Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1232 E. 2023/827 K. 26.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1232 Esas
KARAR NO: 2023/827
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 0206/2023 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2023/359 Esas
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP: 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 72/3 md.gereğince İhtiyati Tedbir Kararı verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararına karşı davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil aleyhine davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü … E. Numaralı dosyası kapsamında 277.075,34 bedelli örnek 10 Kambiyo takibi başlatıldığını, müvekkil şirket yetkilisi … tarafından 2022 yılı Kasım ayında devamlı olarak ticari ilişki içerisinde olduğu dava dışı … Ticaret Ltd. Şti’nin alacağına mahsuben … Kargo vasıtasıyla 3 adet çek gönderildiğini, müvekkili tarafından gönderilen kargo, dava dışı … firmasına içindeki çekler çalınarak boş olarak teslim edilmiş olup bu durumun fark edilmesi üzerine dava dışı … Firması tarafından Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/38 E. Sayılı dosya kapsamında çek iptali davası açılmış olup söz konusu dosya kapsamında çekin ibrazında ödenmemesine yönelik ödeme yasağı kararı verildiğini, müvekkilinin çeklerin kaybolması sonrası, aralarındaki ticari ilişkiye de güvenerek dava dışı … firmasına borcunu nakden ödemiş olup herhangi bir borcu olmadığını, ayrıca müvekkili tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2023/89860 soruşturma numaralı dosya kapsamında suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturmanın devam ettiğini, takibe dayanak teşkil eden 31/03/2023 tarihli 250.000 TL bedelli çek incelendiğinde ibrazında ödemeden men kararı bulunması sebebi ile işlemsiz olarak iade edildiğinin görüleceğini, davalı …, dava dışı … Ticaret Ltd Şti’nin kaşesini sahte olarak yaptırıp, sahte imza ile üçüncü bir kişiye çeki devir ve temlik ettiğini, daha sonra dava dışı …, …, … isimli şirketler vasıtasıyla ”iyiniyetli üçüncü şahıs” görünümü kazanmak suretiyle çeki kötüniyetli olarak temlik ettiğini, çeki ciranta sıfatıyla cirolayan şirketlerin tamamının sahte ve paravan şirketler olup sadece ”iyiniyet görüntüsü” sunmak amacıyla sahte ciro silsilesi oluşturulduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2023/89860 soruşturma numaralı dosyaya yansıyan deliller de görüleceği üzere (İmzası ve kaşesi taklit edilen … hariç) çekin arkasında cirosu olan şirketlerin tamamı hakkında yüzlerce savcılık soruşturması devam ettiğini, açılan soruşturmaların tamamının 3-4 aylık süreç içerisinde, farklı adliyelerden, farklı müştekilerin şikayetçi olduğu ve konusunun çek çalınması olduğunun açık olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2023/89860 soruşturma numaralı dosyaya da sundukları ve dava dilekçesinin ekinde de sunmuş oldukları İstanbul Adliyesi tevzii listesinde de görüleceği üzere davalı hakkında 208 adet kambiyo ilişkisinden kaynaklı menfi tespit-imzaya itiraz davaları açıldığını, çekteki sahte ciro silsilesi incelendiğinde alacaklı görünen davalıdan önce … çeki ciro ettiğini, davalı şirket ve diğer cirantaların (… hariç) çok sayıda insana ait çekleri kargo şirketleri vasıtasıyla çalarak büyük bir dolandırıcılık ağı kurduğunu ve davalının kötü niyetli olduğunu, davalı şirket ve diğer paravan şirketler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ayrıca 2023/114708 soruşturma numaralı dosya kapsamında Suç Örgütü Kurmak Ve Yönetmek Suçundan soruşturma başlatıldığını,İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas Numaralı dosyasında, takibe dayanak çekin borçlusu bulunmadığının tespiti ile çekin iadesine ve icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin tedbiren durdurulmasını karar verilmesini” talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:”Davacı tarafın dava konusu çekin kendileri tarafından çekin lehtarı lehine keşide edildiğini ifade ettiğini,bu durumda davacı taraf çek üzerindeki imzasını ikrar etmekle birlikte kıymetli evrak hukukunun sonucu olarak yetkili hamile karşı olan borç sorumluluğunu kabul etmiş bulunduğunu,keşideci sıfatını taşıyan davacının kambiyo hukukundan doğan sorumluluğu haiz olduğu hususunda herhangi bir tartışma bulunmadığını, Ve yine davacı tarafın çekin üzerindeki kendi imzasına itirazda bulunmayıp lehtar imzası yönünden itirazda bulunmasının kambiyo hukuku kapsamında geçerliliği bulunmayıp, kendisinin keşideci sıfatıyla borçtan sorumluluğunun devam ettiğini ,dolayısıyla keşidecinin sorumluluk sınırı, diğer ciroları kapsamadığını,neticede ise keşideci, çeki iyiniyetle iktisap eden yetkili ve meşru hamile karşı borçtan sorumlu olduğunu,davacı tarafın dava konusu çeki keşide ettiği hususunda herhangi bir tartışma bulunmadığını,bu itibarla borca haksız yere itiraz eden davacının talebinin reddi gerektiğini,(YHGK’nun 2017/1636 E, 2019/319 K ilamı) Davacı tarafın dava konusu çekin zayi olduğu yönündeki soyut iddialarının müvekkil tarafından bilinme ihtimali bulunmadığı gibi iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olan çek hamili müvekkili de bağlamadığını, TTK 790. maddesinde, meşru hamilin teselsül eden cirolardan anlaşılacağının belirtildiğini,çekin ciro yoluyla geçmesi nedeniyle müvekkilin çekin iktisabı anında kayıp olup olmadığı hususunda bir bilgisi olmadığını,müvekkilinin çek hakkında ödeme yasağı kararının bulunduğunu ancak çeki bankaya ibraz anında öğrendiğini,bu nedenle davacı taraf karşısında iyiniyetli 3. kişi sıfatına haiz olduğunu, Davacı taraf, dava konusu çekin zayii olması sebebiyle Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/38 E. Sayılı dosyasıyla çek iptali davası ikame edildiğini ifade ettiğini,ancak davalı müvekkil işbu dosyanın tarafı olmadığı gibi bu dosyadan da ancak hamili olduğu çeki tahsili amacıyla bankaya ibraz ettiğinde haberdar olduğunu,nitekim çek hakkında iptal davası açılmış olması ve bu davadan ödeme yasağı kararı verilmiş olmasının çekin icra takibine konu edilmesine engel olmadığını,( Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 15.01.2007 tarihli kararı), Müvekkii tarafından dava konusu çekin tahsili amacıyla gerçekleştirilen tüm işlemler yasaların tanıdığı hak ve yetkiler kapsamında gerçekleştirilmiş olup söz konusu işlemlere dayanılarak müvekkili kötüniyetli olmak ile itham etmenin mümkün olmadığını,müvekkili şirketin çeki kendisine veren şirket ve yetkilisi hakkında suç duyurusunda dahi bulunmuş olup İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/145144 numaralı dosya ile soruşturmanın devam ettiğini,yani müvekkilin somut olayda hiçbir kötüniyeti bulunmadığını, Her ne kadar müvekkilin çeki kendisine ciro eden şirket ile arasındaki ticari ilişkiyi ve çekin hangi ticari faaliyet ile ilgili olarak verildiğini ispat etmek gibi bir yükümlülüğü bulunmasa da durumun meşruiyetine ilişkin Mahkemeniz nezdinde herhangi bir kuşku oluşmaması açısından müvekkilin çeki ne suretle iktisap ettiğini ve çeki müvekkile ciro eden şirket ile arasındaki ticari ilişkiyi gösterir evraklar işbu dilekçe ekinde tarafınıza sunulduğunu,(Ek-1: Tahsilat Makbuzu ve Fatura). Senede karşı senetle ispat kuralını haiz delili bulunmayan işbu dava taleplerinin isabetsiz olduğunu,ilgili Mevzuat, yüksek yargı kararları ve davacı tarafın iddialarını ispat edecek herhangi bir kesin delil sunamadığı göz önüne alındığında haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddia ve talepler ile ikame edilen işbu davanın reddine,davacı aleyhine takip konusu alacağın %20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini”talep etmiştir. Üçüncü şahıs … Ticaret Ltd Şti.veklli beyan dilekçesinde özetle:”Davalı … Anonim Şirketinin müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlattığını,takibe dayanak teşkil eden 31/03/2023 tarihli 250.000 TL bedelli çekin davacı… tarafından kendi müvekkili lehine keşide edilmiş olmasına karşın çek kötüniyetli kişilerce çalındığını,davacı Alpay Kuruyemiş’in 31/03/2023 tarihli 250.000 Tl bedelli çekin bedelinin tamamını müvekkili şirkete ödediğini, çekin arka yüzünde bulunan kaşe ile imza sahte nitelikte olup bu hususta İstanbul 45.İcra Hukuk Mahkemesi 2023/248 E. Sayılı dosya kapsamında imzaya, borca itiraz davası açıldığını dosyanın derdest olduğunu,davalı … sistemlerinin müvekkili şirketin cirosunun sahte olduğunu bildiği halde kötüniyetli olarak çeki ve dava konusu olmayan diğer çalıntı çekleri iktisap ettiğinin açık olduğunu,ilgili şirketler aleyhinde farklı kişilerce açılmış yüzlerce dava bulunduğunu,davaya konu 31/03/2023 tarihli 250.000 TL bedelli çekin davacı … tarafından tarafımıza ödendiğini, çekten kaynaklı davacıdan herhangi bir alacakları bulunmadığını, çekin arka yüzündeki ciro ve kaşenin sahte olduğunu”beyan etmiştir. İlk derece mahkemesinin istinaf kanun yolu başvurusuna konu 02/06/2023 tarihli ve 2023/359 Esas No sayılı ara kararıyla; ” Talep hukuki niteliği itibarıyla, kaybolan çekler nedeniyle keşideci tarafından icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulması talebine ilişkindir../.. …./…Dolayısıyla açılan davanın, davacının dava dışı şirket adına keşide ettiği çeklerin kargoda çalınması ve bu çek yapraklarının kötü niyetli olarak davalının eline geçmesi nedeniyle yapılan icra takibi kapsamında borçlu olmadığının tespiti, çeklerin iadesi, icra takibinin eski hale iadesi ve icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulması olmakla; kaybolan çeklere yönelik tedebir talep hakkı, TTK’nın 651.maddesi uyarınca, çeke bağlı alacağı bulunan hamile ait olmakla tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.”gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi ara kararına karşı istinaf kanun yoluna davacı tarafından başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İhtiyati tedbir müessesi HMK 389′ da düzenlendiğini,İİK 72 hükmünde ise icra takibinden sonra açılan davalar bakımından özel düzenleme yapıldığını, Dava dilekçesinde de de belirttikleri üzere davaya konu çekin müvekkili tarafından dava dışı lehtar … Firması lehine keşide edildiğini ancak çekin dava dışı lehtar’ın zilyetliğine girmeden kargodan çalındığını, Sayın mahkemece kurulan ara kararda TTK 651 hükmü gereğince tedbir talep etme hakkının TTK 651 hükmü gereğince çeke bağlı alacağı bulunan hamile ait olduğundan bahisle tedbir talebinin reddedildiğini. TTK 651 maddesine atıf ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki talebin reddedilmesinin ağır hukuka aykırılık teşkil ettiğini.öncelikle belirtmek gerekir ki açmış oldukları davanın çek iptal ve zayi davası olmadığı gibi taleplerinin de TTK 651 kapsamında ödeme yasağı talebi olmadığını, Huzurdaki dava menfi tespit davası olup ihtiyati tedbir talebibinin ise İİK 72/3 hükmüne dayandığını,Mahkemece hukuki değerlendirmenin hatalı yapıldığını, Çeki keşide eden müvekkili şirketin çekten kaynaklı olarak borçlu olmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu ispat ederek dava konusu çekin borçlusu bulunmadığını dava etme hakkı olduğunu,hal böyleyken mahkemenin davalının kötüniyetli olup olmadığı hususunda yaklaşık kanaate ulaşması halinde İİK 72/3 hükmü gereğince ihtiyati tedbir kararı vermesi gerekirken usul ve yasaya aykırı gerekçe ile talebi reddettiğini, Davalı tarafın bir suç örgütü olup, icra dairesi kanalıyla cebren müvekkilinden dava konusu alacağın tahsil edilmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağını,davalı şirket aleyhine sadece İstanbul Adliyesinde 208 adet menfi tespit- imzaya itiraz kapsamında çalıntı çeklerden kaynaklı hukuk davası açıldığını,ilgili dava dosyaları da incelendiğinde tamamında aynı ciro silsilesi yoluyla çeklerin tedavül etttirilip vatandaşların mağdur edildiğinin görüleceğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1227 E., 2023/321 K. Sayılı kararında şu tespitlerde bulunulduğunu, ‘ Davacı, aralarındaki ticari ilişkiye binaen dava dışı …. Ltd. Şti’nden ciro ile aldığı dava konusu çeki, yine ticari ilişki içinde olduğu dava dışı … A.ş’ne gönderilmek üzere kargoya verdiğini, ancak kargo ile taşınması sırasında kendisinin hamili olduğu çeklerin çalındığını ve kötüniyetli firmaların eline geçtiğini, davalının da çeki iktisabında kötüniyetli olduğunu ileri sürmüştür. … ” Dosya kapsamı incelendiğinde davacının taraf olduğu ve dava konusu edilmeyen farklı çeklerin de benzer ciro silsileleriyle davalıya geçtiği ve davalı tarafından bankaya ibraz edildiği görülmüş, bunun üzerinde UYAP’nda yapılan tespitler itibariyle, davalı taraf hakkında farklı hırsızlık suçlarına konu çok sayıda çeki elinde bulunması nedeniyle başlatılan ceza soruşturmalarının ve ceza davasının henüz sonuçlanmadığı görülmüş ise de davalının farklı çok sayıda olayda, hırsızlık yoluyla elden çıkan çekleri benzer cirantalardan ciro yoluyla devralıp, bir çoğunu son hamil olarak farklı kişiler/farklı firmalar aleyhine icra takiplerine konu ettiği sabittir. Bu durumda bir olarak basiretli davranması gereken davalının, keşidecileri ve lehdar-cirantaları farklı olan çok sayıda hırsızlık iddiasına konu çeki yeterli araştırmayı yapmadan iktisabında ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmiştir.’ İstinaf dilekçesi doğrultusunda, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/359 e. Sayılı dosyası kapsamında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini”talep etmiştir.
K A R A R İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, İlk Derece Mahkemesince istinaf kanun yolu başvurusuna konu 02/06/2023 tarihli ve 2023/259 Esas No sayılı İİK’nun 72/3.maddesine göre icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik davacı talebinin reddine ilişkin ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi talebinden ibarettir. Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davacı; dava konusu çekin sahte olarak düzenlendiğini,çek nedeniyle karşı yana borçlu olmadığını iddia etmiştir. İİK’nın 72/3. maddesindeki “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği” şeklindeki özel nitelikteki emredici düzenlemeye rağmen genel kanun olan HMK’nın 209/1. maddesine göre takip hukukuna ilişkin sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi mümkün değil ise de; 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme yer aldığı, Kanunda bu hususun genel olarak düzenlendiği, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakıldığı anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbirin şartları HMK m.389 ” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmünü haizdir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Dosya kapsamına göre; davacı tarafa ve üçüncü şahıs ile dava dışı şirketlere karşı davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas Numaralı dosyası ile 31/03/2023 tarihli … Seri Nolu 250.000 TL bedelli çek ile ilgili kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, anılan takibe karşı davacı tarafından İstanbul 45 . İcra Hukuk Mahkemesi’ne gerek yetkiye gerekse borca itiraz edildiği,üçüncü şahıs tarafından icra takibine konu edilen çek ile ilgili olarak Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/38 E. Sayılı dosyasına konu çek iptali davası ikame edildiği ve bu mahkemenin 18/01/2023 tarihli ara kararı ile ödemeden men şeklinde ihtiyati tedbir kararı verildiği yine icra takibine konu edilen çekin sahteliğine ilişkin yapılan suç duyurusuna ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2023/89860 Numaralı dosyası üzerinden yürütülen soruşturmanın devam ettiği, 6100 sayılı HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, işbu davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olması, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi için kesin bir ispat aranmayıp yaklaşık ispatın yeterli olduğunun kabul edilmesi nedeniyle ve incelenen bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamına göre, İİK 72/3 maddesi gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşulların bulunduğu sonucuna varıldığından,yukarıda açıklanan hususlar gereğince, davacının istinaf talebinin kabulüyle 02/06/2023 tarihli ve 2023/359 Esas No sayılı İlk Derece Mahkemesi ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak tespit edilen eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacının tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2023 tarihli ve 2023/359 Esas No sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- İhtiyati tedbir talep eden davacının İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile; 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. maddesi gereğince borçlu tarafından gecikmeden doğan zararları karşılamak ve toplam alacağın %15’i oranında nakdi veya süresiz kesin banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas Numaralı takip dosyası yönünden icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine, 4-Teminat yatırıldığında tedbir gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, 6-Alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından davacının yatırdığı 179,90 TL.peşin istinaf harcının mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 7- İstinaf yargılaması için talep eden davacı tarafından yapılan 492,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı,179,90 TL peşin istinaf karar harcı, 58,25 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 730,15 TL’nin ileride haksız çıkan taraftan tahsil edilmesine,8- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 9- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere 26/07/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.