Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/984 E. 2022/1502 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/984 Esas
KARAR NO: 2022/1502
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2020/149 Esas – 2022/43 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın Taksim Ticari Şubesi nezdindeki … numaralı vadesiz USD cinsi döviz mevduatında bulunan 239.796 USD’nin ödenmesini 30/12/2019 tarihli yazılı talimatı ile istendiğinde, davalı bankanın Taksim Ticari Şube yetkilisi … aracılığıyla, davacı şirketin paydaşı …’nın başka bir şirket için verilmiş kefaleti gerekçe gösterilerek ödeme yapılamayacağının belirtildiği, paranın kefaleti gerekçe gösterilerek ödeme yapılamayacağı belirtildiği, paranın kefalet borcuna mahsup edilmesi için sözlü olarak talimat verilmesinin istenildiği, 31/12/2019 tarihinde … yevmiye numarasıyla Beyoğlu … Noterliği’nden ihtarname keşide edilerek; 30/12/2019 günü vekili sıfatıyla verdikleri talimat örneği de ihtarnameye eklenmek suretiyle, aynı tutarın hesabına aktarılmasının bir kez daha talep edildiği, bu defa yine aynı kişinin sözlü olarak vekaletnamenin bankadan para çekme yetkisini içermediğini, şirket yetkilisinin imzasını havi yazılı talimat gelmediği sürece paranın ödenmeyeceğini, geldiğinde ise bazı blokajlar sebebiyle 215.940-USD ödeme yapılabileceğinin bildirildiğini, istek üzerine şirket yetkilisinden edinilen 06/01/2020 tarihli yazıyla ödeneceği sözel olarak beyan edilen tutar 215.940-USD’nin hesabına aktarılması için yeni bir yazılı talimatın bankaya sunulduğunu, bu talimata karşı yine aynı kişinin sözlü olarak; banka yönetimince imzanın gerçek ya da sahte olup olmadığının anlaşılamaması sebebiyle ödeme yapılamayacağı talimatının şubeye verildiği yoluyla bilgi verildiğini, bir kez daha Beyoğlu … Noterliği’nden 08/01/2020 gün ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek ödeneceği bildirilen 215,940-USD’nin hesabına aktarılması için ihtarname keşide edildiğini, davalı bankanın sistemli ve düzenli direnmesinin hissedilmesi sebebiyle aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı numarasıyla icra takibi başlatıldığını, bu defa davalı bankanın borcu olmadığı itirazında bulunduğunu ve 14/01/2020 itibariyle icra takibinin durduğunu, bankanın ödemeyi kabul ettiği 215,940-USD’nin hesabına virmanı için 22/01/2020 tarihinde apostilli Amerikan Noterliğince onaylanmış ve Türk Noterliğince tercüme edilmiş vekaletname ile birlikte bir kez daha bankaya başvurulduğunu, bu defa icra takibinin durmasından 8 gün sonra 23/01/2020 tarihinde davalı banka tarafından 215.918-USD tutarın hesaba virman edildiği, itiraz ile takip durduğundan ve takip durduktan bir müddet sonra takibe konu paranın bir kısmı ödendiğinden, icra takibi avukatlık ücreti karşılığı 82.883,55-TL’nin kur karşılığı olarak 13.986,66-USD mahsup edildikten sonra ödenmeyen mevduatın (23.876,03-USD) ve mevduattan dayanaksız olarak çeşitli tarihlerde kesilen tutarın (215.18-USD) toplamı 38.077,87-USD ‘nin ödeme günkü karşılığı olan Türk Lirası tutarının tahsili amacıyla işbu itirazın iptali davasının açılmasının yasa gereği zorunlu hale geldiğini, bu sebeplerle takibe vaki itirazın iptalini 38.077,87-USD karşılığının ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak tahsiline imkan verecek şekilde icra takibinin devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesini, yargılama gideriyle avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın yasadan kaynaklanan yükümlülüğü gereği elbetteki şirket yetkilisinin hukuken geçerli bir talimat ve vekaletnamesine istinaden ödeme yapmak zorunda olduğunu, takibe dayanak olarak gösterilen ihtarnamede yer alan alacaklı vekiline ait talimat, hesap sahibinin vekiline vermiş olduğu genel dava vekaletnamesine istinaden verilmiş bir talimat olduğunu, söz konusu vekaletnamenin bankacılık işlemlerine ilişkin hesaptan para çekilmesine ilişkin işlem yapılmasına dair yetki içermediğini, yine davacının takibe dayanak olarak gösterdiği vekaletnamede vekil eden şirket yetkilisi …’in 15/08/2018 tarih ve … sayılı ticaret sicil gazetesine göre Müdürlük görevinin de sona erdiği tespit edildiğini, davacının eksik ödendiğini iddia ettiği bakiyeden 23.856-USD, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasından gönderilen … haciz ihbarnamesi adına blokeye alınan tutar olduğunu, davacının borcuna karşılık blokeye alınan tutarın da davacıya ödenmeyeceğini, davacının hesabında eksik ödenen tutarın 23.878-TL olduğunu, bu tutarın 23.856-USD’si icra dairesi adına blokeli kalan 21,25-USD hesap işletim ücreti olduğunu, bu sebeple esasen davaya konu edilemeyecek olmakla birlikte, davacının 2019 yılında 1 sene boyunca itiraz etmediği ve huzurdaki davaya konu ettiği 215,18-USD hesabından kesilen hesap işletim ücreti ve yurt dışı gelen havale komisyonu olduğunu, müvekkili bankanın işbu tutarları tahsil etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, haksız ve kötüniyetli icra takibi yapıldığını, müvekkili bankanın hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmadığından, haksız kazanç gayesi ile açılan icra takibi sebebi ile aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ” … İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında borcun sebebi Beyoğlu … Noterliği’nin 31/12/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gösterilmiştir. Bu ihtarname incelendiğinde davacı şirket hesabından 239.796 USD’nin Av. …’ın hesabına virman edilmesine yönelik olarak davalı bankaya gönderildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı şirket tarafından davalı banka nezdinde bulunan döviz mevduat hesabından para gönderimi için talimat verildiği ancak talimatın yerine getirilmediği ve sunulan vekaletnamenin geçerli kabul edilmediği bu sebeple de ödeme yapılmadığını bildirilerek, kesinti bedeli vekalet ücretine ilişkin döviz kuru partisinden kaynaklı davacı aleyhine değişiklik tutarı ve haksız kesinti sebebiyle icra takibine itirazın 38.077,87 USD üzerinden devamı talep edilmiştir. İtirazın iptali davaları takiple sıkıya sıkıya bağlı davalar olup icra takibindeki borcun sebebi dava dilekçesinde değiştirilemez. Dava dilekçesinde bildirilen hususlarda davacı şirketin zararları mevcut ise ilgili kalemler yönünden alacak ve tazminat davası açma hakkı vardır. Ancak İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında borcun sebebi olan Beyoğlu … Noterliği’nin 31/12/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi hesaba para gönderimi yapılmamasına ilişkindir. Bu borç sebebi dikkate alındığında davacı şirketin para gönderimi talebinin davalı bankaca yerine getirmemesi halinde para gönderimine konu miktar kadar alacak talep edileceği anlamına gelmez. Bu yönden davacının bu icra takibine bağlı olarak iş bu itirazın iptali davasında davacı sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile davanın sıfat (aktif husumet) yokluğu sebebiyle reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … Bankasının, müvekkili şirket hesabında bulunan tutarı hukuka aykırı bir biçimde şirket vekiline ödemek istememesi üzerine, davalı bankada bulunan parayı tahsil amacı ile davalı banka aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı banka tarafından takibe itiraz edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı banka aleyhine takip başlatılması üzerine davalı banka tarafından şirkete ait hesapta bulunan meblağdan 23.876,03-USD tutarında kesinti yapılarak kalan tutar şirket vekiline ödendiğini, davalı banka tarafından şirket hesabından 215,18-USD haksız kesinti yapıldığını ve davalı bankanın haksız uygulaması sebebiyle davalı banka aleyhine başlatılan icra takibi sebebiyle davalı bankanın 82.883,55-TL (13.986,66-USD ödeme günü itibariyle 1 USD = 5,9259-TL) ödemesi gereken vekalet ücreti olmak üzere toplamda davalı aleyhine 38.077,87-USD karşılığının ödenmesi talebiyle itirazın iptali davası açıldığını, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/149E., sayılı dosyası üzerinden görülen davada, Mahkemenin 2020/149E., 2022/43K., sayılı ve 20/01/2022 tarihli kararı ile “davacının bu icra takibine bağlı olarak iş bu itirazın iptali davasında davacı sıfatının bulunmadığı ve bu sebeple de iş bu davanın sıfat (aktif husumet) yokluğu…” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak; davalı bankanın müvekkili şirket hesabında bulunan parayı şirket vekiline ödememekle hukuka aykırı davrandığını ve icra takibine sebebiyet verdiğini; itirazın iptali davasında icra takibindeki borcun sebebinin değiştirilmediğini, takibe konu itirazın iptali ile 38.077,87-USD karşılığının ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak tahsiline imkan verecek şekilde takibin devamına, davalı bankanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf- cevap dilekçesinde özetle; Katılma yolu ile istinaf talebinde; davacının genel vekaletname ile müvekkili davacının hesabından para çekmesinin hukuken mümkün olmadığını, bankacılık işlemleri yetkisini içerir ve davacı şirket tarafından ibraz edilen vekaletname gereği banka tarafından usule uygun ödeme yapıldığını, mahkemenin davacının hesaptaki paranın ödenmemesi talebinin yerine getirilmemesi sebebi ile para gönderim tutarı kadar alacak talep edemeyeceği sebebi ile davanın aktif husumet yokluğu sebebi ile reddine karar verilmiş ise de davanın esastan reddinin gerektiği, davacı mevduat sahibi tarafından vekiline özel ve açık yetki verilmeden mevzuat gereği banka tarafından vekile ödeme yapılmadığını, genel dava vekaleti ile bankadaki hesabından para çekilemeyeceği, ahzu kabz yetkisinin de yeterli olmadığı, para transferi için vekalet name talep edilmesinin gerekmesi sebebi ile takibe ve davaya sebebiyet vermediklerini, davacıya yurt dışından vekaletin nasıl verileceğine dair yardımcı olunduğunu, hesaptan ödenmediği belirtilen tutarın hacizli olduğunu, bizzat davacı vekilinin haciz fek yazısını getirmesi sonrası da bu tutarın ödendiğini, bu sebeple davanın esastan reddinin gerektiğini, dava değeri üzerinden müvekkili banka lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı vekilinin vekaletnamesinin bankalardan para çekme yetkisi içermediğini, hata davacı şirket yetkilisi tarafından verilmediği, icra takibine itiraz dilekçelerinde belirttikleri üzere davacıyı vekil tayin eden şirket yetkilisi …’in 15.08.2018 tarih ve 9643 sayılı ticaret sicil gazetesine göre Müdürlük görevinin de sona erdiğinin tespit edildiğini, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı şirkete gelen İİK 89 gereği haciz ihbarnamesi sebebi ile hesabın 23.856-USD blokeli olduğunu, davacının hesaptaki 239.796-USD’nin tarafına ödenmediğini belirterek huzurdaki davaya konu takibi açtığını, daha sonra müvekkili bankanın da yönlendirmesi ile ibraz ettiği usulüne uygun düzenlenmiş özel vekaletname gereğince tarafına 215.918-USD ödendiğini, davacının takibe konu tutar ile ödenen tutar arasında 239.796-215.918= 23.878-USD fark olduğunu, iş bu tutarın da 23.856-USD’sinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesi gereği, hesapta icra dairesi adına blokede olduğunu, diğer bir ifade ile davacıya ait bir tutar olmadığını, davacının da borçlu olduğu işbu takibe konu borcu hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda tartışma olmadığını, bu hususun bilirkişi raporlarında yer aldığını, davacı vekili tarafından hacizden fek yazısının alınarak bankaya ibraz edildiğini, bakiye 23.878-23.856=22-USD’nin ise; küsüratların düşülmesi sonrası 21,25-USD’lik hesap işletim ücreti olduğunu, bu tutarın da banka tarafından tahsilinde hukuka aykırılık bulunmadığının yine bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davacının huzurdaki itirazın iptali davasını hacizli tutarı ve yersiz bir hesapla icra vekalet ücretini dahil ederek 38.077,87-USD üzerinden açıldığını, davanın açılmasına sebebiyet verilmemesi ve bilir kişi raporları ile sabit olması karşısında davanın esastan reddine karar verilmesini, karar tarihi itibari ile TCMB efektif satış kuruna göre TL karşılığı üzerinden müvekkili banka lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davacı aleyhine % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, davacının davaya konu takipte; yetkisi olmayan vekaletle işlem yapmak istediği, yetkisiz temsilcinin vermiş olduğu vekaleti bankaya ibraz ettiği, icra dairesi adına blokeli tutarı hukuken alınması yasal engel olmayan hesap işletim ücretinin iadesini ve icra takibindeki talebini aşan nitelikte yurt dışı havale komisyonlarını talep ettiğini, haciz fek yazısı davacı tarafından sunulduğunda ödeme yapıldığını, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken aktif husumetten redde karar verilmesinin hatalı olduğunu bu sebeple kararın kaldırılması gerektiğini beyanla istinaf başvurularının kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili davacının istinafına cevaben; kefalet gerekçesi ile davacıya ödeme yapılmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirket yetkilisinin bankacılık işlemlerine dair yetki içeren özel vekaleti ile ödeme yapıldığını, müvekkili bankanın davacıya ödeme yapmama konusunda haklı olduğunun bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davacının haksız kazanç gayesi ve kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkili bankanın davacıya yapmış olduğu ödemelerin; huzurdaki davanın/ takibin açılması ile ilişkisinin olmadığını, müvekkili bankanın davacı şirket hesabından para çekilmesi yetkisini içerir özel vekalet ibraz edildiği anda ödemeyi yaptığını, müvekkili bankanın davacı şirketi temsile yetkili kişi tarafından düzenlenen ve bankacılık işlemlerine dair özel yetki içeren vekaletname ile ödeme yaptığını, bakiye tutarın ise icra dairesine hacizli tutar ve hesap işletim ücreti tahsili olduğunu beyanla davacının istinaf başvurusunun esastan reddini savunmuştur. Katılma yoluyla davalı tarafın istinafına davacı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkili şirket hesabında bulunan parayı şirket vekiline ödememekle hukuka aykırı davranarak icra takibine sebebiyet verdiğini, bu sebeple müvekkilinin kötü niyetle takip başlattığının kabulünün mümkün olmadığını, geçerli bir vekalet olmasına rağmen şirket vekiline ödeme yapmamakla hukuka aykırı davrandığını ve icra takibine sebep olduğunu, müvekkili şirket vekili bu vekalete dayanarak bütün hukuki işlemleri yapabilmiş olmasına rağmen davalı bankanın bu vekaleti ödeme ilişkisi yönünden yeterli ve geçerli bulmadığını, mevduat sözleşmelerinin hukuki niteliği gereği davalı banka tarafından saklama hükümleri gereği istenildiğinde davacıya ait vadesiz döviz hesabında bulunan parayı aynen ve koşulsuz iade etmekle mükellef olduğunu, ancak dava konusu olayda davalı bankanın davacıya karşı bu ödeme/ iade yükümlülüğünü yerine getirmediğini, icra takibinin yapılmasına sebep olduğunu, ahzu kabz yetkisi olmadığı gerekçesiyle dosyada bulunan paranın alacaklıya ödenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket hesabından şirket vekiline para ödenmesi için vekaletnamede özel bir yetki koşulu aransa dahi bu kabulün hukuken tartışmalı niteliği göz önünde bulundurulduğunda müvekkili şirketin takip başlatmada kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığını, müvekkil şirketin ancak bu takip yoluyla bankada bulunan mevduat hesabından para çekebildiğini, bu sebeple davalı bankanın müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar davanın kabulüne karar verilmesi gerekse de kararın niteliği gereği davalı banka lehine nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyanla davalı bankanın katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi savunulmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m. 67’den kaynaklanan, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe (239.796 USD) karşı davalının itirazının 38.077,87 USD üzerinden iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra- inkar tazminatı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Eldeki itirazın iptali davasına konu takip incelendiğinde; 239.796 USD (fiili ödeme günü TL karşılığı) asıl alacak (borcun sebebi: … Bankası AŞ Taksim Şubesi nezdinde … numaralı USD hesapta bulunan Beyoğlu 30. Noterliği’nden gönderilen 31.12.2019 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarname) + takip tarihinden itibaren asıl alacağa USD’ye uygulanan TCMB azami mevduat faiz + icra gideri + vekalet ücretinin, TBK m. 100 kapsamında tahsiline yönelik olarak davacı- alacaklı tarafından, davalı- borçlu aleyhine, 03.01.2020 tarihinde, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takibe başlandığı, ödeme emrinin 10.01.2020 tarihinde davalı- borçluya tebliğ edildiği 7 günlük yasal sürede 13.01.2020 tarihinde ödeme emrine itiraz edildiği belirlenmiştir. Borcun sebebi olan, Beyoğlu … Noterliği’nden gönderilen 31.12.2019 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarname içeriğinde davacının, davalıya ” …İhtar edenin nezdinizdeki … nolu USD hesabında bulunan 239.,796 USD kullanılabilir bakiyenin, sözlü olarak … kefaletine mahsup edileceğini beyan etmiş bulunmaktasınız. Telefonla ilgiliyle yapılan görüşmede kullanılabilir bakiyenin ödenmeyeceği bildirilmiş; bankaya ekte bulunan talimat ihtar eden şirket vekili sıfatıyla verilmiştir. Bu defa ekli talimatın dikkate alınarak; 24 saat içerisinde kullanılabilir olduğu görülen 239.796 USD’nin … Bankası Elmadağ Şubesi nezdindeki … IBAN nolu Av. …’a ait USD hesabına virman edilmesini, ihtar ederim.” şeklinde ihtaratta bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı- borçlunun 13.01.2020 tarihli ödeme emrine itiraz içeriği ” … Takibe dayanak olarak gösterilen ihtarnamede yer alan alacaklı vekiline ait talimat; hesap sahibinin vekiline vermiş olduğu genel dava vekaletnamesine istinaden verilmiş bir talimattır. Söz konusu vekaletname; Bankacılık İşlemlerine ilişkin işlem yapılmasına dair yetki içermemektedir. Ayrıca, vekil eden …’in 15.08.2018 tarih ve 9643 sayılı ticaret sicil gazetesine göre Müdürlük görevinin de sona erdiği tespit edilmiştir. … Müvekkil Banka işlem güvenliği ve yasal mevzuatın getirdiği objektif özen yükümlülüğü gereğince; müşteri hesabından ödeme yapılabilmesi için gerekli güvenlik kontrollerini yapmakla yükümlüdür. Para Çekme ve havale/eft yetkisi içermeyen ve şirketi temsile yetkili olmayan bir kişi tarafından verilen vekalete istinaden işlem yapılmaması da bu yükümlülüğünün gereğidir. … Bu sebeple; takibe konu edilen takip alacaklısı hesabındaki tutarın ödenebilmesi, talimat aslının hesap sahibi müşterinin yetkilisi tarafından ibrazı ya da Bankacılık işlemlerine dair yetki içeren, Ticaret Sicil kayıtlarına göre şirket yetkilisi tarafından verilmiş özel vekaletnamenin ibrazı sonrasında gerekli güvenlik kontrollerinin yapılması ile mümkündür. Nitekim; 09.01.2020 günü alacaklı vekiline de müvekkilinden alması gereken “özel vekaletname” örneği de iletilmiştir. … Sonuç olarak; takip alacaklısının hesabından ödeme yapılabilmesi için, usul ve yasaya uygun bir ödeme talebi Bankamıza iletilmediğinden, takip alacaklısının ödeme emrine konu, müvekkil Bankadan herhangi bir hak ve alacağı bulunmamaktadır. … Bu aşamada her türlü savunma haklarımız saklı kalmak kaydı ile, müvekkilim bankanın takip alacaklısına her ne nam altında olursa olsun hiç bir borcu bulunmadığından takip konusu borcun tamamına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz ederiz. …” şeklinde olup, icra dairesince takip 14.01.2020 tarihinde durdurulmuştur. Davacı somut itirazın iptali davasında; 30.12.2019 tarihli talimat ile davacı şirketin hesabındaki 239.796-USD’nin tarafına ödenmesi talimatının davalı banka tarafından kabul edilmediğini, ödenmesi halinde şirket ortağın …’nın başka şirkete kefaletinden kaynaklı borca mahsubu için sözlü talimat verilmesi istendiğini, bu kez 31.12.2019 tarihli ihtarname keşide edildiğini, bu kez de şirket yetkilisinin imzalı talimatı gerektiğini, 06.01.2020 tarihli şirket yetkilisinden elde edilen talimat ile de ödenmediğini, 22.01.2020 tarihli apostilli Amerikan noterliğince onaylanmış ve Türkçe tercümeli vekaletname ile birlikte başvurulduğunda ödemenin yapıldığını iddia ile neticeten 38.077,87-USD yönünden itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı vekilinin 03.12.2020 tarihli celsede, ”Takip 239.796,00 USD idi davalı tamamına itiraz etti ancak dava açılmadan önce 23/01/2020 tarihinde 215.918,00 USD ödendi daha sonrasında yargılama devam eder iken 28/10/2020 tarihinde tarafımıza davalı tarafından bakiye 23.856 USD ödendi bakiye 22,00 USD kalmıştır ancak bu asıl alacağımızı talep etmiyoruz 22,00 USD yönünden feragat ediyoruz, sonuç olarak asıl alacağa dair ödemeler yapıldığından davamız konusuz kalmıştır ancak takibin ferilerine ilişkin faiz, vekalet ücreti, vb. Takip masraflarını ve iş bu davadaki yargılama giderlerini talep ediyoruz şuanda sulh olma durumumuza dair bilgim yoktur ayrıca olursa bildiririz dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak akabindeki celselerde davanın kabulünü talep ettiği de belirlenmiştir. Davalı banka, takibe dayanak olarak gösterilen ihtarnamede yer alan alacaklı vekiline ait talimatın hesap sahibinin vekiline vermiş olduğu genel dava vekaletnamesine istinaden verilmiş bir talimat olduğunu, söz konusu vekaletnamenin bankacılık işlemlerine ilişkin hesaptan para çekilmesine dair yetki içermediğini ayrıca davacının takibe dayanak olarak gösterdiği vekaletnamede vekil eden şirket yetkilisi …’in 15.08.2018 tarih ve 9643 sayılı ticaret sicil gazetesine göre müdürlük görevinin de sona erdiğini, davacının eksik ödendiğini iddia ettiği bakiyeden, 23.856-USD’nin İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından gönderilen İİK m.89/1 haciz ihbarnamesi adına blokeye alınan tutar olduğunu, 21,25-USD’lik tutarın ise hesap işletim ücreti olduğunu beyanla yargılamanın her aşamasında davanın esastan reddini savunmuştur. Dosya kapsamına alınan özel ve teknik bilirkişi raporları içeriğine göre, dava tarihinden önceki bir tarih olan 23.01.2020 tarihindeki ödeme öncesinde, davalı bankanın bankacılık işlemlerine ilişkin özel yetki içerir vekaletnamenin davacı tarafından bankaya sunulmadığı ve sunulan vekaletnamenin de şirket yetkilisi tarafından verilen vekaletname olmadığı, 23.01.2020 tarihinde davacının usule uygun tercümeli vekaletnamesi uyarınca davalı banka tarafından 215.918 USD ödeme yapıldığı, 23.856,78 USD’nin İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından gönderilen İİK m.89/1 haciz ihbarnamesi gereği blokeye alınan tutar olduğu, haciz fek yazısının yargılama esnasında davacı tarafından bankaya 28.10.2020 tarihinde ibrazı ile davacıya ödeme yapıldığı, bakiye 22,25 USD’nin 10.01.2020 tarihinde 2019 yılının ikinci yarısına ilişkin usule uygun alınan hesap işletim ücret kesintisi olduğu tespit edilmiştir. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.). İtirazın iptali davası takip alacaklısı tarafından (süresi) içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı takip alacaklısı, davalı takip borçlusudur (Kuru, Baki; Aydın, Burak: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı Ekim 2020- 4. Baskı, s. 112). Somut itirazın iptali davasında, davaya sıkı sıkıya bağlı icra takibinde davacının alacaklı olduğu, davalının da takipte görünen borçlu olduğu ve tarafların iş bu davada husumetlerinin bulunduğu, davanın doğru hasım tarafından doğru hasma yöneltildiği şüphesizdir. Aksine dair ilk derece Mahkemesinin kararı yerinde görülmemiştir. Davacının yasal hasım olduğu belirlendikten sonra davanın esasına girilmekle; davalı bankanın bankacılık işlemlerine ilişkin özel yetki içerir vekaletname aramasının güven kurumu olmasından kaynaklandığı, mevzuat gereği sorumluluğu kapsamında olduğu, ayrıca müşterilerinin güvenliği için de bu durumun zorunluluk olduğu gözetildiğinde, davacı tarafından iş bu özel vekaletnamenin bankaya işlem yapılmak istendiğinde sunulmadığı gibi akabinde sunulan vekaletnamenin de şirket yetkilisi tarafından verilen vekaletname olmadığı belirlenmekle davalı bankanın ilgili dönemde ödeme yapmaması isabetli bulunmuştur. 24.02.2020 tarihli itirazın iptali davasından önce 23.01.2020 tarihinde davacının usule uygun tercümeli vekaletname uyarınca davacı tarafından davalı bankadan ödeme yapılması istenilmekle davalı banka tarafından 215.918-USD ödeme yapıldığı, 23.856,78-USD’nin ise İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından gönderilen İİK m.89/1 haciz ihbarnamesi gereği blokeye alınan tutar olduğu bu sebeple ödeme yapılmamasının yasal zorunluluk olduğu, haciz fek yazısının yargılama esnasında davacı tarafından bankaya 28.10.2020 tarihinde ibrazı ile davacıya 23.856 USD ödeme yapıldığı, bakiye 22,25 USD’nin 10.01.2020 tarihinde 2019 yılının ikinci yarısına ilişkin usule uygun alınan hesap işletim ücret kesintisi olduğu sabittir. Bu durumda usule uygun vekalet sunmaması sebebiyle işlem yapılmamasına/ gecikmeye kendisi sebebiyet veren davacının takip tarihi ve dava açıldığı tarih itibarı ile haksız olduğuna kanaat getirilmiştir. Davacı vekilinin 03.12.2020 tarihli celsedeki beyanı ve dosyaya sunduğu dekontlar gözetilmiş, davacı tarafından takibin 239.796,00-USD olarak başlatıldığı, davalının tamamına itiraz ettiği ancak dava açılmadan önce 23/01/2020 tarihinde davacının usule uygun vekaletname sunması üzerine davalı tarafından davacıya 215.918-USD’nin ödendiği, davanın 24.02.2020 tarihinde 38.077,87-USD üzerinden açıldığı, daha sonrasında yargılama devam ederken yine haciz fek yazısının davacı tarafından davalıya sunulması ile 28/10/2020 tarihinde davalı tarafından bakiye 23.856 USD’nin de davacıya ödendiği, bakiye 22-USD yönünden davacının feragat ettiği ancak takibin ferilerine ilişkin faiz, vekalet ücreti, vb. takip masraflarını ve iş bu davadaki yargılama giderlerini talep ettikleri belirlenmekle, yargılamanın sonraki aşamalarında her ne kadar davacı davanın kabulünü talep etmiş ise de feragatten feragat mümkün olmamakla değerlendirme yapılmış, davacının haksızlığı belirlenmekle itirazın iptali davasının 38.055,87 USD yönünden esastan reddine, davacının 22 USD yönünden kısmen feragati sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. İİK m.67/2 ”… borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünü haiz olmakla, davacının takipte haksızlığı yukarıda izah olunduğu üzere sabit görülmekle birlikte davacının takibe başlamakta haksızlığını bile bile durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermediği de sabit olmakla iyi niyetli olduğundan bahsedilemez. Kümülatif aranan haksızlık ve kötü niyet birlikte söz konusu olmakla davacı aleyhine 38.077,87 USD (227.797,05 TL)’nin % 20 si oranında 45.559,41 TL tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesi gerektiği taktir edilmiştir. Bununla birlikte itirazın iptali davası, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, itirazın iptaline karar verilir iken takip talebi ve ödeme emri esas alınarak hüküm verilmelidir. USD para birimi üzerinden başlatılan takibe yönelik işbu itirazın iptali davasında, takip tarihi itibarı ile 1 USD’nin TCMB efektif satış kuru TL karşılığı 5,9824 TL’dir. Davanın esastan reddedilen 38.055,87 USD’lik kısmının TL karşılığı 227.665,44 TL olup davanın kısmen feragat sebebiyle esastan reddedilen 22 USD’lik kısmının TL karşılığı 131,61 TL’dir. Yani toplam 227.797,05TL üzerinden nispi harç ve nispi vekalet ücreti değerlendirmesi yapılmalıdır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK m.353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği ve yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı belirlenmekle davanın esası hakkında 38.055,87 USD talebi yönünden davanın reddine, 22 USD yönünden kısmen feragat sebebiyle reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönünde yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/149 Esas- 2022/43 Karar sayılı ve 20/01/2022 tarihli kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmemekle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3-Davacının itirazın iptali davasının 38.055,87 USD yönünden esastan reddine, 4-Davacının itirazın iptali davasının 22 USD yönünden kısmi feragat sebebiyle esastan reddine, 5-İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca davacı haksız ve kötü niyetli bulunmakla aleyhine (38.077,87 USD (227.797,05 TL)’nin % 20 si oranında) 45.559,41 TL kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 2.812,33 TL’den mahsubu fazla alınan 2.101,63 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6/d-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi gereğince ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına, 6/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre 34.891,59 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırıldığından yeniden tahsiline yer olmadığına, 7/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 274,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2022