Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/869 E. 2022/1018 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/869
KARAR NO: 2022/1018
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2022
NUMARASI: 2021/115 E. – 2022/157 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2014 yılının Ocak ayından itibaren tekstil ütü-paket işini yapmakta olduğunu Elektik abonelik numarasının … olduğunu. 13.03.2014 tarihinde davalı kurum tarafından müvekkilinin elektik sayacı üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin müvekkilinin elektrik sayacında usulsüzlük olduğu gerekçesiyle, elektrik sayacının mühürlendiğini ve akabinde de yeni bir sayaç takıldığını, mühürleme işleminden sonra davalı tarafından müvekkiline kaçak elektrik kullanım bedeli olarak bugün itibari ile toplamda 34.319,71 TL’lik kaçak elektrik kullanım faturası kesildiğini. Müvekkilinin 27.02.2015 tarihinde yazılı bir şekilde buna itiraz etmişse de itirazının ekteki cevabi yazı gereğince davalı kurumca reddedildiğini. Bilahare davacı müvekkilinin söz konusu borcu, dava haklarını saklı tutmak kaydıyla ödeme amacıyla yapılandırdığını ve bu yapılandırma kapsamında da defaten ve nakden 18.000,00 TL ödeme yaptığını. Yapılandırma belgesinin ekte olduğunu, müvekkilinin söz konusu iş yerinde, ekte dosyaya sundukları vergi levhasından da anlaşılacağı üzere resmi olarak 19.12.2013 tarihinde çalışma ruhsatını almakla birlikte fiilen 2014 yılının Ocak ayının ortalarından itibaren çalışmaya başladığını, öncelikle kabul etmemekle birlikte eğer ki varsa da elektrik sayacında bir usulsüzlük var ise müvekkilinin bundan haberdar olmadığını, kabul etmemekle beraber velev ki sayaçta bir usulsüzlük olsa bile müvekkiline kesilen kaçak elektrik kullanım bedeli haksız olduğu kadar çok da fahiş olduğunu, zira davalı kurumca incelemenin yapıldığı tarih olan 13.03.2014 tarihinde müvekkilinin söz konusu iş yerinde aktif olarak sadece 3 ay kadar çalışabildiğini. Dolayısı ile de kesinlikle kabul etmemekle birlikte velev ki sayaçta usulsüz bir durum olsaydı bile kaçak kullanım döneminin, sadece üç ay için kabul edilebileceğini ve dolayısıyla da bu ihtimal dahi davalı kurumun müvekkiline tahakkuk etmiş olduğu kaçak elektrik para cezasının çok fahiş olduğunu gösterdiğini ayrıca davalı tarafından tahakkuk edilen kaçak elektrik bedelinin ne kadarının kullanım bedeli ne kadarının cezai nitelikte olduğu da anlaşılmadığını.İş bu sebeplerden ötürü davalı kurumun müvekkiline tahakkuk etmiş olduğu kaçak elektrik kullanım para cezası usulsüz olup, iptali gerektiğini, davalı kurum tarafından düzenlenen kaçak elektik tutanağına istinaden haksız bir şekilde müvekkiline tahakkuk edilen 34.319,71 TL para cezasının iptali ile bu cezadan davalı kuruma ödenen ve yargılama esnasında ödenecek olacak toplam meblağın ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı kurumdan geri alınıp müvekkiline verilmesi ile dava harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … no’lu tesisata ait mahalde 13.03.2014 tarihinde yapılan kontrolde; “sayaç harici hat çekerek kaçak elektrik kullanıldığı’’ ve bu esnada harici hattan geçen cihazların toplam gücünün 27.800 Watt olduğu tespit edilerek “…” adına … seri nolu zabıt varakası tanzim edildiğini, ilgili tutanağa ait hesaplamanın, zabıt tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği, tespit anında harici hattan geçen cihazların toplam gücü dikkate alınarak yapıldığını. Bu hesaplama neticesinde 24.984,40 TL kaçak bedeli tahakkuk ettirildiğini, dava dilekçesinde …’ın mahali resmi olarak 19.12.2013 tarihinde kullanmaya başladığını belirtilmekte ise de ilgili adına herhangi bir abonelik sözleşmesi bulunmadığını, ilgili tesisat mahallinde … adına 09.12.2010 tarihinde abonelik sözleşmesi bulunduğunu, dava dilekçesinde ilgili yerin tutanak tarihinden öncesinde aktif olarak 3 ay kadar kullanıldığı ve kaçak kullanım döneminin 3 ay için kabul edilebileceğinin belirtildiğini. Bu iddianın kabul edilebilir bir yönü bulunmadığını, ilgili tutanak hesabının zabıt esnasında yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 29.12.2005 tarih, 622 sayılı kural kararına istinaden, 19.12.2013 tarihli vergi açılışı dikkate alınarak, 85 gün üzerinden yapıldığını. İlgili tutanak …’in imzası alınarak tanzim edildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1.7.1998 tarihli E: 1998/19-549, K: 1998/567 sayılı kararında ise, benzer şekilde, davacının elektriğinin kesilmesi tehdidi ile ihtirazi kayıt koymadan ödeme yaptığını iddia ederek açtığı davada, yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceğine karar verildiğini savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 44. Hukuk Dairesinin 2020/196 esas 2021/54 karar sayılı 21/01/2021 tarihli istinaf ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.İlk derece mahkemesince; “Tarafların kaldırma ilamı sonrasında alınan rapora itirazları sonucunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup itirazları karşılar irdeleyici ve hükme elverişli bu son raporda, tutanak kayıtlarına geçen davalı vekilinin itirazına konu 27800 watt güç değerinin, toplam güç bölümüne yazıldığı, işletmede harici devreden çekilen akım değerleri R fazında 37 amper ; S fazında 38 amper; T fazında 26 amper oldğu, önceki raporlardaki bu harici hat üzerinde tespit edilen akım değerlerinin güç değerine çevrilerek, EPDK 622 Sayılı kurul hükümleri doğrultusunda 21021 watt güç değeri üzerinden hesaplama yapıldığı, hesaplamada hata bulunmadığı, tutanak tarihi itibariyle yürürlükte bulunan EPDK 622 Sayılı Kurul Karar hükümlerinde yer alan, aynı zamanda davalı vekilinin itiraz dilekçesi ile de kabul edilen “harici hat üzerinde bulunan cihazların gücü”nün dikkate alındığı, harici hat üzerinde davalı kurum görevlilerince akım tespit edildiğinden, tespit edilen akım değerinin watt birimi üzerinden güç değerine dönüştürüldüğü, itiraza esas 27800 watt güç değerinin ise işletmede tespit edilen toplam güç değeri olduğu belirtilerek 23.09.2021 tarihli rapordaki hesaplamalar ile kanaatin aynen devam ettiği bildirilmiş olduğundan bu rapordaki yukarıdaki tespit edilen bedeller dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının 13/03/2014 tarihli tutanaktaki 24.984,40 TL bedelin 21.045,94 TL bedelinden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 16.570,53 TL bedelin 08/12/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İstirdat yönünden faiz hesabında 23.09.2021 tarihli bilirkişi raporunun 7. sayfasındaki ödemelere ilişkin son sütunun sehven son ödeme tarihi olduğu dikkate alınarak kısa kararda bu ödeme tarihi yazılmış ise de son ödemenin davalı kurumun cevabi yazısına göre ve raporun 7. sayfasındaki sütuna göre 08.12.2015 tarihinde yapıldığı görülmekle istirdat davası yönünden faiz başlangıç tarihi bu şekilde düzeltilmiştir.” gerekçesi ile hüküm kurulmuştur.Davalı …vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemece aldırılan 23.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda elektrik piyasası mevzuatına aykırı bir takım hatalı hesaplamalar yapıldığını, dava konusu … no’lu tesisata ait mahalde 13.03.2014 tarihinde yapılan kontrolde; “sayaç harici hat çekerek kaçak elektrik kullanıldığı” ve bu esnada harici hattan geçen cihazların toplam gücünün 27.800 Watt olduğu tespit edilerek davacı adına … seri nolu zabıt varakası tanzim edildiğini, bilirkişi kaçak bedeli hesabında müvekkil şirket tahakkukunda olduğu gibi vergi başlangıç tarihini dikkate alarak 85 günlük kaçak kullanım, günde 10 saat çalışma süresi ve sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanıldığından sürenin 2 kat alınmasını öngördüğünü, ancak harici hattan enerji çeken cihazların toplam gücü tutanakta da belirtildiği üzere 27.800 Watt olduğu halde sayın bilirkişinin hesaplamada hatalı olarak 21.021 watt gücü esas aldığını; aradaki fark bundan kaynaklandığını, hesaplama yapılırken harici hat üzerindeki cihazların etiket değerleri üzerindeki toplam güç olan 27.8 kW alınmasının gerektiğini, -Davacının ödeme yaptığı ve fazla ödediği iddiasına ilişkin olarak, bir an için haklı olduğunun kabulü halinde dahi, davacının öncelikle ihtirazi kayıt’la ödeme yaptığını da ispatlaması gerektiğini, -Yerel Mahkemece davacının faiz talebine ilişkin olarak dava dilekçesi ile ödeme tarihlerinden itibaren avans faiz alacağı da istenilmiş ise de, dava tarihinden önce müvekkil şirket temerrüde düşürülmediğinden anılan taleplerin reddi gerektiğini; hükme esas alınan Bilirkişi Raporunda yer alan faiz kalemlerinin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, Müvekkili şirketin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş olmakla faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, temerrüdün alacaklı açısından olumlu etkisinin, alacaklının temerrüt tarihinden itibaren gecikme faizine hak kazanması olduğunu, davacının bilirkişi raporunda hesaplaması yapılmış olan faiz alacaklarının hükme esas alınmaması gerektiğini, -İspat yükü davacının üzerinde olmasına rağmen kaçak elektrik borcundan sorumlu olunmadığına dair herhangi bir delil sunulmadan, borcun borçlu olunduğu sanılarak veya ihtirazi kayıtla ödenip ödenmediği dahi araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya kararı olduğunu, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davada davacı hakkındaki kaçak tutanağı sebebiyle yapılan tahakkuktan davacının borçlu olmadığı ileri sürülerek ödenen bedelin istirdadı talep edilmektedir.Hükme dayanak yapılan bilirkişi heyet raporunda, davalı vekilinin itirazına konu 27800 watt güç değerinin, toplam güç bölümüne yazıldığı, işletmede harici devreden çekilen akım değerleri R fazında 37 amper ; S fazında 38 amper; T fazında 26 amper olduğu, önceki raporlardaki bu harici hat üzerinde tespit edilen akım değerlerinin güç değerine çevrilerek, EPDK 622 Sayılı kurul hükümleri doğrultusunda 21021 watt güç değeri üzerinden hesaplama yapıldığı, hesaplamada hata bulunmadığı, tutanak tarihi itibariyle yürürlükte bulunan EPDK 622 Sayılı Kurul Karar hükümlerinde yer alan, aynı zamanda davalı vekilinin itiraz dilekçesi ile de kabul edilen “harici hat üzerinde bulunan cihazların gücü”nün dikkate alındığı, harici hat üzerinde davalı kurum görevlilerince akım tespit edildiğinden, tespit edilen akım değerinin watt birimi üzerinden güç değerine dönüştürüldüğü, itiraza esas 27800 watt güç değerinin ise işletmede tespit edilen toplam güç değeri olduğu tespiti yapıldığı bu durumda yönetmelik hükümlerine göre bilirkişinin davacının borçlu olduğu tutara yönelik kök ve ek rapordaki hesaplamalarında mevcut verilere göre aykırılık bulunmadığı, hükme esas kök ve onu tamamlayan ek bilirkişi raporunun taraf,mahkeme ve yargıtay denetimine elverişli olduğu,asıl borç ve ferilerinin hesaplamasının da yönetmelik ve mevzuata uygun bulunduğu görülmüştür.İhtirazi kayıtla ödeme yapılmadığı yönündeki istinaf itirazı bakımından ise; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/25 E – 2020/1964 K sayılı güncel içtihadında da açıklandığı üzere 6098 Sayılı TBK’nın 39/son maddesine göre; aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. Tahakkuk yapıldığı tarihteki mevzuat hükümlerine uymayan bir ödeme yapıldığı iddia edildiği taktirde, ödeme sırasında ihtirazi kayıt ileri sürmese dahi ödeyen; zamanaşımı süresi içinde bu bedelin istirdadını talep edilebilir. Buna göre; davacının dava konusu kaçak tahakkuk bedelinin ödemesini yaparken ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur.Davacının haksız olarak ödediğini iddia ettiği kaçak tahakkuk bedelinin iadesini, ihtirazı kayıt ileri sürmemiş olsa bile, zamanaşımı süresi içinde isteyebileceği göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Faiz türü yönünden istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; TBK nın 117. maddesine uygun ihtarname veya temerrüt doğuracak başka bir delil sunulmadığı için davada faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerektiği ancak dava tarihinin ödeme tarihinden daha önceki bir tarih olması sebebiyle davalı yönünden hak kaybı bulunmadığı anlaşılmakla bu konuda karar verilmesinin gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda yargılama yapılmış olması ve 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2022 tarih ve 2021/115 E., 2022/157 K. sayılı kararına karşı davalı …vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.437,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 359,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.078,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022