Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/785 E. 2022/921 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/785
KARAR NO: 2022/921
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 06/04/2021
NUMARASI: 2020/430 E. – 2021/157 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … vergi kimlik numaralı … AŞ.’nin 20.07.2016 tarihli … sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında alınan kararlar doğrultusunda yürürlüğe konulan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılarak Hazineye devredildiğini, Olağanüstü Hal Kapsamında alınan tedbirlere ilişkin kanun hükmünde 667 ve 668 sayılı kararnameler uyarınca kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin 670 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 5.maddesinin 1.fıkrasında kapatılan kurum kuruluş özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevleri dağıtım kurullarının her türlü taşınmaz malvarlığı alacak ve hakları ile belge ve evrakların her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye idare etmeye avans dahil her türlü alacak, senet çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile her türlü işlem yapmaya Maliye Bakanlığının yetkili olduğu, 2016/1 sayılı Genelge ve 371 sayılı Tebliğ hükümleri uyarınca … AŞ.için oluşturulan inceleme ve değerlendirme raporu tanzim edilerek … AŞ.’nin … Yayıncıları Meslek Birliğinden 40.401,57 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, davalıya bildirimde bulunulmasına rağmen ödeme yapmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı takibe itiraz edilmesi sebebiyle itirazın iptali takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının dava dışı … AŞ.’ne borcunun bulunmadığını, inceleme ve değerlendirme raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, iddia konusu alacağın İstanbul Valiliği Defterdarlık KHK İşlemleri İl Bürosu tarafından davalıya gönderilen yazının borca sebep olduğunun gösterildiğini, Hazineye devredilen … AŞ.tarafından davalıya kesilen toplam 40.401,57 TL’nin 30.649,64 TL bedelli, 9.751,93 TL bedelli faturalar kadar alacağı olduğu, ancak … AŞ.’nin davalıya aidat borçları bulunduğunu, bu alacak ve borçların takas ve mahsup edildiğini, defterlere işlenerek bu şekilde mahsuplaştırıldığını böylece davalının … AŞ.’den 1.132,19 TL alacağının kaldığını, bunun da dava dışı şirkete bildirildiğini, mahsup işlemlerinin 2013-2014-2015 yılları arasında yapıldığını, yayıncı kuruluşların Meslek Birliğine üye olurken ve üyelikleri süresince yıllık aidat ödediklerini, genel kurulda kabul edilen dağıtım yönergeleri ile mahsup işleminin yapılabileceği, bu sebeplerle dava konusu alacağın üyelik aidat borcu ile takas işlemi uygulandığından 2015 yılı itibariyle başka bir ifade ile 670 sayılı KHK ve … AŞ.’nin kapatılmasından çok daha önce hukuken sona ermiş olması sebebiyle ile davanın ve davacının taleplerinin tümünün reddi ile davacı aleyhine alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davalıya ait 2013-2014-2015 yıllarına ait yevmiye defterlerinin 2013 yılında 07.03.2013 tarihli … nolu 30.649,64 TL’lik faturanın … fiş nosu ile davalının borcu olarak işlendiği, bu borcuna karşılık 31.03.2013 tarihli … fiş nosu ile YKK aidat bakiyesi mahsup açıklaması ile 16.033,76 TL ve 31.12.2013 tarihli … fiş nosu ile 14.615,88 TL’sinin mahsup edilerek 30.649,64 TL … Aş’nin alacağının 0 olarak gözüktüğü, 2014 yılında 01.01.2014 tarihli …’nin 1 nolu fiş ile 14.615,88 TL alacağının 02.01.2014 tarihli 3 mahsup nolu fiş ile mahsup edilerek 14.615,88 TL … AŞ.’nin alacağının 0 olduğu, 2015 yılında 10.07.2015 tarihli …’nin … nolu fiş ile 9.751,93 TL alacağının 31.07.2015 tarihli … mahsup nolu fiş ile mahsup edilerek 9.751,93 TL … AŞ.’nin alacağının 0 olduğu bu işlemlerin OHAL kapsamından çok önce yapıldığı 670 sayılı KHK 5/4 md.belirlenen süre içerisinde alacak hak iddiası ile Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurulması gerektiğinden mahsup işlemi yapılmayacağı iddiası ile bu dava açılmış ise de KHK’nın yürürlük tarihinde davalı alacaklı ve borçlu olmadığından bu kapsamda başvuru yapması gerekmeyeceği anlaşılmakla davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Hükmün gerekçesinde borcun TBK 139. maddesi gereğince takas ve mahsup edilmesi neticesinde davalı tarafın kapatılan … A.Ş’ye herhangi bir borcunun bulunmadığı yönündeki tespitin isabetsiz olduğunu, Olağanüstü Hal Kapsamında Yürürlüğe Konulan Kanun Hükmünde Kararnameler ile kapatılan kurumlardan alacaklı olduğunu iddia edenlerin bu alacaklarının kapatılan kuruma olan borçlarına mahsup edilmesinin mümkün olmadığını, zira kapatılan kurumdan alacaklı olduğunu iddia edenler tarafından izlenmesi gereken yol hakkında 670 Sayılı KHK’nın 5. maddesinde düzenleme yer aldığını, 670 Sayılı KHK’nın 5. maddesinin 4. fıkrasında “Birinci fıkra kaplamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar. 1’ Hükmüne göre alacak ve istihkak taleplerinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’na başvuru yapılması gerekmekte olup, bu özel prosedür gereğince OHAL kapsamındaki hak ve alacaklar ile borçlar bakımından mahsup hükümlerinin uygulanma olanağı fiilen ve hukuken bulunmadığını, bu sebeple 24.02.2020 tarihli hükme esas bilirkişi raporu 16.11.2017 tarih ve 2017-A-2513/54 sayılı İnceleme ve Değerlendirme Raporunda tespit edilen borcu ispat edici nitelikte olup mahkemece takas sebebi ile borcun sona erdiğinden bahisle davalarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya ve ilgili KHK’ya aykırı olup kararın istinaf başvurusu doğrultusunda kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini, -OHAL KHK’sından doğan işbu dava için Hazinenin yasal hasım olduğu hususu nazara alınınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de açıkça 670 ve 675 Sayılı KHK’lara aykırı olduğunu, kararın vekalet ücreti açısından da ayrıca kaldırılması gerektiğini, dava reddolunsa dahi yasal hasımlığın hukuki durumu gereği davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu kararın bu sebeplerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davaya konu alacağın kapatılarak Hazine’ye devredilen … A.Ş.’nin 07.03.2013 tarihli ve 07.07.2015 tarihli fatura alacakları olduğunu, anılan alacakların, davaya cevap dilekçesi eklerinde açıklandığı ve bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu üzere, Müvekkili tarafından 31.12.2013, 02.01.2014 ve 31.07.2015 tarihinde yapılan mahsup işlemleriyle sona erdirilmiş olduğunu, söz konusu borcun, 670 Sayılı KHK’nın yayımlandığı ve yürürlüğe girdiği tarihte hukuken sona ermiş bulunduğunu, dava konusu alacağın icraya konduğu tarih itibariyle böyle bir borcun zaten mevcut olmadığını, 670 Sayılı KHK hükümleri kapsamında, kapatılan kurumların borcunun bu kurumlardan olan alacaklarla takas edilip edilemeyeceği hususunun davanın konusuyla bir alakası bulunmadığını, KHK’nın yürürlüğe girdiği tarih öncesinde Borçlar Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde hukuka uygun olarak sona erdirilmiş bir borcun, sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme uyarınca tekrar hukuken mevcut hale geleceği yönünde bir iddianın son derece mesnetsiz bir iddia olduğunu, davacı tarafın bu iddiasının kabulü halinde KHK’lar kapsamında kapatılan şirketlerin geçmişte sona erdirilmiş bulunan tüm borçları halen hukuken mevcut hale geleceği kabul edilmiş olacağını, davanın konusunun, dava konusu faturaların gerçek olup olmadığı değil, dava tarihi itibariyle bir borcun bulunup bulunmadığı olduğunu, dosyada mübrez deliller ve bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere, icra takibinin tarihi itibariyle bir borç mevcut olmayıp, 670 Sayılı KHK hükümlerinin olayda uygulanma imkanının fiziken olası olmadığını, davacı tarafından istinaf dilekçesinde yasal hasımlık iddiası ileri sürerek işbu dava için vekalet ücretine hükmedilmesi sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiş ise hiçbir hukuki dayanağı olmayan istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali talebine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının incelenen ticari defterlerinde KHK kapsamında hazineye devredilen dava dışı … A.Ş’ye ile arasındaki ticari ilişkinin KHK döneminden önce sonlandığı, dava konusu alacağın bilirkişi raporu tespitleri doğrultusunda KHK’nın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle sona ermiş bir alacak olduğu, bu sebeple KHK öncesi dönemden kalmış bir alacak bulunmaması sebebiyle Mahkeme gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının talebinin ancak sona ermemiş borçlar yönünden uygulama alanı bulabileceği, ayrıca davacı taraf her ne kadar yasal hasım olduğu iddiasında ise de, davacının devam eden bir yargılamada KHK ile taraf sıfatını almadığı, davada taraf sıfatını kaybeden davacı yerine, Hazinenin davacı sıfatını kazanması yasal bir zorunluluk olarak kabul edilebileceği ancak mevcut yargılamada bu şekilde bir taraf sıfatı değişikliği olmadığı ve devam eden bir dava değil yeni bir dava niteliğinde bulunduğundan yasal hasım olması gerekçesiyle vekalet ücretine yönelik istinaf isteminin de yerinde bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2020/430 E., 2021/157 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı Hazine ve Maliye Bakanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2022