Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1033 E. 2023/722 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1033
KARAR NO: 2023/722
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/338 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigorta şirketince vergi dairesine sunulan kefalet senedi iptal edilmiş olduğundan hukuki imkansızlık, butlan ve hile sebepleriyle söz konusu poliçe feshedilmiş olmasına rağmen davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak sigorta primine karşılık yapılan ödemelerin ve verilen çekin (2.400.000-TL bedelli ve … Çek Numaralı Çek) müvekkiline iade edilmediği, hile ile ibraname alındığı iddiası ile davalıya sigorta primi olarak eft/ havale aracılığıyla gönderilen para yönünden alacak davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla- müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, davaya konu çekin bedelsiz kaldığının tespitine, çekin iadesine, İİK m. 72/2 uyarınca davaya konu çeke dayalı olarak başlatılması muhtemel icra takibinin olduğu yerde durdurulabilmesi amacıyla alacağın yüzde onbeşi teminatla tedbire, çek hakkında ödeme yasağına, davalının% 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 05.05.2023 tarihli ara kararı ile “… Çek bir ödeme vasıtası olup, iradesi fesada uğratılarak verildiğini, karşılığı olan edimin yerine getirilmediğini ispat yükü davacı tarafa ait olup, Borçlar Kanun’una göre edimlerin aynı anda yerine getirilmesi asıl olduğundan, davacı tarafın çeklerin verilmesine sebep temel borç ilişkisinin geçersiz olduğu iddiasını ispata yönelik yazılı bir delil sunmadığından, bu durum ispat yönünden yargılamayı gerektirdiğinden …” gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla 2004 Sayılı İİK m.72/2 uyarınca davaya konu çeke dayalı olarak başlatılması muhtemel icra takibinin durdurulması” ve “çek hakkında tedbiren ödeme yasağı” kararı verilmesinin talep edildiğini, taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu meblağın davalıya ödendiğini, sigorta şirketince vergi dairesine sunulan kefalet senedinin iptal edildiğini, hukuki imkansızlık, butlan ve hile sebepleriyle söz konusu poliçenin feshedildiğini ancak davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak iadesinin yapılacağı taahhüt edilmiş olmasına rağmen sigorta primine karşılık yapılan ödemeler ve verilen çekin müvekkiline iade edilmediğini beyanla 2004 Sayılı İcra İflas Kanunun madde 72/2 uyarınca davaya konu çeke dayalı olarak başlatılması muhtemel icra takibinin olduğu yerde durdurulabilmesi amacıyla alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında tedbir taleplerinin ve davaya konu çekle ilgili olarak bankalarca ödeme yapılmaması için tedbir kararı verilmesinin kabulü için mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; menfi tespit istemine ilişkindir. Eldeki uyuşmazlık, İİK m.72/2 uyarınca icra takibi öncesinde takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddi ile çekte ödeme yasağı kararı verilmesi talebinin reddi kararının yerinde olup olmadığına dairdir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. İİK m.72/2 “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmünü haiz olup taktir hakkı dosya kapsamına göre Mahkemeye bırakılmıştır. Çekte ödeme yasağı ise çekin iptalini talep eden ‘hamilin’ talebi üzerine şartları oluşmuş ise verilebilir. İhtiyati tedbirin şartları HMK m.389 ” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmünü haizdir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Çek ödeme vasıtası olarak illetten mücerret, kayıtsız/ şartsız ödeme vaadi içermekle davacının iddiaları yargılama gerektirmektedir. Dosya kapsamına göre; davacının tedbir talepleri yönünden tarafların iddia ve savunmalarının henüz yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi gereği takibin durdurulmasına ve ödeme yasağına karar verilemeyeceği dikkate alınarak, İİK’nın 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin ve ödeme yasağı talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yapılan inceleme neticesinde yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/05/2023 tarih ve 2023/338 Esas sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/07/2023