Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/939 E. 2022/1128 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/939
KARAR NO: 2022/1128
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/149 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul …İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine başlatılan icra takibine müvekkilin davalı tarafa borcunun bulunmaması sebebiyle, takibe konu alacak hakkında müvekkilin borcunun bulunmadığının tespit edilerek takibin iptaline karar verilmesine ve tensiple beraber teminatsız tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 07/04/2022 tarihli ara kararıyla; “Davacının takip ve dava konusu senedin korkutma yolu ile imzalatıldığına yönelik iddiası bakımından da yaklaşık ispat koşulunu sağlar delil bulunmadığından öte yandan takipten sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasına veya hacizlerin tedbiren kaldırılmasına yasal olanak bulunmadığından davacı yanın ihtiyati tedbir isteminin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davalı tarafından müvekkili davacı aleyhine 168.082,28 EURO borcu olduğu iddiasıyla İstanbul …İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığı halde davalı …’ın haksız kazanç elde etmek için alacaklı olmadığı bir parayı tahsil amacı güttüğünü, söz konusu borca konu senet müvekkile zorla imzalatılmış olup müvekkilinin buna dair şikayetinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/95675 soruşturma numarası ile sürdürüldüğünü, 2-) Söz konusu senedin, davalının 3. bir kişi ile ticari alışverişi sonucu parasını alamamasından kaynaklı müvekkilin sadece aracı olmasından dolayı müvekkiline silah ve tehdit zoru ile imzalatıldığını, 3-) Mahkemece her ne kadar ispat koşulunu sağlar delil bulunmadığına kanaat getirilmiş olsa da dava dilekçesinde açıkladıkları üzere davalının iddia ettiği ticari ilişkiden kaynaklı söz konusu senedin imzalandığını kanıtlamasının gerektiğini,menfi tespit davasının da amacından bahisle, kendisinin maddi ve manevi cebir kullanılarak senet imzalatıldığını ve borcu olmadığını beyan eden müvekkilin ortada hukuki bir ilişki olmadığını kanıtlamasının beklenemeyeceğini, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığının ispat yükünün davalı/alacaklıda olduğunu ve alacaklının, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, her ne kadar müvekkilin imzası söz konusu senette bulunsa da , bu hususun senedin imzalanmasında irade sakatlığı olmadığı anlamına gelmediğini, TBK hükümleri kapsamında da, ele alındığında borcun doğması için iradenin sakatlanmaması gerekmekte, senedin geçerli olabilmesi için hukuki ilişkinin fesada uğramaması gerektiğini, 4-) Müvekkili, her ne kadar zorla imzaladığı senet sebebiyle davalılardan şikayetçi olsa da söz konusu soruşturma sürecinin devam ettiğini, müvekkilin senedi zorla imzaladığına dair delil olarak beyanının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, yukarıda izah edilen sebepler ile re’sen gözetilecek sebepler doğrultusunda 07/04/2022 tarihli İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, öncelikle teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, mahkemeniz aksi kanaatte ise en düşük teminat bedelinin belirlenerek yatırılması halinde ihtiyati tedbir kararı verilerek davacı müvekkilinin mağduriyetinin önüne geçilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davası olup uyuşmazlık ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkindir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili, dava konusu senedin maddi ve manevi cebirle imzalatıldığını, senet bedelinden borçlu olmadığını, davalıyla herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, İstanbul …İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine müvekkilin davalı tarafa borcunun bulunmaması sebebiyle, takibe konu alacak hakkında müvekkilin borcunun bulunmadığının tespit edilerek takibin iptaline karar verilmesine ve tensiple beraber tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece yaklaşık ispat şartları oluşmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında; somut olayda, sadece savcılık soruşturması ve oradaki davacı ifadesinin, davaya konu senedin maddi ve manevi cebir kullanılarak imzalatıldığı ve senet altında bir borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik iddialar hususunda, mevcut delil durumuna göre yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmesi için yeterli olmadığı, bu iddiaların yargılamayı gerektirdiği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talep eden tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/04/2022 tarih ve 2022/149 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı vekili tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022