Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1224 E. 2023/915 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1224
KARAR NO: 2023/915
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/630 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul’daki geçmişi neredeyse 500 yıla dayanan köklü gayrimüslim bir ailenin saygın bir ferdi olduğunu, müvekkili ile davalının İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel üzerinde bulunan dükkan niteliğindeki taşınmazlarının yan yana olması sebebi ile tanıştığını, müvekkilinin taşınmazını 1.500.000,00 TL bedelle davalı galericiye satmak üzereyken ondan 500.000,00 TL borç almasının ve senet imzalamasının eşyanın tabiatına aykırı olduğunu, davalının güven kazanmak amacıyla müvekkiline “anne”, müvekkilinin eşine ise “baba” şeklinde hitap ettiğini, bu güveni pekiştirmek için toplam 500.000,00 TL para gönderdiğini, 29/01/2016 tarihindeki devir işleminde davalının müvekkilini oto galerisine çağırdığını, müvekkiline kapuya geç kalacakları baskısıyla ve inşa etmiş olduğu güven ilişkisine dayanarak “hadi anne imzala da yetişelim” ifadeleriyle müvekkilini sıkıştırdığını, dava konusu senedin üst bölümünü kapatıp senet olduğunu anlamasına fırsat vermeden imzalattığını, senette müvekkilinin attığı iddia olunan iki adet imzanın mevcut olmasına rağmen iki imzanın birbirinden tamamen farklı olduğunu, bu nedenlerle İİK m. 72/3 uyarınca ilgili icra dosyasına yatmış veya yatacak olan paraların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini arz ve talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 28/09/2022 tarihli ara kararıyla; “İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile, 2004 sayılı Yasanın 72/3. maddesi uyarınca dava değerinin %40’ı kadar teminat karşılığında (501.869,86-TL’nin %40 = 200.747,94-TL), İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile davacı aleyhine yürütülmekte olan takipte, icra veznesine girecek paranın, dava sonuçlanıncaya değin alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına,” karar verilmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirtilen ihtiyati tedbire itiraz talebinde özetle; davacı tarafın yıllarca müvekkile olan borcunu ödememiş, borcun dayanağı olan senette bulunan imzaya haksız olarak itiraz etmiş, müvekkilin alacağını tahsil etmesini önlemek amacıyla da üzerindeki bütün mal varlığını üçüncü kişilere devretmiş olduğunu, bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilmişse de sunduğu ve celp edilen belgelerden anlaşılacağı üzere davacı tarafın yalnızca müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla huzurdaki davayı ikame ettiğini belirterek, ihtiyati tedbir kararında belirtilen teminat miktarının alacağın %100’ü olarak belirlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 05/06/2023 tarihli ara kararıyla; “Genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Her ne kadar davalı tarafça davacı tarafın davalının alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla huzurdaki davayı ikame ettiğini belirterek, ihtiyati tedbir kararında belirtilen teminat miktarının alacağını %100’ü olarak belirlenmesini talep etmiş ise de dosya kapsamı mevcut delil durumu, yaklaşık ispatın yerine getirilmiş olması dikkate alındığında teminat miktarının artırılmasını gerektirecek bir olgu bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılması ve teminatın arttırılması taleplerinin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Davacı tarafın aleyhine yöneltilen icra takibine müteakip takibe konu senette yer alan imzaya haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve müvekkili tarafından İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi 2016/239 E. Numaralı dosya açıldığını, senette bulunan imzanın davacı tarafa ait olduğunun tespit edildiğini, müvekkili aleyhine yürütülen … sor. Numaralı soruşturma nihayetinde “tahkiki ve takibi gerektiren suç” bulunmadığı gerekçesi ile müvekkiline isnat edilen eylemleri gerçekleştirmediğinin anlaşıldığını, icra takip işlemleri nihayetinde davacının adına kayıtlı taşınır-taşınmaz mal varlığını üçüncü kişilere kaçırdığının anlaşıldığını, tasarrufun iptali davası açıldığını, müvekkilinin tam da alacağını kısmen de olsa tahsil etme imkanı doğmuşken huzurda görülen mesnetsiz davanın ikame edildiğini, davalı müvekkilinin hali hazırda yaklaşık 8 yıldır alacağını tahsil etmeye çalıştığını, 200.747,94 TL değerinde teminat alınmış olsa da, yalnızca huzurdaki davanın açılış tarihinden bu yana müvekkili nezdinde oluşan zararın 238.074 TL olduğunu, anılan teminat miktarının, kanun koyucunun öngördüğü müvekkilin zararını karşılama gayesine istinaden oluşan/oluşacak zararı karşılamayacağını, teminat miktarının alacağın tamamı olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 2004 Sayılı İİK’nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 72. madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. İhtiyati tedbir talep eden haksız çıktığı taktirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararları karşılamak için teminat göstermelidir. Teminat tutarını ve şeklini hakim tarafından serbestçe tayin edilir, alınacak teminatın miktarını takdir hakkı hakime ait olmakla birlikte bu miktarın hak arama ve mahkemeye ulaşım özgürlüğünü engelleyici nitelikte olmaması gerekir. Somut olayda; mahkemece belirlenen teminat miktarının tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacına uygun olduğu, hakimin takdir hakkı kapsamında kaldığı, teminatın nevi ve miktarının tayininin de hakimin takdirinde olduğu, davalı her ne kadar davacının kötü niyetli olarak dava açtığı ve paranın değer kaybettiği gerekçesini ileri sürmüş ise de, davacının dava açma hakkı Anayasal hak olmakla ve her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla Mahkemenin ihtiyati tedbirin kabulü ile belirlediği teminat miktarı da bu kapsamda makul, ölçülü ve dengeli bulunmuş olup, somut olayda dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2023 tarih ve 2022/630 E., sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023