Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1237
KARAR NO: 2023/932
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/05/2023
NUMARASI: 2023/100 E.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı …’in 2018 yılında … & … markasını kurmuş ve 23.05.2019 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na 25. sınıf nezdinde tescil yaptırmış olduğunu, markaya ait kıyafetlerin tamamının davacının tasarımlarına dayanmakta olduğunu, bu tasarımlarının çoğunun da … gibi piyasaya hakim olan alışveriş sitelerinde çok satanlar listelerine girmiş olduğunu, davacının 2021 yılında tasarımını yaptığı ve satışa sunduğu “…” … en çok satan abiye elbise listesine girdiğini ve üst sıralarda yer almış olduğunu(https://www…..com/… ) Zira söz konusu elbisenin 2022 yılında söz, nişan gibi organizasyonlarda en çok tercih edilen elbise olduğunu, davacının pek çok tasarıma sahip olmasına rağmen markasının bu elbise ile özdeşleştiğini, müvekkilinin … & … markasının bilinirliğinin bu model ile olduğunu ve gelirinin büyük bir çoğunluğunu da bu modelden sağlanmış olduğunu, davacının kendi markasına ait olan ve tasarımı kendine ait olan bu 2 tasarımının birebir aynısının davalı firma tarafından izinsiz bir şekilde kopyalandığını, (https://www…..com/…)-(https://www…..com/…), Her iki ürünün de boy, ebat ve biçim olarak neredeyse hiçbir fark olmadığını, davacının söz konusu tasarımlara ilişkin 13 farklı renkte ürünü bulunduğunu, davalı firmanın da aynı renklerde ürünleri piyasaya sürmüş olduğunu, müşterilerin bu iki tasarımın farklı firmalara ait olduğunu ayırt etmesinin mümkün olmadığını, Buna ek olarak davalı firmanın tasarımı ve tasarımda kullanılan tekniklerini de kopyalamış olduğunu, her iki ürün üzerinde yapılacak incelemede ürünün kemerinde kullanılan toka, kemer genişliği, etek kesiminin verev şeklinde olması, etek kesimi ve etek ucu genişliği, elbisenin arka kısmının bağlama kalınlığına kadar orijinal tasarım ile birebir aynı olduğunun görüleceğini, Davacı tarafından nişan elbisesi olarak piyasaya sürülen bu tasarımları, davalı firmanın da nişan elbisesi açıklaması ile satışa sunmuş olduğunu, “…” adı ilk etapta “…” açıklaması ile piyasaya sürülmüş olduğunu, davalı halihazırda söz konusu ürün için aynı adı kullandığından davacının, özel tasarım ürününün adını değiştirmek zorunda kaldığını, tasarımı birebir kopyalayan davalı, ürünün adını dahi değiştirmeye gerek görmediğini, Davalı … online alışveriş sitesi dışında https://….com adlı sitede de satışa sunmakta olduğunu, (https://….com/…) …. alışveriş sitesinde uzun nişan elbisesi diye arama yapıldığında davacıya ait tasarımlar ile davalı firmanın tasarımları yan yana sıralanmakta olduğunu, bu açıdan davalı firma davacının tasarım haklarına tecavüz ettiği gibi haksız rekabete de sebebiyet vermekte olduğunu, Davalı taraf, davacının tasarım haklarına yalnızca ürünleri kopyalayarak müdahale etmemekte aynı zamanda kalitesi düşük ürünleri satışa sunarak davacının itibarını da zedelemekte olduğunu, zira davalının satışa sunduğu kopya ürüne … alışveriş sitesinden yapılan yorumlarda ürünün oldukça kalitesiz olduğunu dile getirmiş olduğunu, Davacı söz konusu tasarımları Mayıs 2021 tarihinden itibaren piyasaya sürmüş olup için 30.12.2022 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na tasarım başvurusu yapmış olup başvuru henüz sonuçlanmamış olduğunu, halihazırda söz konusu tasarımlar tescilsiz olarak kabul edilse dahi SMK m. 56/4-b ve 56/5-b’de tescilsiz tasarımın korunma şartları belirtilmiş olduğunu, Buna ek olarak, davalı firma resmi internet sayfası https://….com adresinde ürünlerinin tanıtımını ve satışını yapmakta olduğunu, bu durum davacının tasarım hakkına tecavüz ettiği gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) md.55/4’e göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” Haksız Rekabet teşkil etmekte olduğunu, tüm bu sebeplerle davanın etkinliğini temin etmek üzere, davalının davacıya ait tasarımına tecavüz teşkil eden ve haksız rekabete sebebiyet veren üretim, satış, depolama gibi tüm eylemlerinin dava sonuna kadar önlenmesi ve durdurulmasını, yine devamla sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen tecavüze konu ürünlere ve ambalajilarına Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanmasına karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu, Davalının, davacıya ait tasarımın kullanımının dava sonuna kadar önlenmesi ve durdurulmasına, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen tecavüze konu ürünlere ve ambalajlarına Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanılmasına karar verilmesini, Davalının, davacıya ait tasarımlara ilişkin tasarım hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, Tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulmasına, Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasına, Tasarımdan doğan haklara tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirsiz alacak olarak şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tarafına ödenmesine, Masrafları dahil olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesine, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise, A bedindeki talepleri kabul edilmemesi halinde 6102 sayılı TTK m. 54 vd. Gereğince: “Davalını haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin dava sonuna kadar önlenmesi ve durdurulmasına, haksız rekabete konu ürünlere ve ambalajlarına Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanılmasına karar verilmesini, “Davalının, davacıya ait ürünlerinin birebir aynılarının üretip satışa sunması nedeniyle haksız rekabete sebebiyet verdiğinin tespitine, Haksız rekabet oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, Haksız rekabetin devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar haksız rekabet edene ait olmak üzere (d) bendine göre el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerilerindeki markaların silinmesi veya haksız rekabetin önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasını, Davalı tarafın bu eylemleri nedeniyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere belirsiz alacak olarak şimdilik 10.000,00 TL yoksun kalınan kazancın ve 80.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine, Masrafları dahil olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini beyan ve talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 25/05/2023 tarihli ara karar ile; “Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde talebin; ihtiyati tedbire ilişkin olduğu ve davacı tarafın bahse konu tasarımlarını Mayıs 2021 tarihinden itibaren piyasaya sürmüş olduğu,bu tasarımlara ilişkin 30.12.2022 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na tasarım müracaatı yapmış olduğu ve bu müracaatının halihazırda henüz neticelenmediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamı, ilgili kanun hükümleri , mevcut delil durumu, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler , müzekkere cevapları, yukarıda belirttiğimiz benzer nitelikteki örnek Bölge Adliye Mahkemesi kararları , diğer içtihatlar ve dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu dikkate alındığında talep tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156. maddesi uyarınca bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkemenin, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi olduğu, aynı Kanunun 55. vd. maddelerinde ise tasarımın düzenlendiği, bu kapsamda belirli şartlar altında tescilsiz tasarımların da koruma altına alındığı, işbu hadise bakımından düşünüldüğünde tasarımlar için müracaatın yapıldığı ve tasarım tescil sürecinin ilgili kurum nezdinde devam ettiğinin anlaşıldığı , karşı tarafın bu elbiselerin bire bir aynısını taklit ederek kendi adına belirtilen yerlerde satışa sunduğu, bilirkişi raporunda benzer algılandıkları tespit edilmiştir. Her ne kadar ihtiyati tedbir isteyene ait tasarımlarla benzer algılandıkları bilirkişi raporunda ifade edilmiş ise de tedbir talep edene ait tasarımların henüz müracaat aşamasında olduğu , müracaatın henüz neticelenmediği , bu durumda ihtiyati tedbir isteyene ait tasarımın, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunup korunmayacağının değerlendirilmesinin gerektiği(ANKARA BAM 20.HD 2022/267 Esas- 2022/276 Karar), söz konusu tasarımın SMK kapsamında koruma şartlarını haiz olup olmadığının, tedbir konusunun yargılamaya tabi olduğu ve HMK’ye göre tedbir bakımından yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı(İSTANBUL BAM 16.HD 2022/1041 Esas-2022/1506 Karar) kanaatine varıldığından” talep eden vekilinin şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilin 2021 yılında tasarımını yaptığı ve satışa sunduğu “…”nin … en çok satan elbise listesinde üst sıralarda yer aldığını, 2018 yılında … & … markasını kurduğunu ve 23.09.2019 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na 25. sınıf nezdinde tescil yaptırdığını, markaya ait kıyafetlerin tamamının müvekkilinin tasarımlarına dayandığını, söz konusu “…”nin …&… markasının satışlarının yaklaşık %80’ine tekabül ettiğini, müvekkilin kendi çabası ve kendi markasına ait tasarımının birebir aynısının davalı firma tarafınadn izinsiz bir şekilde kopyalandığını, toptan ve perakende satışa sunulduğunu, bilirkişi raporu incelemesinde davalı tarafın müvekkilin ürünlerinin neredeyse birebir aynısını hem www…com hem de www…com adlı internet sitesinde satışa koyduğunu, yerinde yapılan incelemelerde dava konusu tasarımlardan 33 adet tespit edildiğini, müvekkil tarafından nişan elbisesi olarak piyasaya sürülen bu tasarımları davalı firmanın da nişan elbisesi açıklaması ile satışa sunduğunu, ürünün adını dahi değiştirmeden kopyaladığını, dosyaya sunmuş olduğu bilgi ve belgelerin müşteri yorumları ile 04.05.2023 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin müvekkilin tasarım hakkına tecavüz ettiğinin ortaya çıktığını, buna rağmen ilk derece mahkemesinin tedbir taleplerini yaklaşık ispatın gerçekleşmediğinden bahisle reddettiğini, ilk derece mahkemesi müvekkilin tescil başvurusunun sonuçlanmamasını gerekçe göstermiş ise de dosyadaki mevcut belgeler ve bilirkişi raporu ile yaklaşık ispat sağlandığını, Kaldı ki müvekkilin tescil başvurusu sonuçlanmış olsaydı mevcut durumda tam ispatın gerçekleşmiş olacağının izahtan vareste olduğunu, davalının bu eylemlerinin haksız rekabete de sebebiyet verdiğini, söz konusu rapor da dikkate alınarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Tespit raporundan, davacı adına tasarım tescil başvurusunda bulunulduğu, TPMK’ya yazılan müzekkere cevabında, … no’lu tasarımın başvuru aşamasında bulunduğu ve henüz yayınlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Özel düzenleme niteliğindeki, 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, Davacı tarafın dayandığı delil tespit raporunda davacıya ait TPMK, EPATS sistemi üzerinden yapılan … no’lu başvuru aşamasında bulunan çoklu tasarım elbise ile … Sanayi ve Ticaret Ltd Şti ibareli iş yerinde tespiti yapılan elbise ile davalıya ait olduğu anlaşılan ve satışların yapıldığı internet web sitelerindeki elbiselerin benzerlik açısından karşılaştırmasının yapıldığı, taraflara ait elbiselerin genel görünümleri, kalıp özellikleri, dikim tekniği ve kumaş özelliği bakımından benzer olduğu, tasarımlar arasında farklılık yaratacak bir unsur bulunmadığı, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde benzer olarak algılandıkları bilgilenmiş kullanıcı nezdinde birebir aynı tasarım algısı (iltibas) oluşturacağı tespiti yapılmışsa da, davacı tasarımlarının 6769 Sayılı SMK hükümlerine göre koruma, ilandan sonra başlayacağından davacıya ait tescilsiz tasarımın henüz TPMK bülteninde yayınlanmadığı, tescilsiz tasarım olarak korunup korunamayacağının tespiti, taraf delillerinin toplanmasından sonra yargılamayı gerektirdiğinden, bu aşamada yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı, tedbir talebinin reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353-1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/05/2023 tarih ve 2023/100 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.