Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1358 E. 2023/1197 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1358
KARAR NO: 2023/1197
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30.05.2023
NUMARASI: 2022/192 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ Tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ”…” ibareli markanın müvekkili adına TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davalıya ait “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü talepli İstanbul 2.FSHHM nezdinde dava açıldığını, yargılama sonucunda markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, daha sonra davalı tarafın “…” ibaresi için marka başvurusu yaptığını, hükümsüzlük kararı ve bekletici mesele yapılması taleplerine rağmen markanın … sayı ile tescil edildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, … markasının gerçek ve öncelikli hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, markanın tanınmış marka olduğunu, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek delil tespiti yapılmasını ve tedbir kararı verilmesini, dava sonucunda … sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Tedbir Talebine İlişkin Verilen Karar Mahkemece 17.03.2023 tarihli ara karar ile; bilirkişi raporuna itibar edilerek, yaklaşık ispat şartı kapsamında talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle, tedbir talebinin kabulüne, takdiren 200.000,00 TL (ikiyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla kabulü ile, davalı adına kayıtlı … “…” ibareli markanın dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devir ve temlikinin ihtiyati tedbiren önlenmesine, (bu hususta TPMK’ya müzekkere yazılmasına, ), davalı tarafın davaya konu … tescil numaralı “…” markasından kaynaklanan marka haklarının işbu dava kesinleşene kadar herhangi bir kurum nezdinde ve piyasada davacı ya da Türkiye’deki distribütörlerine karşı ileri sürülmesinin önlenmesine karar verilmiştir.
TEDBİR KARARINA İTİRAZ Karşı taraf vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Tedbir kararının hukuk kurallarına aykırı olduğunu, davacının iddialarının tümüyle gerçek dışı olduğunu belirterek, tedbirin kaldırılmasına kara verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince Tedbire İtiraz Üzerine Verilen Karar İlk Derece Mahkemesince 30.05.2023 tarihli ara karar ile; ” talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle,1-Tedbire ilişkin itirazların kısmen kabulü ile teminata ilişkin itiraz bakımından 200.000,00 TL teminat miktarının 750.000,00 TL’ye çıkartılmasına, 750.000,00 TL nakdi teminat veya aynı miktardan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun bir haftalık kesin süre içinde ibraz edilmemesi halinde tedbirin kaldırılacağının ihtarına, 2-17 Mart 2023 tarihli tedbir kararında yer alan “herhangi bir kurum nezdinde” ibaresinin çıkarılarak diğer tedbir talepleri yönünden tedbir kararının aynen devamına,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İki adet bilirkişi heyeti raporu ve bir Mahkeme kararı kapsamında müvekkilinin ”…” markasının gerçek hak sahibi olduğu, söz konusu markanın otomotiv ve bağlı sektörler bakımından tanınmış marka statüsünü haiz olduğu ve davalının kötü niyetli olarak hareket ettiğinin sübuta erdiğini,Bu kapsamda müvekkilinin ticari faaliyetlerine devam edebilmek, yeni marka başvurularıyla karşılaşmamak ve davasını bir sonuca ulaştırmak amacıyla talep ettiği ihtiyati tedbir kararına karşı teminatın 200.000 TL’den 750.000 TL’ye çıkarılmasının hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiğini,Müvekkilinin, ihtiyati tedbir talebinde bulunurken gerçek hak sahibi olduğunun defalarca kanıtlandığını, ”…” markasının davalı tarafça kullanımının kötü niyetli olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından davalının itirazlarının kısmen kabulü ile teminat bedelinin neredeyse 3 katına çıkarılmasının objektif ölçütlerden uzak bir yaklaşım olduğunu,Ortada zaten davalının aleyhine oluşan bir durum da mevcut olmayıp müvekkilinin sadece kendi haklarını korumak ve ticari hayatına devam edebilmek amacıyla işbu davayı açtığını,Davalının, müvekkili şirketle yaptığı görüşmelerin ardından bir anda … markası için marka ailesi oluşturmaya karar verdiğini, üstelik bunu yaparken markaları tamamen müvekkilinin aktif kullanımlarına yaklaştırma çabası içerisine girdiğini, Davalıya ait 12. Sınıftaki marka tescillerinin de benzer bir yaklaşımla devam etmekte ve resmen gün geçtikçe davalı marka başvurularını müvekkilinin kullanımlarına yaklaştırıldığını,İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 202/314 E. sayılı dava kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının da bir etkinliği kalmadığını, davalının üçüncü defa yeni bir marka başvurusu yaparak, müvekkilini zarara uğratmaya devam ettiğini, Davalının kötü niyetli eylemleri sonucunda, müvekkili şirketin haklarını korumak ve ticari faaliyetlerine devam edebilmek için büyük bir zarara uğradığını,Davalının yaptığı itiraz dilekçesinde “herhangi bir kurum nezdinde” ibaresinin manidar olduğunu bu ibarenin TÜRKPATENT gibi idareleri de kapsayıp kapsamayacağını sorduğunu ve bu şekilde örtülü bir biçimde ileride de … ibaresine dair marka başvurularında bulunacağına dair iradesini ortaya koyduğunu,Ayrıntılı olarak açıklandığı üzere “herhangi bir kurum nezdinde” ibaresinin, TÜRKPATENT’i de kapsaması ve yeniden tedbir kararına eklenmesi gerektiğini,Yine önceki emsal nitelikli ihtiyati tedbir kararı ve mahkeme kararı son derece açıkken, davalının ticari faaliyetlerini durduran bir ihtiyati tedbir kararından bahsedilmezken, yalnızca müvekkilinin ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ve … markasına ilişkin gerçek hak sahipliği karşısında kendisini koruması ve yargı süreçlerinin etkin bir şekilde devam etmesi amacıyla verilen ihtiyati tedbir kararının teminatsız dahi verilmesi hukuk uygun düşecekken teminat bedelinin 200.000 TL’den 750.000 TL gibi neredeyse üç katı bir bedele yükseltilmesinin hakkaniyet ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu, Menfaatler dengesi bakımından söz konusu teminat bedelinin yükseltilmesine dair kararın resmen salt davalı tarafı gözetilerek ve davacının tüm hakları yok sayılarak verildiğini,Yine önceki emsal nitelikli ihtiyati tedbir kararı ve mahkeme kararı son derece açıkken, davalının ticari faaliyetlerini durduran bir ihtiyati tedbir kararından bahsedilmezken, yalnızca müvekkilinin ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ve … markasına ilişkin gerçek hak sahipliği karşısında kendisini koruması ve yargı süreçlerinin etkin bir şekilde devam etmesi amacıyla verilen ihtiyati tedbir kararının teminatsız dahi verilmesi hukuk uygun düşecekken teminat bedelinin 200.000 TL’den 750.000 TL gibi neredeyse üç katı bir bedele yükseltilmesinin hakkaniyet ve ölçülülük ilkesine aykırı düştüğünü,Menfaatler dengesi bakımından söz konusu teminat bedelinin yükseltilmesine dair kararın resmen salt davalı tarafı gözetilerek ve davacının tüm hakları yok sayılarak verildiğini, Diğer yandan davalı tarafın davaya konu … tescil numaralı “…” markasından kaynaklanan marka haklarını işbu dava kesinleşene kadar herhangi bir kurum nezdinde ve piyasada davacı ya da Türkiye’deki distribütörlerine karşı ileri sürülmesinin önlenmesine dair verilen ihtiyati tedbir kararının kapsamından “herhangi bir kurum nezdinde” ibaresinin çıkarılması resmen davalının … ibaresini içerir TÜRKPATENT nezdinde marka başvurularına devam etme yolunu açtığını beyan ederek, önceki tedbir kararının aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının açtığı davanın müvekkili şirket adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğü ile müvekkilinin Facebook sosyal medya hesabındaki kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve önlenmesine ilişkin olduğunu,Şu halde mahkeme usul ve maddi hukuk hükümleri gereği olarak, yargılama sonunda sadece hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüz istemleriyle ilgili olarak bir karar tesis edebilecek olmasına rağmen, Mahkemece verilen, “Davalı tarafın davaya konu … tescil numaralı “… markasından kaynaklanan marka haklarını işbu dava kesinleşene kadar … piyasada davacı ya da Türkiye’deki distribütörlerine karşı ileri sürülmesinin önlenmesine” yönelik tedbir kararının, yargılama sonunda asıl hükümle verilecek kararda bir karşılığı olmayacağını, açılan davadaki talepler çerçevesinde, taleple bağlı olan mahkemenin işin esası hakkında verilebilecek hükümde karşılığı olmayan bir karar vermesi hukuka aykırı olup tedbirin kaldırılması gerektiğini, nitekim, esasa ilişkin açılan bir davada tesis edilecek ihtiyati tedbir kararının HMK md. 391 ve SMK md. 159. düzenlemelerine uygun ve yargılama konusu uyuşmazlık hakkında verilecek hükmün kapsamında olması, yani talep sonucu ile örtüşür nitelikte bulunması gerektiğini, oysa somut uyuşmazlıkta verilen ihtiyati tedbir kararının, dava konusuyla örtüşmediği, yani talep edilen esasa ilişkin verilecek hükmün kapsamında olmadığı gibi, anılan yasa düzenlemelerinde ortaya konulan ilke ve kurallara da aykırı bulunduğunu, bu sebeple, ihtiyati tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu,Diğer yandan teminat miktarının 750.000,00 TL’ye çıkartılmasına karar verilmişse de, yukarıda açıklanan sebeplerle teminat miktarının artırılmış olması verilen ihtiyati tedbirin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmadığını, Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete dayalı davanın haksız olduğunu, usul ve maddi hukuk kurallarına aykırı olup somut uyuşmazlıkta davacı yanın, davanın esası hakkında haklılığını yaklaşık ispat kuralları kapsamında bile ispat edememiş olduğunu,Davacının yargılamada istinat ettiği …, …, … ve … sayılı markaların hiçbirinin 12.sınıf ürünleri içermediğini, buna karşın müvekkilinin 12.sınıf ürünleri kapsayan ve iddia konusu tanıtım işaretini de içeren ibareli 03.05.2016/40120 sayılı markası bulunduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GÖRÜŞ İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep, İlk Derece Mahkemesince 30.05.2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbire itirazın kısmen kabulüne” yönelik ara kararın, istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu bilinen bir gerçektir.Somut olaya gelince; marka hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunulduğunun tespiti, men ve ref’ine yönelik olarak açılan eldeki davada, davacı yanca; ”…” markasının gerçek hak sahibi oldukları ve davalı adına tescilli … numaralı ”…” markasının kendi markalarından doğan haklara tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğu iddia edilerek, davalı adına kayıtlı … “…” ibareli markanın dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devir ve temlikinin tedbiren önlenmesine, davalı tarafın davaya konu … tescil numaralı “…” markasından kaynaklanan marka haklarının işbu dava kesinleşene kadar herhangi bir kurum nezdinde ve piyasada davacı ya da Türkiye’deki distribütörlerine karşı ileri sürülmesinin önlenmesine karar verilmesi talep edilmiş, Mahkemece 17.03.2023 tarihli kararla talebin 200.000 TL teminat karşılığında kabulüne karar verilmiş, karara yapılan itiraz üzerine bu defa 30.05.2023 tarihli ara karar ile; teminat miktarının 750.000 TL olarak arttırılmasına, 17.03.2023 tarihli tedbir kararında yer alan “herhangi bir kurum nezdinde” ibaresinin çıkarılarak diğer tedbir talepleri yönünden tedbir kararının aynen devamına karar verilmiş bu karar, yukarıda belirtilen nedenlerle taraf vekillerince istinaf başvurusuna konu edilmiştir. “İsviçre-Türk markalar hukuku, marka üzerindeki hakkın iktisabı ve korunması ile ilgili olarak üç önemli ilkeye dayanır. Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna gerçek hak sahibi denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Buna mukabil bir markayı ihdas ve istimal etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Çünkü, hakiki, gerçek hak sahipliği ikinci bir bağımsız ve münferit mülkiyete hak vermez. Markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, sonradan tescil edilmiş markasının terkinini isteyebileceği kabul edilmektedir.Bilirkişi raporunda yapılan tespitlerde, davacı markasının aynı ibareli davalı markasından çok daha önce kullanıldığı, davacı markasının uluslararası alanda tescilli olduğu ve sektörel tanınmış bir marka olduğu, tarafların sektör faaliyet gösterdikleri alan itibariyle, davalı markasının haklı bir kullanıma dayanmadığının belirtilmiş olmasına, aynı hususların taraflar arasında görülmekte olan İstanbul 2. FSHHM’nin 2020/314 esas sayılı kararında da vurgulanmış olmasına göre, davacı iddiaları bakımından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbire itiraz neticesinde verilen 30.05.2023 tarihli ara kararda teminat miktarının arttırılarak taraflar arasında bir menfaat dengesinin kurulmaya çalışıldığı, verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu olan bir hususla ilgili tedbir kararı verildiğinden, ”tedbirin davayla örtüşmediği” yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle, taraflarca ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.05.2023 tarih ve 2022/192 E., sayılı ara kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023