Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/81 E. 2022/154 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/81
KARAR NO: 2022/154
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2015/803 E. 2021/668 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …bank’a ait … nolu 64.500 TL bedelli çeki davalılardan … firmasına hatır çeki olarak verdiğini, çekin ödeme günü olan 10/05/2015 tarihinde bankaya ibraz edilmediğini, iadesinin istendiği halde iade edilmediğini ve 10/05/2015 olan keşide tarihinin 10/08/2015 olarak tahrif edildiğini, tahrif edilmiş tarih yanındaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, keşide tarihinde yapılan tahrifat nedeniyle çek hükümsüz hale geldiğinden, borçlu olmadığının tespiti ile %20 tazminat talep etmiştir. Davalılar davaya cevap vermemişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm uğraşlara rağmen çek aslının bulunamadığı, iddia edilen parafın davacı tarafından yapılıp yapılamadığı tespit edilememiş ise de; davacı vekiline dava dilekçesi tam açık olmadığından keşideci imzasına itirazları olup olmadığı konusunda süre verildiği, davacı vekilinin 25/12/2019 havale tarihli dilekçesinde dava konusu parafa itiraz ettiklerini beyan ettiği, dava konusu çekin paraftan önceki ve sonraki suretlerinin dosyada mevcut olduğu, paraftan önce keşide tarihi 10/04/2015 iken, paraftan sonra 10/08/2015 olarak değiştirildiğinin suretlerden anlaşıldığı, davacı tarafın mevcut deliller ile çekin hatır için verildiğini ispatlayamadığı, paraftaki imzanın davacı yetkilisine ait olmadığı grafoloji raporu ile ispatlansa dahi, bu sefer eski tarih olan 10/04/2015 tarihinin keşide tarihi olarak kabul edileceği, bu durumda dava tarihi olan 11/08/2015 tarihi itibarıyla davacı tarafın borçlu olmadığını gösterecek başka bir durumun ortaya çıkmayacağı, Keşidecinin ilk imzasının davacı yetkilisi …’e ait olmadığına dair iddia olmadığından, keşide tarihinin değiştirilmesinin de tek başına bu çek borcunu ortadan kaldırmayacağı, davanın bu şekilde sahteciliğe dayalı olarak kabulü mümkün olmadığından imza incelemesine gerek görülmediği, davacı tarafın çekin davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlenmediğini iddia etmediği, tam tersine çekin davacı tarafça keşide edildiğini, ancak keşide tarihinin başkaları tarafından değiştirilip imzalandığını beyan ettiği, her iki keşide tarihi dikkate alındığında, dava tarihi itibarıyla davacının sorumluluğunu değiştiren bir durum olmadığı, davacı tarafın hatır çeki verdiğine dair iddiası da ispatlanamadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu çeki 10.05.2015 tarihininde hatır çeki olarak davalılardan … Ltd. Şti.’ne verdiğini, keşide tarihinde çekin bankaya ibraz edilmediğini, müvekkili şirketin davalı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, hatır ilişkisi çerçevesinde verilmiş çekin kötü niyetli olarak keşide tarihi değiştirilerek müvekkil şirket yetkilisine ait olmayan sahte imza ile imzalandığını, keşide tarihindeki tahrifat sonucu dava konusu çekin tamamen hükümsüz hale geldiğini, Tüm davalılara çek asıllarını sunmaları için kesin süreli ve ihtaratlı tebligatlar gönderilmesine rağmen çek asıllarının dosyaya sunulmadığını, çek aslının davalı … Ltd. Şti.’nde bulunmasına rağmen dosyaya sunmayarak davadaki haklılıklarını kabul ettiğini, buna rağmen davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi hatalı olduğundan, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … Şubesi’nden keşide edilen 10/05/2015 keşide, tarihli, … seri numaralı ve 64.500.00 TL bedelli çekin davalı … Ltd. Şti.’ne hatır çeki olarak verildiği halde iade edilmeyerek, keşide tarihinin sahte imza ile 10/08/2015 olarak tahrif edilerek kullanıldığından, davalı tarafa çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın hatır çeki verdiğine dair iddiası da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davaya konu çek kıymetli evrak vasfı sebebi ile temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak ödeme belgesidir. Bu niteliği itibariyle keşideci ve hamil arasında temelinde hukuki ilişki bulunmaması çekin geçerliliğine etkili değildir. HMK 190. maddesi uyarıca dava konusu çekin hatır çeki olduğunu kanıtlamak bu iddiadan yarar sağlayacak olan davacı tarafa aittir. Davacı taraf bu yönde dosyaya herhangi bir delil sunmadığından çekin hatır çeki olduğu kanıtlanmamıştır. Dosya içerisinde bulunan çek fotokopilerinin incelenmesinden, TTK 780. maddesindeki unsurları barındırdığı bu hali ile çek vasfında olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça keşideci imzasına itiraz edilmediğinden ve hatır çeki olduğu kanıtlanamadığından, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca keşide tarihi değişikliğine ilişkin parafın sahte olduğunun kanıtlanması halinde ilk yazılan tarih keşide tarihi olarak kabul edileceğinden, davacı tarafça bu tarihe ve keşideci imzasına itiraz olmadığından, davacı vekilinin keşide tarihindeki tahrifat nedeni ile çekin geçersiz (hükümsüz ) hale geldiği yönündeki istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Mahkemece çek aslının ibraz edilmesi için davalı … Ltd. Şti.’ne çıkarılan tebligatta; “çeki HMK 220/1 maddesi gereğince 2 hafta içinde ibraz etmediği taktirde taraflarına yemin teklif edilebileceği, HMK 220/3 maddesi gereği ibraz etmediği, mazeret bildirmediği, inkar ettiği ve yemini kabul etmediği taktirde belge içiriği konusunda karşı tarafın beyanının kabul edilebileceğinin” ihtar edildiği, davetiyenin 07/12/2017 tarihinde şirket yetkilisi olduğu belirtilerek …’e tebliğ edildiği, ticaret sicil kaydından şirket yetkilisinin … olduğu, ayrıca 20/12/2019 tarihli müzekkere ile; ” çek aslını ibraz etmesi, etmediği taktirde sebebini ve bulunduğu yeri bildirmesi ” için bir kez daha talep gönderildiği, müzekkerenin davalı şirketin ticaret sicilindeki adresine T.K’nun 35. maddesindeki usulle 15/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı … Ltd. Şti.’nin cevap vermediği tespit edilmiştir. HMK 220/(1)maddesi; İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı tarafta bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu taktirde mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin süre verir. (2) Mahkemece ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkar eden tarafa böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı halde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. (3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleri ile birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez yada belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir düzenlemesini içermektedir. Çeki elinde bulundurana HMK 220/1 ve 3. madde uyarınca ibrazı için tebligat yapılabilmesi için belgenin elinde olduğunu ikrar etmesi veya ileri sürülen talep üzerine sükut etmesi yahut belgenin var olduğunun resmi bir kayıtla anlaşılması veya başka bir belgede ikrar olunması koşullarının bulunması yanında HMK 220/2. maddesi uyarınca teklif edilen yemini kabul ve icra etmemesi gerekir. Dosya içerisinde mevcut belgelerden, çekin davalı … Ltd. Şti.’nin elinde olduğunu gösterir resmi bir belge ve ikrar ile bir başka belgede bu yönde ikrarın bulunmadığı tespit edilmiştir. Talep üzerine sükut ettiğinin kabulü için HMK 220/1-3 maddesi uyarınca gönderilen ihtarlı davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilmesi gerekip, ihtarlı davetiyenin 07/12/2017 tarihinde şirket yetkilisinin tebliğ anında iş yerinde bulunup bulunmadığı, iş yerinde bulunmuyor ise bulunmama sebebi belirtilmeden şirket yetkilisi olduğu belirtilerek …’e tebliğ edildiği, ticaret sicil kaydından şirket yetkilisinin … olduğu tespit edildiğinde, tebligatın bu hali ile usulsüz olduğundan, tebliğe bağlanan sonucu meydana getirmesi mümkün olmadığı gibi, HMK 220/2. madde uyarınca yemin etmesi için davet edilmediği tespit edildiğinden, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca belge içeriği konusunda davacı tarafın beyanının kabul şartlarının oluşmadığı tespit edildiğinden, davacı vekilinin ihtaratlı tebligat gönderilmesine rağmen dosyaya sunmayarak davadaki haklılıklarını kabul ettiğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. HMK 323/1-ğ maddesindeki düzenlemeye göre kanun gereği takdir edilen vekalet ücreti yargılama gideri olup, 326. maddesi uyarınca kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan tahsili gerekir. Menfi tespit davaları için yargılama giderleri yönünden özel düzenleme bulunmadığından ve mahkemece dava reddedildiğinden, kendisini vekille temsil ettiren davalı … Ltd. Şti. yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde usule aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2021 tarih ve 2015/803 E., 2021/668 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022