Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1168 E. 2023/882 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1168 Esas
KARAR NO: 2023/882
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/09/2017
NUMARASI: 2016/8 E. – 2017/137 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin dâhil olduğu … Grubunun, tüm dünyada tanınan uluslararası saygınlığı olan, global anlamda sektörünün lideri ve birçok ülkede faaliyet gösterdiğini; müvekkili şirketin faaliyet alanının, üniversiteler, okullar ve sosyal merkezler için spor salonu zemini kaplama işleri olduğunu; müvekkilinin “…” markası ile global olarak satış yaptığını, “…” markasının müvekkili şirket adına 14.09.2007 tarihinden itibaren Çin’de … ve … tescil numaraları ile, 16.08.2007 tarihinden itibaren, Avrupa Birliği’nde … tescil numarası ile (Avrupa Birliğindeki 29 Ülke dâhil olmak üzere), 23.07.2009 tarihinden itibaren Kanada’da … tescil numarası ile 30.03.2010 tarihinden itibaren Amerika Birleşik Devletlerinde … tescil numarası ile tescilli olduğunu; müvekkili şirketin içinde bulunduğu şirketler grubunun bugüne kadar Türkiye çapında birçok kurumsal ve tanınmışlığı bulunan kurumların spor salonlarına “…” markası ile zemin kaplama işleri yaptığını, müvekkilinin “…” markasını, davalı şirketin marka tescilinden çok daha önce kullandığını; davalının markanın müvekkili şirkete aidiyetini bildiği halde, açıkça kötüniyetli davranarak markayı 2014 yılında tescil ettirdiğini belirtmiş ve davalı adına tescilli … no’lu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin 1992 yılında “… Ltd. Şti.” adıyla PVC yer döşemeleri alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu ve daha sonra “…” markasını devrederek 2005 yılında şu anki şirket adını aldığını, davacının Türkiye’de tanındığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının markasını Türkiye’de ciddi ticari etki doğuracak şekilde kullanmadığını, davacı firmanın faaliyet alanın “spor salonu zemin kaplaması” olduğunu, bunun kendi dilekçelerinde sundukları belgelerle de açıkça ortaya konulduğunu, müvekkillerinin dava konusu … no’lu markasının 27. ve 35. sınıflarda tescilli iken, davacı markasının yurtdışında 19. sınıfla tescilli olduğunu, dava konusu markaların gerek sınıflarının gerekse bizatihi kendilerinin karıştırmaya mahal vermediğini, gerçek hak sahipliği iddiasının ve kötüniyetin ispatlanamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Dosyaya sunulan kök rapora itibarla; Davacı tarafın 2007 tarihinden itibaren Avrupa Birliği’nde 29 ülkede … markasının tescilli olduğu, ayrıca 2010 yılından itibaren de markayı Türkiye’de kullandığı, davacı tarafın marka üzerinde 19.sınıfta yer alan spor salonu zemin kaplama ürünleri ile sınırlı olduğu, ancak spor salonu zemin kaplama ürünleri ile alakalı olan davalı markasının 27.sınıfta tescilli olduğu, “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler.Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları ile 35. sınıfta tescilli “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları bakımından davacının gerçek hak sahibi olduğu, davalının … sayılı … markasının davacının hak sahibi olduğu marka ile birebir aynı olduğu, davalı markasının tescilli olduğu bir kısım emtialar yönünden karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatiyle markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, davalının markayı kötü niyetle tescil ettirdiğine dair dosya kapsamında kanaat verici delil bulunmadığı da belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli … markasının 27.sınıfta tescilli olduğu “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları ile 35. Sınıfta tescilli “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Dairemizin 17/06/2021 tarihli 2020/418 Esas-2021/718 Karar sayılı kararıyla: Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının KALDIRILARAK, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; Davanın KABÜLÜNE; Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli ”…” ibareli markanın, tescil edildiği 27. ve 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Davalı vekili karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2023 tarihli 2021/6071 Esas-2023/686 Karar sayılı kararıyla; ” Bu durumda ilk derece mahkemesince, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca; davacının daha önce gerçek hak sahibi olduğu mal ve hizmetler ile davalı markası kapsamındaki aynı veya ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer mal ve hizmetler yönünden davanın kabulü isabetli olmakla birlikte, davacı markasının birden fazla ülkede ayrı ayrı tescillenmiş olmasının tek başına Türkiye’de o markayı tanınmış yapmayacağı hususu da gözönünde bulundurularak, davacı tarafça dosyaya sunulan deliller itibariyle davacının yurt dışında tescilli markalarının Türkiye’deki ilgili çevrede tanınmışlığın ispatı halinde yalnızca tanınmışlığın ve markanın ayırt edicilik düzeyi de dikkate alınarak tanınmışlık ileri sürülen ilgili sektördeki mal ve hizmetler bakımından dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken davalının kötü niyetli olduğundan hareketle hatalı değerlendirme ile Bölge Adliye Mahkemesince tüm başvuru yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış ve kurulan hükmün bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle Dairemizin kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma gününün taraf vekillerine tebliğ edildiği, davacı vekilinin önceki kararda direnilmesini talep ettiği anlaşılmış, Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir. Dairemizin 2020/418 E. 2021/728 K. sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/6071 E. 2023/686 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olup, Yargıtay bozma ilamı usul ve yasaya uygun olması sebebiyle uyulmasına karar verilmiş olup, Yargıtay bozma ilamı göz önünde bulundurularak, saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, duruşmalı inceleme yapılmakla İstanbul Anadolu 1. FSHHM 2016/8 E. 2017/137 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK 353/1-b-2-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın KISMEN KABÜLÜNE KISMEN REDDİNE, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli … markasının 27.sınıfta tescilli olduğu “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları ile 35. Sınıfta tescilli “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum ). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları ” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Duruşmalı inceleme yapılmakla, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/8 E. 2017/137 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayı ile tescilli … markasının 27.sınıfta tescilli olduğu “muşambalar,döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum), spor amaçlı minderler, tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” emtiaları ile 35. sınıfta tescilli “muşambalar, döşemelik, mantarlı muşamba (linolyum), spor amaçlı minderler, tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından tahsil edilen 29,20 TL mahsubu ile kalan 240,65 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti , 155,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.217,70 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 1.608,85 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 46,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 23,00 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, 4/d-Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.860,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 4/e-Davalı yararına red olunan kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.860,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 238,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 238,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/c-Davacı ve davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/d-Temyiz yargılaması için davalı tarafından yapılan temyiz başvuru harcı ve temyiz yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5/e-İstinaf aşamasında bir duruşma yapıldığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy çokluğuyla karar verildi. 14/09/2023
Muhalefet Şerhi: Tanınmış bir markanın aynı veya benzerinin tescili tek başına kötüniyetin varlığını göstermeyeceği gibi, kötüniyetin varlığını kabul edebilmek için markanın tanınmış marka olmasının da gerekli olmadığı, marka tanınmış olmasa dahi, sırf başkasının markasından haksız bir şekilde yararlanmaya yönelik tescilin kötüniyetli tescil sayılması gerektiği, kötüniyetin her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda; Türkiye’de yaygın bir dil olmayan Fransızca dilinde ”her türlü spor” anlamını içeren ve davacı tarafından ülkemizde bilinir hale gertirilip tescil ettirilen, aynı zamanda yurtdışında pek çok ülkede de tescili sağlanan ”…” markasının, aynı sektörde faaliyet gösteren ve markayı bildiğinde tereddüt olmayan davalı tarafından tescil edilmesinin kötüniyetli tescil kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla 556 sayılı KHK’nın 8/3.maddes, kapsamında önceki kararda direnilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.