Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/780 E. 2022/772 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/780
KARAR NO: 2022/772
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2021
NUMARASI: 2018/1197 E. – 2021/1014 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
EK KARARIN İSTİNAFI; Dava menfi tespit davası olup, İlk Derece mahkemesince; davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davacı … tarafından açılan davanın esastan reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekiline tebliğ edilmiş, davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurmuş, Mahkemece, istinaf başvuru harcı yatırılmadığı gerekçesiyle hazırlanan muhtıranın davacılar vekiline 07.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemece 24.02.2022 tarihli ek karar ile, istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair karar verildiği, davalılar vekilinin ek karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. HMK’nun 344/1. maddesi düzenlemesine göre de; istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Somut olayda, muhtıranın hakim tarafından düzenlendiği, yatırılacak giderlerin her bir davacı yönünden miktar olarak belirtildiği, tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, ancak yatırılacak yerin (mahkeme veznesine) gösterilmediği, harcın yatırılmaması halinde istinaf talebinden vazgeçmiş sayılacağı şerhinin yazılmadığı, bu haliyle muhtıranın usulüne uygun olmadığı, muhtıraya rağmen yatırılmaması nedeniyle Mahkemece verilen ek kararın hatalı olduğu anlaşıldığından, Mahkemece verilen ek kararın kaldırılarak, istinaf isteminin kabulüne karar verilip, aşağıdaki şekilde incelemeye geçilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalılar arasında uzun yıllardır süre gelen bir ticaret ilişkisi bulunduğunu, aralarında faturalı şekilde alışveriş yapıldığını, müvekkillerinden …’in sahip olduğu işletmenin başına babasının rahatsızlığı sebebiyle ticari tecrübesizliği olmasına karşın yine de müvekkili … geçmek durumunda kaldığını, müvekkili … söz konusu rahatsızlıkları sebebiyle 8 ameliyat geçirdiğini yaşanan olaylar dolayısıyla iyileşemeden olayların vermiş olduğu sıkıntı ve stres sonucunda akciğer kanserine yakalandığı ve hala tedavi gördüğünü, davalıların kendi aralarında işbirliği yapmak sureti ile müvekkilinden aldıkları boş senetlerine karşılık vermeyi taahhüt ettikleri malları vermedikleri gibi bir de doğmamış borç için ipotek alacaklısı konumuna geldiğini, daha sonra bu boş senetleri ile ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı icra takibi açıldığı ve burada müvekkillerden …’e ait İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, … Mah. … parsel sayılı olan taşınmazın hiç doğmamış bir borç sebebiyle satılmasına sebep olunduğunu, müvekkilinin ticari defterlerine göre icra takibine konu olan ve bu icra takibi sonucunda evleri satılan tutar karşılığındaki malın müvekkiline teslim edilmediğini, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde taraflar arasında gerçek bir alışveriş ve gerçek bir borç olmadığının açıkça görüleceğini, müvekkilinin davalılardan …’dan almak istediği mallar için vermiş olduğu boş senetler diğer davalı şirkete ciro edilmek sureti ile verildiğini, davalıların kendi aralarında muvazaalı olarak işlem yaptıklarını, işbu nedenlerle huzurdaki davayı açma hali zaruri olduğunu beyan ederek, müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespiti ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı icra takibinin tüm sonuçları ile birlikte iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu haksız ve mesnetsiz dava hakkında yetki ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, müvekkili şirket adresinin Kayseri olduğundan yetkili yer Kayseri Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazlarının kabul edilerek işbu davanın usulden reddedilmesini, davacı tarafın dava dilekçesinde kötü niyetle ve maddi menfaat amacıyla tamamen asılsız beyanlarla senetlerin karşılıksız olduğunu iddia ettiğini, ancak bu hususu ispat edecek hiçbir somut delil sunmadığını, HMK ve ilgili yasal mevzuat gereği senetlerin karşılıksız olduğunu ispat yükünün borçlu durumda olan davacı tarafta olduğunu, davacı tarafnz işlerinin kötü gitmesi sonucu müvekkili … AŞ’ye olan borçlarını ödeyemediğini, bunun sonucunda ticari manada çıkış yolu bulamayan davacı tarafın müvekkiline asılsız iddialarda bulunarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, aksi halde hayatın olağan akışı düşünüldüğünde basiretli bir iş adamı gibi davranması gereken davacıların, büyük bir şirket olan müvekkili … AŞ.’ye boş senet vermesinin mümkün olamayacağını, aradan geçen zaman ve icra takibine davacıların kayıtsız kalması borca veya dayanak belgelere itirazların yapılmamış olması nedeniyle usul ve esas yönünden haksız olduğu açık olan davanın ‘hastalık’ bahanesi ile yeniden dava edilmesinin mümkün olmayacağını, davacıların basiretli bir tacir gibi davranmadıklarını, müvekkili şirketten talep ettiği ürünleri almasına rağmen ürün bedellerini ödemediğini, bu sebeple müvekkili şirketi ticari anlamda zarara uğrattıklarını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları mahfuziyeti kaydıyla öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, davacının netice-i talebinin belirli hale getirilmesi için davacıya süre verilmesini, gerekli harç ikmalinin sağlanmasını, usul yönünden zamanaşımı itirazlarının kabulü ile haksız davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz, kötü niyetli hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini, davacıların %20’den az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesini, yargılama harç ve giderleriyle ücreti vekâletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusunun belirlenebilir nitelikte olduğunu, belirsiz dava açılamayacağını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacı …’in aktif husumet ehliyetinin olmadığını, davacı …’nın davasının husumet yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde açıklanan hususları ve iddiaları kabul etmediklerini, senede karşı senet kuralı gereğince davacı iddiasını senetle ispatlamak zorunda olduğunu, tanık deliline muvafakatlerinin olmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle, davacı …’nın davasının husumetten, davanın dava şartı yokluğundan olmazsa esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafın, keşideci davacı … ile lehdar davacı … arasındaki temel ilişkiye dayalı olarak bedelsizlik iddiasında bulunmadığı, lehdar ile davalılar arasındaki temel ilişkiye dair defi ileri sürdüğü, buna göre keşideci davacı … ‘ın bu davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, Diğer yandan, davaya konu bonoların düzenlenme sebebinin gerçekleşmediği iddialarının davacı tarafından yazılı delil ile ispatlanamadığı, davacı tarafın yemin teklifinde de bulunmayacaklarını beyan ettiği gerekçeleriyle, davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, diğer davacı tarafından açılan davanın ise, esastan reddine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalılar arasında bir ticari anlaşma olarak (bir güven ilişkisinin ispatı amacı ile) imzalanan boş senetlere karşılık müvekkillerinin herhangi bir mal dahi almadığını, davalıların iş bu senetleri gerçeğe aykırı şekilde doldurarak müvekkilleri aleyhine 560.000 TL borç olduğundan bahisle icra takibi başlattığını, Müvekkilleri ile davalılar arsında uzun yıllardır süre gelen bir ticaret ilişkisi bulunduğunu, aralarında faturalı şekilde alışveriş yapıldığını, müvekkillerinden …’in sahip olduğu işletmenin başına babasının rahatsızlığı sebebiyle ticari tecrübesizliği olmasına karşın yine müvekkili …’in geçmek durumunda kaldığını, bu tecrübesizlikten yararlanan davalıların, kendi aralarında işbirliği yapmak sureti ile müvekkilinden aldıkları boş senetlerine karşılık vermeyi taahhüt ettikleri malları vermedikleri gibi bir de doğmamış borç için ipotek alacaklısı konumuna geldiklerini, müvekkilinin davalılardan …’dan almak istediği mallar için vermiş olduğu boş senetlerin diğer davalı şirkete ciro edilmek sureti ile verildiğini, davalıların kendi aralarında muvazaalı olarak işlem yaptığını, daha sonra bu boş senetlerle ilgili olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı icra takibinin başlatıldığını, davacı …’e ait İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, … Mah. … parsel sayılı olan taşınmazın hiç doğmamış bir borç sebebiyle satılmasına sebep olunduğunu, Ticari defterler incelendiğinde, müvekkilleri ile davalılar arasında 560.000,00 TL tutarında bir alışverişin mümkün olmadığının açıklıkla görüleceğini, 2012/2013 yıllarında davalılar ile müvekkilleri arasında toplam 53.358,28 TL ticari ilişki kurulmuşken 560.000,00 TL senet imzalanmasını gerektirecek bir ilişkinin kurulmuş olmasının imkan ve ihtimali olmadığını, davalıların senetler karşılığında müvekkillerine mal verdiklerini hiçbir surette ispatlayamadıklarını, bu mal teslimatına ilişkin fatura, belge, irsaliye, alındı ibrası, cari defterler vb. belgelerden hiçbirisini mahkemeye sunmadıklarını, Yine davaya konu borcu doğuran senetler incelendiğinde, nakden veyahut malen ibaresi de olmadığını, bu durumda borç doğumunun bir emtia karşılığı olması gerektiğini, bu yönüyle de incelendiğinde senetlerin borç doğuran mahiyette olmadığını, mevcut bir borcun oluşması için ticari edimlerin tek taraflı olarak yerine getirilemediğinin görüldüğünü, İlk derece mahkemesi tarafından tarafsızca seçilen bilirkişi raporunda ;”Diğer yandan davalı …’ın dava konusu tüm senetleri ciro ederek diğer davalı … A.Ş. Ye vermiş olduğu dikkate alındığında bu senetlerin …den tedarik edilecek ürünler için davacı tarafından davalı …’a avans niteliğinde verilmiş olan senetler olabileceği düşünülmekle davalı …’ın davacı yana düzenlediği fatuıra toplamının senet bedellerinden çok düşük olması karşılığında, bu yönde bir ticari alışveriş tesis edilmiş ise dahi teslimin gerçekleşmemiş olduğunun değerlendirilmesi gerektiği….”şeklinde ifadelere yer verildiğini, Davalıların kötü niyetli olduğunu ve aralarında ticari ve organik bağ bulunduğunu, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası içerisinde mevcut, müvekkillerinin vermiş olduğu çek yapraklarının karşılıksız bedellerinin yine … Plas. San.Ve Tic. A.Ş. firması tarafından tahsil olunduğunu, müvekkillerinden basiretsiz bir tacir gibi davranan …’in öncelikli olarak çekleri teslim ettiğini, daha sonra kendisine mal teslimi olmadığından bahisle çekleri ödemeyeceğini beyan ederek, vermiş olduğu çeklerin iadesini talep ettiğini, davalılar tarafından müvekkillerden …’e yapılan teklif üzerine avans senetler düzenlettirilip çek yapraklarını iade edecelerini bildirdiklerini, ancak çeklerin iadesinin de söz konusu olmadığını, zira, çek bedellerinin davalı … tarafından tahsil edildiğini, bu durumun bankaya yazılacak bir müzekkere ile kolayca ispatlanabileceğini, Müvekkili ve davalılar arasındaki ticaretin hacmi, davalıların bu senetlere karşılık olarak vermiş oldukları malı hiçbir surette ispatlayamıyor olması göz önüne alındığında senetlerin boş olarak imzalanıp, anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğunun açıkça görüleceğini, Müvekkillerinin senetleri başka bir amaçla imzaladığını, bu senetlerin iradesine aykırı şekilde davalılar tarafından doldurulduğunu, Müvekkillerinin borçlusu olmadıkları bir borcu ödemeye mecbur bırakıldığını beyan ederek, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında icraya konulan 14.02.2013 vade tarihli sekiz adedi 60.000 TL bedelli, bir adedi 80.000 TL bedelli keşidecisi davacı …, lehdarı davacı …, birinci cirantası davalı …, ikinci cirantası davalı … ve hamili davalı şirket olan bonolar sebebiyle davacıların davalılara borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı …’in, mal satın almak amacıyla boş olarak verdiği iddia olunan davaya konu bonoların, mal tesliminin gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsiz kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Zira, davacı yan, davalılardan …’dan almak istediği mallar için vermiş olduğunu iddia ettiği boş senetlerin, diğer davalı şirkete ciro edilmek sureti ile verildiğini, davalıların kendi aralarında muvazaalı olarak işlem yaptıklarını iddia etmiştir. Davacı … hakkında verilen karara yönelik olarak bir istinaf başvurusunda bulunulmamış olması nedeniyle davacı … hakkında verilen karara yönelik aşağıdaki şekilde esas hakkında incelemeye geçilmiştir. Davacı …, davaya ve icra takibine konu senetlerde lehdar olarak yer almakta olup, senetlerin avans olarak verildiği iddiasını ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacının belirtilen hususu yazılı delille ispatlamak zorunda olduğu, ancak mevcut delil durumuna göre, davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği gibi, yemin deliline başvurmayacağını da beyan ettiği dikkate alındığında davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarih ve 2018/1197 E., 2021/1014 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 242,10 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 161,40 TL harcın talep halinde davacılara iadesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022