Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/971 E. 2022/1149 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/971
KARAR NO : 2022/1149
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın, müvekkili aleyhine marka haklarını mesnetsiz ve haksız yere ileri sürerek müvekkilinin faaliyetlerini engellemeye çalışmakta ve aleyhinde telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmakta olduğunu, davalıya ait hükümsüzlüğü ve kullanmama sebebiyle iptali talep edilen markalar ile başvuru aşamasındaki “ARABAM” ibaresini içeren tüm markaların, yargılama sürecinde el değiştirmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşacağından, dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesini ve davalı tarafından, dava sonuçlanıncaya kadar, haksız surette müvekkili aleyhine ve markasal olmayan, sunulan hizmeti tasvir edici ve hayatın olağan akışı içindeki dürüst kullanımlarına karşı ileri sürülmesinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “İddia ve tüm dosya kapsamından, davacı vekilinin tedbir taleplerinin kabulüyle, HMK 389. Maddesi gereğince taraf teşkili açısından, davalıya ait olduğu belirtilen … numaralı markalar davalı adına kayıtlı ise dava süresince 3. kişilere devrinin önlenmesi hususunda markanın TPMK kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına; makul deliller ve dosya kapsamı dikkate alınarak HMK’ nın 389, 6769 SMK. 159 maddeleri gereğince davacının zararının genişlemesinin engellenmesi, yargılamanın etkinliğinin sağlanması, her iki taraf menfaati açısından denge hususları gözetilerek, davacı tarafından kullanılan Arabam Ne Kadar, Arabam Kaç TL, Arabam Kaç Para Eder gibi ibareleri, davalının tescilli ARABAM ibareli markaları bu aşamada davacının bu kullanımların engellenmesi halinde olası zararlarının engellenmesi bakımından, markaların hükümsüzlüğü de talep edildiğinden, bu hususların yargılama neticesi değerlendirilmekle birlikte yargılama süresince davacının kullanımlarına devam etmesi bakımından tedbir talebinin bu aşamada haklı olduğu kanaatine ulaşılmış, öte yandan bu kullanımların davalının tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği hususlarının da yargılamayı gerektirmekle birlikte davalının da davacının bu kullanımları sebebiyle olası zararlarının önüne geçmek bakımından davacının bu yöndeki tedbir talebinin 200.000,00 TL teminat mukabilinde kabulüne karar verilmiştir.İhtiyati tedbir kararına itiraz üzerine ilk derece mahkemesince; “İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizce dava dilekçesinde bahsi geçen tüm markalar üzerine 3. Kişilere devir ve temlik edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı konulmuş ise de, davacı tarafından, yapılan kullanımların davaya konu edilen 27 adet davalıya ait marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği, ayrıca markalar içerisindeki bir kısım markaların da kullanılmaması sebebiyle iptalinin talep edildiği, mahkemece sadece taraf teşkili açısından kullanılmama sebebiyle iptal talebinde bulunulan markalar üzerine tedbir konulması gerekirken sehven dava dilekçesinde bahsi geçen tüm markalar üzerine tedbir konulduğu, bu sebeple iptale konu edilmeyen,… markalar yönünden itirazın kabulü ile üzerilerindeki tedbirin kaldırılmasına, tedbirin taraf teşkili ve yargılamanın safahatı açısından teminat karşılığında verildiğinden, diğer markalar yönünden tedbirin kaldırılması talebinin reddine, davalının markadan kaynaklanan haklarını davacıya karşı kullanmaması yönündeki tedbir kararının ise, dava dilekçesinde belirtilen araba ve arabam ibarelerine ilişkin olarak davacı kullanımlarına karşı markadan doğan hak ve yetkilerin kullanılmaması mahiyetinde olup, davalının markadan kaynaklanan dava vs. haklarına yönelik sınırlama mahiyetinde olmadığı, yine mevcut delil itibariyle araba ve arabam ibarelerinin tarafların ticari faaliyet alanlarının araba alım satımına ilişkin olduğu dikkate alındığında genel bir ifade olarak değerlendirilebileceği ihtimali, bu aşamada davacı tarafından kullanılan ticari faaliyet alanı ile ilgili araba ve arabam şeklindeki birebir davalı markaları ile aynı olmayacak şekildeki kullanımlarının engellenmesi halinde davacının uğrayacağı zarar göz önüne alındığında, verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı kullanımlarının davalı marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunun kapsamlı yargılamayı gerektirdiği, bu durumda davalının da olası zararları doğabileceğinden mahkememizce davacıya teminat yüklemek koşuluyla tedbire hükmedildiği, bu sebeple bu yöndeki itirazların da reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Yerel mahkemenin, tedbir kararını delilleri toplamadan ve teknik inceleme gerekmesine rağmen bilirkişi incelemesi yaptırmadan, tamamen davacının tek taraflı beyanlarına dayalı olarak verdiği yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu,
Mahkemenin kararda yer verdiği “Arabam Ne Kadar, Arabam Kaç TL, Arabam Kaç Para Eder gibi ibareleri” şeklindeki ifadeyle davacının kullanımlarını “araba” ibaresinin jenerik kullanımı gibi yorumladığının anlaşıldığını, davacının kullanımlarının jenerik ibarelerin çok ötesinde ve doğrudan müvekkilinin “arabam.com” tanınmış markası başta olmak üzere tescilli markalarını aynen ihtiva eden kullanımlar olduğunu, müvekkili tarafından gönderilen 16 Eylül 2020 tarihli ihtarnamede “arabam.com arabam kaç para” şeklindeki bir arama yapıldığında davacı şirkete ait reklamın dava dışı … Ltd. Şti. tarafından tüketicilere sunulduğuna dair ekran görüntüsü ile ortaya koyulduğundan, davacının jenerik ibarelerden ziyade doğrudan müvekkilinin markalarını anahtar sözcük olarak kullandığını gösterdiğinden müvekkil aleyhinde ve bu denli geniş bir ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, “arabam” ibaresinin jenerik bir ibare olmadığı gibi müvekkili adına halihazırda 2000 14229 sayılı marka tescili ile korunan bir ibare olduğunu göz ardı ettiğini,
2-Mahkemenin, ayrıntılı itirazlarını sunmalarına rağmen gerekçeli kararında tedbire konu markaların yazılı unsurlarına yer vermediğini ve itirazlarının kabul edilmeme sebebi hakkında bir değerlendirme yapmadığını, dosyada mevcut delilleri de eksik incelediğini,Mahkemenin salt tarafların araba alım satımı sektöründe faaliyet göstermesi sebebiyle “araba” ve “arabam” ibarelerinin genel bir ifade olarak değerlendirilebileceği sonucuna vararak, müvekkilinin menfaatlerini yok sayan, mülkiyet hakkı ihlaline sebebiyet veren haksız bir karar verdiğini, Mahkemenin itirazlarının reddine dair kararda; davacının “araba” ve “arabam” ibarelerine ilişkin kullanımlarının engellenmesi halinde davacının zarara uğrayacağından söz ettiğini, ancak, hükmedilen tedbir kararı ile, müvekkilinin markasal haklarının sadece markalarının kısmen kullanıldığı durumlarla sınırlandırılmadığını, markaların bir bütün olarak aynen kullanılması hallerini de kapsayacak şekilde önlediğini, kararın “araba” ibaresini içeren markaların dışındaki markalar için verilmesine ek olarak, içeriğinin de menfaat dengesine aykırı ve hakkaniyetsiz olduğunu,Davacının menfi tespit talebine konu kullanımlarının anahtar sözcük kullanımı olması sebebiyle internet üzerinden gerçekleştirildiğinden, davalının kullanımlarının kapsamı, bu kullanımların müvekkilinin markalarını ihtiva edip etmediği, haklı kullanım kapsamında kalıp kalmadığı gibi hususların teknik inceleme gerektirdiğini, bu husustaki itirazlarının dinlenmediğini,
3-Tedbir kararı, müvekkilinin gıyabında verilmesi sebebiyle hukuksuz olduğunu, tedbirin Anayasa ile korunan ve mutlak bir hak olan mülkiyet hakkı kapsamında yer alan marka hakkına yönelik olması sebebiyle, müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlaline de sebebiyet verdiğini,
4-Somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmesi için koşulların oluşmadığını, davacının yaklaşık ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının iddiaları kapsamında kullanımlarına dair hiçbir açıklamaya yer verilmediğini ve bu kullanımların müvekkilinin markaları aleyhine hangi sebepten ötürü tecavüz ve haksız rekabet yaratmayacağının ortaya koyulmadığını,
5-Tescili yapılmayan markaları da içerecek şekilde tedbir kararı verilmesinin açıkça HMK 389. maddesine aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından tedbir kararı verilen 27 adet markanın sadece 13 adedinin davacı tarafından hükümsüzlük ve iptal talebine konu edildiğinden, kararın taraflar arasındaki menfaat dengesine aykırı olduğunu,
6-Müvekkilinin karşı dava açtığı ve tedbir talebinde bulunduğu da düşünüldüğünde müvekkilinin markalarından doğan haklarının davacıya karşı kullanmasının bu aşamada engellenmesinin müvekkilini hak arama hürriyetinden yoksun bırakacağını,
7-Tedbir kararının yargılamayı gerektiren konuda, esas davanın sonucunu sağlayacak şekilde verildiğini, davacının, dava sonucunda elde etmesi dahi pek mümkün olmayan bir sonucu, hiçbir yargılama yapılmadan elde ettiğini, (Yargıtay 14. HD, E. 2016/8204 K. 2018/7742 sayılı ve T. 13.11.2018 tarihli, Yargıtay 11. HD. E. 2012/17255, K. 2013/66 sayılı ve T. 7.1.2013 tarihli, E. 2012/18476 K. 2013/616 sayılı ve T. 14.1.2013 tarihli, E. 2012/18577 K. 2013/1100 sayılı ve T. 21.1.2013 tarihli, E. 2012/17767 K. 2013/48 sayılı ve T. 7.1.2013 tarihli, Yargıtay 23. HD. E. 2013/9535 K. 2014/114 sayılı ve T. 15.1.2014 tarihli, İzmir BAM, 14. Hukuk Dairesi, E. 2017/490 K. 2017/373 sayılı ve T. 10.5.2017 tarihli, İstanbul BAM, 12. HD., E. 2020/245 K. 2020/282 T. 5.3.2020 kararı)
Müvekkilinin “arabam” ibaresini esas unsur olarak içeren “arabam.com” markasının müvekkili şirketin 2000 yılından bu yana gerçekleştirdiği yoğun kullanımlar ve ciddi yatırımları sonucunda sektörün en önde gelen markaları arasında olup, ayırt edici olmak bir yana, tanınmış marka haline geldiğini, Yerel Mahkemenin, müvekkilin markalarının ayırt edicilik düzeylerini sorgulamaksızın, salt davacının “araba” ibaresi üzerinden yönelttiği jeneriklik iddiasına bakarak tedbir kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu,
Müvekkilinin “trinksat” unsurlu markaları da hâlihazırda kendiliğinden ayırt edici niteliği haiz markalar olup, “trinksat” ibaresi özellikle müvekkilin 2019 yılından bu yana süregelen yoğun kullanımları sayesinde tüketici tarafından doğrudan müvekkili şirket ve tanınmış “arabam com” markası ile özdeşleştirilen bir ibare haline geldiğini, markanın ayırt edicilik düzeyinin çok ciddi oranda arttığını ve hatta tanınmış hale geldiğini, müvekkilin “arabam com trink sat” uygulamasının tüketiciler tarafından en çok ziyaret edilen uygulama olup lider konumda olduğunu, bu kadar yoğun tanıtım ve gelişim faaliyetlerine sahip bir markanın ayırt edicilik düzeyinin yüksek olduğunu ve bu markaların başkaları tarafından anahtar sözcük olarak kullanımına karşı güçlü bir korumadan yararlanacağının kabulü gerektiğini, mahkemece müvekkilinin markalarının ayırt edicilik niteliği bakımından hiçbir inceleme yapılmaksızın doğrudan zayıf marka muamelesi yapılarak haklarını kullanmasının engellenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yapılan açıklamaları kapsamında, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından 07.04.2022 tarihli duruşmada verilen itirazlarının reddine dair 2 nolu maddesinin kaldırılmasına, müvekkilinin davaya konu markalarının devrine ilişkin olan hariç, markalarından doğan hakların davacı aleyhine kullanımının önlenmesine dair haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; davalı tarafın markalarına tecavüzünün bulunmadığının tespiti ile dilekçede belirtilen markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi, yargılama süresince markaların 3. kişilere devrinin ve davalının marka hakkından doğan haklarının kendisine karşı ileri sürülmesinin tedbir kararı ile önlenmesine ilişkindir.Mahkemece; Davaya konu markaların yargılama süresince 3. kişilere devrinin ve teminat karşılığı davalının markalardan doğan haklarının davacıya karşı ileri sürülmesinin tedbiren önlenmesine karar verilmiş, itiraz üzerine 07/04/2007 tarihinde duruşmalı yapılan inceleme sonunda, iptale konu edilmeyen, … markalar yönünden itirazın kabulü ile üzerilerindeki tedbirin kaldırılmasına, tedbirin taraf teşkili ve yargılamanın safahatı açısından teminat karşılığında verildiğinden, diğer markalar yönünden tedbirin kaldırılması talebinin reddine, dava dilekçesinde belirtilen ARABA ve ARABAM ibarelerine ilişkin olarak davacı kullanımlarına karşı markadan doğan hak ve yetkilerin kullanılmaması mahiyetinde olup, davalının markadan kaynaklanan dava haklarına yönelik sınırlama mahiyetinde olmadığından, mevcut deliller itibariyle araba ve arabam ibarelerinin tarafların ticari faaliyet alanlarının araba alım satımına ilişkin olduğu dikkate alındığında, genel bir ifade olarak değerlendirilebileceği ihtimali, bu aşamada davacı tarafından kullanılan ticari faaliyet alanı ile ilgili araba ve arabam şeklindeki birebir davalı markaları ile aynı olmayacak şekildeki kullanımlarının engellenmesi halinde davacının uğrayacağı zarar göz önüne alındığında, verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı kullanımlarının davalı marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunun kapsamlı yargılamayı gerektirdiği, bu durumda davalının da olası zararları doğabileceğinden mahkememizce davacıya teminat yüklemek koşuluyla tedbire hükmedildiği, bu sebeple bu yöndeki itirazların da reddine karar verilmiştir.
Karar aleyhine davalı/karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
1-İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüş ve koşullardaki değişim halinde kaldırılıp değiştirilebileceğini düzenlemiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde, davalı-karşı davacı tarafından 2019 42441 sayılı “arabam kaç para?” ibaresine ve 2008 16498, 2008 16499, 2016 42509 ve 2017 42942 sayılı “arabam com” ibareli, 2019 42441 sayılı “arabam.com arabam kaç para?” ibareli marka ile 2019/36075 başvuru no’lu “arabamcom trink sat” ve 2019/36139 başvuru no’lu “trink sat” markalarından kaynaklı markasal haklara tecavüz ve aynı zamanda “Arabam Com” ibareli ticaret unvanına tecavüz sebepleri ile marka ihlali ve haksız rekabet teşkil eden eylemle derhal son verilmesi istekli ihtarnameleri ve karşı ihtarlarını, müvekkilinin ticari faaliyetlerini yürüttüğü https.//otonakit.com internet adresinin görselini sunduğu tespit edilmiştir.
6769 sayılı yasanın 154. maddesi uyarınca, kendisine eyleminin tecavüz oluşturduğuna ilişkin ihtar gönderilen menfaat sahibi, hak sahibine karşı fiillerinin tecavüz teşkil etmediğinin tespitini talep ederek, tedbir talep edebileceğinden, davacı – karşı davalı tarafça da bu kapsamda dava açılarak tedbir talep edildiğinden, mahkemece dava dilekçesi ile sunulan deliller nazara alınarak tedbir kararı verildiğinden, tüm delillerin toplanması gerekliliği, davanın esasına ilişkin karar yönünden zorunlu olduğundan, davalı-karşı davacı vekilinin deliller toplanmadan karar verildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Mahkemece teknik bilirkişiden rapor alınmadığı, dosya kapsamındaki delillere göre, kararda tescil numaraları belirtilen markalar ile başvuru aşamasındaki “ARABAM” ibaresini içeren tüm markalarından doğan hakların dava kesinleşinceye kadar davacıya karşı kullanılmasının önlenmesi için tedbir konulmasına karar verildiği, itiraz üzerine;.. markalar yönünden itirazın kabulü ile üzerilerindeki tedbirin kaldırılmasına, diğer markalar yönünden itirazın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça dava dilekçesinde, ikinci el araba alım-satımı sırasında sunduğu hizmetlerin içeriğine yönelik bilgi verici, tanımlayıcı ve tasvir edici nitelikte “arabam ne kadar”, “arabam kaç TL”, “arabam kaç para eder” gibi ibareler içerdiğini, bu kullanımların markasal nitelikte olmadığını, hayatın olağan akışı içinde makul ve dürüst kullanım olduğunu, SMK m.7/5 kapsamında kaldığını belirterek, kullanımlarına ve benzer kullanımlara ilişkin ekran görüntülerini, davalı-karşı davacının ihtar örneklerini sunduğundan, davacı-karşı davalı taraf, 2.el otomobil satış ticareti ile de iştigal ettiğinden, “ARABAM” ibaresi 2. el araç satışlarında en sık kullanılan kelimelerden olduğundan, tedbir kararı verilmemesi sebebiyle davacı tarafın bu ibareleri kullanamaması halinde ticaretini yapamaz duruma geleceğinden, davalı-karşı davacı tarafın zararı olma ihtimaline binaen teminat alınmasına karar verildğinden, tarafların iddialarında hak ve haklılık durumu yargılama sonunda toplanacak delillere ve alınacak teknik bilirkişi raporuna göre belirleneceğinden, mahkemecede; “davacı kullanımlarının davalı marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunun kapsamlı yargılamayı gerektirdiği, bu durumda davalının da olası zararları doğabileceğinden mahkememizce davacıya teminat yüklemek koşuluyla tedbire hükmedildiği, bu sebeple bu yöndeki itirazların da reddine” karar verildiğinden, itirazları konusunda karar verilmediği, davacı-karşı davalı tarafın yaklaşık ispat açısından delil göstermediği ve mahkemece “araba” ve “arabam” ibarelerinin genel ibare olduğunun değerlendirildiği, menfaat dengesine aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.
3- Tedbir kararı geçici hukuki koruma türü olduğundan, karşı tarafa haber verilmesi halinde, tedbir konusunu oluşturan unsurlar kaçırıldığından, tedbir kararının uygulanması imkansız hale gelerek, tedbir ile sağlanması düşünülen yarar sağlanamadığından, yasa koyucu HMK 390/2. maddesinde; “Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemece dosya kapsamı nazara alınarak karşı taraf dinlenmeden tedbir kararı verilmiş olup, yasal düzenlemeye aykırılık bulunmadığından, davalı-karşı davacı vekilinin müvekkilinin gıyabında karar verilmesinin hukuksuz olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.Marka hukukundan doğan hak, mülkiyet hakkı olup, mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınmış ise de; bu koruma sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. Davacı-karşı davalı taraf tedbir talep ettiği markaların hükümsüzlüğünü de talep ettiğinden, hükümsüzlük kararının neticeleri ve davada tarafların hak ve menfaat dengeleri nazara alınarak, marka hakkının HMK 389. maddesi kapsamında kısıtlanması mülkiyet hakkının ihlali mahiyetinde olmadığından, davalı-karşı davacı vekilinin tedbir kararının müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet verdiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.
4-Davacı-karşı davalı taraf, dava dilekçesi ve ekinde, ikinci el araba alım-satımı sırasında sunduğu hizmetlerin içeriğine yönelik bilgi verici, tanımlayıcı ve tasvir edici nitelikte “arabam ne kadar”, “arabam kaç TL”, “arabam kaç para eder” gibi ibareler kullandığını, bu kullanımların markasal nitelikte olmadığını, hayatın olağan akışı içinde makul ve dürüst kullanım olduğunu, SMK m.7/5 kapsamında kaldığını belirterek, kullanımlarına ve benzer başka kullanımlara ilişkin ekran görüntülerini, davalı-karşı davacının ihtar örneklerini sunduğundan, davacı-karşı davalı taraf, 2. el otomobil satış ticareti ile de iştigal ettiğinden, “ARABAM” ibaresi 2. el araç satışlarında en sık kullanılan kelimelerden olduğundan, yaklaşık ispat koşulu yerine getirildiği gibi, davac-karşı davalı tarafın iddiasını kanıtlaması halinde mevcut durumda değişiklik olacağından, HMK 389. maddesi uyarınca mevcut durumda değişiklik olma ihtimalinde dava konusu hakkında tedbir kararı verilebileceğinden, tedbir kararı verilmemesi halinde, davalı-karşı davacının dava süresindeki kullanımlarından dolayı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiaları ile karşılaşma ihtimali bulunduğundan, HMK 389. maddesindeki, yaklaşık ispatın gerçekleşmediği ve koşulların oluşmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
5-Davacı tarafça; kullanımlarının…. tescil numaralı arabam, … tescil numaralı arabam+şekil, …com, .. tescil numaralı arabam.com , …tescil numaralı arabam çağrı takip söistemi, … tescil numaralı arabam.com, 2016 ….. tescil numaralı arabam, … tescil numaralı arabam.com, … tescil numaralı şekil+a,… tescil numaralı markalar üzerinde bırakıldığından, henüz tescil edilmemiş markalar üzerine tedbir tesis edildiği ve 27 adet marka üzerine tedbir tesis edildiğinden menfaat dengesine aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.
6-Verilen tedbir kararı; davalı-karşı davacının marka hakkından doğan haklarının yargılama süresince davacı-karşı davalıya karşı ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkin olup, davacı- karşı davalı taraf iddiasını kanıtlamadığı için davanın reddine karar verildiği taktirde, kullanımlarının tecavüz oluşturduğu sübuta ereceğinden, davalı-karşı davacı tarafından marka hakkına tecavüzden kaynaklanan yasal düzenlemeler uyarınca talepte bulunulabileceğinden, tedbir kararının hak arama özgürlüğünden yoksun bıraktığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.
7-Davacı tarafın talebi, kullanımlarının davalı karşı-davacı markalarına tecavüz oluşturmadığının tespiti ve davalı-karşı davacının markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesine ilişkindir. Tedbir talebi ve kararı ise; davalı-karşı davacının marka hakkından doğan haklarının yargılama süresince davacı-karşı davalıya karşı ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkindir. Dava sonunda elde edilecek hak, davalı markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile dava tarihine kadar olan kullanımlarının davalı-karşı davacının markalarına tecavüz oluşturmadığının belirlenmesine ilişkin olduğu halde, tedbir ile elde edilen hak, yargılama süresince kullanımın tecavüz oluşturması ihtimalinin ortadan kaldırılması yönünde olduğundan, tedbirin netice-i talebi önceden elde eder şekilde olduğuna ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2022/15 E. Sayılı kararına karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davalı-karşı davacıdan peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davalı-karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022