Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/960 E. 2022/1112 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/960
KARAR NO: 2022/1112
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022
NUMARASI: 2021/268 E. – 2022/175 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirketin havuz yapımı konusunda sözlü olarak anlaşmış olduklarını, şirket yetkilileri arasındaki samimiyetten dolayı da yazılı sözleşme yapılmaksızın iş bu dava konusu çekin davalıya 2019 yılında verildiğini, verilen İŞ dava konusu çekin tarihinin ise davalının işe başlanmaması sebebi ile sürekli olarak değiştirildiğini, müvekkilinin ara ara işe başlanmaması sebebi ile çekini istemiş ise de “başlayacağız, yapacağız” denilerek her seferinde oyalama yoluna gidildiğini ve son olarak çekin vadesinin 20.04.2021 olarak değiştirildiğini, 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı … BANKASI A.Ş .ye ait olan … seri nolu çekin vadesinden 10 gün önce müvekkilinin yine işe başlanmadığını çekin iadesini yada vadesinin uzatılmasını istemiş ise de davalının müvekkilini bu güne kadar oyaladığını, çeki iade etmediğini ve keşide tarihinde de değişikliğe gitmediğini ve bu başvurunun da geciktirilmesine sebebiyet verdiğini, taraflar arasında 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı çek karşılığında taraflar arasında hiç bir ticari iş ve işlem olmadığını, müvekkilinin davalıya hiç bir borcu olmadığı gibi dava konusu çekin bedelsiz olduğunu, müvekkilinin yukarıda numarası yazılı çeki ödeme yükümlülüğü de bulunmadığını, ayrıca çek üzerindeki çizilme ve eklemeler için yeteri kadar parafta bulunmadığını, bu hususta tek başına çekte tahrifatta yapıldığını gösterdiğini, bu sebeple Öncelikle yargılama aşamasında 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı … BANKASI A.Ş.ye ait … seri nolu çekin tahsile ve icra takibine konu edilmesini ve müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasını engellemek amacı ile tedbiren ve teminatsız olarak çek hakkında ödemeden men yasağı kararı verilmesini, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise makul bir teminat mukabilinde ödemeden men yasağı kararı verilmesini ve neticeten davanın kabulü ile 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı … BANKASI A.Ş.ye ait … seri nolu 1 adet çekten dolayı müvekkilinin borcu olmadığının tespitine ve çekin iptali ile müvekkiline iadesine, davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu, arz ve izah edilen sebeplerden ve sayın mahkemece resen takdir edilecek sebeplerden dolayı ; öncelikle yargılama aşmasında 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı … BANKASI A.Ş.ye ait … seri nolu çekin tahsile ve icra takibine konu edilmesini ve müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasını engellemek amacı ile tedbiren ve teminatsız olarak çek hakkında ödemeden men yasağı kararı verilmesini, sayın mahkeme aksi kanaatte ise makul bir teminat mukabilinde ödemeden men yasağı veya ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile 20.04.2021 keşide tarihli 450.000,00 TL tutarlı … BANKASI A.Ş.ye ait … seri nolu 1 adet çekten dolayı müvekkilinin borcu olmadığının tespitine ve çekin iptali ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin müvekkili … Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili … İnş. A.Ş. arasında havuz yapımı konusunda sözlü olarak anlaşıldığını, şirket yetkilileri arasında ki samimiyetten dolayı yazılı sözleşme yapılmaksızın dava konusu çekin 2019 yılında yapılacak iş karşılığında müvekkili şirkete verildiğini, sözleşme gereğince verilen süre içerisinde işe başlayacağız yapacağız denilerek oyalama yoluna gidilmesi ve çek tarihinin sürekli olarak değiştirilmesi ve işe başlanmaması sebebiyle çekin iade edilmesi istenmesine rağmen iade edilmediğini, taraflar arasında 20.04.2021 keşide tarihli 450.000.00 TL tutarlı çek karşılığında taraflar arasında hiçbir ticari iş ve işlem olmadığı gibi dava konusu çek bedelsiz olduğundan müvekkilinin dava konusu 20.04.2021 vade tarihli 450.000.00 TL tutarlı … Bankası A.Ş.’ ye ait … hesap ve … numarası ile yazılı çeki ödeme yükümlülüğü bulunmadığından borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istediğini , davacı vekilinin her ne kadar müvekkili şirket ile sözlü olarak havuz yapımı konusunda anlaştıklarını dava konusu çekin havuz yapımı işi için verildiğini, müvekkili şirket tarafından oyalama yoluna gidilerek havuz yapımına başlanmadığı bu suretle dava konusu çekin karşılıksız kaldığını, müvekkili şirket ile aralarında hiçbir işlem bulunmadığını ileri sürmüş ise de davacının bu beyanlarının tamamen geçek dışı olup çek karşılığı borç ödemesini geciktirmek amacı ile dava açıldığını , müvekkili şirket ile davacı arasında havuz yapımı konusunda sözleşme yapılmadığını , müvekkili şirketin dilekçeye ekli olarak ibraz etmiş olduğu 09.08.2019 tarihli İbra Sözleşmesinde görüleceği üzere … Tic. Ltd. Şti. arasında 26.08.2015 tarihinde havuz ve mekanik işler sözleşmesi yapıldığını , işe başlanmış daha sonra yine ibra sözleşmesinde görüleceği üzere yapılan iş ile ilgili bir kısım ödemleri taahhüt eden … A.Ş. arasında hukuki ilişki kurulduğunu , dava konusu havuz ve mekanik işler ile ilgili … Tic. Ltd. Şti. ve … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında sözleşme sebebiyle ödenmeyen alacaklar konusunda yapılan 09.08.2019 tarihli İbra Sözleşmesinde alacakların bir kismının davalı … Tic. Ltd. Şti. yetkilisi … tarafından düzenlenen çekler karşılığında ödeneceğinin kabul edildiğini , ibra sözleşmesinde, 3.500.000.00 TL alacağın ne şekilde ödeneceği konusunda yapılan anlaşma gereğince, bu alacağın bir kısmının davalı … Ltd. Şti. tarafından verilen çekler ile ödeneceği kabul edilmiş nitekim sözleşmeye göre 300.000.00 TL alacağın … Tic. Ltd. Şti. tarafından … Bankası’na ait çekle, 200.000.00 TL alacağın yine … Tic.Ltd.Şti tarafından … Bankası’na ait çekle ödeneceğinin kabul edildiğini ve davalı şirket tarafından hiçbir itiraz ileri sürülmeden ödendiğini , ödeme yapıldığına dair belge suretinin dosyaya ibraz edildiğini , ibra sözleşmesinde alacağın bir kısmının ise liste halinde belirtilen çekler karşılığında ödeneceğini, 750.000.00 TL alacağın 30.12.2019 vade tarihli borçlusu davalı … Ltd. Şti. (yetkilisi …) alacaklısı … Ltd. Şti. olan çek karşılığı ödeneceğinin belirtildiğini, borçlu … şirketine olan borcu müvekkili şirkete ödeyeceğinin kabul edildiğini, dilekçeye ekli olarak ibraz edilen 26.11.2019 tarihli belgede, borçlu olan davalı … şirketinin … şirketine ait 750.000.00 TL borcunun 300.000.00 TL kısmı … Bankası çeki ile …’e 450.000.00 TL borcunu ise … Bankasına ait çekle … İnş. Şirketine ödeneceğinin kabul edildiğini, dava konusu olan çekin ibra sözleşmesinde belirtilen bu çek olduğunu, dava konusu çek ile ilgili belgenin davalı şirket yetkilisi … tarafından imzalandığını, bu belgeye göre dava konusu çekin iddia edildiği gibi havuz yapımı için müvekkil şirkete verilmediğini, … şirketine olan çek karşılığı olan 750.000,00 TL borcuna karşılık düzenlenmek suretiyle müvekkiline verilmiş olduğunun anlaşılmakta olduğunu, bu iddialarının resmi belge ile ispat edildiğini, bu belgeye göre davalı şirketin gerçeklere aykırı beyanda bulunduğunun doğrulandığını, davacı şirketin müvekkiline dava konusu çek karşılığı 450.000,00 TL borçlu olduğu ve çek karşılığı olan borcunu ödemediğinden açmış olduğu menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin gerektiğini , açıklanan sebeplerle; davacı … Ltd. Şti. tarafından dava konusu 20.04.2021 keşide tarihli 450.000.00 TL tutarlı çek karşılığı müvekkili … A.Ş.’ye borçlu bulunmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasının reddine, davacının haksız ve kötü niyetle borcunu inkar etiğinden alacak miktarından %20 aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ile mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava , hukuki niteliği itibariyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinden ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirildiği, TTK. Hükümlerine göre iki tarafın defter ve kayıtları usulüne uygun yaptırılmış olduğu , davaya konu çek ile ilgili olarak , incelenen davacıya ait yasal defterler üzerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığı , her iki tarafın defter kaydına göre ticari ilişki olmadığı, ancak ortada bir çek olduğu, çekin keşidecisi davacımız, lehtarı ise davalı olduğu, çek sebepten mücerret olup, davacı taraf bu çekin kendisi tarafından verildiğini kabul etmekte ancak bedelsiz olduğunu ileri sürmekte, davalı taraf ise taraflar arasında doğrudan ticari ilişki olmadığını, çeki davacıdan alacaklı olan üçüncü bir firmadan aldığını ileri sürmekte olup, ne iddia ne de savunma ispat edilebilmiş değildir. Bu sebeple mevcut çek sebebiyle ve davacının da çeki ödediği sabit olduğundan davanın reddine, çek lehtarı çeki elinde bulundurduğundan yetkili hamildir. Çek dava açılmadan önce takibe konulmadığından ve kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından Davalının inkar tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı tarafın çeki davacıdan alacaklı olan üçüncü bir firmadan aldığını ileri sürmekte olduğunu bu tespitte çekin sebepten mücerret olduğundan bahsedilemeyeceğini, çünkü keşideci ve hamil arasında işlem ve dava olup her iki tarafın da tacir olduğunu, tarafların ticari kayıtlarında yer almayan çeklerin söz konusu olduğunu, -Davalının savunmasında çeki davacıdan alacaklı olan üçüncü bir firmadan aldığını ileri sürmekte ise de çek ve çekin ön ve arka yüzü yazılı olmadığını, Yazılı delile göre davalının iddia ettiği gibi davalı çeki davacının alacaklı olduğu firmadan almadığı çekin direk herhangi bir ciro işlemi olmaksızın davalıya verildiğinin yazılı delil olan çek ile sabit olduğunu, -TTK. Hükümlerine göre iki tarafın defter ve kayıtları usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davaya konu çek ile ilgili olarak, incelenen davacıya ait yasal defterler üzerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığı, her iki tarafın defter kaydına göre ticari ilişki olmadığının açıkça bilirkişi raporunda tespit edildiğini, -Mahkemece müvekkili hakkında menfi tespit davası olarak açılmış olan davada tedbir kararı taleplerinin reddedilerek tedbir kararı verilmediğinden müvekkilinin icra takibine konu borcu ödemek zorunda kaldığını ve son celse davalarına istirdat davası olarak devam ettiklerini, Mahkemenin bu ödemeyi aleyhe delil olarak değerlendirdiğini, -Bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişinin yapmış olduğu hukuki tespitler ışığında hüküm kurulduğunu, … Tic. Ltd. Şti. adlı şirketin, söz konusu dava ile ilgisi bulunmadığını, huzurdaki davada herhangi bir taraf sıfatına da haiz olmadığını, yalnızca tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi gerekli iken, kendisi yetki sınırını aşarak dava dışı bir şirketin de defter ve kayıtlarını incelediğini ve bununla da kalmayıp taraflar arasında kendisinin bir bağlantı kurarak dava konusu çekin; davalı ve dava dışI … Ve … arasında yapılan protokole istinaden senet değişimi için verilen çek olduğu değerlendirmesinde bulunduğunu, kararın kaldırılmasına, menfi tespitten istirdata dönen davalarının kabulü ile dava değerinin davalıdan alınarak müvekkilime iadesine ve dava konusu çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili şirket ile ticari ilişkisinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, müvekkili tarafından davalının dava konusu çek karşılığı müvekkiline borçlu olduğuna ilişkin belgelerin dosyaya ibraz edildiğini, dosyaya ibraz edilen 09.08.2019 tarihli ibra sözleşmesinde görüleceği üzere … Tic Ltd.Şti arasında 26.08.2015 tarihinde havuz ve mekanik işler sözleşmesi yapılarak işe başlandığını ancak daha sonra dosyaya ibraz olunan ibra sözleşmesinde görüleceği üzere yapılan iş ile ilgili bir kısım ödemlerin davacı şirket tarafından ödeneceği taahhüt edilerek … A.Ş ile müvekkili şirket arasında hukuki ilişki kurulduğunu, dava konusu çekin Borçlusu dava dışı (ayni zamanda davacı vekili) … olan ve davalı ile dava dışı … ve … arasında yapılan protokole istinaden 30.12.2019 vadeli 750.000.00 TL tutarlı senedin değişimi olarak verilmiş olduğunu, yargılama sonucunda müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğu kesin olarak tespit edildiğinden, davanın istirdat davası olarak devam edilmesi talebinin reddine karar verilmesinin yasaya uygun olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Menfi tespit davası, 2004 Sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır: Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; MK m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir sebeple son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, s:143). Davaya konu senet nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça belirtilen dava dışı şirket ile ilgili yapılan ibra sözleşmeleri ve yapılan açıklamalar senedin talili niteliğinde de değildir. Bu sebeple ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Kambiyo senetleri mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde, şart olmamakla birlikte, genellikle satım, bağışlama, kira, taşıma gibi bir borçlandırıcı işlem vardır. Böyle bir borçlandırıcı işlem yoksa senedin hatır için verildiği varsayılır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nın 133/2. maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez. Temel borç ilişkisinden doğan def’îler, temel borç ilişkisi ile kambiyo ilişkisinin taraflarının aynı olması ve bile bile borçlu zararına hareket edilmesi hâlleri dışında, kambiyo ilişkisinde ileri sürülemez. Zira temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir. Dava konusu olayda, davacı havuz işinin davalı tarafça yapılmadığını iddia etmiş olup, senedin bedelsizliğini ileri sürmüş ise de, işin davalı tarafından yapılacağına dair dosyada delil bulunmadığı, davacının senedin bedelsiz kaldığını usulüne uygun delillerle ispat edemediği,senedin tarafların ticari defter ve kayıtlarında bulunmaması, senedin bedelsiz kaldığı iddiasını ispat için yeterli olmadığı gibi, senedin geçersizliği sonucunu da doğurmayacağı, Mahkemece davacıdan başka delilleri olup olmadığı sorulduğu ancak başka delile dayanmayacaklarının bildirildiği buna göre davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2022 tarih ve 2021/268 E., 2022/175 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022