Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1267 Esas
KARAR NO: 2023/881
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2014/272 E. – 2017/659 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine konu senetlerde alacaklının kardeşi olduğunu, taraflar arasında alacak borç ilişkisinin olmadığını, borcun varlığını kabul etmediklerini, takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde;HMK’ya göre, bu yazılı belgeye karşı davacının böyle bir borcu bulunmadığını yazılı delille ispatlaması gerektiğinden bahisle davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2017 tarihli 2014/272 Esas-2017/659 Karar sayılı kararıyla; dava ve takip dayanağı senetlerin 30.11.2008 düzenleme tarihli 225.000 TL bedelli keşidecisi …, lehtarının … olan 05.06.2011 ve 05.06.2012 ödeme tarihli iki senet olduğu, senetlerin 12.04.2013 tarihinde takibe konu edildiği, davanın 24.04.2014 tarihinde açıldığı, davacının dava konusu senetlerin davalının psikolojik baskısı ile imzalayip verildiğini iddia ettiği, davacının dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde ileri sürdüğü vakalarla bağlı olduğu, B.K.’nun 39. Maddesi gereğine hata, hile veya ikrah sonucunda sözleşme yapan tarafın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde sözleşme ile bağlı olmadığını, davalı yana usulüne uygun olarak bildirilmediği ve bu süre de iş bu davanın açılmadığı ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı 2012/9680 Eas- 2012/1486 Karar ve 2014/19042 Esas – 2015/8993 Karar ) gerekçesiyle; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın TBK’nun 39.maddesine göre açılmadığını, ortada sözleşme değil, senet ve senede bağlı icra takibi söz konusu olduğunu, cevaba cevap dilekçelerinde temel ilişkiyi ispat yükünün davalıda olduğunu yinelediklerini, senette sebep kısmının boş olduğunu, senedin düzenlenme sebebinin açıklanmasında tarafların mali durumlarının göz önüne alınması gerektiğini, senetlerin verilme zamanında davacının davalı abisine duyduğu güven neticesinde, davacı aleyhine yapılan takipler neticesinde zarara uğrayacaklarını, babalarından kalan hisselere haciz konulabileceğini, gayrımenkullerini kaybetme tehlikesi bulunduğunu söyleyerek senet verilmesini istediğini, babadan kalan taşınmaz normal yolla satıldığı için senetlerin boşa çıktığını, mahkemenin davanın sırf manevi baskıya dayandırıldığı sonucuna vararak karar oluşturduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere tanık beyanlarının ikrahın oluşmadığını, olsa olsa hile ile alınmış olduğunu gösterdiğini, dava dilekçesinde de; davanın borçlu olmadıkları ve senedin borçlanma iradesi ile verilmediği sebebine dayandırıldığını, taşınmaz satışından sonra senetleri istediğinde davalının müvekkilini oyaladığını, davanın süresinde açıldığını, senetlerin icra takibine konulduğunu, müvekkiline ödeme emri tebliği ile öğrendiklerini, bir yıllık sürede dava açıldığını, dosyaya gelen mali ve ekonomik durum araştırmasından, davalının 450.000 TL borç vermesi durumunun söz konusu olmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin borçlanma iradesi bulunmadığının beyan edilmesi karşısında ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, davalının taşınmaz hissesinden müvekkiline düşen kısma da el koyduğunu, dava açmak zorunda kaldıklarını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dairemizin 08/04/2021 tarihli 2020/367 Esas-2021/414 Karar sayılı kararıyla: Davacının gerek dava dilekçesinde, gerek cevaba cevap dilekçesinde ve gerekse istinaf dilekçesindeki iddiaları gözetildiğinde, somut olayda yasanın aradığı anlamda bir ikrahtan söz edilemeyeceği sonucuna ulaşıldığı, manevi ikrahın, kanunun aradığı yönde bir ikrah olmadığı, ikrah söz konusu olmadığına göre davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, diğer yandan senetlerin, davacının dava dışı kişilere olan borcu sebebiyle miras hissesine alacaklıları tarafından haciz konulacağı düşüncesi üzerine düzenlendiği şeklindeki iddia muvazaa kapsamında değerlendirildiğinde; yerleşik Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu üzere, kişinin kendi muvazaasından yararlanamayacağı da hukuki bir gerçek olup davanın esastan reddi gerektiği, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın esastan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/02/2023 tarihli 2021/5210 Esas-2023/842 Karar sayılı ilamıyla; Dava dilekçesi ekindeki vekaletnameden, davacı asilin Bölge Adliye Mahkemesi daire başkanını vekil olarak tayin ettiğinin anlaşıldığı, 6100 Sayılı HMK 34/f bendi uyarınca, heyet başkanının iki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada davaya bakamayacağı, talep olmasa bile çekinmek zorunda olduğu kuralına aykırı hareket ettiği, bu durumun re’sen bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz sebepleri incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı duruşma günü ile birlikte davacı vekili ve davalı vekiline tebliğ edildiği, katıldıkları duruşmada davacı vekilinin usuli bozma konusunda taktiri Dairemize bıraktığını, davalı vekilinin bozma ilamına uyulmasını talep ettiği anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun görülmekle Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yeni heyet oluşumu ile yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Menfi tespit davasında ilk derece mahkemesince, davacının dava konusu senetlerin davalının baskısı ile imzalanıp verildiğini ileri sürdüğü, BK 39. Madde gereğince davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Dairemizin 08/04/2021 tarihli 2020/367 Esas-2021/414 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine, çekilme sebebi bulunan mahkeme başkanının heyete katılmış olması nedeniyle Dairemizin kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki dilekçelerin incelenmesinde, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ve istinaf dilekçesinde; davaya konu senetlerin, davacının dava dışı kişilere olan borcu sebebiyle miras hissesine alacaklıları tarafından haciz konulacağı korkusu üzerine düzenlendiğini, senetlerin davacının abisi olan davalı tarafından ısrarla istenildiğini, diğer kardeşlerin de miras paylarına zarar gelmemesi amacıyla manevi baskıyla, ısrarla ve ilerde iade edileceği inancıyla senetleri davalıya verdiğini beyan ettiği dikkate alındığında somut olayda yasanın aradığı anlamda bir ikrahtan söz edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Manevi ikrah, kanunun aradığı yönde bir ikrah olmadığından mahkemece davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmesi hatalıdır. Davaya konu keşidecisi …, lehtarı … olan, 30/11/2008 tanzim tarihli, 05/06/2011 ödeme tarihli 225.000 TL bedelli ve 05/06/2012 ödeme tarihli 225.000 TL bedelli iki adet senedin unsurları tam, kambiyo vasfında olduğu ve davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça; tarafların kardeş olduğu, davalının davacıya bu miktarda borç verecek maddi gücünün bulunmadığı, taraflar arasında borç doğurucu herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı, senetlerin davacının dava dışı kişilere olan borcu sebebiyle miras hissesine alacaklıları tarafından haciz konulacağı korkusu üzerine düzenlendiğinin ve senedin düzenlenme nedenini ispat yükünün davalıda olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Davacının senetteki imzasını inkar etmediği, taraflar arasında muvazaanın bir türü olan inançlı işlem iddiasına dayandığı, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının senede karşı inançlı işleme dayalı iddiasını HMK 200-201. Maddeler gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacı tarafça bu yönde delil sunulmadığı, mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, 2- Duruşmalı inceleme yapılmakla, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/06/2017 tarihli 2014/272 Esas 2017/659 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK 353/1-b-2-3. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, düzeltilmiş gerekçe ile; 3-Davanın REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu harcın peşin alınan 7.684,90 TL’den mahsubuyla fazla yatırılan 7.415,05 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından yapılan 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 66.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Temyiz yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5/d-İstinaf aşamasında bir yapıldığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023