Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/820
KARAR NO: 2022/944
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/02/2022
NUMARASI: 2021/118 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 20/09/2021 tarihli ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Davalının devam eden kötü niyetli eylemlerinin, müvekkili tarafından katlanılamaz hale geldiğini belirterek, davalı tarafından … markasının her tülü kullanımının önlenmesine, her türlü ticari faaliyetinin önlenmesine, tüm basılı görsel evrakların toplatılmasına ve imhasına ve davalının ilgili internet adresine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince:”Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları, taraflarca sunulan deliller yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirildiğinde talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle, davacının tedbir talebinin kabulüne” karar verilmiştir. Tedbir kararına yapılan itiraz üzerine İlk Derece Mahkemesi’nce; “Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları, taraflarca sunulan deliller ve tedbir kararına karşı itirazlar bir arada değerlendirildiğinde mahkememizce verilen tedbir kararını kaldıracak nitelikte yeterli delil oluşmadığına kanaat getirilmekle davalının tedbire itirazlarının reddi yönünde” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İtiraz üzerine yapılan duruşma sonrasında red kararında “bilirkişi raporları, sunulan deliller değerlendirildiğinde tedbir kararını kaldıracak nitelikte yeterli delil oluşmadığından” bahisle itirazın reddedildiğini, itirazları kapsamında bir değerlendirme yapılmak suretiyle gerekçe oluşturulması gerekirken, gerekçesiz olarak ve esasa dair görüşün açıklanarak davanın kabul edileceğinin ilan edilmiş olması sebebiyle kararın usule aykırı olduğunu, 2-Mahkemece dosyaya ibraz edilen son bilirkişi raporu dikkate alınmış ise de, aynı raporun sonuç kısmında ” SMK 7/2-a hükmü uyarınca tecavüzün varlığından bahsedilemeyeceği” şeklinde değerlendirmede de bulunulduğunu, o halde “ihsası rey” olarak değerlendirilebilecek mahiyette nihai hüküm gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 3-Mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazlar bakımından dosyanın ek rapora gönderilmesine rağmen, itirazlar reddedilmeksizin bahse konu rapor dikkate alınarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin çelişkili ve adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu, 4-İhtiyati tedbir için ilk koşulun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebeplerle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali” olduğunu, davaya, bilirkişi raporlarına beyanları ve sunulan belgeler dikkate alındığında özellikle “toplatmaya” dair ihtiyati tedbirin amacı dışına çıkarak kesin hüküm gibi bir sonuç doğuracağını, ürünlerin toplatılması ve imhası, yargılamayı gerektirdiğinden ancak hükmün kesinleşmesi ile icra edilebilecekken, tedbir ile kesinleşmiş mahkeme hükmü gibi karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 8. HD. 15.06.2017 T. E: 2015/7812, K: 9171 sayılı, Yargıtay 12. HD., 07.06.2010 tarihli ve E. 2010/2565, K. 2010/12104 sayılı kararı) tüm bu sebeplerle ihtiyati tedbir kararının uygulanması halinde özellikle toplatmaya dair tedbir kapsamında telafisi güç durumlar ortaya çıkacağı ve ihtiyati tedbirin amacı dışına çıkılacağından, İstanbul 4. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/118 E. ve 30.03.2022 tarihli itirazın reddi kararının kaldırılmasını ve 15.02.2022 tarihli tüm tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; esaslı unsuru “…” olan, 05.01.2005 tarih ve … sayısı ile 06, 17 ve 19. sınıflarda tescilli “…” markası, 05.01.2005 tarihli ve … sayısı ile O6, 17, 19 ve 35. sınıflarda tescilli “…” markasına davalı tarafça gerçekleştirilen marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, TPMK nezdinde … sayısı ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile dava sonuçlanıncaya kadar markanın 3. kişilere devrinin önlenmesi, www…com.tr alan adının iptali ve terkini, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin silinmesine ilişkindir. Davacı vekili 20/09/2021 tarihli dilekçesi ile ihtiyati tedbir yolu ile; Davalı tarafından tecavüz ve haksız rekabet yaratan “…” markasının her türlü kullanımının önlenmesine, bu markaları taşıyan ürünlerin satışının, ithalinin, ihracının, tanıtımının, dağıtımının ve her ne amaçla olursa olsun her türlü ticaretinin önlenmesine, bu markalı hizmetlerin sunulmasının önlenmesine; “…” ibaresini içerir tanıtım ve reklâm materyallerinin, katalogların, promosyon malzemelerinin ve tüm basılı görsel evrakların toplatılmasına ve imhasına, “…” ibaresinin internet ortamında kullanımının yasaklanmasına ve internet ortamında mevcut kullanımların engellenmesine; https://www…com.tr/tr internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 15/02/2022 tarihli ara karar ile; Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları, taraflarca sunulan deliller yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirildiğinde talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle davacının tedbir talebinin; 1-6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 500.000,00 TL (beşyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜ İLE, -Davalı tarafça Mannesmann ibareli markanın kullanımının önlenmesine, bu bağlamda bu markayı taşıyan ürünlerin, satışının, ithalinin, ihracının, tanıtımının, dağıtımının ve her türlü ticari kullanımının önlenmesine, … ibareli tanıtım, reklam materyallerinin, kataloglarının, promosyon malzemelerin ve tüm basılı görsel evraklarının toplatılarak, yediemin nezdinde muhafaza altına alınmasına, bu hususta icra dairesinin aracı kılınmasına, imha talebinin bu aşamada reddine, … ibaresinin davalı tarafından internet ortamında kullanılmasının yasaklanmasına, bu bağlamda https://www…com.tr internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmiştir. İtiraz üzerine 30/03/2022 tarihinde duruşmalı yapılan inceleme sonunda; Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları, taraflarca sunulan deliller ve tedbir kararına karşı itirazlar bir arada değerlendirildiğinde mahkemece verilen tedbir kararını kaldıracak nitelikte yeterli delil oluşmadığına kanaat getirilmekle davalının tedbire itirazlarının reddine karar verilmiştir. Tedbire itirazın reddine dair karar aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-İhtiyati tedbir 6769 Sayılı Kanun’da ve HMK’da düzenlenmiş geçici hukuki koruma olup, tedbir talebinin yapıldığı tarihte dosyaya sunulan dayanak belgeler nazara alınarak ve dava sonunda verilecek karar yönünden ihsası rey oluşturmamak kaydı ile gerekçeleri açıklanarak verilmesi gerekir. Tedbir kararına yapılan itiraz üzerine verilecek kararında, itiraz anındaki deliller değerlendirilerek, dava sonunda verilecek karar için ihsası rey oluşturmamak koşulu ile verilmesi gerekir. Mahkemece dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmış ve alınan bilirkişi raporu ve sunulan deliller ile ihtiyati tedbir kararı için HMK 390/3 maddesinde bulunmasının zorunlu olduğu belirtilen davanın esası yönünden haklı olunduğunun yaklaşık ispat edilmesi koşulunun gerçekleştiği gerekçesi ile verilmiş, itiraz ise dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu ve sunulu delillerin verilen tedbir kararını değiştirmeyi gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek reddedilmiştir. Mahkemece ret kararında, mevcut bilirkişi raporlarına dayanıldığı, mevcut delil ve raporların tedbirin kaldırılması için yeterli olmadığı açıkça belirtildiğinden, kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2-Mahkemece tedbire itirazı reddine ilişkin gerekçeli kararda; “sunulan bilirkişi raporları” sözleri ile her iki raporun dikkate alındığı sabit olup, alınan ilk raporda; Salt TPMK kayıtlarının incelemesi neticesinde taraf markaları arasında işaretsel benzerliğin yanında, sınıfsal ayniyet şartının da oluştuğunun tespit edildiği; Bu bağlamda davalının 6. sınıftaki “…” markasının SMK m.5/1/ç ve m.6/1 bağlamında hükümsüz kılınabileceği; davalı markası aleyhine yukarıda sayılan hükümsüzlük sebeplerinin oluştuğu; yine TPMK kayıtları ile sınırlı yapılan incelememiz sonucunda tarafların karşılaştırılan markaları arasındaki benzerlik derecesinin yüksek olduğu, davacının TPMK kayıtları gereği önceki tarihli markasının ilgili ürünlerde yüksek bir tanınmışlık düzeyine sahip olduğu, karşılaştırma konusu mal/hizmetlerin (6.sınıfta) ayniyet derecesinde benzerlik taşıdığı; Ayrıca davacının markalarının ulaştığı bu tanınmış düzeyi karşısında davalının markasının aynı sınıfta tescilli olması, davacının markalarının ayırt edici karakterinin zedelenmesine, sulandırılmasına ve tanınmışlığından haksız faydalanma mahiyeti taşıyabileceği; Bu gerekçe ile davalının markasının 6. sınıftaki tüm hizmet ve emtialar açısından SMK m.6/5 gereğince hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulabileceğinin belirtildiği tespit edilmiştir. Mahkemece alınan son raporda; 1-Davacı adına tescilli markaların … VE … ibareli markalar olduğu dikkate alındığında; davalı yanın davacı adına tescilli markaların aynısını kullanıma konu etmediği anlaşılmakla SMK 7/2-a Hükmü uyarınca tecavüzün varlığından bahsedilemeyeceği, 2-Davalı yanın 2011 tarihinden itibaren kullandığı anlaşılan www…com.tr uzantılı rey alan adı kullanımının davacı adına tescilli markalar ile ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu, site içeriğinde yer alan görsel ve tanımların davacı markalarına tecavüz teşkil eder mahiyette olduğu, yine internet sitesinde Davalı yanın Mannesman İbaresini büyütmek suretiyle markasal olarak ticaret unvanını kullanmasının SMK’nın 7. Maddesinin 2 b bendi uyarınca davacı markalarına tecavüz teskil eder mahiyette olduğu yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir. Alınan her iki raporda da tecavüzün varlığı belirtilmekle birlikte, ikinci raporda SMK’nun 7/2-a bendine göre eylemin tecavüz oluşturmadığı, ancak SMK’nun 7/2-b bendine göre eylemin tecavüz oluşturduğu tespit edildiğinden, mahkemece gerekçeli kararda davacı eyleminin tecavüz oluşturduğunun tespitine yönelik bir ibare kullanılmadığından, ihsas-ı rey olarak kabul edilemeyeceğinden, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3-İhtiyati tedbir, 6769 Sayılı Kanun’da ve HMK’da düzenlenmiş geçici hukuki koruma olup, tedbir talebinin yapıldığı tarihte dosyaya sunulan dayanak belgeler nazara alınarak, ihtiyati tedbire itiraz ise; itiraz anındaki dosya kapsamına göre verilmesi gerekir. Tedbirin ve tedbire itiraz kararlarının bu niteliği itibariyle taraflara, değişen duruma göre kaldırılması veya değiştirilmesi yönünde talepte bulunma, mahkemeye ise; HMK 395. maddesinde duruma göre teminat karşılığı değiştirilebilme, 396. maddesindeki durum ve koşulların değiştiği sabit olduğunda talep üzerine kaldırabilme, değiştirebilme yetkisi tanınmıştır. Alınan ilk raporda tecavüzün varlığı belirtilip, ikinci raporda davalı eyleminin 6769 Sayılı Kanun’un 7/2-a maddesine göre tecavüz olmadığı, ancak aynı yasanın 7/2-b maddesine göre tecavüzün mevcut olduğu belirtildiğinden, tecavüzü oluşturan maddeler farklı olmakla birlikte tecavüzün varlığı konusunda raporlar arasında aykırılık olmadığı tespit edilmiştir. Raporlar arasındaki tecavüzü oluşturan eylemin yasal kapsamı hakkındak bu aykırılık giderilmeden karar verilmesini uygun görmeyen mahkemece de; davalı tarafın rapora itirazları nazara alınarak ek rapora gönderilmekle birlikte, dosya kapsamında tecavüzün varlığı konusunda karar tarihi itibariyle değişiklik olmadığını nazara alarak, tedbire itirazın reddine karar verildiğinden, çelişki bulunmadığı gibi, raporlar arasındaki aykırılığın giderilmesine yönelik rapor geldiğinde sonucuna göre HMK 395 ve 396. maddeleri uyarınca her an tarafların talebi üzerine değişiklik yapılabilceğinden, adil yargılama ilkesine aykırılık bulunmadığı tespit edildiğinden istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4-Davacı taraf, “…” esas unsurlu markasına davalı tarafça tecavüz edildiği ve hükümsüzlük koşulları gerçekleştiği iddiası ile davalı markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepli dava açmış olup, mahkemece ürünlerin toplatılmasına ve yedieminde muhafazasına karar verildiği tespit edilmiştir. Mahkemece iki heyetten alınan raporlar nazara alınarak tedbir kabul edilmiş, raporlar arasında aykırılık tespit edilerek üçüncü heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir. Tedbir kararının davadaki netice-i talebin önceden kabulü mahiyetinde olduğunun kabul edilebilmesi için, toplatma ile birlikte imha kararının da verilmesi gerekip, mahkemece imha talebinin reddine karar verilerek ürünlerin yediemine teslimine karar verildiğinden, davadaki iddianın kanıtlanamaması halinde, yeddiemindeki ürünler davalıya iade edileceği gibi, davalının ürünleri piyasaya sunamamasından kaynaklanacak zarar ihtimaline binaen teminat alındığından, davalı vekilince sunulan Yargıtay kararları nihai hükümlere ilişkin olup, olaya uygulanamayacağından, davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih ve 2021/118 E. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2022