Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/849 E. 2022/997 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/849 Esas
KARAR NO: 2022/997
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/72 E.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)|Fikir ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde; Davalı tarafa ait TPMK nezdinde … sıra no ile tescilli “…” tasarımının yeni ve ayırt edici olmaması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi ve davalı tarafından gerçekleştirilen eser ve tasarım hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, dava sırasında tecavüzün tedbiren önlenmesi ve bu bağlamda netice talep bölümünde ayrıntılı olarak yer alan talepler çerçevesinde davalıya herhangi bir tebligat ve duruşma yapılmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 08/03/2022 tarihli kararıyla; “Dava, davalı adına tescilli … nolu ambalaj deseni tasarımının hükümsüzlüğüne ve tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin olup davacı tarafından davalıya ait tescilli tasarımın davacıya ait tescilsiz … ibareli ürün ambalajına ayırt edilemeyecek derecede benzediği iddia edilerek davalı adına tescilli davaya konu … nolu tasarımın bulunduğu ürünlerin tedbiren üretiminin, satımının yasaklanmasına ve el konulması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiş alınan bilirkişi raporun da davacıya ait ürün tasarımı ile davalıya ait tescilli ürün tasarımı arasında benzerlik olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de, davalı tasarımının tescilli olması, davacı tasarımının ise tescilsiz olması mevcut delil itibari ile davacıya ait ürünün 26/03/2020 tarihinde kamuya sunulduğu, davalıya ait tescilli tasarımın ise başvuru tarihinin 21/05/2020 olduğu, bilirkişi raporuna göre tespit edilen tarihler arasında yaklaşık 2 aylık bir süre olduğu davalı tasarımının tescilli olduğu davacının davalıya nazaran tasarım üzerinde gerçek hak sahibi olduğu iddiasının ancak davalı beyanları da alındıktan sonra ve kapsamlı bir yargılama neticesi ortaya çıkacağından bu aşamada yaklaşık ispat kuralına göre ilerde değişen koşullara göre yeniden değerlendirilmek üzere yeterli kanaate ulaşılmadığından tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;”1- Müvekkili …’in, TÜRKPATENT nezdinde tescilli “…” esas unsurlu markaların sahibi olup, “…” markasının, TÜRKPATENT tarafından … başvuru numarası ile tanınmış marka olarak kabul ve tescil edildiğini, müvekkilinin aşağıda görselleri sunulan “…” markalı ürünlerin üretimini ve satışını yaptığını, 2-Tedbir taleplerinin, iki farklı hususu kapsadığını, ilkinin, davalının tasarımının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi olup, bu talep yönünden bilirkişi incelemesine dahi gerek olmaksızın mahkemece tedbir kararı verilmesi gerektiğini, nitekim, davalı şirketin, huzurdaki dava sırasında dava konusu tasarımı devretmesi sonucu, HMK 125. madde anlamında, davalı yanın değişikliği ve bu suretle muvazaa yoluyla davadan kurtulmasının mümkün olduğunu, devir, sicile kayıt edilmediği sürece, tarafların, tasarım tescilinden doğan yetkileri iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceklerini, ancak mahkemenin, davalının tasarımının devrini engellemek için tasarım üzerine tedbir konulmasına karar vermediğini ve tedbir talebini tümden reddettiğini, 3-Tasarım tecavüzü ve haksız rekabetin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin olarak, davalının dava konusu taklit ürünleri dava süresince üretmeye ve satmaya devam etmelerinin, zaten elde etmeye çalıştıkları amacı gerçekleştirmelerine, hiçbir tazminat meblağı ile karşılanamayacak şekilde müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına, yıllardır büyük emek ve para harcanarak belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaştırılmış olan “…” markasının ve ambalajlarının itibarının zedelenmesine yol açacağını, nitekim, davalı tarafa ait … sıra nolu ile tescilli tasarımın, müvekkilinin “…” ürün ambalajıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu İhtiyati tedbir şartlarının mevcut olmasına rağmen, yalnızca yargılama yapılması gerektiğinden bahisle talebin reddedilmesi ihtiyati tedbir müessesini işlevsiz kıldığını, 4-Belirtmek gerekir ki, yerel mahkemenin uyuşmazlık dışı 2020/146 E. 2021/236 K. 21/12/2021 T. sayılı ilamında da tıpkı huzurdaki davada olduğu gibi müvekkiline tescilli olan “…” markalı ambalaj markası ile tescilli olmayan mavi renkli dış plastik ambalajlarına dayanarak marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepli dava ikame ettiğini, Mahkemece, davalıların ambalajları hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bahse konu davanın davalılarından birinin işbu davanın davacısı olan … A.Ş. olduğunu, somut olaya örnek teşkil eden bir başka davada ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasına karşın, huzurdaki davada şartları oluşmasına rağmen ihtiyati tedbir kararının verilmemesinin çelişki yarattığını ve Anayasa Mahkemesi tarafından defalarca vurgulanan istikrar ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini, bilindiği üzere mahkemelerin yahut aynı mahkemenin kararları arasında benzer konularda verilecek kararlar arasında makul bir istikrar bulunması gerektiğini, yargısal düzeyde veya mahkeme düzeyinde bu istikrarın sağlanamamasının, Anayasa Mahkemesi’nin pek çok bireysel başvuru kararında da ifade ettiği üzere, hakkın yerine getirilmesini engelleyeceği gibi hukuki güvenlik ilkesine ve adil yargılanma hakkının ihlaline neden olabileceğini, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/146 E. 2021/236 K. 21/12/2021 T. sayılı ilamında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin verilen ara kararı ekte sunduklarını, 5-11. Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi kararları ışığında huzurdaki davada da yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini,nitekim dosya kapsamında öncelikle bir marka vekili ve bir bilişim uzmanı tarafından 15.09.2021 tarihinde hazırlanan raporda “davacıya ait tescilli marka ambalajının davalının … numaralı tasarımının başvuru tarihi olan 21.05.2020 tarihinden daha önce piyasaya sunulduğu, davalının tasarımı gerçekleştirirken seçenek özgürlüğünün bulunmasına karşın teknik bir zorunluluk olmamasına rağmen davacıya ait tescilli markanın ambalaj tasarımına bu denli benzeyen bir ambalaj tasarımı kullanması tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacağı, davalı yana ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliğinden yoksun bulunduğu” şeklinde görüş ve tespitlerde bulunulduğunu, akabinde dosyanın, yeniden bilirkişi raporu alınması amacıyla bu kez Marmara Üniversitesi G.S.F. Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı, Marka Patent Vekili ve Bilişim Uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiğini, ilgili heyet tarafından düzenlenen raporda ise “dava dosyası kapsamında sunulan deliller doğrultusunda davacı tarafa ait ürünün 26 Mart 2020 kamuya sunulduğu, davacı tarafa ait ürün ile Davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 21.05.2020 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 21.05.2020 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, Sayın Hakimlikçe davalının ambalaj tasarımının iltibas yaratmak amacına yönelik olduğuna kanaat getirilmesi halinde eylemin davacı şirket aleyhine haksız rekabet yaratacağı” şeklinde görüş ve tespitlerde bulunulduğunu, konunun uzmanı olan bilirkişiler tarafından hazırlanan iki raporda da müvekkilinin ambalaj tasarımı üzerinde gerçek hak sahibi olduğu, davalıya ait ürün ambalajının yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerinden yoksun olduğu, davalıya ait ürün ambalajının müvekkiline ait markanın ambalajı ile ayırt edilemeyecek kadar benzediği, haksız rekabet koşullarının gerçekleşmiş olduğunun tespit edildiğini, 6-Bunlara ilaveten, dava dilekçesinin 6 numaralı ekinde müvekkilinin ürünlerinin davalıya ait “…” isimli marketlerinde satıldığını gösterir görselin Mahkemeye sunulduğunu, davalının halihazırda müvekkiline ait ürünlerin satışını yaparken, kötü niyetli bir şekilde müvekkiline ait ürünün ambalajının birebir aynısını kullanmaya başladığını, nitekim davalıya ait ürünün müvekkiline ait üründen daha sonra satışa sunulduğu hususunun tüketiciler tarafından da tespit edildiğini ve davalıya ait ürünün müvekkiline ait ürünün muadili olarak belirtildiğini, ilgili gönderi “… @… iletisim marketlere yeni gelen …. Ürün …nin … çikolatasının benzeri bir ürün olarak piyasa çıktı. Dışındaki beyaz çikolata biraz ince olarak kalmış aynı şekilde bisküvi kısmı bir tık kuru. Bunların dışında tam bir fiyat performans ürünü. Deneyenlerden yorumlarını bekliyoruz. Paketi 170 kcal Biz … Marketten aldık. Fiyatı: 0,95t 2.5/5” açıklaması ile paylaşıldığını, paylaşımdan da anlaşılacağı üzere tüketicinin iki ürünü karıştırdığı, iki ürünün birbirinin aynısı olduğunu belirttiği, müvekkile ait “…” ürününün davalıya ait marketlerde satılmakta olduğu açıkça belirtilmiştir. İlgili gönderiye yapılan “… Desek daha doğru sanki. (:” ve “… inin aynısı neredeyse ve daha ucuz” şeklinde yapılan tüketici yorumlardan da anlaşılacağı üzere davalının müvekkiline ait markanın ambalajının birebir aynısını kullandığını, kendi satış mağazalarında pazarladığını ve bu kötü niyetli eylemlerinin müvekkiline ait markanın ambalajına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, 7-Son olarak dava dilekçesinin 3 numaralı ekinde de görüleceği üzere … A.Ş.’ye 20/02/2020 tarihinde, … Marketler Tic. A.Ş’ye 21/02/2020 tarihinde kesilen faturaların da Mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen, bilirkişi raporunda ve yerel mahkeme kararında müvekkiline ait ürünün 26/03/2020 tarihinde kamuya sunulduğu şeklinde hatalı bir tespitte bulunulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin söz konusu ürünü kamuya arz ettiği ve piyasaya sunduğu tarihin, 26.03.2020 tarihinden de önce olduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu hususunda herhangi bir şüphe bulunmadığını olup bu hususun bilirkişi raporlarında da tespit edildiğini belirterek, yukarıda arz ve izah edilen ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sebeplerle; İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/72 E. Sayılı dosyası kapsamında 8.3.2022 tarihli ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini,” talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli … nolu ambalaj deseni tasarımının hükümsüzlüğüne ve tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin olup, davacı tarafından, davalıya ait tescilli tasarımın, davacıya ait tescilsiz … ibareli ürün ambalajına ayırt edilemeyecek derecede benzediği iddia edilerek, davalı adına tescilli davaya konu … nolu tasarımın bulunduğu ürünlerin tedbiren üretiminin, satımının yasaklanmasına ve el konulması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiş, mahkemece ön rapor alınmış, alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait ürün tasarımı ile davalıya ait tescilli ürün tasarımı arasında benzerlik olduğu yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece; davalı tasarımının tescilli olması, davacı tasarımının ise tescilsiz olması, mevcut delil itibari ile, davacıya ait ürünün 26/03/2020 tarihinde kamuya sunulduğu, davalıya ait tescilli tasarımın başvuru tarihinin ise 21/05/2020 olduğu, bilirkişi raporuna göre tespit edilen tarihler arasında yaklaşık 2 aylık bir süre olduğu, davalı tasarımının tescilli olduğu, davacının davalıya nazaran tasarım üzerinde gerçek hak sahibi olduğu iddiasının ancak davalı beyanları da alındıktan sonra ve kapsamlı bir yargılama neticesi ortaya çıkacağından, bu aşamada yaklaşık ispat kuralına göre ilerde değişen koşullara göre yeniden değerlendirilmek üzere yeterli kanaate ulaşılmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine” karar verilmiş, davacı tarafça yukarıdaki sebeplerle kararı istinaf etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca marka hukukunda tescilli markalar bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almaktadır. SMK m.159/1; “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddede belirtildiği üzere dava açma hakkı olan kişiler, markanın ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek biçimde kullanıldığını veya bu tecavüz halinin gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla mahkemeden ihtiyati tedbir talep edebilecektir. Davacının ihtiyati tedbir talebinin, iki farklı hususu kapsadığını, ilkinin, davalının tasarımının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi, diğerinin marka tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, tecavüz ve haksız rekabet oluşturan davalı fiillerinin engellenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik olduğu görülmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında davalıya ait tasarımın yenilik ve ayır edicilik vasfının bulunmadığı, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesi yarattığı tespitlerinin yapıldığı, her ne kadar davalıya ait marka ve tasarım tescilli ise de, bilirkişi tespitine göre, tescilli olmayan davacıya ait ürünün davalı tescilinden yaklaşık iki ay önce piyasaya çıktığı ve davacının tescilli “…” markasının devamı ürün ve ambalajı olarak piyasaya sunulduğu, davacının “…” marka ve ürünlerinin daha önceye dayalı tescillerinin bulunduğu, bu durumda, davalının markasına ilişkin mutlak bir tescil korumasından bahsedilemeyeceği hususları göz önüne alındığında, bu aşamada yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin söylenebileceği, bu sebeple ihtiyati tedbir şartlarının mevcut olduğunun kabulü gerektiği, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddi kararı verilmesi hatalı olduğundan davacının istinaf başvurusunun haklı olduğu anlaşılmaktadır.Davacı vekili ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere aynı zamanda davalının tasarımının üçüncü kişilere devrinin önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesi talebinde de bulunmuştur. Somut olayda, hükümsüzlük davalarında dava konusu olan markaların üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun ya da zararın davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla, talebin haklılığı hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, bilirkişi raporu dosyası içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, yargılama gerektirmekle birlikte verilen tedbirin niteliği yani sadece tarafları ilgilendiren tedbir olduğu dikkate alınarak davacı vekilinin, davalının tasarımının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talebinde haklı olduğu, mahkemece bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resen davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüyle, davanın niteliği, tarafların menfaat dengesi ve ticari büyüklükleri dikkate alınarak davacının 2 haftalık süre içerisinde takdiren 300.000,00 TL teminat yatırması karşılığında, davalının … sıra nolu tasarımının olası devrinin dava sonuna dek önlenmesi için Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalının “…” isimli dava konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, davalı tarafından üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” isimli ürünlere ve ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına ve saklanmasına, www…- linkinde yer alan ürün görselleri olmak üzere internet ortamında yer alan dava konusu ürünlerin haksız kullanımlarının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine teminatın süresinde yatırılmaması halinde tedbirin kendiliğinde kalkacağının davacı vekiline ihtarına karar verilmesine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2022 tarih, 2021/72 E. Sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3-Davacı vekilinin İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜNE, 4-Davanın niteliği, tarafların menfaat dengesi ve ticari büyüklükleri dikkate alınarak davacının 2 haftalık süre içerisinde takdiren 300.000,00 TL nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kati süresiz ve muteber banka teminat mektubunu Mahkeme veznesine depo etmesi karşılığında, davalının … sıra nolu tasarımının olası devrinin dava sonuna dek önlenmesi için Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, 5-Davalının “…” isimli dava konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, 6-Davalı tarafından üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” işimli ürünlere ve ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına ve saklanmasına, 7-www…com.tr/…-..- linkinde yer alan ürün görselleri olmak üzere internet ortamında yer alan dava konusu ürünlerin haksız kullanımlarının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine, 8-İhtiyati tedbire ilişkin karar uygulamasının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 9-6100 Sayılı HMK’nın 393/1. maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına,10-6100 Sayılı HMK’nın 398. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı hususunun ihtarına,11-İstinaf talebi kabul edildiğinden talep eden tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 13-6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022