Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/967 E. 2022/1054 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/967
KARAR NO: 2022/1054
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/04/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2021/203 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Davacının “…” sloganından hareketle 1982 yılında kurulmuş olup … liderliğinde ve … çatısı altında, Türkiye’deki ilk Türk kargo firması olarak faaliyetini sürdürdüğünü, Davacının …, …, … ve … markalarının hak sahibi olduğunu, Davacının Türkiye’nin 81 ilinde hizmet gösterdiği ve tüm bu hizmetleri yerine getirirken tüm şubelerinde, kargo paketlerinde, kargo servis araçlarında, çalışanlarının kıyafetlerinde ve sayılamayacak kadar fazla olarak faaliyetlerini yürüttüğü her türlü alanda “…” sloganı kullanılmakta olup, Türkiye çapında tanınmışlık düzeyine sahip, ayırt edici bir marka halini aldığını, Davacı tarafından haricen tespit edildiği üzere, davalının “…” cümlesini, davacının asli faaliyet konusu olan kargo ve taşımacılık faaliyetleri ile birebir aynı faaliyet konusunda haksız bir şekilde kullandığını, Davalının, sosyal medya hesaplarından “…” sloganını içeren ile paylaşımlar yaptığını, bu paylaşımların;https://www.instagram.com/… Https://www.linkedin.com/…, … – … – …- …-…-… adreslerinde olduğunu, yapılan tespitlerde, davacının uzun süredir kullanmakta olduğu ve tanınmış bir marka ve slogan …” ifadesinin davalı şirket tarafından haksız ve izinsiz kullanılmakta olduğunu, halkı yanıltacak derecede ayniyet içerdiğini beyan ederek, davalının haksız marka kullanımı sebebi ile ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, davacının tescilli markasının kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına ve davalının internet sitesine ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 08.04.2022 tarihli ara karar ile; “Bilirkişi raporuna itibar edilerek, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulan deliller ile, ihtiyati tedbir talebinde haklılıklarını yaklaşık olarak ispat etmelerine rağmen, Mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davanın muhtemel sonuçlarına yönelik başlangıçta hiçbir kanaatin oluşmadığı durumlarda bile muhtemel zarar görme tehlikesine dayalı olarak ihtiyati tedbire karar verilmesi gerektiğinin emsal Yargıtay kararları ile ifade edildiğini, somut olayda müvekkili şirketin zarara uğradığı ve ileride muhtemel zararların ortaya çıkacağının aşikar olduğunu, Davalı tarafça, ”ınstagram” adlı sosyal medya platformlarındaki paylaşımlarında bir kısmında “…” sloganının yer aldığını ve bu durumun yerel mahkeme kararında da belirtildiğini, müvekkili şirketin hakkının ihlal edildiğinin davalı tarafından tevil yollu ikrar edildiğini, ayrıca tedbir talebinin reddine ilişkin kararın gerekçelendirilmediğini, İtiraz edilen bir bilirkişi raporunun karara esas alınamayacağını, bu sebeple Mahkemece verilen kararın bu yönden de hatalı olduğunu, kaldı ki bilirkişi raporunda, incelenmesi gereken hususların incelenmediğini, raporun eksik değerlendirmeye dayalı olduğunu, Bunun yanında, davacı şirket’in Türkiye’nin ilk ve en büyük kargo şirketi olduğu gözetildiğinde, davalı yanın, davacı şirket’in bilinirliğinden yararlanmak amacı güderek, davacının tescilli markalarını kullanmak suretiyle haksız kazanç sağlamak adına etkin bir çaba gösterdiğinin de kabulü gerektiğini, bu haliyle, SMK 159/3’de yer alan ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, öncelikle teminatsız, aksi halde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep, İlk Derece Mahkemesince verilen 08.04.2022 tarihli ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir.Davacı, adına tescilli markaların bir kısmında kullanılan “…” ibaresinin davalı yanca tescilsiz olarak haksız bir şekilde kullanıldığını iddia ederek, ihtiyati tedbir talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, karar yukarıda belirtilen sebeplerle davacı vekilince istinaf edilmiştir.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacı markası yönünden esas unsurun ”… KARGO” davalı markası yönünden ise ”…” ibaresinin olduğu, ortak olarak kullanılan ”…” ibaresinin markanın asli unsuru olmadığı yönünde tespitlerde bulunan bilirkişi raporu ve mevcut delil durumu itibariyle marka hakkına tecavüz iddialarının yargılamayı gerektirmesi ve yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada sağlanamamış olmasına göre, Mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/04/2022 tarih ve 2021/203 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022