Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1288 E. 2023/872 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1288
KARAR NO: 2023/872
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2023
NUMARASI: 2023/71 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin maddi ve manevi tazminat talepleri ve fazlaya ilişkin tüm talep haklar saklı kalmak kaydıyla; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nin 2022/85 D.İş sayılı dosyasında verilen 13.02.2023 tarihli tedbir kararının işbu davanın kesinleşmesine kadar devam ettirilmesine, müvekkillerin tescilli ve tanınmış “…'”, “…”, …, “…” markaları ile ile karıştırılacak derecede benzer olan ve işbu davaya konu edilen “…” ibareli ürünler ile yaratılan marka tecavüzünün TESPİTİNE, müvekkilin uzun yıllardır ürünlerinde kullanılan ve tanınmış hale gelen ambalaj kompozisyonları ve ticari sunumları ile karıştıralacak derecede benzer olan ve işbu davaya konu edilen “…” ibareli ürünler ile yaratılan haksız rekabetin TESPİTİNE, davalının tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız, rekabet fillerinin ÖNLENMESİNE ve SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA; bu cümleden olmak üzere, müvekkillerin “…”‘, “…”,…, “…” markaları ve ambalaj kompozisyonları ile karıştırılacak derecede benzer olan “…” ibareli ürünlere ilişkin olarak davalının tüm kullanımlarının engellenmesine, davaya konu “…” ibareli ürün ve ürün ambalajlarının üretiminin, her kanaldan satış ve dağıtımının, ithal ve ihracıın, yurt içinde ve yurtdışında satışa sunulmasının, internet üzerindeki kullanımlar da dahil olmak üzere her türlü kullanımının önlenmesine, satışa sunulmuş ve/ veya sunulmak üzere olan davaya konu “…” markalı ürünlerin bulundukları yerlerden toplanarak hüküm kesinleştiğinde imhasına, davaya konu “…” ibareli ürün ve ürün ambalajlarının internet üizerindeki tüim kullanımlarının ve satışlarının kaldırılmasına, bu ürünlerin ve/ veya bu ürünlere ait ambalajların görselini havi kompozisyonların gerek tek başına gerekse ayırt edicilik sağlamayan sair ibarelerle birlikte Türkiye’de ve yurt dışında tüm kullanımlarının önlenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 13/02/2023 tarihli ara karar ile; “Tüm dosya kapsamı sunulan her iki rapor içeriği yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirildiğinde; talebe konu tedbir yönünden yaklaşık ispat şartlarının oluştuğuna kanaat getirilmiş olmakla” Mahkememizce alınan 15/09/2022 tarihli ve 19/01/2023 tarihli bilirkişi raporu gözetilerek, yaklaşık ispat tespit talep eden lehine olmakla HMK 389 vd. maddeleri gereğince davacı yanca taktiren 500.000 TL nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğu takdirde; Tespit talep eden tarafın “…” ve “ …” ibareli tanınmış marka tescilleri ile aleyhine tespit istenilen tarafın “…” ibareli ürünlerin ve/ veya bu ürünlere ait ambalajların görselini havi kompozisyonların, gerek tek başına gerekse ayırt edicilik sağlamayan sair ibarelerle birlikte, her türlü ürünler, basılı yayınlar, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, video , internet ortamı dahil olmak üzere ve sair her türlü tanıtım malzemesi, kağıtlar, dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurtdışında kullanılmasının önlenmesine, bu ürünlerin ve/veya bu ürünlere ait ambalajların görselini havi kompozisyonları ihtiva ederi ürünlerinin, ambalajlarının, ilan, reklam, broşür, afiş, video ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, karşı taraf uhdesinde olmak kaydıyla masrafları talep edene ait olmak üzere toplatılarak yeddi emine tevdine, hükmün infazında bilirkişi raporunun dikkata alınmasına, 6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince iş bu kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı, teminat yatırılmış olsa bile 1 hafta içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmaması durumunda tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtarına, 6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince iş bu tedbirin İstanbul Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığıyla infazına, infazda terettüde mahal vermemek için dosyaya sunulan bilirkişi raporunun dikkate alınması için bilirkişi raporununda karara eklenmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 16/05/2023 tarihli ara karar ile; “Tüm dosya kapsamı, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinden alınan bilirkişi raporu, tarafların beyanları ve itirazları doğrultusunda Mahkememizce verilen tedbir kararının yerinde olduğu anlaşılmakla,” İtirazların reddi ile İstanbul 1. FSHHM’nin 2022/85 D. İş sayılı dosyasından verilen 13/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının bu aşamada aynen devamına, 19/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 1. FSHHM’nin 2022/85 D.İş sayılı dosyası ile verilmiş olan 13.02.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararı çerçevesinde 500.000 TL nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğu takdirde müvekkil şirkete ait “…” ibareli ürünlerin ve/veya bu ürünlere ait ambalajların görselini havi kompozisyonların gerek tek başına gerekse ayırt edicilik sağlamayan sair ibarelerle birlikte her türlü ürünler, basılı yayınlar ve sair her türlü tanıtım malzemeli olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kullanılmasının ve masrafları talep edene ait olmak üzere yeddi emine tevdine hükmolunduğunu, ihtiyati tedbir talebinde bulunan talebin isteğinde haklı olmadığını, müvekkil markası ile davacı yan markasının farklı kelime unsurlarını ihtiva etmesi yönüyle ayırt ediciliğin sağlandığını, dava konusu ürünlerde kullanılan “…” ve “…” ibarelerine ilişkin hem bu ibarelerin markların asli unsuru olmaması hem de “…” ifadesinin ayırt edicilik vasfının bulunmaması nedeniyle markaların iltibasına sebebiyet vermeyeceğini, doğada var olan, ayırt ediciliği bulunmayan bir şekil ile ilgili olarak davacılar tekeline bir kullanım hakkı tesis edilemeyeceğini, ihtiyati tedbir talebine konu üründe yer alan “…” markasının TPK nezdinde … başvuru numarası ile müvekkil şirket adına tescilli bulunduğunu, yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, karara dayanak bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, 13.02.2023 tarihli ara kararının hüküm bölümünün 4. maddesinde “infazda tereddüde mahal vermemek için dosyaya sunulan bilirkişi raporunun dikkate alınması için bilirkişi raporunun da karara eklenmesine” şeklinde hüküm kurulduğunu, ancak karara hangi bilirkişi raporunun ekleneceği hususunun belirtilmediğini, bu durumun usuli bir eksiklik olduğunu, bu nedenle de kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf dilekçelerinin haksız olduğunu, yasa gereği istinaf başvurusu ile tedbirin icrasının durdurulamayacağını, davalının işbu davaya konu eden kullanımlarının dilekçesinde işaret ettiği … sayılı … ibareli marka tescili ile ilgisiz olduğunu, dava konusu kullanımlarda “…” ibaresi yer almakta olduğunu, müvekkilinin “…,” …,” “…”, “…” markalarını ve bu markaları taşıyan ürünlerin ambalaj kompozisyonları ile iltibas yaratır nitelikte kullanımlar olduğunu, aksi bir senaryonun dahi SMK 155.maddeye aykırılık teşkil ettiğini, davalı yayın ibarelerinin itibar edilebilir olmadığını, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 15.09.2022 tarihli marka vekili, gıda mühendisi ve endüstri ürünleri tasarımcısı tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, tespit isteyene ait “…” markasında yer alan “…” yazısının incelenen ürünlere ait tasarımın alt kısmındaki “…” texti ile benzer biçimde yazıldığı ve ambalajlarda yer alan “…”-“…” ibarelerinin her harfinin farklı renk ile yazılmış olmasının da benzerliği artırdığı, tespit isteyene ait markalar ile aleyhinde tespit istenene ait tasarımların bütünsel olarak değerlendirildiğinde ortalama tüketici üzerinde iltibas tehlikesi yaratabileceği belirtilmiştir. 19.01.2023 tarihli endüstriyel tasarımcı, marka vekili ve gıda sektör temsilcisi tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, tespiti istenilen tarafın ürünlerini 29. ve 30. mal ve hizmet sınıfları ile bağlantılı olan sürpriz yumurta emtiasına ilişkin olduğu, tespiti istenilen tarafın ambalaj biçimlerinin bütünsel olarak renk, biçim ve desen yönünden değerlendirildiğinde benzerlik içermediği, tespit talep edenin marka adının “…” olduğu, aleyhine tespit istenilen tarafın kullanımının ise “…” olduğu, bu doğrultuda marka adları yönünden herhangi bir benzerlik bulunmadığı, ambalaj kullanımları bütünsel olarak değerlendirildiğinde marka adı ve ambalaj biçimlerindeki desen ve renklerin karıştırma ihtimali oluşturmadığı, bu doğrultuda marka hakkına tecavüzün bulunmadığı, ortalama tüketici kitlesinin çocuklar olarak değerlendirilmesi halinde dahi ambalaj biçimlerinin genel tasarımın ve marka adları yönünden herhangi bir karıştırılma ihtimalinin bulunmayacağı tespit talep eden tarafın “…” ve ” …” ibareli tanınmış marka tescilleri ile aleyhine tespit istenilen tarafın “…” ibareli kullanımlarının karıştırılma ihtimali yoluyla marka hakkına tecavüz oluşturabileceği, görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Dusseldorf Asliye Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir davasında, 16.05.2022 tarihinde verilen tedbir kararında davacıların …, … olduğu, davalının … Ltd Şti olduğu, ilgili genel müdürün Almanya Federal Cumhuriyeti’nde ticari faaliyetlerini şekerleme, ithal etmek, sunmak, reklamını yapmak, satmak ve/veya pazarlamak gibi aşağıda gösterildiği gibi (yumurta şeklinin üzerinde …) yürütülmesinin yasaklandığı belirtilmiştir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olmaktadır. 6100 sayılı HMK 266. maddeye göre, mahkeme çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi hukuki bir kavram olup, şu şeklide tanımlanabilir: İki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin ayrı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 5. Bası, İstanbul 2012, s. 436, N. 18). Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir (Savaş Bozbel, s. 411). Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, taraf markalarının tescil kayıtları ile dosya kapsamında alınan her iki rapor içeriği itibariyle yaklaşık ispat şartı gerçekleştiğinden ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.05.2023 tarih ve 2023/71 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023