Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1021 E. 2023/761 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1021
KARAR NO: 2023/761
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/09/2022
NUMARASI: 2021/324 E. – 2022/603 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin züccaciye sektöründe yıllardır faaliyet gösterdiğini, ticari hayatında ekonomik olarak hiçbir olumsuz sicili bulunmadığını, müvekkili tarafından …’e sattığı mallar karşılığında müşterisi tarafından … A.Ş. İnegöl şubesinin 30/06/2021 keşide tarihli, Z9123051 numaralı, keşide yeri İnegöl olan 80.000,00 TL tutarlı çekin … Kargo İnegöl şubesi vasıtasıyla 09/11/2020 tarihinde müvekkiline gönderildiğini, 11/11/2020 tarihinde gönderilen kargonun diğer kargolarla birlikte toplu olarak teslim alındığını, teslim alınan kargonun incelendiğinde poşetin açılarak tekrar kapatıldığı ve zımbalandığının görüldüğünü, içinde çekin mevcut olmadığını ve bu haliyle teslim alındığını, bu durumun keşideci …’ e bildirildiğini, keşideci tarafından … Kargo yetkilileri hakkında şikayetçi olunduğunu, müvekkili şirket tarafından çekin hamili olması sebebi ile İnegöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/251 Esas – 2021/54 Karar sayılı kararı ile dava konusu çekin iptaline karar verildiğini, davalı … tarafından mahkemeye itiraz dilekçesi verilerek çek hakkında verilen ödeme yasağının kaldırıldığını, henüz çek için icra takibine girişilmediğini ancak müvekkilinin, borcu bulunmadığı halde davalıya karşı sorumlu hale gelebileceği hususu göz önünde bulundurularak müvekkilinin … A.Ş. İnegöl şubesinin 30/06/2021 keşide tarihli, … numaralı, keşide yeri İnegöl olan 80.000,00 TL tutarlı çek dolayısıyla borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava tarihi itibariyle çekin keşide tarihinin gelmediğini, davacının dava tarihi itibariyle menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığını, çekin bankaya ibraz edildiğinde keşideci … tarafından ödenebileceğini veya çekin müvekkili tarafından ibraz edilmemesinin söz konusu olabileceğini veya vekil tarafından başkasının ciro edilebileceği ve başka birilerinin çek hamili olarak çeki bankaya ibraz edebileceklerini, bu nedenlerle davacının dava tarihi itibariyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını ve davacının arabuluculuk yoluna başvurması gerektiğini, bu nedenle de davanın usulden reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, icra takibinden önce açılan eldeki menfi tespit davasında davacı tarafından borçlu olmadığı iddiası ile hamil aleyhine de menfi tespit davası açılmıştır. Davanın açıldığı tarihte çekin vadesinin gelmediği, çekin vade tarihinde çekin davalı tarafından keşideciye başvurularak tahsil edildiği anlaşılmakla davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise davalı tarafından davacıya yönelik bir icra takibinin bulunmaması ,davacı tarafından davalının kötü niyetli olduğu ispatlayamadığından” gerekçesiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davacı müvekkilin menfi tespit istemli davası yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu kararın tüm dosya içeriği ve mevcut deliller hiç dikkate alınmadan eksik ve hatalı olarak verildiğini, ilk derece mahkemesindeki yargılama esnasında bilirkişi raporu dahi alınmadığnı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/251 Esas 2021/54 K. sayılı dosyası ile “Kıymetli Evrak İptali” için dava açıldığını, mahkemece davaya konu “… İnegöl Şubesine ait Keşidecisi … olan … seri nolu, 30/06/2021 keside tarihli, 80.000,00 TL bedelli çekin 6102 sayılı TTK 818 /1-8 maddesi yollaması ile 764 mad. uyarınca zayi nedeniyle iptaline,” karar verildiğini, ancak daha sonra çeki elinde bulunduran ve huzurdaki davanın davalısı … tarafından mahkemeye itiraz dilekçesi verilmesi nedeniyle mahkemece çek hakkında ödeme yasağının kaldırıldığını, halihazırda davalı tarafından söz konusu çek için icra takibine girişilmediğini, ancak icra takibine girişilmesi ve müvekkilin borcu olmayan davalıya karşı sorumlu hale getirilmesinin muhtemel olduğunu, davanın açıldığı tarihte çekin davalı tarafından tahsil edilmesinin müvekkilin bilgisi dışında olan bir ödeme olduğunu ve müvekkil davacı açısından söz konusu çek hakkında borçsuz olduğunun tespiti istemli menfi tespit davası ikame edildiğini, müvekkilin borcun tahsil edildiğini bilebilecek durumda olmaması sebebiyle menfi tespit talepleri olduğunu, müvekkilin bilgisi dışında ödeme yapan diğer cirantanın müvekkilden ödenen bedelin istirdatını istemesinin muhtemel olduğunu, bu halde açılan menfi tespit davasında yapılacak imza incelemesi ve defter incelemesiyle müvekkilin söz konusu çekten dolayı borçsuz olduğunun gerekli arşatırma yapılarak hüküm verilmesinin ve müvekkil aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilin rızası dışında ve eline ulaşmadan çalınan davaya konu çekin piyasaya gerçek dışı imza ve sahte firma kaşesi kullanılarak sunulduğunu, neticede son olarak davalının elinde bulunduğunu, müvekkilce davalının çek zayi davasına vermiş olduğu dilekçeyle çekin tedavülde ve davalının elinde olduğunun anlaşıldığını ve huzurdaki davanın ikame edildiğini, çekteki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, çekin cirantaları ile müvekkil arasında veya alacaklı olduğunu iddia eden davalı ile hiçbir şekilde borç ve alacak ilişkisi bulunmadığını, taraflarınca ticari defter incelemesi yapılarak borçsuz olduklarının tespitini talep etmiş olmalarına rağmen ilk derece mahkemesinin eksik ve hatalı yargılama yaparak dosyayı bilirkişiye dahi göndermeden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, müvekkilin davalıya ve diğer cirantalara borçlu olmadığının tespiti ile icra takibine konu olabilecek çekteki imzanın ve yazıların müvekkile ait olmadığı çıplak gözle dahi belli olduğundan ve kötü niyetle başlatılabilecek icra takibinin karşı tarafın farklı saiklerle hareket etmesi nedeniyle bu davanın açıldığını, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu menfi tespit davasıdır. Dava konusu çekte keşidecinin …, lehtarın … Ltd. Şti. davalının hamil olduğu, çekin keşide yerinin İnegöl, keşide tarihinin 30.06.2021 tarihi olduğu, davanın çek tarihinden önce 28.05.2021 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davacı takip konusu çekin dava dışı keşideci …’e satmış olduğu mallar karşılığında kendisine kargo yolu ile gönderilen çekin kargoda çıkmadığını, zayi olduğunu, daha sonra bu çek ile ilgili olarak çek keşidecisi tarafından İnegöl 2. ASHM’nin 2020/251 E. 2021/54 K. sayılı dosyasında zayi nedeniyle iptaline karar verildiğini, davalı tarafından bu mahkemeye verilen itiraz dilekçesi üzerine ödeme yasağının kaldırıldığını, çekteki imza ve kaşenin sahte olduğunu belirtmiştir. Mahkeme; davanın açıldığı tarihte çekin vadesinin gelmediği, çekin vade tarihinde çekin davalı tarafından keşideciye başvurularak tahsil edildiği gerekçesiyle, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dava konusu çekin incelenmesinde ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk bulunmadığı, çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında çekte cirosu bulunan davacı ve davalının ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, davacı vekilinin ticari defterlerin inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğu şeklindeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının çekte lehtar ve buna bağlı olarak ilk ciranta olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde ciroda şirket kaşesinin sahte ve imzanın sahte olduğunu ileri sürmüştür. İmza incelemesi yapılarak imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığının tespit edilmiş olması halinde dahi mevcut dosya kapsamına göre bu durumun neticeye etkisinin olmadığı sonucuna varılmaktadır. Nitekim 6102 sayılı TTK 818/c maddesi yollamasıyla çekler hakkında da uygulanacak TTK 677. maddesindeki düzenlemeye göre, “imzaların istiklali” prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap eden hamilin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin imza incelemesi yapılmadığına ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ve aleyhe bozma yasağı da gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2022 tarih ve 2021/324 E., 2022/603 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/07/2023