın reddinin gerektiğini, davacıların sahip olduğu hakların, sadece plak, kaset ve kompakt disk gibi fiziki ses taşıyıcılar ile sınırlı olduğunu, davalının sahip olduğu eser işletme belgelerinin delil niteliğinde olmadığını, asıl olanın sanatçı ile yapımcı arasındaki sözleşmeler olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu eserlerin eser sahipleriyle Fsek 52. madde kapsamında yazılı olarak tesis etmiş olduğu kanuna uygun dijital hak devir sözleşmelerinin mevcut olduğunu, eserler üzerindeki dijital haklara sahip olan sanatçıların bu haklarını müvekkilinin ortağı olan …’na devrettiğini, …’nun da bu hakları müvekkili şirkete devrettiğini, bu nedenle müvekkilinin dava konusu eserler üzerindeki dijital haklara tek başına sahip olduğunu, talep konusu eserler üzerindeki dijital haklara talepte bulunan tarafından gerçekleştirilen tecavüz nedeniyle, müvekkili tarafından mağduriyetinin giderilmesi için Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Eyaletinde … şirketi aleyhine dava açıldığını, müvekkili şirketin bugün 1500 adetten fazla müzik eseri üzerinde dijital haklara sahip olduğunu, dava konusu eserlerin 2001 yılında FSEK’e eklenen “Dijital İletim Hakkı” ve “Eser Sahibinin Haklarına Bağlantılı Haklar”dan önce icra edildiklerini, davacı şirketlerin haklarının sadece kaset ve CD ile sınırlı olduğunu, davacıların sunduğu eser işletme belgelerinin hak doğuran bir belge olmadığını, esas olanın FSEK md.52 kapsamında yapılmış sözleşmeler olduğu ve davacıların hak sahibi olduklarını kanıtlayan sözleşmeleri dosya kapsamına sunmadıklarını, dava konusu eserleri vücuda getiren sanatçıların (veya varislerinin) Fsek Md. 52 kapsamında, şekil şartlarına uygun bir devir sözleşmesi ile benliklerinde doğmuş dijital iletim haklarını müvekkiline devrettikleri ve müvekkilinin dava konusu eserler üzerindeki tek dijital hak sahibi olduğu ilgili kanun maddeleri, yargı kararları, doktrin görüşleri, benzer dosyalarda alınmış bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, taraflarınca …, … ve … dijital müzik iletim platformlarına telif hakkı ihlali bildirimi yapıldığını beyan ederek ivedilikle ihtiyati tedbir kararına son verilmesine, açılmış olan davanın reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 17/11/2022 tarihli ara kararıyla; “Tüm dosya kapsamı ve tarafların mürafaa duruşmasında ki beyanları, sunulan dijital hak devrine ilişkin sözleşme, itiraz dilekçesi ve ekleri (emsal olarak sunulan Yargıtay 11 HD nin 05/04/2021 tarih 2020/5890 esas, 2021/3300 karar sayılı kararı) ve talebe konu albümde yer alan muvafakat beyanında dijital hakların yer almaması, talep edence ayrıca bir dijital hak devir beyanın sunulmamış olması, FSEK 25 ve FSEK 51 maddeleri dikkate alındığında; her ne kadar karşı taraf … tarafından www.youtube.com’a yapılan telif hakkı ihlal bildirimlerinin kaldırılması yönünde yaklaşık ispata dayalı olarak tedbir kararı verilmiş ise de, itiraz edenin sunmuş olduğu deliller kapsamında tedbir ve yaklaşık ispat şartlarının ortadan kalktığı anlaşılmakla itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Karşı taraf … tarafından her ne kadar eserlerin dijital umuma iletim haklarının münhasıran kendilerine ait olduğu iddia edilse dahi, tedbir konusu eserlerin icracı sanatçısı meslek birlikleri üyesi olduğunu, dolayısıyla sanatçı tarafından tedbir talebi konusu eserlerin dijital umuma iletimleri için üçüncü kişilere izin verme ve lisans verme yetkilerinin ilk olarak meslek birliklerine verildiğini, Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik madde 7 ile meslek birliğinin yetki belgesi kapsamındaki hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş olup; yetki belgesine konu hakları kendi adına kullanma, üçüncü kişilere kullandırma, kullanmaktan men etme, kullanımlar karşılığında ödenen ücreti teslim alma, bu hakların takibi ve tahsili için her türlü kazai, idari ve icrai yollara müracaat etme yetkilerinin meslek birliklerine ait olduğunun hüküm altına alındığını, dolayısıyla ilgili madde kapsamında meslek birlikleri tarafından, direkt olarak sanatçıdan devralınan dijital umuma iletim haklarının, meslek birliklerinin üçüncü kişilere kullandırma yetkisi kapsamında müvekkili şirkete devredilmesinin de mümkün olduğunu, her ne kadar karşı tarafın dijital haklara sahip olduğu gerekçesiyle tedbir talebinin kaldırılmasına karar verilmişse de, dosya konusu eserlerin dijital hakları sadece karşı tarafta değil, aynı şekilde meslek birliklerinde de bulunduğunu, kararda müvekkilinin hak sahipliğinden doğan yetkileri ve meslek birliklerinin yetkilerine değinilmediğini, yalnızca karşı tarafça dosyaya sunulan devir sözleşmesi esas alınmak suretiyle dosya karara bağlandığını, -FSEK madde 80 ile her bir bağlantılı hak sahibine, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim ve yeniden iletim bakımından izin verme yetkisi düzenlendiğini, müzik eserinin internet ortamında sunumu için eser sahibi ile birlikte, bağlantılı hak sahiplerinden de izin alınması gerektiğini, dolayısıyla karşı tarafın, tedbir konusu eserlerin umuma iletim hakkını haiz olduğu kabul edilse dahi, tedbir konusu eserleri yayınlayabilmek için sırasıyla eser sahibi, icracı sanatçı ve yapımcıdan ayrı ayrı izin almakla yükümlü olduğunu, müvekkilinin fonogram yapımcısı sıfatıyla söz konusu eserlerin çoğaltma, yayma, temsil, yayın ve yeniden yayın ve kamunun erişimine sunma yoluyla umuma iletim hakkı sahibi olduğunu, karşı tarafın müvekkili ile umuma iletim hakkının devrine ilişkin herhangi bir sözleşme yapmadığı gibi müvekkilinin yazılı iznini de almadığını, karşı tarafın her ne kadar sanatçılardan umuma iletim hakkına ilişkin izin aldığını iddia etse de, fonogram yapımcısı olan müvekkilinden de izin alması gerektiğini, komşu hak sahibi müvekkilinin eser üzerinde sahip olduğu hakların, eser sahibinin ya da icrai sanatçının eser üzerinde sahip oldukları haklardan ayrı tutulması ve müvekkilinin hak sahipliğinin görmezden gelinmesinin hukuka aykırı olduğunu, …’un umuma iletim hakkını usulüne uygun şekilde iktisap etmediğini ve umuma iletim hakkından yoksun olmasına rağmen müvekkilinin Youtube kanalından söz konusu eserlerin kalkmasına ve müvekkilinin Youtube kanalının kapatılmasına sebep olduğunu, müvekkilinin Youtube kanalının incelendiği, lisanslayan kuruluşların tespit edildiği ve talep konusu eserlerin de aralarında bulunduğu eserlerin hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu gösterir müzik uzmanı ve bilişim uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi raporu da sunulduğunu, -Karşı tarafın 19.10.2022 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde, ihtiyati tedbir konusu eserler üzerindeki dijital haklara sahip sanatçı tarafından, işbu hakların …’na, …’ndan ise …’a devredildiği, yapılan sözleşme kapsamında dijital haklar yönünden yetkili oldukları belirtildiğini ancak bir an için karşı tarafça ibraz edilen dijital hak sözleşmelerinin geçerli olduğu düşünülse dahi, … tarafından sözleşme konusuna ilişkin hukuken herhangi bir faaliyette bulunulamayacağını, meslek birlikleri, telif ücretlerinin tahsili ve elde edilen gelirlerin paylaşımı yönünden tek yetkili kılındığını, başkaca kişi ve kurumlar tarafından ilgili faaliyetin yürütülmesinin mümkün olmadığını, Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik’in 5/1 maddesinin: ” Hak sahipleri, meslek birliğine üye olabilmek için bu Yönetmelik esaslarına ve meslek birliklerince belirlenen koşullara uygun olarak bir yetki belgesi vermek mecburiyetindedirler. Yetki belgesi verilmesiyle birlikte, yetki belgesine konu hakları tam ruhsat şeklinde kullanma yetkisine sahip olan meslek birlikleri, bu hakların idaresi ve takibi, telif ücretlerinin tahsili ve dağıtımı konularında münhasıran yetkilidir.’ hükmünü amir olup, madde metni ile sabit olduğu üzere telif ücretlerinin tahsili ve dağıtımı yetkisi münhasıran meslek birliklerine verildiğini ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/3201 E., 2019/4937 K. sayılı ve 27.06.2019 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, dolayısıyla gerek kanun metni gerekse yerleşik içtihatlar ile sabit olduğu üzere, karşı tarafın uhdesinde bulunduğunu iddia ettiği dijital umuma iletim hakkının karşı tarafa sağladığı tahsilat yetkisinin kanunen devredilemez ve meslek birlikleri haricinde başkaca kişi ve kurumlarca kullanılamaz nitelikte olduğunu, … tarafından ilgili eserlerin yalnızca dijital umuma iletim haklarının devralınmasının, uygulamada direkt olarak telif tahsilatı yapmak anlamını taşıdığını, Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik’in 5/1 maddesi kapsamında, meslek birlikleri telif ücretlerinin tahsil ve dağıtımları konusunda tek yetkili kılınmış olduğunu, -Karşı tarafın, yapımcı belgesi ve eser işletme belgesini haiz olmayan, resmi meslek birlikleri nezdinde kaydı bulunmayan bir şirket olup, karşı tarafça yalnızca dijital umuma iletim hakkının devralınması dürüstlük kuralı ve iyiniyet ilkelerine açıkça aykırı ve hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, her ne kadar mali haklar bölünebilir ve hukuken yalnızca dijital umuma iletim hakkı devredilebilir nitelikte olsa dahi, tek başına bu hak, hakkı devralana tahsilat yapmak dışında herhangi bir yetki ya da tasarruf alanı sağlamadığını, karşı tarafça kanunun izin verdiği şekilde ve usulüne uygun olarak yapılan bir devir söz konusu olsa dahi, bu hakkın kanunen yasaklanmış halde olan tahsilat yapmak amaçlarıyla bulundurulması, hakkın kötüye kullanılması kapsamına girdiğini, FSEK kapsamında dijital umuma iletimin tek başına devri mümkün olsa dahi, somut olay bakımından bu hakkın dürüstlük kuralına aykırı ve haksız menfaat sağlamak amaçlarıyla adeta kanuna karşı hile olarak kullanıldığını, -Karşı taraf …’ün herhangi bir hak sahipliğine dayanmaksızın gönderdiği telif bildirimleri neticesinde müvekkiline ait … isimli Youtube kanalının feshedildiğini ve müvekkilinin kanunen sahip olduğu hakları kullanamaz duruma geldiğini, müvekkilinin Youtube kanalının kapanmasının, müvekkilinin ticari itibarının uluslararası düzeyde zedelenmesine sebep olduğunu, -… tarafından herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın müvekkilinin kanundan doğan haklarına tecavüz edildiğini, müvekkilin ticari itibarının büyük zarara uğratıldığını ve halihazırda uğratılmaya devam edildiğini, müvekkilinin zararlarının giderilmesi ve zararının daha da artmaması için müvekkili lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesinin elzem olduğunu, bu suretle İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/77 D.İş dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin 17.11.2022 kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Karşı taraf vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -İlgili eserler üzerindeki dijital hakların icracı sanatçılara ait olduğunun, Kanun, Yerleşik Yargıtay içtihatları ve birden çok kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, eserlerin vücuda getirilmesi ve çoğaltılması, yayılması ve umuma iletilmesinden sonra ortaya çıkmış olan bu “dijital iletim hakları” sanatçıların kendilerine ait olduğunu, bu haklar ancak doğduktan sonra, FSEK Md. 52’ye (“Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.”) uygun bir sözleşme ile sanatçı tarafından bir başkasına devredilebileceğini, talepte bulunan tarafın FSEK Md. 52’ye uygun olarak düzenlenmiş, sanatçılar tarafından yazılı bir sözleşme ile kullanım hakkı verilmiş veya devredilmiş “Dijital Hak Devir Sözleşmeleri”ni sunması gerektiğini, -Talepte bulunan tarafın sahip olduğu hakların, sadece plak, kaset ve kompakt disk gibi fiziki ses taşıyıcılar ile sınırlı olduğunu, davalının sahip olduğu eser işletme belgelerinin delil niteliğinde olmayıp, asıl olması gerekenin sanatçı ile yapımcı arasındaki sözleşmeler olduğunu, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 52. Maddesi uyarınca; “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” hükmünün bulunduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/30666 Soruşturma Numaralı ve 2018/59386 Karar Numaralı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında da; “Şikayetçenin dilekçesi ekinde bulunan 12/11/1993 ve 05/04/1995 tarihli müzik eseri işletme belgelerinin 5846 Sayılı Kanunun 75/1 maddesinde öngörülen Mali hakların mevcudiyetini kanıtlayan bir belge veya sair delil mahiyetinde olmadığı” açıkça belirtildiğini, MÜYORBİR meslek birliğinin, ilgili eserlerin dijital mecralarda pazarlama ve bundan telif toplama hak ve yetkisi bulunmadığını, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 25 ve 52. Maddeleri ve Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmeliğin 5/1 maddesine göre; “Hak sahipleri, meslek birliğine üye olabilmek için bu Yönetmelik esaslarına ve meslek birliklerince belirlenen koşullara uygun olarak bir yetki belgesi vermek mecburiyetindedirler. Yetki belgesi verilmesiyle birlikte, yetki belgesine konu hakları tam ruhsat şeklinde kullanma yetkisine sahip olan meslek birlikleri, bu hakların idaresi ve takibi, telif ücretlerinin tahsili ve dağıtımı konularında münhasıran yetkilidir.” hükümlerinin bulunduğunu, ilgili eserlerin dijital hakların kanunumuza girmesinden ve eser sahiplerinin benliğinde doğmasından önce, yani 2001 yılından önce vücuda getirilmiş eserler olduğunu, bu eserlerin üzerindeki dijital hakların eser sahiplerinin benliğinde doğduğunu, bu hakların meslek birliklerine devredilmediğini, bu nedenle “yetki belgesine konu haklar”ın içerisinde dijital hakların yer almadığını, müvekkiline devredilen hakkın yorumcu hakkı olmadığını, talepte bulunanların, sanatçıların eserler üzerindeki dijital haklarını meslek birliklerine devrettiğini gösterir bir belge de sunamadığını, Dava konusu eserlerin, 2001 yılında FSEK’e eklenen “Dijital İletim Hakkı” ve “Eser Sahibinin Haklarına Bağlantılı Haklar”dan önce icra edildiklerini, Talepte bulunan şirketin, haklarının sadece kaset ve CD ile sınırlı olduğunu, Talepte bulunanın sunduğu eser işletme belgelerinin hak doğuran bir belge olmadığı, esas olanın FSEK md 52 kapsamında yapılmış sözleşmeler olduğu ve talepte bulunanın hak sahibi olduğunu kanıtlayan sözleşmeleri dosya kapsamına sunmadığını, İcracı Sanatçı, bir meslek birliği üyesi olsa dahi, dava konusu haklar ile meslek birliği tarafından yönetilen hakların birbirinden farklı olduğu, meslek birliğinin ancak kendisine devredilen haklar kapsamında telif toplama yetkisi olduğu, dava konusu eserlerin dijital haklarının meslek birliği tarafından kontrol edilmediği ve mevcut durumda edilemeyeceğini, Dava konusu eserleri vücuda getiren sanatçıların (veya varislerinin) FSEK Md. 52 kapsamında, şekil şartlarına uygun bir devir sözleşmesi ile benliklerinde doğmuş dijital iletim haklarını müvekkile devrettikleri ve müvekkilin dava konusu eserler üzerindeki tek dijital hak sahibi olduğu ilgili kanun maddeleri, yargı kararları, doktrin görüşleri, benzer dosyalarda alınmış bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, talepte bulunan tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karşı taraf vekilince tedbire konu eserlerin dijital haklarının …’ndan devralındığına ilişkin sözleşmenin bulunduğu anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir talep eden vekili; mali hak sahipliği iddiasına dayalı olarak karşı yanın digital hak sahibi olmadığını, bu hakkın kendisinde bulunduğunu ve kendisine karşı bu hakların ileri sürülmesinin yönelik ihtiyati tedbir ve tespit talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin öncelikle kabulüne itiraz neticesinde kaldırılarak reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Somut uyuşmazlıkta, davacı mali hak sahipliği iddiasına dayanmış ise de; FSEK’te eser sahibine, mali hakkını veya mali haklarının kullanma yetkisini devir hakkı tanınmıştır. Mali hak devrinde hak devreden kişinin malvarlığından çıkarak devralana geçtiği halde, mali hakların kullanma yetkisinin devri (ruhsat) halinde, hak sahibinde kalmakta, devralana sadece kullanma yetkisi geçmektedir. (FSEK 48/2.maddesi) FSEK m. 80/I/B’de “bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra (…) haklara sahip olacağı belirtilmiş olup, takiben (1) numaralı bendinde “eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitten söz ettiğinden, Türk Hukuku’nda ilk tespitten doğan hakların kullanılabilmesi için; hem eser sahibinden hem de icracı sanatçıdan “mali hakları kullanma yetkisinin” devralınmış olması gerekir. Maddede mali hakları kullanma yetkisi ruhsat, lisans anlamında kullanılmıştır. Tedbir talep eden taraf, devrin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 8. maddesinin uygulanması gerektiğini, 8. maddede ise eserlerin çoğaltma, yayma, ve gösterim hakkının eserin işletme belgesi sahibine ait olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bu hakkı, hukuka uygun ve zincirleme olarak hak sahiplerinden devraldığı savunmasında bulunmuş ise de; 3257 sayılı Yasanın bu hükmünün, FSEK hükümleri doğrultusunda yorumlanması gerekir. Bu hüküm, eserlerin (sinema ve musiki eserlerin) çoğaltma yayma ve gösterim hakkına kimlerin sahip olabileceğini düzenleyen bir hüküm olup, eser işletme belgesine sahip diye bir işletmenin eserin çoğaltma ya da yayma hakkına gerçekten sahip olduğu gibi mutlak bir sonucuna varılamaz. İşletme belgesi, hak sahipliği konusunda bir karine ihdas etmiş olup, bu karinenin çürütülmesi, aksinin ispatı her zaman için mümkündür. Ayrıca dava konusu olayda, digital hak devrinin ayrı bir hak devri gerektirip gerektirmediğinin, daha önce verilen devrin digital hakları da kapsayıp kapsamadığının yargılama gerektirdiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere talep edenin mali hak sahipliği iddiasının esas yargılamada incelenerek değerlendirilmesi gerekli olmakla bu aşamada talep yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenle talep eden vekilinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih ve 2022/77 D.İş., 2022/78 K. sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın talep edenden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023