Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/890 E. 2022/964 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/890
KARAR NO: 2022/964
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2021
NUMARASI: 2021/529 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı şirket tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, talimat yoluyla müvekkiline ait taşınmazlara haciz konulduğunu, davalı şirketin aynı alacakla ilgili İstanbul … İcra Dairesi’ndeki takipten 3 gün sonra İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile bir takip daha başlattığını, aynı borçtan dolayı 2 icra takibi yapıldığını, taraflar arasında Leasing Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin taksitlerini öderken yaşanan ekonomik krizler sebebiyle aksaklıklar olduğunu, davalının bunu fırsat bilerek iş makinesini cebren bir tıra yükleyip götürdüğünü, davalı şirketin, müvekkiline sattığı iş makinesini kısa bir süre sonra geri aldığını, buna rağmen yapılan ödemelerin, geri alınan iş makinesi alacak miktarından düşülmediği gibi aynı borçtan dolayı farklı tarihlerde farklı İcra Dairelerinde mükerrer icra takipleri yaptığını, davalının sattığı iş makinesini geri aldığı halde mükerrer takipten dolayı tahsil etmeyi amaçladığı paranın, dava değerinin neredeyse 3 katına yaklaştığını, müvekkilinin …’da borç miktarı olarak gösterilen tutarın 3 katı kadar miktarda taşınmazına haciz işlemleri yapıldığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu ve istenerek yapıldığını, Kiraz İcra Dairesi’ne talimat yazıldığını, satış kararı çıkartıldığını, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/534 Esas sayılı dosyada İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası için iptal davası açıldığını, davanın devam ettiğini, telafisi imkansız zararlar doğabileceğini, hak kayıplarının yaşanabileceğini iddia ve beyan ederek İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına ve icra dosyasında vezneye girecek paranın karar kesinleşinceye kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, tedbir talebi bakımından yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirketten leasing yoluyla iş makinası aldığını, bir müddet sonra davacının ekonomik sıkıntılar sebebiyle ödemede bazı aksaklıklar yaşadığını, davalı şirket bu olay üzerine önce İstanbul … İcra Müdürlüğünde 07/12/2020 tarihinde … E. sayılı takip dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiğini, bu takibe dayanarak davacının İzmir ili Kiraz ilçesinde bulunan taşınmazlarını haczettiğini, Davalı şirketin aynı alacakla ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğünde 3 gün sonra 10/12/2020 tarihinde … E. sayılı dosyada mükerrer bir takip başlattığını ancak bu takibin İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/534 E. 2021/850 K. sayılı ilamıyla iptal edildiğini, Davacının almadığı, sahip olmadığı, elinden zorla alınmış iş makinası sebebiyle haksız, hukuka aykırı icra takiplerine muhatap olduğunu, tüm gayrimenkullerine tedbir konduğunu, hacizler yapıldığını, büyük miktarda borçlandırıldığını, tüm bu gerçekler karşısında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için tüm şartların bulunduğunu, Mahkemenin tedbir talebini reddetmesi sebebiyle telafisi mümkün olmayan zararlar meydana geleceğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davacı; davaya dayanak icra takibinin durdurulması ve icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, Mahkemece 24.12.2021 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, söz konusu ara kararın istinafen incelenmesi talep edilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, tarafların iddia ve savunmalarına ve bilirkişi raporuna göre, somut olayda tedbir talebinin kabulü için yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verdiği kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2021 tarih ve 2021/529 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022