Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/8 E. 2022/58 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/8
KARAR NO: 2022/58
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/623 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kısıtlı adayı …’in bonoların düzenlendiği tarihte ayırt etme gücüne haiz olmadığını, senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığını, hali hazırda boyundan alt kısmının hareket edemediğini, davalı ile arasında herhangi bir akrabalık veya hizmet ilişkisi olmadığını, davacının hastalık dönemini de kapsayan dönemde … isimli kişiyle ilişki yaşadığını, bu kişinin davalı ile birlikte davacıyı ailesine haber vermeden … yaşlı bakım merkezine yatırdığını, 10 gün sonra davacı aleyhinde icra takibine başlandığını, icra takibinde tebliğ edilen ödeme emrinin … tarafından eş sıfatı ile tebligat kabule edilerek takibin kesinleştirildiğini, bu kişilerin birlikte hareket ettiklerini, banka hesaplarının davalı tarafından kontrol edildiğini düşündüklerini, kısıtlının mal varlığı üzerinde sahte belgelerle tasarrufta bulunmaya çalıştıklarını beyan ederek, davacının takibe dayanak yapılan senetlerden ötürü borçlu olmadığının tespitine ve takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; ”…Her ne kadar davacı yanca davacının senetlerin tanzim tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı iddia edilmiş ise de bu hususta alınmış ve ibraz edilmiş kesin bir hekim raporu mevcut değildir. Esasen yapılacak yargılamanın da önemli bir kısmını bu ihtilaf oluşturacaktır.Savcılıktan veya başka adli mercilerden de alınmış önemli bir delil ibraz edilmemiştir. Davanın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilmesi de mümkün değildir. Somut olayda, davacıların haklarında yapılan icra takibinden sonra menfi tespit davası açtığı sabit olduğundan, İİK 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması talep edilemeyeceğinden ihtiyati tedbir talebi reddolunmuştur.Ancak takipten sonra açılan menfi tespit davalarında İ.İ.K 72/3. Maddesi uyarınca %15 teminat mukabilinde icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” şeklinde gerekçeyle icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine, dava değerinin %15’i oranında teminat mukabilinde İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir talebinin kabulüne,” karar verilmiştir. Tedbir talep eden istinaf dilekçesinde özetle; Kısıtlı adayının malları üzerine haciz uygulandığını, kısıtlı adayının gelirinin masraflarını karşılamaya yetmediğini, durdurulması talep edilen icra takibi alacaklısı hakkında Nitelikli Dolandırıcılık, Nitelikli Hırsızlık, Resmi Belge Sahtecilik, Güveni Kötüye Kullanma suçlarından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, sahtelik iddiası nedeniyle HMK’nun 209.maddesi kapsamında tedbiren icra takibinin durdurulması gerektiğini, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, icra takibinin tedbiren durdurulması talebinden ibaret olup, davacı eldeki menfi davasında; davacının senedin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetine sahip olmadığını, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını iddia etmiş, Mahkemece; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle bu yöndeki tedbir talebinin reddine, İİK’nun 72/3.maddesi uyarınca teminat karşılığında, icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine hükmedilmiş, karar yukarıda belirtilen nedenlerle talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Eldeki dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İİK’nun 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemez. İcra takibinin niteliği önem taşımamaktadır. Diğer yandan, İİK’nın 72/3. maddesindeki “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği” şeklindeki özel nitelikteki emredici düzenlemeye rağmen genel kanun olan HMK’nın 209/1. maddesine göre takip hukukuna ilişkin sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi mümkün değildir. İİK’nun 72/3 maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, icra takibinden sonra açılan davada sadece teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde tedbir kararı verilebilir. Açıklanan bu nedenlerle tedbiren takibin durdurulmasına karar verilmesine hukuki olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla tedbir talep eden davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan talep olmamasına rağmen İİK’nun 72/3.maddesi kapsamında tedbir kararı verilmiş ise de, talep edilenden daha azına hükmedilmiş olması ve bu hususun istinaf nedeni yapılmamış olması, davacı iddialarının yargılamayı gerektirmesi ve henüz yaklaşık ispat koşulunun sağlanamamış olması nedeniyle karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/623 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/01/2022