Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/876 E. 2022/1019 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/876
KARAR NO: 2022/1019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/215 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … tarafından, diğer davalı aleyhine, Çerkezköy İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalı …’nin müvekkilinden alacaklı olduğu ihtimaline binaen icra müdürlüğünce müvekkiline birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin usulsüz şekilde tebliğ edildiğini, müvekkilinin davalı şirkete borcu olmadığını beyanla, takibin müvekkili yönünden tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 01/03/2022 tarihli ara kararıyla; “İİK 89/3. maddesi ile birlikte, takibin durdurulması için özel bir düzenleme getirilmiş, borçluya menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde takibin herhangi bir karara muhtaç olmadan kendiliğinden durdurma imkanı tanınmış olup, mahkememizce kanun maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden talebin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın 2004 Sayılı İİK 89/3. hükmü uyarınca açılmış olduğu varsayımında bulunulmuş olmasına rağmen işbu davanın İİK 89/3. maddesine göre değil, genel hükümler nezdinde açılmış olan menfi tespit davası olduğunu, taraflarınca 11.01.2022 tarihinde müvekkilinin, davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edilebilmesi amacıyla Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davalılara karşı genel hükümlere göre ticari ilişkiden kaynaklanan menfi tespit davası açıldığını, dava dışı … Ltd. Şti ile müvekkili şirketin çok kısa bir dönem ticari ilişkisi olduğunu; ancak müvekkili şirketin söz konusu haciz ihbarnamelerinin kendisine gönderildiği 03.10.2021, 08.11.2021 ve 06.12.2021 tarihlerinde davalılar uhdesinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, işbu dava devam ederken davalı … Limited Şirketi Çerkezköy İcra Dairesi’nin … Numaralı icra dosyası aracılığıyla müvekkili şirketin banka hesaplarına haciz ve bloke koyulmasını talep ettiğini ve müvekkiline ait banka hesabından söz konusu alacak tutarının icra dairesi veznesine aktarıldığını, ancak dava konusu icra takibinin icra mahkemesi tarafından tedbiren durdurulmuş olduğundan ilgili alacak tutarının davalı … Limited Şirketi’nin hesabına gönderilmediğini, icra dairesi veznesindeki tutarın, davalıya gönderilmesinin önüne geçilebilmesi adına yerel mahkeme ara kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin davalı şirketlere herhangi borcu bulunmadığını, İcra İflas Kanunu’nun 72/3 e 72/2 hükmü gereği borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde 15’inden az olmayan bir teminat yatırarak mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın takip alacaklısına verilmemesini talep edebilir hükmü gereği tedbiren dava konusu icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından ara kararla ihtiyati tedbir talebimizin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup; ilgili kararın kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Açılmış olan bu menfi tespit davasının İİK 89/3. uyarınca açıldığının açık bir şekilde anlaşıldığını, İİK 89/3’e göre açılmış menfi tespit davalarında ise takibin durdurulması için kanun tarafından özel bir düzenleme yapıldığını, Kanuna göre herhangi bir tedbir kararı alınmadan, menfi tespit davasının açıldığı icra dairesine bildirildiği takdirde cebri icra işlemleri karar kesinleşinceye kadar durdurulur hükmü bulunduğunu, fakat davanın açıldığı icra dairesine 20 gün içerisinde bildirilmesi gerektiğini, Davacı İİK 89/3’te yer alan menfi tespit davasının açılması için kanun tarafından belirlenmiş süreyi kaçırdığı için davayı genel hükümlere göre açtığını iddia ettiğini istinaf istemenin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.2004 Sayılı İİK’nın 89. maddesinde “Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Ha-ciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. (Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu sebebiyle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hak-kında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106. maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmi-sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. (1) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/22 md.) Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı taraf davanın, 2004 Sayılı İİK’nın 72.maddesi gereğince açılan davalı alacaklıya karşı borçlu olunmadığının tespiti davası olduğu iddiasındadır. Davacı vekili her ne kadar taleplerinin İİK 72. maddesindeki menfi tespit davası olduğunu beyan etmiş ise de bir davada maddi vakaları anlatmak taraflara, hukuki tasnifi yapmak mahkeme hakimine aittir. Davanın İİK 72/1. maddesindeki menfi tespit yada 72/7. maddesindeki istirdat davası olabilmesi için davacının borçlu olması ve bu borçtan dolayı aleyhine icra takibi başlatılma ihtimalinin bulunması veya başlatılmış icra takibinin olması zorunludur. Davaya konu icra dosyasında, davacı 3. kişi konumunda olduğundan, İİK 72. maddesindeki menfi tespit ve istirdat davasının unsurları mevcut değildir.Bununla birlikte, 1.ve 2.haciz ihbarnamelerine 7 gün içinde itiraz etmeyen davacının yasal kural gereği borç zimmetinde sayılır ve 3.haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde menfi tespit davası açarak, dava açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 20 gün içerisinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Mahkemece ihtiyati tedbir yoluyla icra işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesinde hukuki yarar yoktur. İİK’nın 89. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi uyarınca tedbir kararı verilemeyeceği, olayda 2004 Sayılı İİK’nın 72/2. maddesinin uygulanması veya kıyasen koşullarının uygulanması söz onusu olup olmadığı hususlarının tartışılması gerektiği, dava açıldıktan sonra İcra Mahkemesi tarafından tedbir kararı zaten verildiğinden huzurdaki davada tedbir kararı verilmesinde de davacının hukuki yararı kalmamıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2022 tarih ve 2022/215 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022