Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/1014 E. 2023/721 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1014 Esas
KARAR NO: 2023/721
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17.05.2023 tarihli karar
NUMARASI: 2023/49 Değişik İş
DAVANIN KONUSU: Tespit+ İhtiyati Tedbir (Değişik İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Talep Eden vekili talep dilekçesinde özetle; HMK’nın 400 vd. maddeleri uyarınca ileride açılacak hukuk davalarında, yapılacak şikâyetlere ve olası idari taleplerde esas teşkil etmek, delil tespitini sağlamak üzere derhal tespit edilmemesi halinde kaybolabileceğinden karşı tarafın durumdan haberdar olması ile mevcut durumun korunması imkânsız hale gelebileceğinden tebligat ve duruşma yapılmaksızın ve teminatsız olarak; http://…com internet sitesinin alan adında müvekkiline ait tescilli marka ve marka işaretlerinin kullanıldığının, http://…com internet sitesinin alt ve üst domain’lerinin, hosting şirketlerinin, içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile alan adının kimin adına kayıtlı olduğunun, söz konusu internet sitesi sahibinin kimliğinin ve adresinin uzman bir bilir kişi tarafından tespitine, tespit edilecek içeriklerin http://…com internet sitesinden kaldırılması bu mümkün olamıyorsa anılan internet sitesine erişimin ilgili internet sitesinin tüm domain’leri (alt domain – üst domain) dahil olmak üzere engellenmesi yönünde SMK 159, TTK 61 ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 14.04.2023 tarihinde “… 1)6100 sayılı HMK’nın 400 vd. maddeleri gereğince, istek belli bir fiili durumun tespiti olup, talep edenin hukuksal yararı olduğu kanaatine varılmakla, tesbit talebi yasaca uygun ve hukuken hemen korunması zorunlu görüldüğünden şimdilik tebligat yapılmaksızın uzman bilirkişiler yardımıyla tespitine, 2)Dosya kapsamı ve tespit talep dilekçesindeki delil tespiti talepleri nazara alınarak, fotoğraf ve görsel suretlerde eklenmek suretiyle rapor tanzim etmek üzere mahkememizce resen bilirkişi olarak Bilişim Uzmanı …’ın seçilip görevlendirilmesine, talep doğrultusunda; Talepler yönünden sunulan belgeler de dikkate alınarak gerekli incelemelerin yapılarak rapor alınmasına, raporun ibrazına müteakip talep dilekçesi ile birlikte taraflara tebliğine, -Bilirkişiye dosya kapsamı ve talep dilekçesindeki delil tespiti talepleri nazara alınarak, fotoğraf ve görsel suretlerin eklenmesi suretiyle rapor tanzim etmek üzere 20 günlük mehil verilmesine, … 6)İhtiyati tedbir talebinin bilirkişi raporu sunulduktan sonra değerlendirilmesine, 7)6100 sayılı kanunun 402 ve 403. maddeleri gereğince, rapor ibrazından sonra tesbit tutanağı, dilekçe, karar örneği ve raporun karşı yana tebliğine, …” karar vermiştir. İlk Derece Mahkemesi 17.05.2023 tarihinde “… Mahkememizce tedbir talebinin değerlendirilebilmesi yönünden; dosyanın Bilişim Uzmanı Bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup; mahkememiz dosyası bilirkişi teslim tutanağı ile dosya Bilişim Uzmanı Bilirkişi …’a tevdi edilmiş olup; bilirkişi raporunu tanzimle 02/05/2023 tarihinde mahkememiz dosyası içerisine ibraz etmiştir. … Alınan raporda; “…KARŞI-SİTE’nin umuma herhangi bir içerik yayını gerçekleştirdiğine dair somut bulguya erişilemediği, internet alan adında Talep Eden marka ibaresine yer verildiği görülmekle yayın gözlenmediğinden, içerik yönünden Talep Eden’e atıflı marka kullanımına rastlanmadığı, Yer Sağlayıcının, Erişim Sağlayıcının ve internet alan adı tescilinde Aracı Hizmet Sağlayıcının ortak ve yabancı menşeili “… (…com)” şeklinde gözlendiği…” yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır. … 6769 sayılı Kanun’un 159. maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup … söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır. … HMK 389. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. … Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. … Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. … Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddiaının yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. … “…Tespit ve tedbir isteyen vekilinin talebi üzerine alınan bilirkişi raporunda; …com alan adına ait web sitesi aktif olmadığından, tespit talep edene ait tescilli markaların kullanımının tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. … Tedbire konu internet sitesi alan adında “…” markasına yer verildiği, “…” markasına ait ürünlerin kullanıldığı tespit edilemediğinden, 6100 sayılı HMK 389. maddesi ve 6769 Sayılı SMK 159. maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat kuralı gerçekleşmediğinden, mahkemenin tedbir talebinin reddi kararı yerinde olduğundan… (İSTANBUL BAM 44. HUKUK DAİRESİ 2021/661-2021/803)” … Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporu , yukarıda belirttiğimiz aynı hususa ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve uygulamalar dikkate alınarak değerlendirildiğinde eldeki dosya nezdinde yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından kanuni şartları oluşmayan tedbir talebinin reddine …” gerekçesi ile talep edenin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili adına ilk derece mahkemesinden karşı tarafın sahibi olduğu http://…com alan adında müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli “…” markasının kullanıldığının uzman bir bilirkişi aracılığı ile tespit ettirilmesi, tespit edilen içeriklerin ilgili internet sitesinden kaldırılması yönünde, bu mümkün olamıyor ise ilgili internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbire hükmedilmesinin talep edildiğini, bu doğrultuda, dosyadan alınan hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda ilk derece mahkemesinin bu tespitleri göz önünde bulundurarak internet sitesinde herhangi bir içerik olmadığından bahisle tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, bununla birlikte söz konusu bilirkişi raporunun devamı incelendiğinde internet alan adında talep eden marka ibaresine yer verildiğinin görüldüğü şeklinde tespit yapıldığının görüldüğünü, bu kapsamda, http://…com alan adlı internet sitesinin alan adında müvekkiline ait “…” marka adının kullanıldığının da bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğini, müvekkilinin söz konusu bilirkişi raporuna 03.05.2023 tarihinde itirazlarını sunmuş olup bu durumu da açıkça itiraz dilekçesinde dile getirdiğini, bununla birlikte ilk derece Mahkemesinin hukuka aykırı bir şekilde itiraz dilekçesini dikkate almayarak dosya kapsamında karar verdiğini, kararın SMK m.29 hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin tescilli “…” markasının karıştırılmaya yol açacak biçimde karşı taraf tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde http://…com internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklara tecavüz oluşturduğunun sabit olduğunu, SMK m.7’ye göre tecavüzün gerçekleştiğini, mahkemenin bilirkişi raporunda yapılan tespitler dikkate alınarak internet sitesi kodlarında veya içeriğinde … markası kullanılmadığını gerekçe göstererek erişimin engellenmesi yönündeki ihtiyati tedbir taleplerini reddettiğini, eş deyişle müvekkilinin Kanun’dan doğan haklarını açıkça ihlal eden somut olaya ilişkin herhangi bir tedbir alınmamasına karar verdiğini, ilk derece mahkemesinin bilirkişinin düzenlendiği rapora istinaden tedbir talepleri hakkında ret kararı verirken internet sitesine ulaşılamadığını, linkin aktif olmadığını gerekçe göstermesinin kabul edilemez olduğunu, bu kanaatin hatalı olduğunun izahtan vareste olduğunu, ilgili internet sitesine kullanıcılar tarafından halihazırda erişim sağlanabilmekte olup, yalnızca içerik eklenmediğini, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilirken ilgili internet sitesinin aktif olmadığı, … markasının internet sitesi içeriğinde kullanılmadığı gerekçe olarak gösterilmişse de bu durumun ticari etki yaratmadığının ileri sürülmesinin hukuka aykırılık oluşturduğunu, zira müvekkilinin sahibi olduğu www…com internet sitesi ile karıştırılmaya yol açan http://…com internet sitesi arasında ticari bir bağ bulunduğunun düşünülmesi ihtimalinin müvekkilini zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkarmakta ve bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi için şartların oluştuğunu gösterdiğini, buna ilişkin emsal mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.06.2018 tarihli E. 2017/11-107 K. 2018/1260 sayılı kararının bulunduğunu, HMK m.389 vd. İle SMK m.159 şartlarının oluştuğunu, zarar tehlikesi ile yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, tam kanaatin değil kuvvetle muhtemel yani yaklaşık bir kanaatin yeterli olduğunu, karşı tarafın söz konusu kullanımının müvekkilinin marka sahipliğinden doğan haklarına tecavüz etmekle birlikte müvekkilinin markası üzerinden haksız ticari kazanç elde edilmesi riski de taşıdığını, müvekkilinin markasının ülke sınırları içerisinde bilinirliğinin oldukça yüksek ve tüketici nezdinde güven uyandıran bir marka konumunda olduğunu, müvekkili markasının herhangi bir ticari platformda bulunmasının tüketici bakımından tercih sebebi oluşturacak nitelikte olduğunu, tüketiciyi aldatıcı nitelikte olduğunun kuvvetle muhtemel olduğunu, aldatıcı ve dolandırıcı/ yanıltıcı olduğunu, emsal mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, 03.06.2020 gün ve 2020/383 E. 2020/873 K. sayılı kararının bulunduğunu, her ne kadar içerik eklenmiş olmasa da, söz konusu alan adının satın alınmış olmasının daha sonra kullanılma ihtimalini bulundurduğunu, alan adı ve/veya içeriğinin müvekkili markasına oldukça yakın olmasının HMK bağlamında aranan yaklaşık ispat bakımından yeterli olduğunu, emsal mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, 17.09.2020 gün ve 2020/1545 E. 2020/1405 K. sayılı kararının bulunduğunu beyanla ilk derece mahkemesi tarafından verilen tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını, erişimin engelle İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; karşı taraf aleyhine açılacak hukuk davaları ile yapılacak ceza şikâyetlerine dayanak olmak üzere talep edenin marka sahipliğinden doğan haklarını ihlal ettiği ve aynı zamanda talep eden aleyhine haksız rekabet yarattığı iddia olunan maddi olguların tespiti anlamında ve gecikilmesi ve/veya duruşma ve/veya tebligat yapılması halinde kaybolma ihtimali bulunan http://…com internet sitesi alan adında talep eden adına ait tescilli markanın kullanıldığının, söz konusu internet sitesinin alt ve üst domain’lerinin, yönlendirici kodlarının, metataglarının, anahtar sözcüklerinin, internet sitesi sahibinin kim/kimler olduğunun ve söz konusu internet sitesi için oluşturulmuş alan adında talep edenin tescilli markasının ve bundan doğan talep eden haklarına tecavüz oluşturan ifadelerin kullanıldığının bilirkişi tarafından anılan internet sitesi incelenmek suretiyle HMK m. 400 vd. uyarınca tespiti ile tespit edilecek içeriklerin kaldırılması, bu mümkün olamıyorsa anılan internet sitesinin erişimin ilgili internet sitesinin tüm domainleri (alt domain – üst domain) dahil olmak üzere engellenmesi yönünde, TTK md. 61, SMK m.159 ve HMK md. 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire karar verilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu muhakkaktır. Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu “… Sayın Mahkemenizin talep ve görevlendirmesi doğrultusunda, KARŞI-SİTE hususunda bilirkişiliğimizce yapılan araştırma neticesinde elde edilen bulgular ve bu bulgular üzerinde gerçekleştirilen analiz sonuçları, işbu bilirkişilik inceleme tarihi itibariyle aşağıdaki gibidir: a. KARŞI-SİTE’nin internet alan adı kütük enformasyonunun aşağıdaki gibi olduğu; b. KARŞI-SİTE’de umuma yönelik herhangi bir içerik sağlanmadığı; bu suretle İçerik Sağlayıcıya ait gerçek veya tüzel kişilik kimlik verisine rastlanmadığı; KARŞI-SİTE internet alan adında Talep Eden’e ait olduğu değerlendirilen “…” ibaresinin, “…” son takısı ile geçtiği gözlenmekle, marka ibarenin içerikte yer aldığına dair bir olguya, umuma yönelik bir içerik yayınına rastlanmadığından, ulaşılamadığı; c. Sonuç olarak bulgular çerçevesinde, KARŞI-SİTE’de internet alan adını namına tescil ettirenin, “…com” adlı Hizmet Sağlayıcıdan hizmet alımı suretiyle kimlik verilerini gizlediği; içerik yayınına erişilememekle, İçerik Sağlayıcı yönünden bir kimlik verisine rastlanmadığı; Yer Sağlayıcının, Erişim Sağlayıcının ve internet alan adı tescilinde Aracı Hizmet Sağlayıcının ortak ve yabancı menşeili “…(…com)” şeklinde gözlendiği; tespit ve değerlendirmelerine ulaşılmıştır.
3. SONUÇ: İşbu bilirkişilik inceleme tarihi itibariyle, KARŞI-SİTE’nin umuma herhangi bir içerik yayını gerçekleştirdiğine dair somut bulguya erişilemediği; internet alan adında Talep Eden marka ibaresine yer verildiği görülmekle yayın gözlenmediğinden, içerik yönünden Talep Eden’e atıflı marka kullanımına rastlanmadığı; Yer Sağlayıcının, Erişim Sağlayıcının ve internet alan adı tescilinde Aracı Hizmet Sağlayıcının ortak ve yabancı menşeili “…(…com)” şeklinde gözlendiği; sonuç tespit ve kanaatlerine ulaşılmıştır. …” şeklinde teknik değerlendirme içermektedir. 6100 Sayılı HMK m.266, 279, 281 uyarınca; bilirkişi raporu çözümü özel ve teknik değerlendirme, uzmanlığı gerektiren hususlarda alınır. Bunun dışında raporda açıklama yapılması, hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerin yapılması yasaktır. Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Rapora itiraz, belirsiz ve eksik olan teknik hususlar için açıklama yapılmasını istemektir. Eğer itiraz yerinde görülürse veya belirsizlik ve eksiklik re’sen gözetildiği taktirde açıklama yapılması amacıyla ya ek rapor alınması ya da yeni bilirkişi raporu alınması cihetine gidilir. Raporun denetimi hakim tarafından yapılmakla birlikte belirsizlik ve/ veya eksiklik bulunmuyorsa ya da hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken hususlarda açıklama yapılması bekleniyorsa, çözüm hukuki bilgi ile giderilebilecek nitelikte ise, itiraz yerinde bulunmayabilir zaten hukuki konularda bilirkişiye başvurulması da yasaktır. Eldeki dosyada bilirkişi raporunun UYAP üzerinden yapılan incelemede talep edene 08.05.2023 tarihi itibarı ile tebliğ edildiği, dosya kapsamında UYAP üzerinde yapılan incelemede rapora karşı talep edenin beyanının/ itirazının henüz bulunmadığı, rapora karşı beyanda/ itirazda bulunma yasal süresi olan 2 haftalık kesin süre beklenmeksizin 17.05.2023 tarihinde karar verildiği belirlenmiştir. Bu durumda Mahkemece yasal süreninin bitimi beklenmeli, talep edenin yasal süresi değerlendirilmeli akabinde beyan/ itiraz gerektiriyorsa ek rapor alınmalı ya da beyan/ itiraz yerinde bulunmuyorsa nihai karara varılmalıdır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; izah olunan yargılama sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Neticeten, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle talep eden taraf vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Talep eden vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2-İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2023/49 Değişik İş sayılı 17.05.2023 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran talep eden tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/07/2023