Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/915 E. 2022/1110 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/915
KARAR NO: 2022/1110
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2017/1101 E. – 2021/795 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Okmeydanı Şubesine ait … seri numaralı, 30.03.2017 tarihli, 62.000,00 TL bedelli, keşidecisi … Tic. Ltd. Şti olan çekin müvekkili şirket lehine keşide edildiğini, lehtar olan davacı şirketin çeki ciro ettiği yetkili hamil olan …- … tarafından … A.Ş.’ye ve akabinde … A.Ş.’ye temlik edilerek bankada takasa ibraz edilmesi akabinde bedelinin keşideci … San. yetkilisi …’ın babası … tarafından 30.03.2017 vadeli, … numaralı … Bankası çekine istinaden açıklaması ile ödenerek takastan geri çekilerek teslim alındığını, akabinde çek tarihi 30.08.2017 olarak değiştirilerek üzerinde tahrifat ve sahtecilik yapılan çekin icra takip dosyası alacaklısı gözüken davalı … tarafından bankaya yeniden ibraz edilerek karşılıksız yazdırılmasının akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe konu edildiğini, takibe konu olan çek bedelinin ödendiğini, ödenmesi akabinde teslim alınan çek üzerinde tahrifat yapıldığını, tahrifat yapılan ve faktoring tarafından banka nezdinde takasa ibraz edilen çekin sonradan ciro edilmesi sebebi ile ciro silsilesinin kopuk olduğunu, çekin kambiyo vasfına haiz olmadığını, çekin gerçek keşide tarihi 30.03.2017 tarihli olup bedelinin ödenerek teslim alınması akabinde yeniden tahsilat yapılmak amacıyla çekin keşide tarihinin 30.08.2017 tarihi olarak değiştirildiğini, çekin ilk halinin suretten ve çeke ilişkin bilgileri ihtiva eden ödeme makbuzundan anlaşılacağını, takip konusu çek üzerindeki tarih ise 30.03.2017 iken 30.08.2017 olarak keşideci parafı ya da imzası bulunmaksızın değiştirildiğini, bankaya ibraz edilerek karşılıksız yazıldığını, çekin arkasında yer alan … Bankası A.Ş.’de takasa ibraz tarihinin 05.09.2017 ve sonradan … BANKASI A.Ş. Bakırköy şubesi tarafından eklenen alonj ile çeke ilişkin karşılıksız kaşesinin basıldığı tarihin 30.08.2017 tarihi olduğunun görüldüğünü beyan ederek, takibe konu çek dolayısıyla müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ve ilgili çekin iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı beyan ve iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının çek keşidecisinin ve avalist …’in birlikte hareket ettiğini, müvekkili …’un takip nevi çekteki yetkili son hamil ve ciranta olduğunu, çeki kendisinden önce cirantası bulunan borçlu …’tan teslim aldığını, çek keşidecisi ile cirantalar arasındaki husumetten, yapılmış ise yapılan tahrifat veya düzeltmeden haberdar olmasının mümkün olmadığını, çek keşidecisi ve cirantalar arasındaki husumetin müvekkiline karşı öne sürülemeyeceğini, müvekkilinin bu bağlamda kötü niyetli bir takip alacaklısı olduğunun düşünülemeyeceğini, hukuken sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, şayet çek ödenmiş ise nasıl ödendiğini, kime ödendiğini, çek arkasındaki cirantâ neden iptal edilmediğini bunun ispatlanması gerektiğini, icra takibi, çek keşidecisine ve tüm cirantalar aleyhine başlatıldığını, davacı ciranta borçlusu dışında, borca, takibe ve imzaya karşı herhangi bir itiraz yapılmadığını, herhangi bir dava ikame edilmediğini, ispat yükümlülüğünün davacıda olduğunu beyanla, müvekkili davalı aleyhine yöneltilen davanın reddi ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, dava masraflarının ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…Davacı tarafından davaya konu çekin keşideci şirket yetkilisinin babası … tarafından 30.03.2017 tarihindeki ibraza istinaden ödendiği ve çekteki borçların yapılan bu ödemeyle sona erdiği savunulmuşsa da ibraz olunan dekontun okunaksız olması, verilen bilgilerle ödeme yapıldığı bildirilen bankadan dekont istenmişse de banka tarafından bilgilerin yetersiz olduğunun bildirilmesi ve davacı yanca da tanınan süre ve imkana rağmen bu yönde açıklayıcı bilgi ve belge ibrazında bulunulmaması sebebiyle bu yöndeki iddia değerlendirilememiştir. Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı sabit olmakla çekin keşide tarihi 30.03.2017 olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar 30.03.2017 tarihinde muhatap bankadan davaya konu çekin karşılığı sordurulmuşsa da çek üzerinde işlem yapılmadığından ve banka tarafından ibraz eden kişi tarafından ödeme talep edildiği de bildirilmediğinden bu işlem, TTK’nın 796. maddesi karşısında ödeme için ibraz olarak değerlendirilmemiş, çeke ilişkin kambiyo senetlerinden kaynaklı istem haklarının yitirildiği, çekin ciro yoluyla devri imkanın ortadan kalktığı, yapılan işlemlerin alacağın temliki hükmünde olduğu değerlendirilmiştir. Davacı, davaya konu çekte lehtar ciranta olup, davalılarla arasında doğrudan bir hukuki ilişkisi bulunmadığından ve davalılar tarafından da aksi yönde savunmada bulunulmadığı gibi bu yönde elverişli delil ibraz edilmediğinden davacının menfi tespit talebinin haklı ve yerinde olduğu, davalılara çek sebebiyle borcunun bulunmadığı, ancak çek keşidecisi ve bir kısım cirantalar davaya taraf olmamakla ve dolayısıyla çekteki hak sahiplerine tanınan diğer hak ve borçlar yönünden değerlendirme yapılamadığından çekin iptalinin talep edilemeyeceği, davalı … vekili tarafından icra mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karar sebebiyle davacının hukuki yararının kalktığı bildirilmişse de anılan karar takip hukukuna ilişkin olup, eldeki davanın dayanak çeke ilişkin olması sebebiyle bu yöndeki savunmanın da yerinde olmadığı, öte yandan davacı yanca kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuşsa da takip alacaklısı davalı …’un çeke ilişkin tahrifattan haberdar olduğunun tespit olunamaması, kötüniyetli olarak takip yaptığı noktasında da elverişli delil ibraz edilememesi karşısında kötüniyet tazminatı istem koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmış, menfi tespit talebi bakımından davanın kabulüne, çekin iptali talebi bakımından davanın reddine” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı- borçlu beyanlarında, konu çek tarihinin tahribat yapılarak düzeltildiğini, çek ile ilgili kendilerinin davalıya borçlarının bulunmadığını, çek bedelinin evvelce ödendiğini beyan ettiklerini, davacı konu çekin kime ödendiğini, nasıl ödendiğini, belge ile ispatlaması gerektiğini, takip nevi çek ile ilgili çek keşidecisi tarafından herhangi bir işlem veya dava ikame edilmiş olmadığını, Davacı ciranta borçlusunun bu hususu dava etmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi ile bozulmasına ve kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince yasal iki haftalık süre içinde istinaf edilmiştir.
Dosyanın istinaf incelemesi sırasında, davacı vekili, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Dairemize gönderdiği 10/06/2022 tarihli dilekçesiyle, davadan feragat ettiğini beyan etmiş, sertifika denetiminde EHSH sertifikasının güvenilir, imzanın doğru olduğu, vekaletnamesinin incelemesinde, davadan feragate yetkili olduğu tespit edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK 309. maddesinde; Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır. HMK’nın 310. maddesinde; Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı vekili, karar istinaf incelemesinde olduğu sırada 10/06/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş olup, vekaletnamesinin incelemesinden, feragate yetkili olduğu, e-imza sertifikasının güvenilir ve imzanın doğru olduğu tespit edildiğinden, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1101 Esas, 2021/795 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından, davanın feragat sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin, davadan feragat edilmesi sebebiyle İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, 2- Davacı vekili karar kesinleşmeden davadan feragat ettiğini bildirdiğinden İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/11/2021 tarih, 2017/1101 Esas, 2021/795 Karar Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi gereğince feragat sebebiyle REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 80,70 TL maktu karar harcın peşin alınan 1.164,74 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.084,04 TL’nin karar kesinleştiğinden ve talebi halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı …’ya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi davadan feragat sebebiyle incelenmediğinden davalı … tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan; 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 54,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 274,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalı …’ya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022