Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1045 E. 2023/741 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1045
KARAR NO: 2023/741
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28.04.2023
NUMARASI: 2023/271 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 18/04/2023 havale tarihli ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … Ticaret Limited Şirketi ile yapmış olduğu ticari alışveriş karşılığında … Beyazıt Şubesi’ne ait keşidecisi … Ticaret Ltd. Şti. olan, 26.02.2023 tarihli 75.000,00-TL bedelli … seri nolu ve 01.04.2023 tarihli 445.000,00-TL bedelli, … seri nolu iki adet çeki aldığını, söz konusu iki adet çekin müvekkilinin elinde iken zayii olduğunu, çeklerin kaybedilmesi üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/767 Esas sayılı dosyası ile çeklerin iptali için dava açıldığını ve ödeme yasağı kararı verildiğini, ödeme yasağı kararının ilgili banka şubesine gönderildiğini, dava derdest iken çek keşidecisinin hesaplarına bloke konulması üzerine … tarafından sadece çek keşidecisi … Limited Şirketi aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalının, çeklerin kayıp olduğunu bile bile aldığını ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, dava ve takip konusu çekler incelendiğinde; 445.000,00-TL bedelli çekin arkasında 03.04.2023 tarihinde ödeme yasağı kararının derç edildiğinin görüldüğünü, çeklerin arkasındaki ciro silsilesinin bozulduğunu, çekte müvekkili şirketten sonra cirosu bulunan … ile müvekkilinin hiçbir ilgisi olmadığını, çekin arkasındaki ciroların gerçek bir ticari ilişki neticesinde yapılmadığını, müvekkili şirketin, davalılara hiçbir borcu olmadığını, çeklerin yasal hamilinin müvekkili şirket olduğunu, keşidecinin hesaplarına haciz konulması nedeniyle, cebri icra sebebiyle çek bedellerinin icra dosyasına yatırılması halinde ve davalıya paranın ödenmesi durumunda müvekkili şirket için telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağını beyanla, dava sonuçlanıncaya kadar icra dosyasına ödenecek olan paranın davalı-takip alacaklısına ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;” İİK 72/3 maddesi gereği borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispatı için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit dâvasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit dâvasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak İİK. 72. maddesi ve HMK. 389 v.d. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir talebiyle borçlu olarak görünenin teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi isteyebilmesi mümkündür. Somut olayda; mahkememiz dosyası davacısının … olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise icra takip borçlusunun … Limited Şirketi olduğu, mahkememiz dosyası davacısının icra takip dosyası borçlusu olmadığı, takip borçlusu olmayan davacının İİK 72/3. Maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar icra dosyasına ödenecek olan paranın davalı-takip alacaklısına ödenmemesi için ihtiyati tedbir talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davacı vekilinin şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … Ticaret Limited Şirketi ile yapmış olduğu ticari alışveriş karşılığında … Beyazıt Şubesi’ne ait keşidecisi … Ltd. Şti. olan, 26.02.2023 tarihli 75.000,00-TL bedelli … seri nolu ve 01.04.2023 tarihli 445.000,00-TL bedelli, … seri nolu iki adet çeki aldığını, söz konusu iki adet çekin müvekkilinin elinde iken zayii olduğunu, çeklerin kaybedilmesi üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/767 Esas sayılı dosyası ile çeklerin iptali için dava açıldığını ve ödeme yasağı kararı verildiğini, ödeme yasağı kararının ilgili banka şubesine gönderildiğini, dava derdest iken çek keşidecisinin hesaplarına bloke konulması üzerine … tarafından sadece çek keşidecisi aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davacı müvekkilinin … ile hiçbir alışverişi olmadığını, müvekkilinin ne …’ı ne de diğer davalı …’i tanımadığını, davalıların, çekleri yasal yoldan elde etmedikleri için ciro silsilesinin bozulduğunu, davacı müvekkilinin yasal hamil olduğuna ilişkin tahsilat makbuzunun dosyaya sunulduğunu, davalı …, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile sadece çek keşidecisi hakkında icra takibi başlatmış olduğundan icra dosyasında taraf olarak görünmediklerini, ancak, mevcut çeklerde ciroları olup çeklerin alacaklısı olduklarını, her ne kadar icra dosyasının tarafı olmasalar da icra takibine konu çeklerin davacı müvekkilinin alacaklısı-yasal hamili olduğu çekler olduğunu, takibe ve davaya konu çeklerin davalı-takip alacaklısı …’e ödenmesi halinde, davacı müvekkilinin bu parayı bir daha tahsil etmesinin mümkün olmayacağını, müvekkili açısından telafisi imkansız zararlar doğacağını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun U 2017-(19)11-1644 Esas, 2021/1017 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukukî yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 24.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-948 E., 2020/933 K.; 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir. Dava konusu olayda, davacı tarafça menfi tespit davası açmış olup, menfi tespit davasının icra takibinden önce açıldığı, yapılan icra takibinin ise davacıya yönelik bir takip olmadığı, davacı taraf tarafı olmadığı icra takibine yönelik olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş olup, İİK 72/3 düzenlemesinin özel bir düzenleme olduğu, icra takibi borçlusu yönünden başvurulabilecek bir yol olduğu, icra takibinden önce açılan Menfi tespit davasında, tedbir istenebilir ise de başka bir icra takibindeki dosyaya ilişkin olarak icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulması ancak hakkında icra takibi yapılan takip borçluları yönünden istenebileceğinden Mahkemece bu konuda verilmiş olan red kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.04.2023 tarih ve 2023/271 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcın davacıdan tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/07/2023