Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/943 E. 2022/1411 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/943
KARAR NO: 2022/1411
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.03.2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/116 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVANIN
KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası Vakfıkebir Şubesi’ne ait 07/08/2020 keşide tarihli, … seri numaralı ve 622.000-TL bedelli çekin sahte kaşelendiği ve tahrif edildiği iddiası ile müvekkilinin davalı yanlara borçlu olmadığının tespitini, teminatlı veya teminatsız olmak üzere icra takibi öncesi menfi tespit davasında takibin durdurulmasını ve çek ödeme yasağı kararı verilmesini talep edilmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı görmeye İstanbul ATM’nin yetkili bulunduğunu, davacının keşideci olarak imza inkarı bulunmadığını, kendilerine def’i ileri sürülemeyeceğini, davacının çek bedelinden sorumlu olduğunu beyanla iddia olunan vakıaları inkar etmiş ve davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı … şirketi dava dilekçesinde özetle; Vakfıkebir İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe vaki borçlu … şirketinin itirazının iptali ile icra- inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı … şirketi cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı def’inin bulunduğunu, birleştirmeyi kabul etmediklerini, tahrif edilen çekle ilgili davacıya sorumlu olmadıklarını, süresinde ibraz bulunmadığından senedin çek vasfını yitirdiğini, kendilerine sebepsiz zenginleşmenin ileri sürülemeyeceğini, tahrifatın mutlak def’i olduğunu, çek vadesinde borcun asıl alacaklıya ödendiğini ve borçtan kurtulunduğunu, davacının yetkili ve meşru hamil olmadığını, tazminat koşullarının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince ” … Davacı vekili … müvekkili … A.Ş ve dava dışı … Ltd. Şti arasındaki ticari ilişkiye istinaden müvekkili şirket tarafından … Bankası Vakfıkebir Şubesi’ne ait, 07/08/2021 keşide tarihli, … seri numaralı ve 622.000,00 TL bedelli çek ile yine … Bankası Vakfıkebir Şubesi’ne ait, 14/08/2020 keşide tarihli, … seri numaralı ve 611.263,29 TL bedelli çeklerin ileri tarihli düzenlendiğini, düzenlenen bu çeklerin alacaklıya teslim edilemeden kaybolduğunu, işbu çeklerin kaybolduğuna ilişkin müvekkili fark edene kadar geçen sürede ele geçiren kişilerce derhal keşide tarihlerinde tahrifat yapılarak ve sahte ciro edilmek suretiyle 09/06/2020 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiğini, bankanın da 14/08/2020 keşide tarihli, 611.263,29 TL bedelli çek ibraz eden tarafa ödediğini, hemen sonrasında bu çekle beraber ibraz edilen diğer çek için ödeme yapılacağı sırada çekteki tahrifat ve sahtelik fark edilerek ödeme yapılmadığını, müvekkili şirket yetkililerine haber verildiğini, müvekkili ile banka arasında yapılan görüşmede çekte tahrifat ve sahtecilik yapıldığının tespit edildiğini, tahrifat yapılan ve sahte kaşe – imza ile başkaca firmalara ciro edilen 611.263,29 TL bedelli çekin davalı bankanın Eyüp şubesince … firmasına ödendiğini, 622.000,00 TL bedelli çekin ise savcılık soruşturması sebebiyle savcılıkta tutulduğunu, müvekkili şirketin, çeklerin başka kişilerce ele geçirilmesi nedeniyle asıl alacaklı firma olan … Gıda’ya 10/08/2020 tarihinde 622.000,00 TL ve 17/08/2020 tarihinde ise 611.263,00 TL olmak üzere banka hesabından nakden ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ciddi bir zarara uğradığını, tahrifat ve sahtecilik yapan kişilerin cezalandırılması amacıyla Vakfıkebir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/900 sayılı soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılık incelemesinin halen devam ettiğini, bunun yanı sıra ödeme yapan bankaya karşı açılan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/5 Esas sayılı dosyası üzerinden davanın derdest olduğunu ve yargılamanın devam ettiğini belirterek dosya kapsamına göre teminatsız olarak ve her halükarda Mahkememizce uygun göreceği teminat mukabilinde, davalıların müvekkili şirket aleyhine başlatması muhtemel icra takibinin durdurulması ve dava konusu çek hakkında ödeme yasağı konulması için ihtiyati tedbir talep etmiş olduğu görüldü. … Davacının tedbir isteminin dayanağı keşide tarihinin tahrif edildiği iddiası ile lehdar kaşesinin sahte olmasıdır. Çekte tahrifat yapıldığına dair somut bir delil yoktur. Kural olarak keşide tarihi değiştirilirse keşidecinin değişiklik yanına paraf/imza atmış olması gerekir. İmza bulunmadığı takdirde senet metninde yazan tarih keşide tarihidir. Keşidecinin de tarihi değiştirmiş olma ihtimali mevcuttur. Davacının gerçek keşide tarihinin farklı olduğuna dair sunduğu fotokopi bu anlamda tahrifat iddiası için yeterli değildir. Yine lehdar kaşesinin sahte olmasının (kaşede yazan mersis numarasının 1 rakamının hatalı olmasının) da çekin geçerliliğine etki eden bir yönü bulunmayıp, lehdar imzası sahte bile olsa imzaların bağımsızlığı prensibi gereği çekin kıymetli evrak vasfı geçerliliğini korumaya devam edecektir … bu aşamada ihtiyati tedbir kararı için yaklaşık ispat ve yeterli kanaat oluşmadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar vermiştir. Asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı … şirketi istinaf dilekçesinde özetle; Çekte tahrifat yapıldığını, çeklerde yapılan tarih değişikliklerinin müvekkili şirket nezdindeki çek suretleri ve bankadan alınan çek suretleri karşılaştırıldığında net bir şekilde görüldüğünü, çeklerin sahte ve tahrif edilmiş olduğu hususunun basit bir inceleme ile dahi anlaşılabilecek nitelikte olduğunu, savcılık dosyasının mevcut olduğunu, alacaklıya banka aracılığı ile ödemede bulunduklarını, keşide tarihinin yanı sıra kaşe ve imzalarda da tahrifat bulunduğunu, her kambiyo senedi borçlusunun kendi imzasından sonra senet üzerinde tahrifat yapıldığını gene herkese karşı mutlak defi olarak öne sürebileceğini, zira hukuki görünümün yaratılmasında borçluya isnad edilebilecek bir kusurun olmadığını, önemli olan tahrifatın sahtelik defini öne sürenin imzasından sonra yapılmış olması olduğunu, yaklaşık ispat koşullarının sağlandığını, tedbir verilmemesi halinde zararının artacağını beyanla takibin durdurulmasına ve ödeme yasağı konulmasına karar verilmesi talep edilerek kararın kaldırılması istenilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstinafa konu talep, İİK m.72/2’den kaynaklanan icra takibi öncesi açılan menfi tespit davasında başlatılması muhtemel icra takibinin durmasına yönelik ve menfi tespit istenen çek hakkında ödeme yasağı konulması istemine yönelik ihtiyati tedbire ilişkindir. Asıl davada davacı şirket, … Bankası Vakfıkebir Şubesi’ne ait 07/08/2020 keşide tarihli, … seri numaralı ve 622.000,00 TL bedelli çekin sahte kaşelendiği ve tahrif edildiği iddiası ile menfi tespit talep etmektedir. Davalı- birleşen dava davacısı şirket ise, birleşen dava ile; mezkur çeke bankada el konulduğundan bahisle kambiyo senetlerine mahsus takip yapamadıkları ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çek bedelinin tahsili için davacı- birleşen dava davalısı şirket aleyhine takibe giriştiklerini beyanla davacı- birleşen dava davalısı şirketin takibe vaki itirazının iptalini talep etmektedir. Vakfıkebir CBS’nin 2020/900 Soruşturma sayılı dosyasında davacının çeke ilişkin suç duyurusu ve İstanbul 6. ATM’nin 2022/5 Esas sayılı dosyasında davacının bankaya karşı açmış olduğu sorumluluk davası mevcuttur. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. İhtiyati tedbirin şartları HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK’nın 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisi kuralına göre özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekecektir. Bu sebeple icra takibinden önce açılan işbu menfi tespit davasında tedbir istemi İİK’nın 72. maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. …” hükmünü içermektedir. İhtiyati tedbire ilişkin 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesindeki genel düzenlemeye göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir yine aynı kanunun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbirin diğer şartları, ”tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklindedir. Yargıtay uygulamasında, yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında Hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu sebepledir ki ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır ancak ihtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Eldeki davada, davacının tedbir isteminin dayanağı, keşide tarihinin tahrif edildiği iddiası ile lehdar kaşesinin sahte olmasına ilişkin olmakla, yargılamada gelinen aşamada henüz iddia soyut niteliktedir. Bu husus teknik değerlendirmeyi gerektirmekle, çekte tahrifat yapıldığına/ sahteliğe dair henüz somut bir delil sunulmamış/ toplanmamıştır. Keşide tarihi çekin zorunlu unsurlarından olup kural olarak keşide tarihi değiştirilirse keşidecinin değişiklik yanına paraf/ imza atmış olması lazım gerekir ancak paraf/ imza bulunmadığı takdirde senet metninde yazan tarih keşide tarihi sayılır. Tarihin kimin tarafından değiştirildiğinin yaklaşık ispatı henüz dosyada bilgi- belge ve delille desteklenmemektedir. Mevcut durum itibarı ile herkesin hatta keşidecinin dahi tarihi değiştirmiş olma ihtimali mevcuttur. Davacının gerçek keşide tarihinin farklı olduğuna dair sunduğu fotokopi bu anlamda tahrifat iddiasını yaklaşık ispat açısından yeterli kanaat vermemektedir. Sunulan fotokopi HMK m.199 anlamında belge niteliğindedir. Lehdar kaşesinin sahte olmasının (kaşede yazan mersis numarasının 1 rakamının hatalı olmasının) da çekin geçerliliğine etki eden bir yönü bulunmayıp, lehdar imzası sahte bile olsa imzaların bağımsızlığı prensibi gereği çekin kıymetli evrak vasfı geçerliliğini korumaya devam edecektir. Yani lehtar kaşesi çekin zorunlu unsurlarından değilir. Hem takibin durdurulmasına yönelik hem de çeke ödeme yasağı konulmasına yönelik tedbire hükmedilmesi için yaklaşık ispat oluşmamıştır. Savcılık dosyası soruşturması veya bankaya açılan dava sadece keşideci davacının iddialarına dayanaktır. Henüz iş bu davaya yönelik somut bir bilgi- belge veya delil içermemektedir. İlk derece Mahkemesi tarafından yeterli kanaat oluşmaması ve tedbir talebinin yargılamayı gerektirmesi sebebiyle tedbir isteminin reddine karar verilmesi isabetli bulunmuştur. Davacının sair istinaf nedenleri iş bu inceleme konusu olmayıp yargılamaya yönelik iddia kapsamında kaldığından ilk derece Mahkemesi tarafından esas hükümle değerlendirilecektir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandığı belgelere, delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece Mahkemesinin 22.03.2022 tarihli ara kararına karşı asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, yargılamanın bu safhasında mevcut duruma göre ilk derece Mahkemesi tarafından isabetli değerlendirme yapıldığı tespit edilmiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesinin ara kararlarında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.03.2022 tarih ve 2022/116 Esas sayılı kararına karşı asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısının istinaf aşamasında sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/10/2022