Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1171 E. 2023/951 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1171
KARAR NO: 2023/951
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/722 E. – 2023/385 K.
DAVANIN KONUSU: Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş’nin Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yetkili kılınmış geniş yetkili bir aracı kurum olduğunu, bu yetki doğrultusunda ve SPK’dan almış olduğu lisanslarla ve kurumun denetiminde olmak üzere İstanbul Borsasına üye olarak sermaye piyasalarında faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı borçlu … ile davacı aracı kurum arasında yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi ve davalının bu sözleşme çerçevesinde … A.Ş nezdinde bulunan piyasalar ile vadeli işlemler ve opsiyon piyasasında vadeli işlem ve opsiyon sözlemesi alım satım işlemleri gerçekleştirdiğini, …’ın bu işlemlerde sadece davalının alım satım emirlerini … nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde ettiğini, davalı borçlunun 27.09.2022 tarihli hesap özeti dikkate alındığında hesap bakiyesinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçluya ödeme yapmasına ilişkin ihtarat yapıldığını, ancak davalı borçlu tarafından nakit borcunu kapatmaya yönelik herhangi bir nakit gönderme işleminde bulunulmadığını, bu yönde yapılan müzakerelerin sonuçsuz kaldığını, bununla birlikte üzerilerine kayıtlı malları devir yolu ile mal kaçırdıklarının da istihbar edildiğini, bu nedenle davalı borçlu tarafından mevcut malvarlığının tamamının kötü niyetli olarak üçüncü kişilere devredileceği ve mal kaçırmaya yönelik eylemlerde bulunmaya devam olunacağına dair büyük endişe duyulduğunu ve alacak ve zarar miktarının büyüklüğü nedeniyle davalının mal varlığına bir an önce ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı tarafından huzurda görülen dava mahkemenizde açılmış ise de iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici / Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması gerektiğini, müvekkil ile davacı arasında imzalanan sözleşme, kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesinin benzeri bir sözleşme niteliğinde olup Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirildiğini, ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin, kural olarak davalı gerçek veya tüzel kişinin ihtiyatî haczin talep edildiği tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Datça/Muğla olup iş bu sebeple yetkili mahkemenin, Datça/Muğla Mahkemeleri olduğunu, davacının dava dilekçesinde yapılan işlemlerdeki sorumluluğunun, sadece müvekkilinin alım satım emirlerini … nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde etmekte olduğunu iddia etmişse de bu iddiası yerinde olduğu, davacı tarafın müvekkiline risk bildirimlerinin yapıldığını, sözleşmelerin imzalatıldığını ve bunların müvekkili tarafından okunmasının sağlandığını iddia ettiğini, bu iddiayı kabul etmemekle beraber, davacı taraf konuya ilişkin kesin delil sunsa dahi, bu şekilde aracı kurumların yasal sorumluluklarından kaçamayacaklarının ve müvekkilini koruyan hükümlerin aksinin kararlaştırılamayacağının açık olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin satın aldığı varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler sebebiyle teminatının tamamını kaybettiğini, kayıpları yatırdığı teminatını aşarak 27.09.2022 tarihinde 19.715.549,79 TL olduğunu iddia ettiğini, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin sahip olduğu varlıkların değer kaybetmesinin temel sebebinin, davacı ve onun gibi özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden diğer bazı aracı kurumların, birlikte/el birliği ile yapıldığı izlenimi uyandırabilecek kadar, eş zamanlı olarak hisse senetlerine değer kaybettirici ve borsayı aşağı yönde götürecek hareketlerde bulunması sebebiyle oluştuğu iddia olunan bu zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının beklenemeyeceğini, müvekkilinin, davacı gibi birçok aracı kurumun bu hisse senetlerinin defalarca taban seviyesinde işlem görmesine yol açtıktan sonra, değerinin çok altında, kendi kontrollerindeki fon ya da kişilere alım yaptırdıkları ve hisse senetlerinin çok kısa sürede gerçek değerlerine doğru yukarı yönde hareket etmeleri neticesinde haksız kazanç elde ettikleri kanaatinin mevcut olduğunu, müvekkiline taraflar arasındaki sözleşmelere ve düzenlemelere aykırı olarak teminat tamamlama çağrısında bulunduğu anlaşılan davacının, teminatın eksik olduğunu iddia ederek müvekkilinin işlem yetkisini elinden aldığını, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 5. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şartın düzenlendiğini, sözleşmedeki bir hükmün haksız şart olarak değerlendirilebilmesi için satıcı tarafından müzakere edilmeden sözleşmeye tek yanlı olarak konulmuş olmasının, tarafların hak ve yükümlülüklerinde tüketici aleyhine bir dengesizlik oluşturması ve bu durumun iyi niyet kurallarına aykırı olması gerektiğini, iş bu kapsamda davacı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin haksız şart kapsamında olduğunu, davacının hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareketi ile müvekkilinin zarar görmesine sebebiyet verdiğini buna rağmen kötü niyetle müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve itirazın iptali talepli dava ikame ettiğini, bu sebeple davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, davacının icra dosyasında talep ettiği faiz oranının fahiş olduğunu, davacının varsa alacağının yasal faiz oranı üzerinden talep edebileceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının varsa alacağının likit olmayıp ancak yargılama neticesinde tespit olunabilecek nitelikte olduğunu, bu sebeple davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, belirtilen nedenler ile davanın reddini, haksız ve kötü niyetle müvekkili aleyhinde takip başlatan davacı aleyhinde % 20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 08/11/2022 tarihli ara kararıyla; “… Talebe konu alacağın cari bir alacak olduğu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığı, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıkları yargılamayı gerektiren hususlar olup mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkememizde kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğundan ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebi yönünden de talebin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında akdedilen Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Sözleşmesinde açıkça sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilecek türev işlemlerinin ticari amaçlı olduğunun belirtildiğini, davalı borçlunun pay senetleri piyasasında 2.682.357.543,95 TL büyüklüğünde vadeli işlemler ve opsiyon piyasasında ise 1.227.342.995,50 TL büyüklüğünde işlem gerçekleştirildiği nazara alındığında borçlu tarafından yapılan milyar lira büyüklüğündeki işlemlerin tüketici işlemi olmayacağını, kazanç elde etmeye yönelik ticari amaçla yapılmış işlemler olduğunu, keza borçlu …’ın sermaye piyasalarını etkileyebilecek boyut ve netilikteki hukuka aykırı işlemleri nedeniyle sermaye piyasası kurulu tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu ve sermaye piyasası kanununun 107/1.maddesinde düzenlenen piyasa dolandırıcılığı suçundan hakkında İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde (Dosya No:2022/1666 E.) kamu davası ikame edildiği de dikkate alındığında sermaye piyasalarını etkileyebilecek nitelikte işlemler yapabilen borçlunun şahsi birikimlerini değerlendirmek amacıyla değil ticari amaçla hareket ettiğini, tüketici olmadığının kesin olduğunu, davalı borçlu …’ın müvekkili şirket nezdinde gerçekleştirdiği türev araçları ve opsiyon alım satım işlemlerinde kazanç elde etmek amacıyla risk bazlı piyasa oyuncusu olarak hareket ettiğini, borçlunun gerçekleştirdiği işlemlerin tutarlarının işlem hacimleri ile işlem sıklıkları nazara alındığında davalı borçlunun tüketici olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla borçlu tarafından yapılan milyar lira büyüklüğündeki işlemlerin tüketici işlemi olmadığını, kazanç elde etmeye yönelik ticari amaçla yapılmış işlemler olduğunun açık olduğunu, davalı borçlunun yetki itirazının hiçbir hukuki nesnedinin olmadığını, haksız borçlunun cevap dilekçesinde hiçbir hukuki mesnedi olmayan gerçek dışı bir beyanla yatırım hizmetleri ve faaliyetleri ile yan hizmetlere ilişkin esas hakkında tebliğin 19/1.maddesinin D bendine atfen alıcılara teminatları üzerinde işlem yaptırılmaması gerektiğini, teminatından daha fazla zarara uğraması halinde bu zararın talep edilemeyeceğini iddia etmiş ise de borçlu yanın haksız iddiasına sanki dayanakmış gibi gösterdiği tebliğin anılan düzenlemesinin kaldıraçlı işlemlere ilişkin olduğunu, dava konusu olayda ise müvekkili şirket ile borçlu arasında akdedilmiş bir kaldıraçlı sözleşme, işlem olmadığını, dolayısıyla davalı borçlunun ilgisiz mevzuat hükümlerini dilekçesine yazarak borcundan kurtulmayacağının izahtan vareste olduğunu, davalı borçlunun aracı kurum müvekkili nezdindeki işlemleri … Pay Senedi Piyasasındaki hisse alım satım işlemleri ile … Vadeli İŞlem ve Opsiyon Piyasasındaki VİOP sözleşmesi işlemlerine ilişkin olup mahkeme huzurundaki davada bir kaldıraçlı alım satım işlemi olmadığını, nitekim müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir kaldıraçlı alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesi de akdedildiğini, müvekkili şirket tarafından sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak sözleşme imzalanmadan önce davalıya sözleşme öncesi bilgilendirme seti ile sözleşme içerikleri ve sermaye piyasası araçlarına ilişkin riskler hakkında bilgilendirmede bulunulduğunu ve davalının uygunluk testine tabi tutulduğunu, yine müvekkili tarafından türev araçlara risk bildirim formu ile davalıya vadeli işlem ve opsiyon piyasası nezdindeki işlemlere ilişkin türev araçları sözleşmesini imzalamadan önce ayrıca risk bildiriminde bulunulduğunu, yapılan tüm bu uygunluk testinin bilgilendirme ve risk bildirimlerinden sonra davalı ile sözleşme akdedildiğini, davalı borçlunun müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve opsiyon piyasasında işlem gören türev araçların alım satımına ilişkin akdettiği türev araçları sözleşmesi uyarınca yerine getirmesi gereken teminat tamamlama yükümlülüğünü, müvekkili tarafından yapılan çağrılara rağmen yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, davalı …’ın teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili şirketin 19.09.2022 – 27.09.2022 tarihleri arasında borçlu adına …’a teminat ödemek zorunda kaldığını, borçlunun işlemleri ve müvekkili şirketin ödemek zorunda olduğu teminatlar nedeniyle borçlunun takip tarihi itibariyle cari hesabında 19.715.549,79 TL borcunun oluştuğunu, yüksek getiri beklentisi ile yüksek riskli ürünlere bilerek ve isteyerek yatırım yapan … nezdinde teminat açığı oluşunca teminat tamamlama çağrılarını cevapsız bırakıp yatırması gereken z orunlu teminatları yatırmayan davalının kendi yaptığı riskli yatırım dolayısıyla zarar ettikten sonra hukuka aykırı olarak teminat tamamlama çağrılarında bulunulduğunu iddia etmesinin tümüyle haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket tarafından VİOP açık pozisyonları sebebi ile borçlu …’a teminat tamamlanması için çağrılar yapıldığını, ancak borçlunun müvekkili şirket tarafından yapılan tüm teminat tamamlama çağrılarına rağmen teminat tamamlama yükümlülüğünün yerine getirilmeyerek temerrüde düştüğünü, davalı tarafın teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmediğinden müvekkili şirketin Vadeli İşlem Ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği ve …’ın … Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda Yürüteceği Merkezi Karşı Taraf Hizmeti ve Bu Hizmete İlişkin … Esasları Prosedürü’nün amir hükümleri gereği …’a 19.09.2022 tarihinden itibaren teminat ödemek zorunda kaldığını, borçlunun işemleri ve müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı teminatlar nedeniyle borçlunun 28.09.2022 tarihi itibari ile 19.715.549,79 TL borcu oluştuğunu, …’ın VİOP’taki işlemlerine istinaden oluşan teminat açığını tamamlama yükümlüğünü yapılan çağrılara rağmen yerine getirmediğini, teminat açığını oluşturan meblağları müvekkili şirketin …’a ödemek zorunda kaldığını, İİK’nın 258/1.maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaat getirmiş olmasının yeterli olduğunu, davalının Türev Araçları Sözleşmesi uyarınca yerine getirmesi gereken teminat tamamlama yükümlüğünü yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, somut belge ve delilerle ayrıntılı olarak izah edildiği üzere …’ın teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili şirketin …’a 19.09.2022 – 27.09.2022 tarihleri arasında borçlu adına teminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketin ödemek zorunda olduğu teminat nedeniyle davalının 28.09.2022 tarihi itibariyle 19.715.549,79 TL borcu oluştuğunu, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile davalı borçlu …’ın menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerde bulunanlar dahil her türlü hak ve alacakları üzerine takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 25/10/2022 tarihli ara kararıyla; “İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; 19.715.549,79TL alacak bakımından borçluların menkul ve gayrimenkul mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarına yeter miktarının İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca ihtiyaten haczine” karar verilmiştir. İhtiyati hacize itiraz eden davalı vekili dilekçesi ile; her ne kadar davacı tarafından huzurda görülen davanın mahkememizde açılmış ise de iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici / Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması gerektiğini, ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin, kural olarak, davalı gerçek veya tüzel kişinin ihtiyatî haczin talep edildiği tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Datça/Muğla olup iş bu sebeple yetkili mahkemenin, yerleşim yeri mahkemeleri olduğunu, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2022 tarih, 2022/1314 D.İş – 2022/1338 K. Sayılı kararı ile davacı taraf ihtiyati haciz talep ettiğini ve işbu talebinin reddedildiğini, davacı tarafından müvekkiline usulüne uygun teminat tamamlama çağrısı yapılmamış olup kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte teminat tamamlama çağrısı yapılmış ise dahi bunun ne şekilde yapılmış olduğu hususu hukuki gereklilik yönünden incelenmesi gerektiğini, her ne kadar davacı tarafın dilekçesinde vıop işleminin kaldıraçlı işlem olmadığını belirtmekte ise de …’un davacı tarafın beyanının tam aksini kabul ettiğini, davacı tarafın müvekkiline risk bildirimlerinin yapıldığını, sözleşmelerin imzalatıldığını ve bunların müvekkili tarafından okunmasının sağlandığını iddia ettiğini, bu iddiayı kabul etmemekle beraber, davacı tarafın konuya ilişkin kesin delil sunsa dahi, bu şekilde aracı kurumların yasal sorumluluklarından kaçamayacaklarını ve müvekkilini koruyan hükümlerin aksinin kararlaştırılamayacağının açık olduğunu, müvekkilinin satın aldığı varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler sebebiyle teminatının tamamını kaybettiğini, kayıpların yatırdığı teminatını aşarak zarar oluştuğunu iddia ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin mahkemenizce incelenmesi sonucunda görüleceği üzere müvekkiline ilgili işlemleri gerçekleştirebilmesi için imzalanması şart koşulan sözleşmelerin yüzlerce sayfa olup müvekkilinin tüm bu sözleşmeleri aynı anda okuyabilmesi ve anlayabilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki işlemin vadeli işlem sözleşmesi niteliğinde olup; oluşan zararların ya da nakit dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda teminat seviyesinin sürdürme teminatının altına düşmesi durumunda ilgili yatırımcılara teminat çağrısı yapılacağını, Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmelerinde vade tarihinde uzlaşma, fiziki teslimat ve nakdi uzlaşı şeklinde gerçekleştirileceğini, fiziki teslimat üzerinde anlaşılan dayanaklı varlığın el değiştireceğini, nakdi uzlaşıda ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutarın taraflar arasında el değiştireceğini, …’a aracı kurum tarafından teminat ödemesi yapılması halinde aracı kurumun hisseler üzerinde rehin hakkı doğduğunu, talebe konu alacağın cari bir alacak olduğunu , hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığının, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıklarının araştırılması gerektiğini, işbu araştırma yapılmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan nedenler ile mahkemenizce verilen usul ve yasaya aykırı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını mahkemenizin aksi kanaate olması halinde açıklanan nedenler ile müvekkili hakkında kanuna aykırı olarak verilen ihtiyati haciz kararının esas yönünden kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ihtiyati haciz kararına hukuki dayanaktan yoksun itirazının, benzer mahiyetteki dosyalarda verilen emsal kararlar da nazara alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 06/04/2023 tarihli ara kararıyla; “Taraflar arasındaki Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi ve Vadeli İşlem ve Türev Araçlarının Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi’ndeki hükümler kapsamında, borçlunun sermaye piyasası işlemleri nedeniyle eksiye düşen hesabında teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle alacaklı aracı kurum tarafından bu yükümlülük yerine getirildiğinin cari hesap ekstreleri, Beşiktaş … Noterliğ’nin 22.09.2022 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi, hesap açılış belgeleri, türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma verme işlemlerine ilişkin çerçeve sözleşmesi, sözleşme öncesi bilgilendirme seti, … Bankası Anonim Şirketi teminat tamamlama dökümü ile hareket raporu içeriğine göre alacağın varlığı ve miktarı konusunda dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispatı sağlayan delillerin sunulduğunun kabulü ile; 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluştuğu sonuç ve kanaatine varılarak itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, güncel BAM içtihatlarının da aksine hüküm ihtiva ettiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14 Hukuk Dairesi 2023/481 E., 2023/550 K. sayılı kararında sunulan delillerin yaklaşık ispata yeterli olmadığının tespit edildiğini, -Bu davada görevli mahkemenin Tüketici / Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, -İhtiyati hacizde yetkili mahkemenin, kural olarak, davalı gerçek veya tüzel kişinin ihtiyatî haczin talep edildiği tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Datça /MUĞLA olup iş bu sebeple yetkili Mahkemenin, yerleşim yeri mahkemeleri olduğunu, -İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/09/2022 tarih , 2022/1314 D.İş – 2022/1338 K. Sayılı kararı ile davacı tarafın ihtiyati haciz talep ettiğini ve işbu talebinin reddedildiğini, aynı konuya ilişkin talepler olduğunu, -Davacı tarafın müvekkili hakkında ikame ettiği ilk icra takibinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın icra takibi başlattığını, işbu takip konusu ile birebir aynı olarak … E sayılı icra dosyası ile birebir aynı açıklama ile 06.10.2022 tarihinde icra takibi başlatarak bu kez alacağının 6.992.349,02TL olduğunu ikrar ettiğini, hal böyle iken işbu rakamı aşan kısım hususunda davalının talep hakkı bulunmadığını, 28.09.2022 tarihinde … E , 19.715.549,79 TL ; 06.10.2022 tarihinde … E , 6.992.349,02TL tutarlı takipler olduğunu, Davacı tarafın 22.09.2022 tarihinde, Beşiktaş …Noterliği’nin … yevmiye numarası ile keşide etmiş olduğu ihtarname ile müvekkilinin … numaralı hesabına bağlı olarak davacı nezdinde bulunan borç bakiyesinin 22.09.2022 tarihinde 63.946.858,76.-TL. olduğunu iddia ettiğini, Davacı tarafın 28.09.2022 tarihinde, müvekkilin davacı nezdindeki … numaralı hesabından yapmış olduğu işlemleri ve sözleşmeyi dayanak göstermek suretiyle ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine 19.715.549,79.-TL. tutarında icra takibi yaptığını, müvekkili tarafından takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu, Davacı tarafın 06.10.2022 tarihinde, müvekkilin davacı nezdindeki … numaralı hesabından yapmış olduğu işlemleri ve sözleşmeyi dayanak göstermek suretiyle ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine 6.992.349,02.-TL. tutarında icra takibi yaptığını, dosyada İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 28.09.2022 tarihinde yapılan icra takibinden hiç bahsedilmediğini, müvekkili tarafından takibe itiraz edildiğini takibin durduğunu, -Davacının 25.10.2022 tarihinde; İlk derece mahkemesinin 2022/722 E. Sayılı dosyası ile açmış olduğu itirazın iptali davasında, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı müvekkil tarafından yapılan itirazın iptali talep edildiğini, İlk derece mahkemesinin 2022/721 E. Sayılı dosyası ile açmış olduğu itirazın iptali davasında ise İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı müvekkili tarafından yapılan itirazın iptalinin talep edildiğini, davacının her iki dava dosyasında da, müvekkili aleyhine yaptığı diğer icra dosyasından ve itiraz üzerine açmış olduğu itirazın iptali talepli dava dosyasından bahsetmediğini, bu durumda davacının kaynağının aynı olduğunu iddia ettiği borçlarla ilgili ikame ettiği ikinci takibe karşı müvekkili tarafından yapılan itirazın iptali talebinin, ilk takibinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olması ve ikinci takipte de bu alacağın ilk takibindeki talebinin dışında, farklı bir alacak olduğundan bahsedilmemiş olması, aksine takipte borcun dayanağı olarak aynı hesap numarasına, aynı sözleşmeye ve aynı işlemlere yer verilmiş olması sebebiyle reddi gerektiğini, ayrıca sonraki tarihli ve işbu davanın konusu olan ikinci takibinde, müvekkilin … numaralı hesabında yapmış olduğu işlemler neticesinde müvekkilinin iddia olunan borcunun 6.992.349,02 TL. olduğunu kabul etmiş olması sebebiyle ve kabul anlamına gelmemekle birlikte, ilk derece mahkemesince müvekkilinin davacıya borçlu olduğu kanaati hasıl olsa dahi, bu borcun 6.992.349,02.-TL den fazla olamayacağını, -Davacı tarafından müvekkiline usulüne uygun teminat tamamlama çağrısı yapılmadığını, müvekkilinin temerrüde düştüğünün ispat edilemediğini, müvekkiline tebliğ edilen bir ihtarname bulunmadığını, -Teminat tamamlama taleplerine ilişkin hukuki düzenlemelerin Seri: …, No: … Numaralı Tebliğin “Özkaynak Tamamlama Bildirimi” Baslıklı 18. Maddesi’nde yer aldığını, -davacının en uygun anda satış yapması gerekirken müvekkilini zarara uğratacak şekilde satış yaptığını ve borcun doğumuna kendisinin sebebiyet verdiğini, müvekkiline ait hisselerin teminat olarak gösterilerek teminat açığı kapatılabilecek iken ya da teminat olarak gösterilerek kredi kullandırılabilecek iken aksi yönde işlem yapılması nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını, -Davacının dilekçesinde yapılan işlemlerdeki sorumluluğunun, “sadece” müvekkilinin alım satım emirlerini … nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde etmekte olduğunu iddia etmişse de bu iddiasının yerinde olmadığını, aracı kurumların tek sorumluluğunun alım satım emirlerini iletmek olmadığını, -Her ne kadar davacı taraf dilekçesinde VIOP İşleminin kaldıraçlı işlem olmadığını belirtmiş ise de, …’un davacı tarafın beyanının tam aksini kabul ettiğini, … tarafından yayınlanan Vadeli Islem ve Opsiyon Piyasasına (VIOP’a) ilişkin ekli soru cevap belgesinin 7. Sayfasında VIOP işlemlerinin kaldıraçlı işlemler olduğunun ifade edildiğini, bu kapsamda her bir VİOP sözleşmesinin kuruluş aşamasında teminat karşılığı alındığı dolayısı ile VIOP sözleşmesi alınırken müvekkilinin hali hazırda yeterli teminatı bulunduğunu, Davacı tarafın kendi kusuruyla doğan ve var olduğunu iddia ettiği borca ilişkin takibe geçtiğini, -Davacı tarafın internet sitesinde ( https://www…com.tr/…) VİOP işlemlerinin kaldıraçlı işlemler olduğunun belirtildiğini, -Davacı tarafın müvekkiline risk bildirimlerinin yapıldığını, sözleşmelerin imzalatıldığını ve bunların müvekkili tarafından okunmasının sağlandığını iddia ettiğini, bu iddiayı kabul etmemekle beraber, davacı tarafın konuya ilişkin kesin delil sunsa dahi, bu şekilde aracı kurumların yasal sorumluluklarından kaçamayacakları ve müvekkili koruyan hükümlerin aksinin kararlaştırılamayacağının açık olduğunu, -Müvekkilinin satın aldığı varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler sebebiyle teminatının tamamını kaybettiğini, kayıpları yatırdığı teminatını aşarak zarar oluştuğunu iddia ettiğini, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında akdedilen sözleşmeler çerçevesinde müvekkilinin, davacı aracı kurum üzerinden hisse senedi/viop kontratı alması ve teminat tamamlama çağrısını yerine getirmemesi nedeni ile oluşan zarar nedeniyle ihtiyati haciz talebinde bulunulmuşsa da aracı kurum tarafından müvekkiline teminat tamamlama çağrısı yerine getirip getirmediği, müvekkili teminat tamamlama çağrısını yerine getirmiş ise aracı kurumun borçlunun mevcut açık pozisyonlarını kapatıp kapatmadığı , kapanması gerekip gerekmediği aynı zamanda müvekkilin teminat tamamlama çağrısı yerine getirmemesi ve … müsait olmamasına karşın aracı kurum üzerinden hisse senedi/ VİOP kontratı almaya devam edip etmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiğini, davacı tarafından …’a açık pozisyon gereği teminat ödendiği iddia edilmiş ise de davacının iş bu iddiasını ispatlar nitelikte evrakların mahkemeniz dosyasına sunulmadığını, -Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin müvekkiline ilgili işlemleri gerçekleştirebilmesi için imzalanması şart koşulan sözleşmelerin yüzlerce sayfa olup müvekkilinin tüm bu sözleşmeleri aynı anda okuyabilmesi ve anlayabilmesinin mümkün olmadığını, keza sözleşmenin bir örneğiniun de müvekkiline verilmediğini, taraflar arasındaki işlem vadeli işlem sözleşmesi niteliğinde olup; oluşan zararlar ya da nakit dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda teminat seviyesinin sürdürme teminatının altına düşmesi durumunda ilgili yatırımcılara teminat çağrısı yapılacağını, Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmelerinde vade tarihinde uzlaşma, fiziki teslimat ve nakdi uzlaşı şeklinde gerçekleştirileceğini, Fiziki teslimat üzerinde anlaşılan dayanaklı varlık el değiştirilir, Nakdi uzlaşıda ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutar taraflar arasında el değiştirir, …’a aracı kurum tarafından teminat ödemesi yapılması halinde aracı kurumun hisseler üzerinde rehin hakkı doğacağını, Talebe konu alacağın cari bir alacak olduğu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığı, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıkları araştırılması gerektiğini, İşbu araştırma yapılmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Sermaye Piyasası İşlemleri Genel Çerçeve Sözleşmesi kapsamında davacının uğradığı zararın giderilmesi için açılan itirazın iptali davasıdır. İstinafa konu talep, taraflar arasındaki sermaye piyasasında alım satım işlemlerinde aracılık çerçeve sözleşmesinden doğan alacak için ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece talebin kabulüne karar verilmiş ve ihtiyati hacze itiraz eden vekilince itirazın reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin ihtiyati hacze itirazında ve istinaf dilekçesinde, mahkemenin görevli ve yetkili olmadığı yönünde itirazlar ileri sürmüşse de; istinaf başvurusuna konu ihtiyati haciz kararının asıl dava içerisinde talep edildiği, davaya yönelik görev ve yetki itirazının mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği, bu aşamada mahkemece yetki ve görev yönünden verilen bir karar bulunmadığından, istinaf incelemesinin verilen karar çerçevesinde yapılması gerektiği kanaatiyle, görev ve yetki itirazı yönünden ileri sürülen istinaf sebepleri incelenmemiştir. İİK’nın 257/1. fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258. maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. İİK’nın 265. maddesi hükmü gereğince, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder.Talep eden, taraflar arasındaki sermaye piyasasında alım satım işlemlerinde kaldıraçlı işlemler aracılık çerçeve sözleşmesi uyarınca, borçlunun hesabında yapılan işlemler nedeniyle hesabın eksiye düştüğünü, sözleşme ve mevzuat gereğince borçlunun teminat tamamlama yükümlülüğünün bulunduğunu ancak yapılan çağrıya rağmen yükümlülüğün yerine getirilmediğini, davalının Türev Araçları Sözleşmesi uyarınca yerine getirmesi gereken teminat tamamlama yükümlüğünü yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, …’ın teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili şirketin …’a 19.09.2022 – 27.07.2022 tarihleri arasında borçlu adına teminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketin ödemek zorunda olduğu teminat nedeniyle borçlunun 30.09.2022 tarihi itibariyle 26.707.898,81 TL borcu oluştuğunu ileri sürmüş olup, alacağın bir kısmının bu dava ile bir kısmının ise birleştirilen dosya ile ileri sürüldüğü, birden fazla ihtiyati haciz taleplerinin bulunduğu, ancak bunların aynı alacak olup olmadığı ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması nedeniyle kısmi olarak açılmış dava olup olmadığı ve ileri sürülüp sürülemeyeceğinin yargılama gerektirdiği, taraflar arasındaki “Sermaye Piyasası Araçları Alım-Satımına” ilişkin hükümler kapsamında, borçlunun sermaye piyasası işlemleri nedeniyle eksiye düşen hesabında teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle alacaklı aracı kurum tarafından bu yükümlülük yerine getirilerek cari hesaba yansıtıldığı, bu haliyle alacağın varlığı ve miktarı konusunda dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispatı sağlayan delillerin sunulduğu, davacının SPK mevzuatına aykırı ve yetkisiz işlemleri nedeniyle asıl itiraz edenin zarara uğradığına yönelik itiraz sebebinin ise İİK’nun 265 maddesinde sayılan tahdidi itiraz sebeplerinden olmadığı, yapılacak esas yargılamanın konusunu teşkil ettiği, ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, talep eden tarafça ihtiyati haciz talebinin dayanağı olarak, taraflar arasında düzenlenen yatırımcı çerçeve sözleşmesi, … bildirimi, SPK yazısının delil olarak ibraz edildiği, log kayıtlarının sunulduğu, e-mail yolu ile teminat tamamlama çağrılarının yapıldığı, ibraz edilen belgelerin İİK’nın 258. maddesi gereğince mahkemeye kanaat getirecek deliller niteliğinde olduğu, ihtiyati haciz talebinin kabulü ve yapılan itirazın reddi kararında bir isabetsizlik görülmediği, İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri olarak, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edilebileceği, sözleşme kapsamında İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığının, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıkları gibi tüm hususların yargılama gerektirdiği, yetkiye ilişkin itirazların ve görev itirazının Mahkemece dava sürecinde karşılanması gereken itirazlar olduğu, yargılama gerektiren istinaf istemlerinin ihtiyati hacze itiraz kapsamındaki nedenler arasında değerlendirilemeyeceği, bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1-b/1. ve İİK’nın 265. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2023 tarih ve 2022/722 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2023