Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1075 E. 2023/879 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1075 Esas
KARAR NO: 2023/879
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI: 2014/732 E. – 2018/643 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin eski ortağı olan …’ın şirket hisselerini Kartal … Noterliğinin 29.04.2013 tarih ve … yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, bu nedenle şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunmadığı hâlde eski tarihli olarak davacı şirketin temsilcisi ve müdürüymüş gibi düzenlenen senetleri kefil olarak imzaladığını, bu şekilde tanzim edilen ve takibe konu edilen 30.03.2013 tanzim tarihli olarak düzenlenen 28.07.2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli ve yine 30.03.2013 tanzim tarihli olarak düzenlenen 03.08.2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli senetlerin gerçek borç senedi olmadığını ve dolandırma kastıyla sahte olarak tanzim edildiğini belirterek takibe konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin, borçlu diğer davalı şirketten 30.03.2013 tanzim tarihli, 400.000,00 TL tutarlı iki senetten dolayı alacağının bulunduğunu, senet üzerinde imzası bulunan …’ın senetlerin düzenleme tarihi 30.03.2013 tarihi itibariyle davacıyı temsil ve ilzama yetkili bulunduğunu, davacının da bunu kabul ettiğini, senetler üzerindeki davacı şirket adına … tarafından atılan imzanın aval sıfatı ile atıldığını, davalı şirket ile senet borçlusu … San.Tic. Ltd. Şti. arasında uzun yıllara dayanan ticari ilişki olduğunu, senetlerin borca karşılık alındığını savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı şirket cevap dilekçesi sunmamıştır.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2018 tarihli 2014/732 E- 2018/643 K sayılı kararıyla; davalı … Ltd. Şti.’nin, diğer davalı …. San.Tic. Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğu, bu ilişkinin, 31.01.2013 tarihinde başladığı ve 31.12.2013 tarihi itibariyle davalı …’un diğer davalı Tasarım evi’nden 761.300,00 TL alacaklı bulunduğu, bu iki şirket arasındaki ticari kayıtlara göre esasen bu davalılar arasında bir ticari ilişkiden ziyade para alışverişi olduğu, …’ın aynı zamanda davalı … Mim. Dek. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı, müdürü, temsil ve ilzama yetkilisi olduğu, davaya konu senetlerin davalı … … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, diğer davalı … Mim. Dek. İnş. San.Tic. Ltd. Şti.’nin ise ticari defterlerini incelenmek üzere dosyaya sunmadığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında, davalı ve … … Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğuna dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı ve dava konusu senetlerin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı şirketin, ortaklık pay defterinin incelenmesinde senetler üzerinde imzası bulunan …’ın şirketin ortağı olduğu ve 31.05.2013 tarihinde hisselerin tamamının dava dışı …’e devredildiği, kural olarak bononun illetten mücerret borç ikrarı, avalin de bir poliçe/bono borcunun ticari senetler hukukuna göre tekeffül edilmesi olduğu, aval verenin, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olacağı, başka deyimle lehine aval verilen kimse hangi şartlar altında mesul olursa aval verenin de aynı şartlar altında mesul olacağı, davalı … Ltd. Şti. senetlerin diğer davalı şirketle ticari ilişkiden doğan 761.300,00 TL alacak nedeniyle alındığına dair savunması ile nakden kaydı içeren bonoların düzenlenme nedenini değiştirdiği, bu durumda davalı şirketler arasındaki temel borç ilişkine bağlı ticari ilişkinin niteliği ve bu ilişkiden doğan alacaklılık ve borçluluk durumuna göre, dava konusu bonoların düzenlendiği tarih itibariyle davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalıdan ticari defter kayıtlarına göre 1.354,30 TL alacaklı bulunduğu, 31.12.2013 tarihi itibariyle davalı …’un diğer davalı Tasarımevi’nden 761.300,00 TL alacağın temel ilişkiye dayalı kaynağı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddeleri uyarınca belgesinin bulunmadığı gibi davaya konu senetlerin, davalı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde de kayıtlı bulunmadığından mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 299 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki genel hukuk kuralına göre davacı tarafından dava dışı … tarafından davacı şirketin ortaklığı ve müdürlüğünden ayrılmadan önce aval şerhinin verildiğinin noter veya yetkili memur tarafından tasdiki veyahut imza edenlerden birinin vefatı veya imza atma yeteneğinin kaybolması gibi maddi bir olayın vukuu veyahut senetlerin resmi bir işleme esas alınması durumunda gibi bir durumun da bulunmaması ve tüm dosya kapsamı ile emarelere müstenit/dayalı olarak dava konusu senetlerdeki aval şerhinin dava dışı … tarafından davacı şirketin ortaklığı ve müdürlüğünden ayrıldıktan sonra yazıldığı/verildiği ve bu durumun da davalı … Ltd. Şti. tarafından da bilindiğinin kabulünün gerektiği, bu durumda davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalıdan 1.354,30 TL alacaklı bulunduğundan dava konusu senetlerden dolayı davacının 798.645,70 TL (800.000,00 TL-1.354,30 TL) davalıya borçlu olmadığı, bu nedenlerle davacının işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle davanın davalı … Ltd. Şti. yönünden kısmen kabulüne, diğer davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın 19.10.2016 tarihli oturumuna davacı vekilinin katılmadığı ve yasal süresi içerisinde bu davalı yönünden davanın yenilenmediği de dikkate alınarak 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin birinci ve beşinci fıkraları uyarınca bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı … Ltd. Şti. vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; .Davacı şirket adına aval veren olarak senede imza atan …’ın ilgili tarihlerde şirket yetkilisi olduğunu, davacı yanın dolandırıcılık iddiasına ilişkin olarak hiçbir geçerli ve somut bir delil sunamadığını. -Mahkeme kararının gerekçeli olmadığını, gerekçenin nedenlerinin açıklanmadığını. -Aval veren olarak davacı şirket adına uyuşmazlık konusu senedi imzalayan …’ın, davacı şirkette yer alan hisselerini 29.04.2013 tarihinde devrettiğini, uyuşmazlık konusu senetlerin tanzim tarihinin ise 30.03.2013 olduğunu, hem … hem de müvekkili şirket yetkilisi … hakkında T.C. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/60256 soruşturma sayılı dosyası ile davacının iddialarının araştırıldığını ve 18.01.2018 tarih, 2018/9071 K. sayı ile müvekkili şirket yetkilisi ve davacı şirketin eski yetkilisi … hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, ticaret sicil gazetesinin davacı şirketle ilgili olan kısmında “10/04/2010 tarihinde 25 yıl süre ile müdür …’ın münferit imzası ile en geniş şekilde temsil ve ilzam etmesine” karar verildiğini ve davalının bu ilâna dayanarak ve uzun süredir süre gelen ticari ilişkisi gereği …’a güvenmesinin esas olduğunu. -Davacı şirketin işbu dava konusu senette kefil veren değil, avalist olduğunu, davacının uyuşmazlık konusu senede kefil sıfatı ile taraf olduğu, ancak bu konuda oybirliği ile alınmış bir karar olmadığından kefilliğinin geçerli olmadığı iddiasının dayanaksız olduğunu, davacının şekle ait bir eksiklik olmadığı müddetçe esas borçlunun öne süreceği def’ileri ileri sürerek borçtan ve sorumluluktan kurtulmasının mümkün olmadığını, Yargıtay kararına göre “nakden” kaydı bulunan senedin bir başka sebeple düzenlendiği iddiasının veya bu iddianın ispatının avalistin sorumluluğunu etkilemediğini. -Bononun ticari defterde yer almamasının bonodan dolayı alacak bulunmadığı sonucunu doğurmayacağını, hesap dökümlerinde …-… Şirketi’nin müvekkili şirkete 2013 yılı kapanışı itibariyle 761.300,00 TL borçlu olduğunun görüldüğünü, kambiyo senedinin davacının ticari defterine kaydedilmemiş olmasının da onu hükümden düşürmediğini, tüm nedenlerle kararın kaldırılmasına, davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Dairemizin 08/04/2021 tarihli 2020/1124 Esas-2021/395 Karar sayılı kararıyla: “Dava konusu senetlerin bono niteliğinde olup kambiyo vasfı taşıdığı, bono borçlusunun tüzel kişi olması hâlinde, yetki belgesinde şirketi temsile yetkili şahısların bonoyu imzalamış olması ve usulünce kaşe basılmış olması durumunda bonodan doğan sorumluluğun doğrudan doğruya temsil edilen tüzel kişiye ait olacağı,… takibe dayanak bonoları imzalayan dava dışı …’ın aynı zamanda bononun düzenlenme tarihinde davacı aval veren şirketin yetkili temsilcisi olduğunun anlaşıldığı, zira 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 453 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre ticari vekil, açık yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı hâlde aynı Kanun’un 450 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ticari mümessil, iyi niyetli 3. kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkisine haiz sayılacağından …’ın ticari mümessil olduğunun kabulü gerekeceği, davalı şirketin kötü niyetinin ispatlanamaması sebebiyle söz konusu bono nedeniyle davacı borçlu şirketin sorumlu olduğu, bu sebeple davanın reddi gerekirken İlk Derece Mahkemesince hukukun olaya uygulanmasında hata edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın davalı … Ltd. Şti. yönünden reddine, davacı tarafından davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın 19.10.2016 tarihli oturumuna davacı vekilinin katılmadığı ve yasal süresi içerisinde bu davalı yönünden davanın yenilenmediği de dikkate alınarak 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin birinci ve beşinci fıkraları gereğince işbu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/06/2018 tarihli 2021/4421 Esas-2023/454 Karar sayılı kararıyla; Dava konusu bonoların, davacı şirketin yetkili temsilcisi olan ve aynı zamanda keşideci şirketin de temsilcisi ve ortağı durumundaki … tarafından davalı … Ltd. Şti. lehine davalı … Ltd. Şti.’nin keşideci temsilcisi olduğu şirketin avalist olduğu bonolar olduğu, davalı … Ltd. Şti. yetkilisi …’ın aval ve keşide tarihinde davacı şirketi temsile yetkili ise de, kendisinin hakim ortağı olduğu şirketin keşideci olduğu bonolarda davacı şirketi avalist olarak göstermesinin, davacı şirket yönünden temsil yetkisinin kötüye kullanılması olup bu nedenle aval işleminin geçersiz olduğu, davacı şirketin dava konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının anlaşıldığı. Temsilcinin izinsiz olarak yaptığı işlemin sakat bir işlem olduğu, bu işlemin temsil olunanı bağlamayacağı, özenli bir temsilcinin, iyi niyet ve sadakat borcu gereği temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlemin kural olarak temsil görevinin dışında kalacağı (Erol Ulusoy, Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, s. 67-78-228). Bu nedenle Mahkemece, davalı keşideci … Ltd. Şti.’nin dava konusu bonoları, bu şirketin hakim ortağı …’ın aynı zamanda davacı şirket yetkilisi olduğu dönemde keşide etmesi ve şirket adına attığı aval imzasının 6102 sayılı Kanun’un 626 ncı ve 629 uncu maddeleri çerçevesinde müdürün şirkete özen ve bağlılık yükümlülüğü ile bağdaşmayacak şekilde yetkinin kötüye kullanılması üzerinde durulup temsilciye verilmiş bir iznin olup olmadığı hususu da değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle, Dairemizin kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma gününün taraf vekillerine tebliğ edildiği, davacı vekilinin Yargıtay bozma ilamına uyulmasını, davalı vekilinin önceki kararda direnilmesini talep ettiği anlaşılmış, Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLER; Davaya ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu bono örneklerinin incelenmesinde; 30/03/2013 tanzim tarihli, 03/08/2013 ödeme tarihli 400.000 TL bedelli senet ile 30/03/2013 tanzim tarihli,28/07/2013 ödeme tarihli 400.000 TL bedelli senetlerin borçlusunun … San. Tic. Ltd. Şti. , kefilin … Ltd. Şti., lehtarının … Ltd. Şti. Olduğu görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan ticaret sicil kayıtları ve Ticaret Sicil gazetesi örneklerinden, …’ın … San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve münferiden yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan 16/03/2018 tarihli ek rapordan; davacı şirketin ortaklık pay defterinin incelenmesinde, Senetler üzerinde imzası bulunan …’ın 31/05/2013 tarihinde hisselerinin tamamını …’e devrettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE; Bonodan kaynaklı menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince, davalı … Ltd. Şti. Aleyhine açılan davanın kabulüne karar verildiği, davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin davaya ve takibe konu senetlerin, davacı şirketin eski ortağı … tarafından hisselerini devrettikten sonra imzalandığını, dolandırma kastı ile sahte olarak düzenlendiğini, davacı şirket adına, yetkisiz temsilci tarafından kefil sıfatıyla atılan imzanın davacı şirketi bağlamayacağını ileri sürmüştür. Senetlerin tanzim tarihinin 30/03/2013 olduğu, …’ın bu tarihten sonra 31/05/2013 tarihinde şirketteki hisselerini devrettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan Ticaret Sicil Gazetesi örnekleri ve Ticaret Sicil kaydından, senetlerin tanzim tarihinde …’ın senetlerin asıl borçlusu olan davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin de ortağı ve münferiden yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmaktadır. Limited Şirketlerde “Özen ve bağlılık yükümlülüğü, rekabet yasağı başlıklı” TTK 626/1 maddesinde; (1) “Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ila 205’inci madde hükümleri saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde “Şirketin menfaatinin gözetilmesinin” şirketin menfaatinin kişisel menfaatlere ve başkalarının menfaatlerine feda edilmemesi, diğer menfaatlerin arkasına konulmaması anlamına geldiği, şirket menfaatinin gözetilmesinin, müdürlük görevinin yapılışına ilişkin doğal bir gereklilik olduğu, bağlılık yükümü içinde de değerlendirilemeyeceği, şirket menfaatlerinin gözetilmesinin ölçüsünün dürüstlük kuralı olduğu açıklanmıştır. …’ın davacı şirketi temsil yetkisinin bulunduğu dönemde, ortağı ve yetkilisi olduğu diğer davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne aval veren sıfatıyla iki adet borç senedi düzenlediği, senetlerin aval veren sıfatıyla imzalanması için temsilciye izin verilmediği, davalının temsilci olduğu dönemde davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu durumda temsilcinin, ortağı ve yetkilisi olduğu başka bir şirket lehine ve temsil ettiği davacı şirket aleyhine/zararına yaptığı işlemlerin, TTK 626. Madde gereğince şirket temsilcisinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile bağdaşmadığı, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, yetkinin kötüye kullanılması ve temsil yetkisinin aşılması suretiyle yapılmış olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/04/2021 tarihli 2020/5995 Esas-2021/3833 Karar sayılı kararı, 25/05/2022 tarihli 2020/8334 Esas-2022/4052 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince davalı … Ltd. Şti. Yönünden (usuli kazanılmış haklar korunarak) davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, istinaf incelemesi duruşmalı yapılmakla mahkeme kararının kaldırılmasına, kazanılmış haklar korunarak istinaf başvurusu bulunmayan diğer davalı … Şirketi hakkında verilen hükmün aynen tekrarına, davalı … Ltd. Şti. Yönünden davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,2-Duruşmalı inceleme yapılmakla, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2018 tarihli 2014/732E-2018/643 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3/a-Davacı tarafından, davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın 19/10/2016 tarihli oturumuna davacı vekilinin katılmadığı ve yasal süresi içerisinde bu davalı yönünden davanın yenilenmediği de dikkate alınarak HMK 150-(1) ve (5). maddeleri uyarınca bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına,3/b-Davacı tarafından, davalı … Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile;3/c-Davacının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün .. sayılı takip .dosyasında takip konusu yapılan,3/d-30/03/2013 tanzim tarihli, 28/07/2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli bono ve 30/03/2013 tanzim tarihli, 03/08/2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı [800.000,00 TL- 1.354,30 TL=] 798.645,70 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine, 3/e-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3/f-Yasal koşulları bulunmadığından …nun. 72/5.maddesi uyarınca davacı yanın %40 tazminat isteminin reddine,3/g-İhtiyati tedbir kararı infaz olunduğu gözetilerek, …nun 72/4.maddesi uyarınca reddedilen kısım yönünden %20 tazminat tutarı 270,86 TL’nin davacı-borçlu … Limited Şirketi’nden tahsili ile davalı/ alacaklı … Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54.555,49 TL ilam harcının peşin alınan 13.842,15 TL harçtan mahsubu ile 40.713,34 TL davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 13.842,15 TL peşin harç toplamı: 13.867,35 TL ile, yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.095,49 TL’sinin davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı … Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 0,08 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4/d-Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/e-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden (kazanılmış hak saklı tutularak) 45.895,83 TL vekâlet ücretinin davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, 4/f-Davalı … Ticaret Limited Şirketi davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.354,30 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54.555,49 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 13.674,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 40.880,72 TL harcın davalı … Ticaret Limited Şirketi’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-İstinaf yargılaması için davalı … Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/c-İstinaf aşamasında bir duruşma yapıldığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalı … Ticaret Limited Şirketi tahsiliyle davacıya verilmesine,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023