Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/95 E. 2022/122 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/95
KARAR NO: 2022/122
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2020/111 E. – 2020/599 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu iddia edilen 21.06.2019 vadeli 30.000,00 TL bedelli 1 numaralı senet ile müvekkili ve diğer cirantalara karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden, 9.07.2019 vadeli 30.000,00 TL bedelli 2 numaralı senet ile de İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, bu senetlerin müvekkili şirket tarafından düzenlenmediğini, müvekkili şirketin davalılara herhangi bir borcunun da olmadığını, hatta müvekkilinin lehtarı dahi tanımadığını, müvekkilinin bu bonolar ile bir sahteciliğe uğradığını, müvekkili şirketin, takibe konu edilen işbu bonolar ile alakalı keşideci, lehdar ve hamilin hiçbirini tanımadığı gibi hiçbiri ile ticari organik yahut da inorganik bir ilişkisi ve ticaretinin de olmadığını, icra dosyaları incelendiğinde senedi düzenleyen şirketin … Ltd. Şti. olduğunu, müvekkili şirketin unvanının kuruluşundan itibaren hiçbir zaman böyle olmadığını, müvekkili şirketin unvanının … Ltd. Şti. olduğunu, görüldüğü gibi müvekkili şirketin unvanında … olmadığını, senetlerin düzenlenme tarihinin 07.03.2019 olduğunu, senetleri düzenleyen şirketin adresinin ise … Mah. … Cad. … Sk. No:… Avcılar/ İstanbul olduğunu ancak müvekkili şirketin kullandığı adresin … Mah. … Sk. … Apt. No:… Ümraniye/ İstanbul olduğunu, yaklaşık olarak 6 yıldır işlerini burada sürdürdüğünü, müvekkilinin düzenlenme tarihinde senetler üzerinde yazılan adresle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin imzasının senetler üzerindeki imza ile benzerlik dahi göstermediğini, senetler üzerindeki imzanın kesinlikle müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek dava konusu edilen senetlerdeki imzanın açıkça müvekkilinin eli ürünü olmadığının ve icra takiplerinden kaynaklı herhangi bir borcu olmadığının tespitine, takipler haksız ve kötüniyetle yapıldığından davalıların müştereken ve müteselsilen % 20’den az olmamak kaydıyla İİK md. 72/5 gereği haksız takip tazminatına mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Ticaret Merkezinde … isimli ticarethanenin sahibi olup, babası .. ve Şirket Muhasebecisi … ile birlikte çalıştıklarını, diğer davalı … ve şimdi boşanmış olduğu eşi …’in sahibi oldukları …Ltd isimli şirkete 01.03.2019 tarih ve … sıra numaraları olan irsaliyeli fatura ile 59.065,333 TL’lik satış yaptığını, bu satışlar için … Bankasının … çek seri numaralı 25.000,00 TL’lik çeki müvekkiline verildiğini, daha sonra … firmasının sahibi olan … ile eşi … ödeme güçlüğü içinde bulunduklarını söyleyerek keşide edilen ve ödenmeyen çeki geri almayı ve karşılığında kalan borçları için de müşteri senedi vermeyi, çeki ödeme imkanlarının olmadığını söylediklerini, bu şirketten çekten başka cari hesaptan alacağı olduğundan dolayı müvekkilinin bu öneriyi muhasebeci … ve babası ile görüşerek … Şirketinin borçlu olduğu, alacaklı olan …’ın ciro ettiği ve … sahibi …’in ciro ettiği iki adet 21 Haziran 2019 vade tarihli 30.000.- TL bedelli ve 19 Temmuz 2019 tarihli 30.000,00 TL bedelli bonoyu gerekli belgeleri de düzenleyerek aldığını, bu senetleri bankaya tahsile verdiğini, vade tarihleri geldiğinde bu bonoların ödenmediğini ve protesto olduğunu, bu sebeple her iki bononun ayrı ayrı … İcra Müdürlüğü’nün … E ve … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyaları üzerinden takibe konulduğunu, bu takiplerin uzun uğraşılar ve adres araştırmaları sonucu kesinleştiğini, davacının adrese ilişkin iddialarının doğru olmadığını, davacının basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, takibe konulan bonoların protesto olduğunu, protesto işleminden sonra herhangi araştırma ve hukuki girişim yapılmadığını, müvekkilinin bu bonoların ve faturalarını keserek defter kayıtlarında gösterdiğinin açık olduğunu, bu sebeple müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …ne usulüne uygun tebligat yapılsa da cevap dilekçesi sunulmamış, şirket yetkilisi katıldığı duruşmada firmasının … ile ile ticari ilişkisinin mevcut olduğunu, davacı şirket ile bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dava konusu bonoları düzenleyen şirketin … Ltd. Şti. olduğu, hakkında icra takipleri başlatılan davacı şirketin ise … Ltd. Şti olduğu, … Ltd. Şti ile …Tic. Ltd. Şti’nin farklı unvanlı şirketler oldukları anlaşılmış, icra takiplerinde borçlu olarak gösterilen davacı şirketin takiplere konu edilen senetlerin keşidecisi olmadığı, davacı şirketin iş bu davaya konu icra takiplerinde pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmış, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E sayılı dosyalarından takibe konulan bonolar sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; -Davacıya yönelik başlatılan takiplerde, Davacı … Şirketinin adresinin Ticaret Sicil Müdürlüğünden alındığını ve bu adresine Tebligat Kanunun 21. maddesine göre tebliğ yapıldığını, Davacı … Şti.’nin adresin yanlış olduğunu beyan ettiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğündeki adresinin takipde ödeme emrinin tebliğ edildiği adres olduğunu, bono üzerindeki adresin de bonodaki kaşe adresi olduğunu,… Şti senetteki imzanın ve kaşenin kendilerine ait olmadığı, borçlu şirket ile kendi şirketlerinin aynı şirket olmadığını beyan ederek belirterek savcılığa, davalı ve diğer senet lehtarı görünen … ve ciranta … şirketi yetkilisi … hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, icra dosyasına da itiraz ettiklerini, aynı konuları içerir şekilde (imzaya itiraz, borçlu ile aynı şirket olmadıkları, borçlu olmadıkları) İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/627 E, 24 İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/52 E. – 2021/54 E. ve 2021/1500 E. (2019/1061 E.) sayılı dosyaları ile bu dava olan İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/111 E. Sayılı menfi tespit dosyası ile birlikte 5 adet dava açıldığını, sindirme ve korkutma taktiği uyguladıklarını, Davacı … Limited şirketinin kötü niyetli olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğündeki adresinin doğru adres olmadığını, adresini gizlediğini, -Mahkemenin delilleri toplamadan ve gerekli incelemeyi yapmadan eksik inceleme ile karar verdiğini, diğer iki davalı da varken sadece kendisine mahkeme masrafı ve vekalet ücretini yüklendiğini, takibe konu bonolar üzerindeki yazı ve imzaların davacı şirkete veya diğer cirantalara ait olup olmadığının, bono alacaklısı olan … ile ciro yolu ile bu bonoları alan ve bana ciro eden … Şti nin ticari defterlerinin incelenmesi ve davacı şirket ile diğer davalıların ticari bir alışverişinin olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesinin gerektiğini, kendi defterleri incelendiğinde kendisi tarafından yapılan icra takiplerinde ve ticari alışverişinde hiç bir hukuki yanlışı olmadığının görüleceğini, sadece kendisi yönünden mahkeme masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasına ve kötüniyetli olmamasından dolayı mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin kaldırılarak kararın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece yapılan yargılamada kambiyo senedinde keşide olarak yer alan şirketin, davacı şirket olan … Ltd. Şti olmadığı, her ne kadar davalı tarafça deliller toplanmadan karar verildiği ileri sürülmüş ise de, davacı tarafa husumet yöneltilemeyecek olması sebebiyle delillerin toplanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 326.maddesi gereğince, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Maddenin birinci fıkrası, hukuki korunma isteğinde haklı çıkmanın doğal bir sonucudur. Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Ancak, kusuru olmaksızın aleyhine dava açılan ve yine aleyhine hüküm verilen tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru değildir. Bu kuralın istisnası 6100 Sayılı HMK’nın “Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 327. maddesidir. Davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu, davalının şirket unvanlarındaki benzerlik sebebiyle dava açtığı ve bu sebeple takip yaptığı iddiasında ise de, açılan davada davalının, davacının unvanı üzerindeki benzerliğe dava dilekçesi ile vakıf olduğu, cevap süresi içinde davanın kabul edilmediği, yargılama giderinden ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğu anlaşıldığından davalı … tarafından yapılan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2020 tarih ve 2020/111 E., 2020/599 K. sayılı kararına karşı davalı … tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.098,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,95 TL harcın davalı …’ndan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022