Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/777 E. 2022/764 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/777
KARAR NO: 2022/764
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2022
NUMARASI: 2022/39
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in, kendisine ait olan … Limited Şirketi için finansal danışmanlık aldığı bir şirket aracılığıyla … ile tanıştığını, … isimli şahsın, müvekkilin içerisine bulunduğu ticari sıkıntıları görüp, kendisine tanıdıkları vasıtası ile komisyon karşılığında kredi çekebileceği bankaları ve çeşitli kurumları bularak kredi çekmesini ve bunun karşılığında kredi tutarının %10’u oranında komisyon almayı teklif ettiğini, müvekkili …’in içerisinde bulunduğu koşullarda bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını, süreç bu şekilde ilerlerken …’ nin, müvekkili …’i arayıp … isimli şahısla bir firma kurduklarını, paraya ihtiyacı olduğunu ve bu sebeple çek verip veremeyeceğini sorduğunu, müvekkili …’in bunun üzerine yukarıda sözü edilen anlaşmaları dolayısıyla daha sonra bedelini almak üzere yazdığı 5 (beş) adet çeki kullanılmak üzere …’in babası …’e ait olduğu söylenilen … Limited Şirketi’ni lehtar olarak düzenlemiş ve düzenlenen çekleri …’ye teslim ettiğini, bahse konu şirketin …’in babasına ait olduğunu söyleyen kişi …’dir. … lehtar şirketin, yakın arkadaşının babasına ait olduğunu söyleyerek müvekkilin güvenini kazanmaya çalıştığını, çeklerde lehtar olarak gözüken şirketin hem mersis kaydında hem de Ticaret Sicil Gazetesi’ndeki kaydında şirket yetkilisinin … olduğu görüldüğünü, müvekkili …’in geçmişteki alışverişlerine güvenerek …’nin talep ettiği şekilde çeki düzenlemiş ve …’ye teslim ettiğini, müvekkilin çeki düzenleme amacı ve rızasının kendisiyle geçmiş ticaretine güvendiği … tarafından yönlendirildiği şekilde düzenlediği çeklerin bedeli … tarafından müvekkile ileri bir tarihte ödenecek olduğunu, ancak …’nin çekleri teslim aldıktan sonra bedelini ödememiş ve çekleri de sözünü ettiği şirket tarafından akıbeti belli olmayacak şekilde tedavüle çıkardığını, müvekkilinin güveni suistimal ettiğini, davaya konu çeklerin ibrazı için gereken keşide tarihleri çok yakın olduğunu beyan ederek; çeklerin dayanak olabileceği icra takipleri için ihtiyati tedbir kararı verilerek açılması muhtemelen icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının gerçekten dava konusu çekler nedeniyle borçlu olup olmadığı hsusunda yeterli belge ve delil mevcut olmadığı, bu haliyle yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı gerekçeleriyle talebin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tedbir talep eden …nin yetkilisi …’in, finansal danışmanlık aldığı bir şirket aracılığıyla … ile tanıştığını, … isimli şahsın müvekkilinin içerisinde bulunduğu sıkıntıları görüp, kendisine tanıdıkları vasıtası ile komisyon karşılığında kredi çekebileceği bankaları ve çeşitli kurumları bularak kredi çekmesini ve bunun karşılığında kredi tutarının %10’u oranında komisyon almayı teklif ettiğini, müvekkilinin, içerisinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle bu teklifi kabul ettiğini, bu anlaşma dolayısıyla …’nin müvekkilini arayarak … isimli şahısla firma kurduklarını ve paraya ihtiyacı olduklarını, bu sebeple çek verip veremeyeceğini sorduğunu, müvekkilinin, … tarafından tesis edilen güvene dayanarak ve çek bedellerinin ödeneceğini düşünerek davaya konu beş adet çeki … lehine keşide ettiğini, çekleri ödeneceğini düşünerek …’ye teslim ettiğini, ancak çeklerin lehtarı olarak görülen … Ticaret Limited Şirketi ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ilişki ya da iş ilişkisi söz konusu olmadığını, müvekkilinin söz konusu çekleri daha önce ticari ilişkisinin bulunduğu …’nin sözlerine güvenerek ve onun hileli davranışları sonucunda keşide ettiğini, daha sonra müvekkilinin çek bedellerinin ödenmesi için … ile iletişime geçmeye çalıştığını ancak telefonlarına cevap alamayınca dolandırıldığını anladığını, bu hususta davalı şirket hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2021/214596 soruşturma numarasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, kaldı ki … her ne kadar hukuken faal olsa da fiilen aktif bir şirket olmadığını, yapılan incelemede, lehtar şirketin faal olmadığı ve hileli işlemler yaptığına ilişkin beyanlar alındığını, müvekkilinin işbu çeklere ilişkin bir borcu olmadığı gibi çekleri ödeme durumu da olmadığını, bu sebeple çeklerin karşılıksız çıkması yani ticaret hayatındaki tabiri ile yazılmasının müvekkilinin tüm ticaret hayatını etkileyeceğini, haliyle geri dönülmez zararlara sebep olacağını, ancak mahkemece söz konusu taleplerin reddedildiğini ve bu süreçte müvekkilinin zarara uğradığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında; somut olayda, davaya konu çeklerin hileli davranışlar neticesinde imzalandığı ve senet altında bir borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik iddialar hususunda, mevcut delil durumuna göre yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, bu iddiaların yargılamayı gerektirdiği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talep eden tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2022 tarih ve 2022/39 E., sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022